Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/162 E. 2021/864 K. 27.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/162 Esas
KARAR NO : 2021/864
DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/09/2016
KARAR TARİHİ : 27/12/2021
KARAR Y.TARİHİ : 28/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçelerinde özetle; davalı şirketin müvekkili şirketten aldığı fiyat teklifi neticesinde 06/08/2015 tarihinde müvekkili şirkete göndermiş olduğu sipariş emri ile sipariş emrinde belirtilen mobilya ürünlerinin üretimi, tedariki ve teslimi hususunda talepte bulunulduğunu, sipariş olunan mal bedellerinin %15’inin peşin, kalan bedelin ise 30-60-90 gün vadeli çekler ile ödeneceği belirlenmiş olmasına karşın, peşinat bedeli davalı şirket tarafından ödenmediğini, dava konusu ürünler sipariş formunda belirlenen 20 iş günü içeresinde hazırlanarak teslime hazır hale getirdiğini ancak davalı şirketçe teslim alınmadığını, müvekkili şirketin sözleşme gereğince üretimini yapmış olduğu ürünlere ilişkin keşide etmiş olduğu toplam KDV dahil 118.972,32 TL bedelli faturayı davalı şirkete gönderdiğini, gönderilen faturanın davalı şirketçe faturaya konu malların kabul edilmediği gerekçesi ile faturanın iade edildiğini, cevabi ihtarnamede ise müvekkili şirket tarafından üretilen tedariki yapılan ürünlerin teslim mahallinden teslim alınması ve mal bedellerinin ödenmesi hususunun ihtar edildiğini, davalı tarafça teslim alınmayan malların müvekkili şirket deposunda bulunduğunu, müvekkili şirketin yaptığı üretime ilişkin ana maliyet zararı, malların teslim alınmamasından dolayı kar kaybı, malların depolanması nedeniyle oluşan maliyet zararlarının bulunduğunu belirterek fazlaya ilişkin istemleri saklı kalmak kaydıyla müvekkil şirketin uğramış olduğu zararın tespiti ile birlikte şimdilik 20.000 TL zarar bedelinin ihtar tarihi olan 15/01/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçelerinde özetle; usule ilişkin olarak belirsiz alacak davası açılmayacağını, reddi gerektiğini esasa ilişkin olarak ise; dava konusu malların müvekkili şirket tarafından kabul edilmediğini ve davacının bu mallarla ilgili düzenlediği fatura da 14/01/2016 tarihli ihtarname ile davacı şirkete iade edildiğini, müvekkilince kabul edilmeyen ve kendisine teslim de edilmemiş olan malların bedelinin ödenmesinin söz konusu olamayacağını, davacı şirketin iddialarının tersine, davaya konu edilen malların tümü davacının başkalarına da satabileceği ve bedelini tahsil edebileceği ürünler olduğunu, davacı tarafın malların kendi elinde bulunduğunu, başkasına satmadığını beyan ettiğine göre, dava dilekçesinde ileri sürülen ikinci el durumunun da söz konusu olmadığını, davacı tarafın davadaki taleplerinin tümünün yersiz ve dayanaksız olduğunu savunmuş davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE :
Dava, taraflar arasında akdedilen eser sözleşmesi nedeniyle davalı iş sahibinin temerrüdüne bağlı tazminat istemine ilişkindir.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Altındağ Belediye Başkanlığı müzekkere cevabı, sipariş form örnekleri, ihtarname örnekleri, bilirkişi raporu ve diğer belgeler dosyada mevcuttur.
Mahkememizce, 13/04/2018 tarihinde, “davanın reddine, ….” karar verilmiş, bu kararın davacı tarafça istinafı üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi’nin 03/02/2021 gün ve 2020/177 Esas 2021/100 Karar sayılı kararı ile; “… mahallinde Hâkimin sevk ve idaresi altında usulüne uygun olarak keşif icra edilmesi, taraf delillerinin toplanması ve alacaklının temerrüdü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin tartışılarak ulaşılacak sonuca göre karar vermekten ibaret olacaktır.” gerekçesi ile kaldırılmıştır.
İstinaf kararı sonrasında yapılan 11.06.2021 tarihli duruşmada; davacı vekilinin duruşma tutanağına yansıyan beyanları nazara alınarak, davacı vekiline; dava konusu ürünlerin hali hazırda mevcut olup olmadığı, mevcut ise bulunduğu mahalli bildirmek, mevcut değilse keşif hususunda beyanlarını ibraz etmek üzere süre verilmiş, davacı vekili 07.07.2021 tarihli beyan dilekçesi ile; sözleşme konusu ürünlerin müvekkili tarafından kiralan üçüncü kişiye ait depoda muhafaza edildiğini ancak deponun, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından içindeki malzemelerle birlikte yıktırıldığını, keşif icrasının mümkün olmadığını bildirmiş, 11.10.2021 tarihli dilekçesi ile de depo adresinin …İskitler Ankara olduğunu belirtmiştir. Mahkemece davacı vekilinin beyanı doğrultusunda Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığına ve Altındağ Belediye Başkanlığına müzekkereler yazılarak, depo hakkında yıkım kararı olup olmadığı, yıkım kararı var ise yıkımın içindeki ürünlerle birlikte yapılıp yapılmadığı sorulmuş, ilgili belediye tarafından, cevaben; bahse konu adres üzerinde konteynır bulunduğu, konteynıra 12.04.2021 tarihinde tebligat yapıldığı, verilen süre bitiminde konteynırın kaldırıldığı, herhangi bir yıkım işleminin yapılmadığı belirtilmiştir.
Taraflarca kabul edilen 06.08.2015 tarihli sipariş formunda; sipariş konusu ürünlerin teslimatının, siparişten itibaren 20 iş günü, teslimat yerinin ise masofis Ankara depo teslim olarak kararlaştırıldığı, 03.07.2015 tarihli sipariş formunda da, aynı şekilde sipariş konusu ürünlerin teslimatının, siparişten itibaren 20 iş günü, teslimat yerinin ise …(fabrikada) teslim olarak kararlaştırıldığı, görülmüştür.
Davacı yüklenici 06.01.2016 tarih, A seri 204789 sıra nolu ve 118.972,32 TL bedelli faturayı düzenleyerek davalı işverene göndermiş, davalı ise, davacıya keşide ettiği …. yevmiye nolu ihtarnamesi ile; 06.01.2016 tarih ve A seri 204789 sıra nolu faturayı, içeriğini ve bedelini kabul etmediklerini, fatura konusu ürünlerin kendilerine teslim edilmediğini ve ürünü kabul etmediklerini bildirerek, faturayı iade etmiştir.
Davacı yan ise, davalı iş sahibine, …. yevmiye nolu ihtarnamesi keşide edilerek; …. Ofis işi ile ilgili yapılan anlaşmaya konu menkulleri 3 gün içerisinde ….ANKARA adresinden teslim alınmasını, sözleşme gereğince ürün bedelinin ödemesini, aksi halde zamanında teslim alınmamış malların muhafazası için oluşan masrafların ve
buna bağlı diğer masraf ve zararların tahsil edileceğini ihtar etmiştir.
Davalı şirket 20.01.2016 tarih ve … yevmiye nolu cevabi ihtarnamesi ile davacı yanın taleplerini kabul etmediğini bildirmiştir.
Eser sözleşmesi, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Eser sözleşmesi yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği, tam olarak iki tarafa borç yükleyen sözleşmedir. Yüklenicinin borcu, işi yapıp teslim etmek, iş sahibinin borcu ise iş bedeli ödemektir.
6098 sayılı TBK m. 106 uyarınca; yapma veya verme edimi gereği gibi kendisine önerilen alacaklı, haklı bir sebep olmaksızın onu kabulden veya borçlunun borcunu ifa edebilmesi için kendisi tarafından yapılması gereken hazırlık fiillerini yapmaktan kaçınırsa, temerrüde düşmüş olur. Alacaklı, müteselsil borçlulardan birine karşı temerrüde düşerse, diğerlerine karşı da temerrüde düşmüş olur. Buna göre, alacaklı temerrüdünün oluşabilmesi için, borçlunun edimini alacaklıya gereği gibi önermesi, alacaklının önerilen edimi kabulden kaçınması, alacaklının kabulden kaçınmasının haksız olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Alacaklının temerrüdü halinde; borçlu temerrüdü sona erer, borçlu ancak hafif kusurundan sorumlu olur ve masraflarını alacaklıdan isteme hakkına sahip olur. Sözleşme konusunda oluşacak hasar alacaklıya geçer, alacaklı artık ödemezlik def’ini ileri süremez.
Somut olayda; davacı yüklenici, davalı ise iş sahibi olup, davacı, davalı tarafın siparişi üzerine üretmiş olduğu mobilyaların davalı tarafça teslim alınmaması nedeniyle zarara uğradığını ileri sürerek tazminat talep etmektedir. Davalı ise davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmaktadır. Taraflar arasında akdin varlığı hususunda bir itilaf yoktur. Uyuşmazlık, iş verenin sipariş konusu ürünleri teslim almakta temerrüde düşüp düşmediği, bu kapsamda; davalı yüklenicinin siparişe konu ürünleri, taraflarca davacıya tanınan sürede ve taraflarca belirlenen nitelik ve sayıda imal edip etmediği, davacı yüklenici tarafından gönderilen ürünlerin teslim alınmasına yönelik ihtarın sonuç doğurup doğurmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Her şeyden evvel, 06.08.2015 tarihli sipariş formunda; teslimatın, siparişten itibaren 20 iş gününde tamamlanması gerektiği kararlaştırılmıştır. Anlaşma uyarınca; siparişin, en geç 03.09.2015 tarihi itibariyle tamamlanmış olması gerekir. Ancak yüklenici, siparişin tamamlanarak ürünlerin teslim alınması gerektiğini, yaklaşık dört buçuk ay sonra, 15.01.2016 tarihli ihtarla davalıya bildirmiştir. Davacının, ürünlerin teslim alınmasına yönelik ihtarından hemen önce, davalı işverene tebliğ ettiği 06.01.2016 tarih ve A seri 204789 sıra nolu fatura, davalı tarafından 14.01.2016 tarihli ihtarname ile davacıya iade edilerek, sözleşme konusu ürünlerin kabul edilmeyeceği davacıya bildirilmiştir. Taraflarca, ürünlerin teslimi siparişten itibaren 20 iş günü olarak kararlaştırıldığı sözleşmeyle sabittir. Yani taraflarca sözleşme hükümleri ışığında kesin olarak hesaplanabilen bir tarih belirlenmiş, belirlenen vadede davacı yüklenici borcu ifa edememiş, sürenin bitiminde ihtar gerekmeksizin temerrüde düşmüştür. Davalı işveren ise ifayı reddettiğini 14.01.2016 tarihli ihtarname ile davacıya bildirerek, sözleşmeyi bu tarihte feshetmiştir. Davalı işverenin bu aşamaya kadar sözleşmeyi feshetmediği, geç teslime yönelik seçimlik haklarını kullanmadığı görülmüştür. O halde, bu aşamaya kadar sessiz kalan davalı iş sahibinin zımnen, aynen ifayı istediğinin kabulü gerekir. Davalı iş verenin sözleşmeyi feshettiği tarihten bir gün sonra, davacı yüklenici, ürünlerin teslimine ilişkin ihtarı davalıya göndermiştir. Bu aşama itibariyle davalı işverenin temerrüde düşüp düşmediğinin tartışılmasında yarar vardır. Az yukarıda ifade edildiği üzere, alacaklı temerrüdünün oluşabilmesinin şartlarında biri, borçlunun edimini alacaklıya gereği gibi önermesidir. İstinaf kaldırma kararından evvel, davacı yüklenicinin, sözleşme konusu ürünleri sipariş formunda belirtilen nitelik ve sayıda üreterek teslime hazır halde bulundurduğuna dair tespit yapılamamıştır. Nitekim, istinaf kaldırma kararında da, sözleşme konusu ürünlerin bulunduğu mahalde keşif yapılması gerektiğine vurgu yapılmıştır. Ancak, davacı vekili siparişe konu ürünlerin içinde bulunduğu depo ile birlikte Ankara Büyükşehir Belediyesince yıktırıldığını, keşif icrasının mümkün olmadığını bildirdiğinden kaldırma kararının gereği yerine getirilememiştir. Mahkemece, yapılan araştırmada, davacı vekilince ürünlerin bulunduğu adres olarak bildirilen …. Ankara adresinde herhangi bir yıkım faaliyetinin olmadığı anlaşılmıştır. Davacı yüklenici 15.01.2016 tarihli ihtarnamesinde ise ürünlerin …Ankara adresinde muhafaza edildiğini davalıya bildirmiştir. Yani, davacı yüklenici ürünlerin bulunduğu adrese ilişkin olarak mahkemeye sağlıklı bir aktarımda bulunmamıştır. Davacı yanca 15.01.2016 tarihli ihtarla; ürünlerin hazır olduğundan bahisle teslim alınması gerektiği davacıya bildirmiş ise de, davacının sunduğu delillerden sipariş konusu ürünlerin taraflarca belirlenen nicelik ve nitelikte üretilerek davalıya teslime hazır hale getirildiği ispatlanamadığından, söz konusu ihtar davalı işvereni alacaklı temerrüdüne düşürücü nitelikte görülmemiştir. Davalı iş sahibi, açıklanan gerekeçelerle, alacaklı temerrüdüne düşmediğine göre, davacı yüklenicinin davaya konu taleplerinin yerinde olmadığı anlaşılmış ve davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM :
1-Davanın reddine,
2-Davalı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 3,13 maddeleri gereğince hesaplanan takdiren 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa ödenmesine,

3-Masrafları davacı üzerinde bırakılmasına,

4-Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-Alınması gerekli 59,30 TL harcın, peşin alınan 341,55TL harçtan düşümü ile fazla alınan 282,25 TL harcın kararın kesinleşmesinden sonra istek halinde yatırana iadesine,

Dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 27/12/2021
Katip … Hakim 192292
e-imzalıdır e-imzalıdır