Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/7 E. 2021/105 K. 09.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/7 Esas – 2021/105
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/7 Esas
KARAR NO : 2021/105

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : …
DAVALI : …
VEKİLLERİ : …

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/06/2014
KARAR TARİHİ : 09/02/2021
KARAR Y.TARİHİ : 11/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçelerinde, 12/12/2002 tarihinde dava dışı … isimli şahıs tarafından taşınmazının üzerinden yüksek gerilim hattı geçmesi nedeniyle taşınmazının değer kaybettiği iddiasıyla açılan tazminat davasında Ağrı… Hukuk Mahkemesinin 2006/157 esas 2009/531 karar sayılı kararıyla talebin kısmen kabulüne karar verildiğini, kararın Ağrı… Müdürlüğünün 2010/1265 sayılı dosyasında takibe konulduğunu, müvekkili tarafından ilam alacaklısına toplam 68.338,00 TL ödeme yapıldığını, ödemenin İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin 7.1 , 7.4 ve 7.6 hükmüne göre dağıtım tesislerinin işletilmesinden kaynaklanan ödeme olduğunu, İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi ve Hisse Satış Sözleşmesi uyarınca müvekkilinin ödediği tutarı davalıdan tahsilini talep edebileceğini belirterek, 68.338,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçelerinde, davanın zaman aşımına uğradığını, 31/03/2006 tarihi baz alınarak yapılan bilanço hesabında …’a ait olan kalemlerin … üzerinde bırakıldığı, bunların dışında bilanço kalemlerinin dağıtım şirketinin bilançosunda bırakıldığını, taraflar arasındaki sözleşmeler kapsamında ödenen tutarın müvekkilinden rücuen tahsilinin talep edilemeyeceğini savunmuş, davanın reddini istemiştir.

YARGILAMA VE GEREKÇE :
Dava, davacı tarafın 12/11/2002 tarihinde … isimli şahıs tarafından açılan kamulaştırmasız el atma tazminatı davası nedeniyle Ağrı… Hukuk Mahkemesi tarafından hükmedilen tazminat bedelinin davacı şirket tarafından ödenmesi nedeniyle taraflar arasındaki hisse satış ve İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi (İHDS) uyarınca davacının ödediği bu tutarı davalı tarafa rücu edip edemeyeceği, alacak talebinin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı konularına ilişkindir.
Davacı vekili, davalının özelleştirme kapsamına alınması ve 20 ayrı dağıtım şirketine ayrılması kapsamında müvekkili ile davalı arasında 24/07/2006 tarihinde “İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi (İHDS)” akdedildiğini, anılan sözleşmenin üçüncü kişilerin hak iddialarını düzenleyen 7. maddesinde dağıtım faaliyetinin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirilen iş ve işlemlerden kaynaklanan sorumluluğun dönemsel olarak paylaştırıldığını, anılan sözleşmeden önce dağıtım faaliyetlerin davalı tarafından yürütüldüğü sırada kamulaştırmasız el atma nedeniyle Ağrı… Hukuk Mahkemesinde açılan dava sonucunda müvekkili tarafından icra dosyasına toplam 68.338,00 TL ödeme yapıldığını ileri sürerek davacı tarafından ödenmek zorunda 68.338,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın zaman aşımına uğradığını, 31/03/2006 tarihi baza alınarak yapılan bilanço hesabında …’a ait olan kalemlerin … üzerinde bırakıldığı, bunların dışında bilanço kalemlerinin dağıtım şirketinin bilançosunda bırakıldığını, taraflar arasındaki sözleşmeler kapsamında ödenen tutarın müvekkilinden rücuen tahsilinin talep edilemeyeceğini savunmuş, davanın reddini istemiştir.
Mahkememizce, 05/04/2016 tarihli, 2014/1154 Esas, 2016/255 Karar sayılı kararında, “davanın kabulüne” karar verilmiş, bu karar davalı tarafın temyizi üzerine Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 05/04/2018 tarihli 2016/8931 Esas, 2018/2469 Karar sayılı kararıyla onanmıştır. Davalı vekili, bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuş, Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 12/12/2019 tarih, 2018/3268 E, 2019/8129 K, sayılı kararıyla bozulmuştur.
Yargıtay bozma kararında özetle, “Dava, işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkin olup mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak rücuya konu olan Ağrı… Hukuk Mahkemesi’nin 2006/157 E. sayılı dosyası üzerinden açılan kamulaştırmasız el atma davası 11.11.2002 tarihinde … Müessese Müdürlüğü aleyhine açılmış ve mahkemece, 24.12.2009 tarihinde “ irtifak bedelinin davalıdan tahsiline, irtifak hakkının davalı … Ağrı Müessese Müdürlüğü adına tapuya tesciline” karar verilmiş olup, bu karar Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir. İşbu davada ise davacı tarafından icra dosyasına yatırılan el atma bedelinin davalı …’tan tahsili talep edilmektedir. Bu durumda mahkemece, kamulaştırmasız el atılan yerin tapu kaydı incelenip kimin adına tesis edildiği araştırıldıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden davalı vekilinin anılan yöne ilişkin karar düzeltme itirazlarının kabulüyle Dairemizin 05.04.2018 tarih 2016/8931 Esas, 2018/2469 Karar sayılı onama ilamının kaldırılarak, yukarıda anılan gerekçeyle mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
” şeklinde bildirilmiştir.
Yeniden yapılan yargılamada araştırmaya yönelik Yargıtay bozma ilamına uyulmuş ve tapudaki geldi gitti kayıtları celbedilmiş ve tapu kayıtları incelenmiştir.
Ağrı… Hukuk Mahkemesi’nin 24/12/2009 tarih, 2006/157 E, 2009/531 K, sayılı kararının incelenmesinde; önce davanın kısmen kabulüne karar verildiği, verilen kararın temyiz edilmesi sonucunda, Yargıtay … Hukuk Dairesinin 08/11/2005 tarih, 2005/7455-11792 E,K, sayılı ilamı ile; bilirkişi kurulunca çizilen çaplı krokiye göre enerji nakli hatalarının taşınmaz üzerindeki izdüşümlerinin yüzölçümü ile mahkeme kararında kabul edilen yüzölçümlerinin birbirini doğrulamadığı, bilirkişi raporunun bu nedenle denetlemeye yeterli olmadığı, açıklanan nedenlerle yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu eşliğinde keşif yapılarak bilirkişi raporunda incelenmeyen birinci enerji nakil hattı da incelenip, enerji nakil hattı da tereddütte mahal vermeyecek şekilde krokide belirlenerek alınacak rapora göre hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden yetersiz rapora göre hüküm kurulması, kabulü göre de; 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 15/c maddesi gereğince kullanma hakkının davalı … a ait olduğu belirtilerek irtifak hakkının hazine adına tescil edilmesi gerektiği gözetilmeden davalı idare adına tesciline karar verilmesi doğru görülmediğinden bozulmasına karar verildiği, mahkemece 24.12.2009 tarih, 2006/157 Esas, 2009/531 Karar sayılı kararı ile taraf beyanları, mahallinde yapılan keşifler, Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 08/11/2005 tarih ve 2005/7455-11792 E,K, sayılı ilamı, 22/12/2009 havale tarihli ek bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre davacıya ait Ağrı Merkez Kazım Karabekir Mahallesi 54 Ada, 58 Parsel sayılı taşınmazdan davalı … Ağrı Müsese Müdürlüğü tarafından yüksek gerilim hatlarının geçirildiği, 16/10/2003 tarihli fen bilirkişileri ve 07/06/2007 havale tarihli elektrik mühendisi bilirkişi raporunda ve dosya kapsamında bulunan kamulaştırma evraklarında da gösterildiği gibi dava konusu taşınmaz lehine 1978 tarihinde irtifak kamulaştırmasının yapıldığı, daha sonra davalı … Ağrı Müessese Müdürlüğü tarafından tarafından herhangi bir kamulaştırma işlemi yapılmadan taşınmaz üzerinden 2, 3, 4 nolu hatların geçirildiği, (2,3, ve 4 nolu hatların izdüşüm ve etki alanlarının toplam 2272,26 m2 olduğu) bu nedenle kamulaştırmasız el atılan kısım yönünden irtifak hakkı karşılığının tespit edilerek davacıya ödenmesi gerektiği, ibraz edilen bilirkişi raporunun yukarıda anılan Yargıtay ilamına uygun olduğunu anlaşıldığından; davanın kısmen kabulüne, 4628 sayılı Elektrik Yasası Kanununun 24/05/2006 günü yürürlüğe giren 5496 sayılı Yasa ile değişik 15/c maddesi gereğince daimi irtifak hakkının davalı … Ağrı Müessese Müdürlüğü adına tapuya tesciline, davanın Kısmen Kabulü ile, 21.105,18 TL kamulaştırmasız el atma daimi irtifak bedelinin dava tarihi olan 11/11/2002 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Ağrı Müessese Müdürlüğünden alınarak davacı …’e verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiş; davalı idarece temyizi üzerine Yargıtay … Hukuk Dairesinin 24.06.2010 tarih, 2010/8330 Esas, 2010/12072 Karar sayılı kararı ile onanmış; dava konusu Ağrı Merkez Kazım Karabekir Mahallesi 54 Ada, 58 Parsel sayılı taşınmaz üzerinden davalı … Ağrı Müessese Müdürlüğü tarafından elektrik iletim hattı geçirilen ve kadastro fen bilirkişileri… ve… tarafından ibraz edilen 16/10/2003 tarihli krokide 2,3 ve 4 nolu hat olarak belirtilen toplam 2.272,26 m2’lik kısım üzerinden geçirilen elektrik iletim hattı için davalı … Ağrı Müessese Müdürlüğü lehine daimi irtifak hakkının davalı … Ağrı Müessese Müdürlüğü adına tapu ve tesciline karar verildiği anlaşılmıştır.
Ağrı İli Tapu Müdürlüğü’nün 06/11/2020 tarih, E-74929870-622.03-2903665 sayılı cevabi yazısının incelenmesinde; tapu kütüğünün 1325 sahife nolu kaydında, 54 Ada, 58 Parsel sayılı, Ağrı Kazımkarabekir’de bulunan taşınmazın, “Haritasında gösterildiği kurumdan işletim hakkı için … Genel Müdürlüğü’ne devretmiştir. İrtifak Hakkı Tesisi vardır. ” şeklinde düzenleme yapıldığı, 54 ada 58 parselin ifrazen kapatıldığı, … Elektrik Dağıtım A.Ş Ağrı İl Müdürlüğünün 5.10.2008 tarihli ve 3160 sayılı yazısında Ağrı İli Merkez İlçesi … Mahallesi 54 ada 7 nolu parsel üzerine İl Müdürlüğünce 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunun 7. maddesi ile 19.01.1994 tarih ve 54 yevmiye numarası ile müdürlük lehine direk yeri, daimi irtifak hakkı tesisine göre şerh konulduğu, Bahse konu taşınmazın ifraz işlemi görerek Ağrı İli … Mahallesi 54 ada 57, 58 nolu parsellerin oluştuğu, daha sonra tekrar ifraz işlemi görerek yeni parseller oluştuğunun belirtildiği görülmüştür.
24.07.2006 tarihli taraflar arasında akdedilen İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin 7.4. maddesi, ’’Dağıtım faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirilen her türlü is ve işlemlerin bütün sorumluluğu …’a aittir. … tarafından yürütülmüş bulunan bu faaliyetler nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek her türlü talebin muhatabı …’tır. Bu talepleri konu alan icra takibi ve ve davalar … tarafından yürütülür ve sonuçlandırılır. Bu takip ve davalardan doğacak her türlü mali yükümlülük … tarafından karşılanır.”
Sözleşmenin 7.5. maddesinde “Dağıtım faaliyetinin Şirket tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyet kapsamında gerçekleştirilen her türlü iş ve işlemlerin bütün sorumluluğu Şirket’eaittir. Şirket tarafından yürütülmüş bulunan bu faaliyetler nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek her türlü talebin muhatabı Şirket’tir. Bu talepleri konu alan icra takibi ve davalar Şirket tarafından yürütülür ve sonuçlandırılır. Bu takip ve davalardan doğacak her türlü mali yükümlülük Şirket tarafından karşılanır”
Sözleşmenin 7.6. maddesinde “Sözleşmenin imza tarihinden önce Dağıtım Tesisleri ile Dağıtım tesislerinin isletilmesinden kaynaklanan her türlü hukuki ve cezai sorumluluk …’a aittir. Bu dönemde yürütülmüş bulunan bu faaliyetler nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek her türlü talebin muhatabı …’tır. Bu talepleri konu alan icra takibi ve davalar … tarafından yürütülür ve sonuçlandırılır. Bu takip ve davalardan doğacak her türlü mali yükümlülük … tarafından ödenir”
Yine İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin 7.7. maddesinde “sözleşmenin imza tarihinden sonra Dağıtım Tesisleri ile Dağıtım Tesislerinin işletilmesinden kaynaklanan her türlü hukuki ve cezai sorumluluk şirkete aittir Şirket tarafından yürütülmüş bulunan bu faaliyetler nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek her türlü talebin muhatabı Şirkettir. Bu talepleri konu alan icra takibi ve davalar Şirket tarafından yürütülür ve sonuçlandırılır. Bu takip ve davalardan doğacak her türlü mali yükümlülük Şirket tarafından karşılanır. Şirket bu kapsamda ortaya çıkan tazminattan cezadan ve/veya herhangi bir isim altına gerçekleştircdiği ödemelerden dolayı, hiçbir şekilde …’a rücu edemez. Belirtilen nedenlerle …’In ödeme yapmak zorunda kalması durmunda, Şirket söz konusu ödemeyi ilk talepte ödem tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte nakden ve def’aren ödemekle yükümlüdür.”
İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin 18.6. maddesinde, Şirket yürürlükteki mevzuat’a göre, kurulmuş ve faaliyetlerinin yürüten bir anonim şirket olduğunu, …’ın ayrı ve bağımsız bir tüzel kişiliği bulunduğunu, … hisselerinin kamuya ait olmasının, başka bir kamu kurum veya kuruluşunun fiillerinin …’a izafe edilmesi neticesi doğurmayacağını, Kurum ve/veya Kurul kararlarından …’ın hiçbir şekilde sorumlu tutulamayacağını, bu Sözleşmeye dayanarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti de dahil olmak üzere başkaca bir kamu kurum veya kuruluşundan talepte bulunulamayacağını, … ‘ın belirli iş ve işlemlerinin idari yargının denetimine tabi olmasından ve bunun sonucu idari yargıda verilecek bir yürütmeyi durdurma veya iptal kararı neticesinde …’ın sözleşmeden doğan yükümlülüklerinin hiç veya gereği gibi yerine getirememesinden, bu sözleşmenin veya Sözleşmenin dayanağını oluşturan herhangi bir işlemin yürütmenin durdurulması veya iptalinden dolayı bir sorumluluğu bulunmadığını, …’tan masraf, zarar veya herhangi bir isim altında hiçbir talepte bulunmayacağını gayrikabili rücu ve kayıtsız şartsız olarak beyan ve taahhüt eder hükmü bulunmaktadır.
28.06.2013 tarihli, dava dışı Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (İdare) ile davadışı … Aras Enerji Yatırımları A.Ş. (alıcı) arasında tanzimle imzalananğu…Dağıtım A.Ş.ile ve…Perakende Satış Anonim Şirketinin % 100 Oranındaki Hissesinin … Aras Enerji Yatırımları A.Ş. ne Satışına İlişkin Hisse Satış Sözleşmesi’nin 9.3. maddesinde, “Alıcı basiretli bir tacir gibi davranmak suretiyle Şirketler ile ilgili gerekli gördüğü her türlü teknik, hukuki, finansal, vergisel ve diğer bütün incelemeleri yaparak ve Şirketler’in sözleşme tarihi itibariyle mevcut ve fiziki durumunu bilerek Hisseler’i devir ve teslim aldığını şirketler hakkında kendisine verilen bilgilerin gerçek durumu yansıtmadığını veya benzer iddiaları ileri sürmeyeceğini hisseler’in devrinin gerçekleşmesinin ardından ayıba ve zapta karşı tekeffül hükümleri başta olmak üzere yürürlükteki mevzuat kapsamında herhangi bir fiili ve/veya hukuki nedene dayanarak, İdare’den veya …’tan talepte bulunmayacağını kabul ve taahhüt eder.”
Hisse Satış Sözleşmesinin 9.4 maddesinde “Alıcı, ihale konusu Hisseler’i devraldığı tarihten önceki döneme ilişkin olarak işletme Hakkı Devir sözleşmesindeki hükümler ile Sözleşme’nin 9.5. Maddesinde yer alan mevzuatın öngördüğü ayrıştırma yükümlülüğü ile ilgili olarak İşletme Hakkı Devir sözleşmesi’nin ayrıştırılması halinde ayrıştırmaya ilşkin imza iltanı alınan/alınacak belge/belgelerdeki hükümler de saklı kalmak kaydıyla, Şirketler’de yapılmış olan her türlü işlemden kaynaklanan borç ve yükümlülüklerden kayıtlara intikal etmemiş olsa dahi Şirketler (ilgisine göre…Dağıtım A.Ş. Ve…Perakende Satış A.Ş.’in sorumlu olduğunu, bu hususlarda alınmış karar ve yapılmış sözleşmelerle ilglili olarak kendisinin veya Şirketler’in İdare’yi ve …’ı ilzam edecek hiçbir başvuru ve rücu hakkının bulunmadığını kabul, taahhüt ve garanti eder.”
Hükümleri mevcuttur.
Davaya konu talep, sözleşmeye dayalı rücu talebi olup, zaman aşımı süresi 10 yıldır. Dava dışı … tarafından Ağrı … Müessese Müdürlüğü hakkında, davanın 11.11.2002 tarihinde açıldığı, daimi irtifak hakkının davalı … Ağrı Müessese Müdürlüğü adına tapuya tesciline, davanın Kısmen Kabulü ile, 21.105,18 TL kamulaştırmasız el atma daimi irtifak bedelinin dava tarihi olan 11/11/2002 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Ağrı Müessese Müdürlüğünden alınarak davacı …’e verilmesine karar verildiği; hükmün Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 24.06.2010 tarih, 2010/8330 Esas, 2010/12072 Karar sayılı kararı ile onandığı, bu karara istinaden Ağrı… Müdürlüğünün 2010/1265 Esas sayılı dosyası üzerinden 25.03.2010 tarihli 58.845,02 ve 16.07.2010 tarihli 9.492,98 TL bedelli Vakıfbank dekont örnekleri ile ödeme yapıldığından bahisle 10.06.2014 tarihinde açılan işbu istirdat davasında talebin zamanaşımına uğramadığı anlaşılmıştır.
Davacı şirketin özelleştirilmesi sürecinde dava dışı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ile dava dışı şirket arasında Hisse Satış Sözleşmesi akdedilmiş ve bilahare satış işlemi tamamlanarak davacı şirketin % 100 hissesi …’tan dava dışı şirkete geçmiştir. Özelleştirme işlemine konu Hisse Devir Sözleşmesi hükümleri incelendiğinde, HDS 9.3 maddesi ile 9.4. maddesinde; alıcının ilgili gerekli gördüğü her türlü teknik, hukuki, fınansal ve diğer bütün incelemeleri yaparak ve şirketin sözleşme tarihi itibariyle mevcut ve fiziki durumunu bilerek hisseleri devir ve teslim aldığı, hisselerin devrinin gerçekleşmesinin ardından, ayıba ve zapta karşı tekeffül hükümleri başta olmak üzere yürürlükteki mevzuat kapsamında her hangi bir fiili ve/veya hukuki nedene dayanarak, idareden veya …’tan talepte bulunmayacağı, ihale konusu hisseleri devraldığı tarihten önceki döneme ilişkin olarak İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla, şirkete yapılmış olan her türlü işlemden kaynaklanan borç ve yükümlülüklerden kaynaklanan borç ve yükümlülüklerden, kayıtlara intikal etmemiş olsa dahi şirketin sorumlu olduğu, bu hususlarda alınmış karar ve yapılmış sözleşmelerle ilgili olarak kendisinin veya şirketin idare ve …’ı ilzam edecek hiç bir başvuru ve rücu hakkının bulunmadığını kabul ve taahhüt ve garanti edeceği, hüküm altına alınmıştır. Keza 31.05.2013 tarihi itibari ile davacı şirkete ilişkin bilanço düzenlemeleri örneği dosyada mevcuttur.
Somut olayda Uyuşmazlık dava dışı … tarafından Ağrı … Müessese Müdürlüğü hakkında davanın 11.11.2002 tarihinde açıldığı, daimi irtifak hakkının davalı … Ağrı Müessese Müdürlüğü adına tapuya tesciline, davanın kısmen kabulü ile, 21.105,18 TL kamulaştırmasız el atma daimi irtifak bedelinin dava tarihi olan 11/11/2002 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Ağrı Müessese Müdürlüğünden alınarak davacı …’e verilmesine karar verildiği; hükmün Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 24.06.2010 tarih, 2010/8330 Esas, 2010/12072 Karar sayılı kararı ile onanarak kesinleştiği, bu karara istinaden Ağrı… Müdürlüğünün 2010/1265 Esas sayılı dosyası üzerinden davacıdan tahsil edilen bedelin iş bu dava ile davalı …’tan rücuan tahsil hakkı olup olmadığına ilişkindir.
Davacı talebini 24/07/2006 tarihli işletme hakkı devir sözleşmesinin İHDS 7. maddesine dayandırmaktadır. Bu madde; üçüncü kişilerin hak iddiaları başlığını taşımaktadır. Davalı talebin Hisse Satış Sözleşmesi ile geriye dönük her hangi bir hak talep edilemeyeceğinin öngörülmüş olmasına göre olarak davanın reddinin gerektiğini ve Hisse Satış sözleşmesinin 9. maddesi ve İşletme Hakı Devir Sözleşmesinin 18/6. maddesi ve İhale Şartnamesinin 22. maddesine göre davacının talepte bulunamayacağını ileri sürmüşür.
24/07/2006 tarihli İşletme hakkı devir sözleşmesi davalı olan Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş (…) ile hisselerinin tamamı yine …’a ait olacak şekilde davacı…Dağıtım A.Ş arasında yapılmıştır. Sözleşmenin imzalandığı tarihte Aras Elektrik Dağıtım A.Ş’nin %100 hissesi davalı …’a aittir.
Taraflar arasında akdedilen ve Hisse Satış Sözleşmesi ile hükümleri saklı tutulan 24.07.2006 tarihli İHDS ne göre, sözleşme imza tarihi olan 24.07.2006 tarihi öncesi 3. Kişilerle ilgili tüm mali yükümlülük davalı …’a, İHDS imza tarihi olan 24.07.2006 sonrası 3. Kişilerle ilgili tüm mali yükümlülük davacı şirkete ait bulunmaktadır. Hisse Devir Sözleşmesi ise 28.06.2013 tarihinde yapılmıştır. Her iki Sözleşme hükümleri ile İhale Şartnamesinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davacı şirketin özelleştirilmesi sürecinde Hisse Satış Sözleşmesi akdedilmiş ve bilahare satış işlemi tamamlanarak davacı şirketin % 100 hissesi …’tan el değiştirdiği, taraflar arasında 24/07/2006 tarihinde İHDS ile işletme hakkının davacıya devredildiği, devir sözleşmesinden önceki dönemde meydana gelen irtifak hakkından bahisle zarara uğrayan 3. şahıs tarafından açılan dava sonucunda tazminata hükmedildiği, Yargıtay’ca da onanarak kesinleştiği ve icra takibi sonucu davacı tarafından 3. şahsa davacının üçüncü şahsa ödenmek zorunda kaldığı tazminatı ve masraflarını sözleşmeye istinaden rücuen davalıdan tahsili talebiyle davanın açıldığı, mahkeme kararı, taraflar arasındaki sözleşme ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde her ne kadar sözleşmenin 7/4 maddesi uyarınca sözleşmenin imza tarihinden önce gerçekleştirilen her türlü iş ve işlemlerden dolayı davalı …’ın sorumlu olduğu, bu nedenle sözleşmenin devrinden önce gerçekleşen dava konusu olaydan dolayı davacının üçüncü şahsa ödediği tazminatı davalı …’dan rücuen talep etme hakkı bulunduğu düzenlenmiş ise de, İHDS’nin 07/04/2006 tarihinde, dava dışı …’ e 2010 yılında yapıldığınin ileri sürüldüğü ancak söz konusu ödemelerin 2006 tarihinden önceki 2002 tarihli alacağa dayandırıldığı Hisse Devir Sözleşmesi’nin ise 28/06/2013 tarihinde yapıldığı anlaşılmıştır.
-Özelleştirme kapsamındaki devirlerde idarenin bu tür tasarrufları özel hukuk hükümlerine tabii olup, 2006 yılında akdedilen İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin yürürlük tarihine ve Özel Hukuk hükümlerine tabi bu tasarruflarda mülga Borçlar Kanunu’nun 179. maddesinin uygulandığında Ticari İşletmenin devrinde olağan olan işletmeye ait mal varlığının aktiflerinin yanı sıra pasiflerinin de devrin kapsamına dahil edilmesi, böylece pasiflerin bir anlamda teminatını oluşturan akitflerle birlikte bir bütün olarak devredildiği,
-Keza, Hisse Satış Sözleşmesi gereğince hükümleri saklı tutulan İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin 18.6. maddesisne göre, başka kamu kurum ve kuruluşlarının fiillerinin davalı …’a izafe edilemeyeceğinin belirtildiği,
-İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi akdedildiğinde de davacı şirketin %100 hissesinin davalı …’a ait olup, özelleştirme idaresinin %100 davalı hissesinin ihaleye çıkarması üzerine dava dışı şirketçe hisselerin tümü satın alınarak hisse satış sözleşmesi imzalandığı ve uyuşmazlığın hisselerin %100 devrini sağlayan ticari işletme devri niteliğinde olan hisse satış sözleşmesine göre uyuşmazlığın çözümlenmesi gerektiği, keza taraflar arasındaki uyuşmazlığın 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi kapsamında bulunmamasının kabul edilmemesi halinde bu kez 28/06/2013 günlü Hisse Satış Sözleşmesi hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği,
-31/07/2013 günlü Hisse Satış Sözleşmesi’nin 9.3 maddesinde de “alıcının, basiretli bir tacir gibi davranmak suretiyle” .. şirketlerin sözleşme tarihi itibariyle mevcut ve fiziki durumunu bilerek hisseleri devir ve teslim aldığı, şirketler hakkında kendisine verilen bilgilerin gerçek durumu yansıtmadığı veya benzer iddiaları ileri süremeyeceği, hisselerin devrinin gerçekleşmesinin ardından, ayıba ve zapta karşı tekeffül hükümleri başta olmak üzere yürürlükteki mevzuat kapsamında herhangi bir fiili veya hukuki nedene dayanarak talepte bulunamayacağı …” hükmü karşısında da davalının sorumluluğununun bulunmadığı,
-Dava konusu işlemin 2002 yılına ait olduğu, bu tarihte davacı şirket hisseleri özelleştirilmediğinden dava konusu işlemin davacı şirketin hisselerinin kamuya ait olduğu dönemde yapıldığı ve dolayısı ile bu ödeme şirket kayıtlarında bulunduğu, özelleştirme amacı ile hisse satışı tarihinden önce kayıt altına alındığından davacı şirkete ait mali tablolarda yer alması gerektiği, davacı şirketin hisselerinin satıldığı tarihteki bilançosuna da yansıdığı ve bu bilançoya göre, davacı şirketin hisse değerinin belirlendiği, hisse satış sözleşmesinin imzalanması ile birlikte hisse satış sözleşmesi hükümlerine göre alıcı tarafından, davacı şirketin satış tarihindeki bilançosunun bilindiğinin kabulü gerektiği,
-Keza davacı şirket tüm hisselerinin davalı …’a ait olmak üzere 2013 tarihine kadar faaliyet gösterdiği, bu süreçte özelleştirme işlemlerinin devam ettiği, özelleştirmenin tamamlanması ile birlikte davacı şirketin hisselerinin tamamının davacı şirkete devredilerek Hisse Satış Sözleşmesi akdedildiği, özelleştirme aşamasında davacı şirket tarafından düzenlenen ve beyan edilen 31.05.2013 tarihli bilanço ve devre esas mizan kayıtları temel alınarak “devre esas” bilanço düzenlemeleri yapılmak suretiyle geçmişe yönelik borç ve alacak işlemleri kesinleştirildiği, dava konusu ödemenin bilançoda yer almaksızın işlemler tamamlanmak sureti ile…A.Ş’nin özel sektöre devrinin gerçekleştirildiği, Bu halde de devre esas bilanço düzenlemeleri yapılmak suretiyle geçmişe yönelik borç ve alacak işlemleri kesinleştirilmekle davalı …’a geçmiş döneme ilişkin herhangi bir talepte bulunulamayacağı, Hisse Satış Sözleşmesinin 9/3. maddesinde de “alıcının, basiretli bir tacir gibi davranmak sureti ile” …şirketlerin sözleşme tarihi itibariyle mevcut ve fiziki durumunu bilerek hisseleri devir ve teslim aldığı, şirketler hakkında kendisine verilne bilgilrein gerçek durumu yansıtmadığı veya benzer iddiaları ileri süremeyeceği hisselerin devrini gerçekleşmesinin ardından ayıba ve zapta karşı tekeffül hükümleri başta olmak üzere yürürlükteki mevzuat kapsamında herhangi bir fiili veya hukuki nedene dayanarak talepte bulunamayacağı,
-Hisse Satış Sözleşmesi ile şirket hisseleri el değiştiğinden, TTK m. 191 vd. gereğince TTK ve Muhasebe İlkelerine göre yapılan hesaplamalar ve bilançoların gözardı edilmemesi gerektiği,
-28/05/2013 günlü sözleşmenin 9.4 maddesinde düzenlenen “şirketlerde yapılmış olan her türlü işlemden kaynaklanan borç ve yükümlülüklerden, kayıtlara intikal etmemiş olsa dahi şirketlerin sorumlu olduğu, bu hususlarda alınmış karar ve yapılmış sözleşmelerle ilgili olarak alıcının ve şirketlerin idare ve …’ı ilzam edecek hiçbir başvuru ve rücu hakkı bulunmadığı” hükmüne göre davalının sorumluluğunun bulunmadığı,
-Keza, hisseleri kamuya ait olan 28/06/2013 tarihi öncesi işlemle ilgili yapılan ödeme nedeniyle davacının (devir öncesi) 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’ne dayanılarak yine hisselerinin tamamının kamuya ait bulunan davalı …’tan dava konusu alacağı talep etmesi mümkün olmadığı gibi, 28/06/2013 tarihli hisse satış sözleşmesi ile tamamen el değiştiren davacının, kendisi tarafından yapılmayan ödemeyi, kesinleşen devre esas bilançolarda yer almaması nedeniyle davalıdan talep etmesi de mümkün görünemediği, aksi düşüncenin kabulünün, davacı yönünden sebepsiz zenginleşme, davalı yönünden ise mükerrer ödeme teşkil edeceği,
-Özelleştirme sürecinde, taraflarca takip edilen dosyalara ilişkin listelerde dava konusu alacağın bulunduğuna dair delil de ileri sürülmediği,
-Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 11/03/2020 tarih, 2017/192 Esas, 2020/1718 Karar sayılı emsal kararında da 2003 yılındaki alacakla ilgili davacı şirketin ödeme yaptığı ve 18.10.2014 tarihinde alacak taleplerinin davacı şirket kayıtlarına girdiğinden bahisle açılan davada, dava konusu edilen rücu talebine konu ödemelerin 2005, 2006, 2007 yıllarında yapılarak tarafların bilançosuna yansımış olduğundan bu ödemenin davalı …’ın yaptığı ödeme olduğunun kabulü gerektiğinin belirtilerek ilk derece mahkemesinin bu yöndeki kararının onanmasına karar verildiği,
-4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunun 1. maddesine göre, özelleştirmenin amacı bu madde kapsamındaki kamu kuruluşlarına ait payların, “.. temel kuruluş amaçlarına uygun mal ve hizmet üretim birimlerinin işletilmesi haklarının, ekonomide verimlilik artışı ve kamu giderlerinde azalma sağlamak için özelleştirilmesine ilişkin esasları düzenlemektedir” şeklinde tarif edildiğine göre, özelleştirmenin amacı ekonomide verimlilik artışı ve kamu giderlerinde azalma sağlamaktır. Özelleştirme kapsamındaki hisse satışlarından kaynaklanan uyuşmazlıklarda kanunda belirtilen bu amacın gözetilmesi gerektiği,
-Keza bilançoda yer almayan bu ödemelerin ileride ortaya çıkacak başka alacaklar için de emsal ve kabulü gerektiği, bu durumda bilançoya güven ilkesinin gözardı edildiğinin kabulünün gerektiği ve bu alacaklarınin tahsilinin kamu giderlerinde artışa neden olabileceği,
Davacı şirketin yaptığı ödemenin hisselerinin özelleştirilmesinden önce yapılan 2004 yılındaki işleme ilişkin olmakla, henüz hissesi geçmemiş olan davalıdan ve kamudan istenemeyeceği, 2004 yılındaki işlemden dolayı kusurun davacıya ait olduğu, keza işlemin dağıtım tesislerinin işletilmesinden kaynaklanan bir işlem olmadığı ve davalının 2004 yılındaki işlemden dolayı kusurunun ve sorumluluğunun bulunmadığı; rücu talebinin 24/07/2006 tarihli sözleşmenin 18.6. maddesi ile Hisse Alım sözleşmesinin “Alıcının Taahhütleri” başlıklı 9. maddesi hükümlerine, İhale Sözleşmesinin 22. maddesine, muhasebe ve bilanço esaslarına ve özelleştirmenin amacına aykırı olup davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Anlatılan nedenlerle;
HÜKÜM :
1-Davanın Reddine,
2-Davalı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 3,13 maddeleri gereğince hesaplanan takdiren 9.683,94 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa ödenmesine,
3-Masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 143,50 TL temyiz yoluna başvurma harcı, 130,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 273,50 TL masrafın davacıdan alınarak davalıya tahsiline,
5-Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde YATIRANA İADESİNE,
6-Alınması gerekli 59,30 TL harcın, peşin alınan 1.167,05 TL harçtan düşümü ile fazla alınan 1.107,75 TL harcın kararın kesinleşmesinden sonra istek halinde yatırana iadesine,
7-İlk kararla davalıdan tahsiline karar verilen ve davalı tarafından 27/06/2016 tarihinde mahkeme veznesine ödenen 3.501,13 TL harcın, kararın kesinleşmesinden sonra istek halinde yatırana iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda kararın tebliğinden itibaren iki haftalık sürede verilecek dilekçe ile Yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.09/02/2021
Katip …

Hakim …