Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/21 Esas
KARAR NO : 2021/35
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 11/02/2019
KARAR TARİHİ : 13/01/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçelerinde özetle; Davalı tarafından, müvekkili kurumca hakkında uygulanan idari para cezasının iptali istemiyle 02/10/2010 tarihinde … İdare Mahkemesine … E. Sayılı dava dosyası açıldığını, Yargıtay bozma ilamı sonrası dosya kapsamında müvekkili kurumca davalı hakkında uygulanan idari para cezasının iptaline karar verildiğini, bu karara karşı tarafınca temyiz yoluna başvuruda bulunulduğunu ve söz konusu dosyasının Danıştay incelemesinden henüz dönmediğini, … İdare Mahkemesi’nin … E. Sayılı dava dosyası kapsamında vermiş olduğu karar sonrası; davalı tarafından … E. Sayılı dava dosyasının kararına istinaden … İdare Mahkemesi’nde … E. Sayılı dava dosyası ikame edildiğini, açılan davanın kabulüne karar verildiğini, tarafınca söz konusu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuruda bulunulmuş olup, iş bu dava dosyası kapsamında … İdare Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyasının Bölge İdare Mahkemesi’nden dönüşünün beklenilerek dosyanın bekletici mesele yapılmasına karar verilmesini talep ettiğini, müvekkili kurumca davalı vekilinin hesabına yatırılan paradan kanun gereği sistem üzerinden otomatik olarak 5.447,12 TL vergi borcu kesintisi yapıldığını, bu işleme kurumca manuel olarak herhangi bir müdahalede bulunulmasının mümkün olmadığını, kaldı ki yapılan kesintinin de kanun kapsamında yapıldığını, söz konusu kesinti sonrası davalı tarafından … Müdürlüğünde müvekkili kurum aleyhine … E. Sayılı icra dosyası açıldığını, borcu kabul etmemekle birlikte, davalı tarafından müvekkili kurumdan istenen alacağın yukarıda bahsi geçen … E. Sayılı dava dosyası kapsamında verilen karar sonrası davalıya ödemesi yapılan fakat vergi borcu dolayısıyla kesintiye uğrayan kısım olduğunu, mahkememizce teminat karşılığında vezneye yatan paranın davalıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ettiklerini, müvekkili kurum hakkında hali hazırda ödenmiş olan bir borç nedeniyle başlatılmış olan icra takibinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili kurumun davalıya olan borcunu ifa ettiğini belirterek … Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası kapsamında talep edilen toplam alacak yönünden müvekkili kurumun borçlu olmadığının tespitine, Mahkemece uygun görülecek teminat karşılında icra veznesine yatan paranın davalıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçelerinde özetle: Mahkememizce 12/02/2019 tarihinde tensiple verilen ihtiyati tedbirin kaldırılmasına, yetki itirazı doğrultusunda yetkisizlik kararı verilmesine, olmadığı takdirde dayanaksız davanın reddine, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin davacı yana yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE :
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
… …Asliye Hukuk Mahkemesinin 24/09/2020 gün ve … Karar sayılı yetkisizlik kararı sonucu dosya mahkememize tevzii edilmiştir.
6102 s. TTK m. 5/1’de yapılan düzenlemede, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir. Bu nedenle kanun koyucu yapılan düzenleme ile ticari işlerle ilgili bütün davaları değil sadece uzmanlık gerektiren ve kanunda açıkça gösterilen hususlardan kaynaklanan uyuşmazlıklarda ticaret mahkemesinin görevli olacağını kabul etmiştir.
Ticari davalar; mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletme ile ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplanmaktadır. Doktrindeki yerleşik uygulama bu yöndedir.
A- Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartları aranmaz. Uyuşmazlık konusunun 6102 s. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
B- Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK 4/1. maddesinde yapılan düzenlemeye göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Kanunda yapılan bu düzenleme uyarınca bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir.
6102 s. TTK 19/2’de, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Bu nedenle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusundaki işin ticari iş niteliğinde olması bunun aynı zamanda ticari dava sayılmasını gerektirmez.
C- Taraflardan sadece birinin ticari işletmesi ile ilgili olması durumunda ticari dava kabul edilen davalar kanunda açıkça düzenlenmiştir. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6102 s. TTK m. 5 uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülerek karara bağlanır. Aynı düzenleme uyarınca, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki, mülga 6762 s. TTK’dan farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 s. HMK m. 1 uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6102 s. TTK m. 5/4’de düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemeleri’ne açılan ticari davalarda görev kuralına dayanılmamış olması, Asliye Ticaret Mahkemesi’ne görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Bu nedenle yargı çevresinde Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için Asliye Hukuk Mahkemesi’ne genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin esasının görülmesi gerekir. Buna karşılık, kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ticari olmayan bir davayı Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görmüş olması açıkça bozmayı gerektiren bir usule aykırılık hali oluşturur.
Mahkemelerin görevi, ancak kanunla (6100 s. HMK m.1) düzenlenir. Görev ilişkin kurallar kamu düzenindendir. Bu nedenle yargılamanın her aşamasında mahkeme tarafından re’sen nazara alınması gerekir (HMK 20,114,115). Görev konusunda taraflar için kazanılmış hak doğmaz ve yeni bir Kanunla kabul edilen görev kuralları kanunda aksine düzenleme yapılmadığı sürece geçmişe de etkilidir (HGK 14.04.2004 tarih 2004/19-218 Esas 2004/221 sayılı kararı).
Dosya içerisinde toplanan tüm deliller ve diğer belgelerin incelenmesinde; davanın menfi tespit istemine ilişkin olduğu görülmüştür. Eldeki davada; davacı kurumun TTK 12, 16 maddeleri kapsamında sayılan tacir kişilerden olmadığı ve davanın mutlak ticari dava niteliğinde bulunmadığı açıktır. Bu halde uyuşmazlığın çözümünde Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu anlaşıldığından mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, süresinde ve istek halinde dosyanın HMK 1, 20 maddeleri uyarınca, görevli ve yetkili Ankara Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
Anlatılan nedenlerle,
HÜKÜM :
1-Davanın, mahkemenin görevli olması dava şartı yokluğu nedeniyle HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, görevli mahkemenin Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun TESPİTİNE,
2-HMK 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde taraflarca müracaat edilmesi halinde dava dosyasının görevli Ankara Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK 323 ve 331. maddeleri uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli ve yetkili mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu karar verildi. 13/01/2021
Katip …
e-imzalıdır
Hakim …
e-imzalıdır