Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/642 E. 2022/258 K. 18.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/642 Esas – 2022/258
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/642 Esas
KARAR NO : 2022/258

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/12/2020
KARAR TARİHİ : 18/04/2022
KARAR Y.TARİHİ : 21/04/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili Şirketin davalıya ait “… Yenimahalle/ Ankara” adresindeki işyerindeki … kompenant Atölyesi ve Lojistik Alanlarında “240
metrekare poliüretan bazlı beton kaplama, 540 metrekare kompenant PÜ beton kaplama” işini
ihale ile üstlendiğini, üretici firma olan müvekkili Şirketin, işin uygulamasını bu dalda uzman olan
…’in…. firmasına yaptırmak için anlaştığını, uygulamayı yapan firmaya işin yapımı sırasında davalı Şirket çalışanlarınca sürekli engel
ve zorluk çıkarıldığını, ilim ve tekniğe uygun olarak işe devam ederken ve işin 1/3’ünden fazlası
bitirilmiş iken, işe devam etmemesinin istendiği ve devamında da sözleşmenin feshedildiğinin
ihtar edildiğini,
sözleşme ile üstlenilen ve uygulama firmasına yaptırılan, zeminde fiilen mevcut ve davalı
tarafından kullanılan işin miktarı, sözleşmeye aykırı ve ayıplı olup olmadığı, fiilen kullanılıp
kullanılmadığı ve yapılmış olan işin parasal değerinin tespit edilmesi için Ankara 10. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … Değişik iş sayılı dosyası kapsamında
düzenlenen 16.10.2020 tarihli Raporda; işyeri yetkililerince bu yerin yaklaşık 2 aydır
kullanılmakta olduğu, kullanım nedeniyle oluşan küçük çaplı hasarlar bir yana yapılan işin ilim ve
tekniğe uygun olduğu, yapılan 240 metrekare alandaki poliüretan bazlı kaplama işinin bedelinin
sözleşmedeki fiyatla tutarının 5.280 Euro + KDV olduğu, taraflar arasındaki Sözleşmede ihale ile üstlenilen işin bedelinin, işin tamamlanması
sonrası düzenlenecek fatura karşılığı ödeneceğinin kararlaştırıldığını, ancak işin tamamlanmasına
fırsat tanınmayarak bıraktırılması nedeniyle o ana kadar yapılan, zeminde mevcut ve fiilen
kullandıkları kaplama için hiçbir ödeme yapmadıklarını, tespit raporunda belirlenen tutarın TL
karşılığı olan 58.108,40 TL’nin ödenmesi için keşide edilen ihtarnameye gönderilen cevabi
ihtarnamede ödeme yapılmayacağının bildirildiğini, davalının sözleşmeye uygun ifa edilmediği
yönündeki beyanının yerinde olmadığını belirterek 58.108,40 TL alacaklarının temerrüt tarihi olan 27.10.2020 tarihinden itibaren reeskont
avans faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine, ayrıca 1.369,60 TL tespit
giderinin de davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında akdedilen 01.06.2020 tarihli sözleşme, özel teknik şartname ve sipariş
talebi ile davacının, müvekkilinin Ankara Fabrikasındaki, inşaatları biten ar-ge kompenant
atölyesi 5 lojistik alanlarında, sözleşme ve eklerine uygun olarak poliüretan bazlı beton yapılması
işinin üstlendiğini, ancak davacının, işe geç başladığını, nitelik ve nicelik anlamında yetersiz işçi ve
malzeme ile işi yürütmeye çalıştığını, sürekli olarak özensiz ve basiretli tacirlik ile bağdaşmayan
davranışlarda bulunduğu ve nihayetinde, işin tamamladığı kısmını sözleşme şartlarına aykırı ve
kendisinden beklenen faydayı sağlamayan, aksine iş akışına ve iş güvenliğine zarar veren şekilde
yerine getirdiği, bu nedenle müvekkili şirket tarafından yapılan işin kabul edilmediğini, sözleşme
gereği davacı tarafından uygulama yapılacak olan ikinci alanda davacıya uygulama
yaptırılmasından vazgeçildiğini, sözleşmenin 27.08.2020 tarihli ihtarname ile feshedildiğini,
yapılan işin bütünüyle sözleşme şartlarına aykırı olduğunu, sözleşme ekindeki teknik
şartnamenin 2. maddesinde işin konusunun, “atölye zeminlerinin kimyasallara dayanıklı,
kimyasal yük altında uzun ömürlü ve dayanıklı, yüksek ısı dayanımlı, orta-ağır trafik mekanik ve
darbe dayanımlı, kokusuz, nem toleranslı, Poliüretan esaslı, hijyenik, temizlenmesi kolay, renkli,
kaydırmaz kaplama sistemi yapılması” olarak tanımlandığı, yine sözleşmenin ayrılmaz bir
parçası olan teknik şartnamenin 4/5. maddesinde “imalat bitiminde zeminde hiçbir hava
kabarcığı, eğim ve dalgalanma olmayacaktır olması halinde iş kabul edilemeyecektir” hükmü
bulunduğunu, oysaki fiilen yapılan işin, bu özelliklerin hiçbirini haiz olmadığını; davacı tarafından, şartnamenin 1.1.2/c. maddesinde belirtilen uzaklıklara uygun
olarak tutunma derzleri açılmadığı ve yine şartnamenin 1.1.3/a. maddesi uyarınca astar
uygulanmadan önce zeminin önerilen nem düzeylerine gelip gelmediğinin ölçülmesi gerekirken
ölçüm de yapılmadığını, bu nedenle yapılan işin ileride başka ayıplarının da ortaya çıkmasının
oldukça muhtemel olduğu,
henüz yaklaşık 6 aydır kullanılan zeminin, parça parça dökülmeye başladığı ve müvekkili
tarafından tamir ettirildiğini, bu durumun ise sürekli ürün taşınan ve forklift kullanılan bir alanda iş
kazalarının önünü açtığı,
fabrikanın başka bir alanında, farklı bir firma tarafından yaklaşık 3 yıl önce yapılan ve bu
sürede kepçe gibi iş makinelerinin üretimi nedeniyle ağır yüklere maruz kalan, poliüretan beton
zemin kaplamasının ise hala çok verimli şekilde kullanılmakta olduğunu,
işin ayıplı olmasının, iş kazalarına, ürün ve ekipmanın zarara uğramasına ve fabrikada
üretimin durmasına yol açacağını, bozulan yüzeyin iş kazalarına ve işin durmasına sebebiyet
verdiğini, dalgalı ve zarar görmüş yüzeyin, forkliftler tarafından taşınan hassas ürünlerin düşüp
zarar görmesine neden olduğunu, poliüretan beton uygulamasının yatırım maliyetinin yüksek
olduğunu, bunun tekrarlanması gerektiğini, ancak bu işlemin, ancak yılda bir defa, üretime kısa süreli
olarak ara verilen bakım döneminde yapılabildiğini, bakım dönemi dışında yapılmasının ise üretim
kayıplarına neden olduğu,
sözleşme süresi boyunca davacının, kanuna ve sözleşmeye aykırı pek çok diğer
davranışta bulunduğu, bunlara ilişkin olarak müvekkili şirketin teknik ekibi tarafından bir rapor
hazırlandığını,
davacının, bizzat yürütmek üzere aldığı işi, sözleşmenin 15. maddesine aykırı şekilde,
müvekkilinden onay almaksızın taşerona devrettiğini, bizzat ifa yükümlülüğünü yerine getirmediğini,
davacı yanca iş sözleşmeye uygun yapılmadığından ve giderilmesi talep edilen ayıp ve
eksiklikler giderilmediğinden, müvekkili tarafından kesin kabulün yapılmadığını, sözleşme
uyarınca işin düzeltilmesi için yapılmakta olan masraflar ve ileride işin yenilenmesi için
yapılacak masrafların davacıdan talep edileceğini, davacı tarafça dava dilekçesinde, zeminin müvekkil tarafından kullanılıyor olmasının,
aslında işin kabul edildiği anlamına geldiği iddia edilmiş ise de, zeminin kullanılıyor olmasının
tek nedeninin, fiili mecburiyet olduğu, zira zeminin yenilenmesi için, fabrikadaki üretimin
tamamen durması gerektiği, bu durumun ise müvekkilinin çok büyük ekonomik kayba
uğramasına, ayrıca sözleşmesel taahhütlerini yerine getirememesine ve dolayısı ile hem maddi
hem de itibari zarara uğramasına neden olacağı, yapılan işin müvekkili tarafından kabul
edilmediğini, fabrikadaki üretimin izin verdiği tarihte bu zeminin kazınarak yeni bir zemin
yaptırılacağını, davacının neden olduğu bu ek maliyet ve diğer tüm zararı talep haklarının saklı
olduğu, davacı yanın kur hesaplaması ve faiz talebine itiraz ettiklerini, borcun muaccel olmadığını, bedel alacağının muaccel olması için mutlaka eserin bütün kısımlarıyla sözleşmeye uygun ve
ayıpsız olarak tesliminin gerektiğini savunmuş davanın reddine karar verilmesin istemiştir.

YARGILAMA VE GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Arabuluculuk son tutanağı, sözleşme örneği, ihtarname örneği, Ankara …. Sulh Hukuk Mahkemesinin… D.İş sayılı bilirkişi raporu, bilirkişi raporu ve diğer bilgi belgeler dosyada mevcuttur.
Mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmıştır. Davacı tanıkları keşif mahallinde dinlenmiştir.
Keşif sonrası bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 02/11/2021 tarihli raporun sonuç kısmında özetle; Huzurdaki davanın;taraflar arasındaki eser sözleşmesi kapsamında ifa edilen edimin
karşılığının ödenmediği iddiasıyla iş bedeli olarak şimdilik 58.108,40TL nin temerrüt tarihi olan
27.10.2020 tarihinden itibaren reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile tespit
giderlerinin tahsili taleplerine ilişkin olduğu,
raporumuz içeriğinden ayrıntıları izlenip denetlenebileceği üzere;
Taraflar arasında 01.06.2020 tarihli Sözleşmenin akdedildiği ve akdin davalı şirketin
27.08.2020 tarihli ihtarı ile işin gereği şekilde yerine getirilmemesi nedeni ile feshedilmiş olduğu,
davacının işi sözleşmeye,fen ve sanat kurallarına uygun yerine getirmediğinin
anlaşıldığı,
yapılan teknik tespitlere göre;davacının işi istifade edilebilir şekilde tamamlamasından
söz edilemeyeceği,bu halde işin tamamlanma oranın %0 olduğu ve hesaplanabilir bir alacak
olmadığının tespit edildiği,
davacının talebine konu; davacının Ankara 10.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin ….D.iş
sayılı tespit dosyasının giderleri ile ilgili olarak dosyada masraf belgelerine
rastlanmadığı, sunulması halinde Mahkemeye ait olacak şekilde hesaplama
yapılabileceği görüşü bildirilmiştir.
Bilirkişi taraf vekillerine tebliğ edilmiştir, taraf vekilleri bilirkişi raporuna karış beyan ve itirazlarını ayrı ayrı dosyaya sunmuştur.
Bilirkişi heyetine Kimya Mühendisi bilirkişi dahil edilerek dosya bilirkişi heyetine tevdii edilmiştir.

Bilirkişi kurulu 28/01/2022 tarihli raporlarının sonuç kısmında özetle; kök raporda yer verilen görüşlerimizde değiştirecek bir husus bulunmadığını, karşı görüş ise, Dava ile ilgili düzenlenmiş 16.10.2020 tarihli rapor ile 02 11.2021 tarihli rapora katılmak mümkün olmamıştır. Davalı işyerinde davacı tarafından 240 n polıuretan bazlı beton kaplama imalatı yapılmış ve imalatın ayıplı ve kusurlu olduğu belirtilerek davacıya işin bedeli ödenmemiş ve de hiçbir ödemede de bulunulmamıştır. Davacı tarafından gerçekleştirilen 240 m” poliüretan bazlı beton kaplama zemin imalatında hava kabarcıkları, renk değişiklikleri, kararmalar, dalgalanmalar ve malzemenin kalkması gibi istenmeyen durumlar oluşmuş olduğundan söz konusu imalat ayıplı ve kusurludur. İmalatın ayıplı ve kusurlu olduğunda bir şüphe yoktur. 240 m2 poliüretan bazlı beton kaplama zemin imalatının ayıplı ve kusurlu olması nedeniyle düzenlenmiş iş sözleşmesi davacı tarafından feshedilmiştir. Geçici kabulün yapılmaması, imalatın ayıplı ve kusurlu olması ve iş sözleşmesinin iptal edilmesi davacıya yapılan işin bedelini ödememe hakkını kazandırmaz. 240 m” poliüretan bazlı beton kapîama zemin imalatındaki ayıpları ve kusurları gidermek ıçın yapılacak masraflar, zarar ve ziyan hesaplanarak belirlenen miktar hakedişten düşülerek geriye kalan miktar işin bedeli olarak davalı tarafından davacıya ödenmelidir. 240 m poliüretan bazlı beton kaplama zemin imalatıyla ilgili hiçbir ödememenin yapılmaması sebepsiz zenginleştiği, yapılan imalatın geçici kabulünün yapılmaması, edimin gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle davalı tarafça sözleşmenin fesih yoluna gidilmesi, yapılan teknik tespitlere göre davacının işi istifade edilebilir şekilde tamamlamadığından söz edilemeyeceği gibi davacının işi sözleşmeye, teknik şartnameye, fen ve sanat kurullarına uygun yerine getirmediğinden harcketle de işin tamamlanma oranı %0 olarak kabul edilemez dolayısıyla davacının hesaplanabilir bir alacağının olmadığı görüşüne de katılmak mümkün olmadığı görüşü bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu dosya kapsamı ve delil durumuna uygun olup, hükme esas alınmıştır.
Taraflar arasında 01.06.2020 tarihli, Türk Traktörün Ankara fabrikasındaki poliüretan beton ihtiyacı (malzeme ve isçilik) konulu 17.160.00 Euro+KDV bedelli sözleşme akdedildiği, akdin davalı şirketin 27.08.2020 tarihli ihtarı ile işin gereği şekilde yerine getirilmemesi nedeni ile feshedildiği görülmektedir. Sözleşmeye göre; işin teslim tarihi işe başlangıç tutanağından itibaren 15 gündür. Yer teslim tutanağına göre; yer teslim tarihi 06.08.2020’dir. Davacı yan, taraflar arasındaki eser sözleşmesi kapsamında ifa edilen edimin karşılığının ödenmediği iddiasıyla iş bedeli olarak şimdilik 58.108,40 TL’nin temerrüt tarihi olan 27.10.2020 tarihinden itibaren reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile tespit giderlerinin tahsili talep edilmektedir. Davalı yan ise eserin ayıplı olduğunu, yapılan işin kabul edilmediğini, davacının iş akışına ve güvenliğine zarar verecek şekilde ifada bulunduğunu, feshin haklı olduğunu, savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Buna göre, dava konusu uyuşmazlık; sözleşme konusu işin davacı tarafından sözleşme kapsamına, fen ve sanat kurallarına uygun olarak yerine getirilip getirilmediği, iş akışına ve güvenliğine zarar verilecek şekilde ifada bulunup bulunulmadığı, davalı tarafından yapılan feshin geçerli olup olmadığı, davacının yapmış olduğu iş için bedel talep edip edemeyeceği, yapılan iş miktarı ile bedelinin ne olduğunun tespiti ve tahsili noktalarında toplanmaktadır. Ancak davacı tarafından yapılan iş bedelinin tahsili istendiğine göre, sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığının değerlendirilmesinin gerekmediği ancak ayıp savunması karşısında, eserin davalı yanca kabulünün mümkün olup olmadığının irdelenmesi gerektiği açıktır.
Somut olayda, taraf iradeleri ile karşılıklı edimleri içeren eser sözleşmelerinin kurulduğu görülmektedir. Kural olarak eser sözleşmesi taraflardan biri diğer tarafın vermeyi taahhüt ettiği bedel karşılığında bir şey imalini içeren bir akittir. Nitekim;eser sözleşmesi yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmelerden olup yüklenici teslimi, iş sahibi de ödemeyi kanıtlamakla yükümlüdür (TBK 470 vd. md)
Eserin, sözleşmede belirlenmiş olan iş süresi sonunda yani teslim tarihinde, sözleşme hükümlerine, fen ve sanat kurallarına uygun olarak imal edilip iş sahibine teslim edilmesi, yüklenicinin “özen borcu” gereğidir. Yüklenici, eser sözleşmesiyle sadece bir faaliyette bulunmayı değil, aynı zamanda bir sonucu (eser) gerçekleştirmeyi de taahhüt etmektedir. Borçlar Kanunumuza göre; meydana gelen eserin beklentiyi karşılamaması halinde, sözleşmedeki yarar dengesi iş sahibi aleyhine bozulur. Bu bakımdan eserin fen ve sanat kurallarına uygun, iş sahibinin beklentilerini – karşılar – özelliği taşıması gerekir. Ayıp, imâl edilen bir eserde veya malda, sözleşme ve ekleri ile iş sahibinin beklediği amaca ve dürüstlük kurallarına göre bulunması gereken vasıfların bulunmaması, bulunmaması gereken vasıfların ise bulunmasıdır. Şayet, imâl edilen eserde ayıp varsa, iş sahibi tarafından süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunulması şartıyla sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan Türk Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinde sayılan seçimlik haklarından birisini kullanabilir. TBK 475. maddesine göre iş sahibinin seçimlik hakları sözleşmeden dönme, bedelden indirim yapılmasını veya ayıbın giderilmesini talep etme haklarıdır. Eserin iş sahibinin kullanamayacağı derecede ayıplı olması veya hakkaniyet kaideleri gereği eseri kabul etmesinin iş sahibinden beklenememesi veya eserin sözleşmede açıkça kararlaştırılan nitelikleri taşımaması halinde iş sahibi eseri kabulden kaçınarak sözleşmeden dönebilir. Eserdeki ayıpların eserin reddini gerektirecek nitelikte önemli olmaması halinde ise diğer seçimlik hakların kullanılması gerekir. Diğer taraftan ayıbın varlığını ihbar şekil koşuluna bağlı olmayıp tanık dahil her türlü delille kanıtlanabilir. Sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 474. maddesi hükümlerine göre iş sahibi açık ayıplarda eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz (makul süre içerisinde) eseri muayene ve açık ayıpları ihbar etmek zorunda olduğu, TBK’nın 472/son maddesi hükümleri gereğince ayıbın gizli olup sonradan ortaya çıkması halinde gecikmeksizin (derhal) ayıbı yükleniciye bildirmek zorunda olduğu, aksi halde eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı hükümleri getirilmiştir. Bu hükümler gereğince gerek açık gerek gizli ayıplarda iş sahibinin ihbar zorunluluğu bulunmakta ise de yüklenici eserdeki işçilik, malzeme ve yapımla ilgili açık ve gizli ayıplardan dolayı sorumluluğu garanti ettiği süre için önceden kabul ettiğinden yüklenici lehine olan iş sahibinin ihbar zorunluluğunu aramaktan vazgeçtiği ve garanti süresi içinde ortaya çıkan bu ayıpları ücretsiz olarak gidermeyi sözleşme tarihinde peşinen kabul ve taahhüt ettiği kabul edilmektedir. İş sahibi ihbar zorunluluğu olmaksızın garanti süresi içinde ortaya çıkan açık ve gizli ayıplarla ilgili zamanaşımı süresi içinde seçimlik haklarını kullanarak yükleniciden ayıpların giderilmesini talep edebileceği gibi, aleyhine dava açabilecek ve iş bedelini ayıp giderim bedeli miktarınca ödemekten kaçınabilecektir.
Eldeki davada; davalı tarafından, işin gereği şekilde yerine getirilmediğinin mail yoluyla davacıya bildirildiği, akabinde ….yevmiye nolu ihtarnamesi ile sözleşmenin 13. ve 17. maddelerine dayanarak fesih bildiriminde bulunulduğu, ihtarnamenin 29.08.2020 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, davacının fesih bildiriminden sonra Ankara 10. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … D.iş sayılı dosyasında tespit yaptırdığı ve 21.10.2020 tarih ve 13272 yevmiye nolu ihtarı ile davalıdan iş bedeli ile tespit giderlerinin 3 gün içinde ödenmesini istediği, davalının ise 28.10.2020 tarihli cevabi ihtarı ile; sözleşmeye uygun ifa gerçekleştirilmediği için firmalarından herhangi bir hak ve alacak talep edilemeyeceğini, sözleşmeyi haklı olarak feshettiklerini davacıya bildirdiği görülmüştür.
Mahallinde yapılan keşif sonrası bilirkişi kurulundan alınan kök ve ek raporlarla; davacı tarafından gerçekleştirilen 240 m2 poliüretan bazlı beton kaplama zemin imalatında hava kabarcıkları, renk değişiklikleri, kararmalar, dalgalanmalar ve malzemenin kalkması gibi ayıpların oluştuğu, bu nedenle davalı tarafından yapılan imalatların ayıplı ve kusurlu olduğu belirlenmiştir. Gerçekten; mahkemece yapılan keşifte de, koridorda yapılan poliüretan bazlı beton kaplama imalatında kullanılan malzemenin yapıştırıldığı yüzeyden kalktığı, parçalandığı ve ciddi boyutta hasar gördüğü, 12×12 m lik alanda ise malzemenin renginin değiştiği ve kararmaların meydana geldiği tespit edilmiştir. Oysa ki, sözleşmenin eki niteliğindeki özel teknik şartnameye göre, bakteri gelişimine izin vermeyen, kolay temizlenebilir, zemini dış etkilerden korumalı, basınçlı soğuk sıcak su, buharlı temizlik gibi bakıma izin veren ve orta ve ağır hizmet ağırlıklı iş yerleri ile depo bakım onarım, üretim mekanlarında kullanılabilir termal şoklara, solventlere ve kimyasal etkilere dirençli, mükemmel aşınma ve darbe dayanımı olan malzemenin kullanımı şart kılındığı görülmüştür. Davacı tarafından imalatta kullanılan malzemenin sözleşme eki şartnameye uygun olmadığı hükme esas alınan bilirkişi raporu ile belirlenmiştir.
Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 12 nolu garanti ve sigorta başlıklı maddesinde; “sözleşme konusu mal ve hizmet her türlü arıza ve imalat hatalarına karşı geçici kabulden itibaren iki yıl süreyle firma garantisi altındadır.”, sözleşmenin eki fiyat teklifinin 5 nolu maddesinde “giriş muayenesinde uygunsuz bulunan malzemeler iade edilecek ve uygun malzemeler, Türk traktöre hiçbir ek ücret fatura edilmeden satıcı firma tarafından en kısa sürede sağlanacaktır ürünlerin iki yıl garantisi vardır.” düzenlenmesine yer verilmiştir. Buna göre, teknik şartnameye uygun olmayan ve bilirkişi raporu ile ayıplı olduğu belirlenen mazemelerin davalı tarafından sökülmesi ve şartnameye uygun malzemeler seçilerek yeniden imal edilmesi gerekmektedir. Dava konusu imalatların kullanılamayacak ve kabule zorlanamayacak ölçüde ayıplı olduğu, ayıbın sözleşme ve eki şartname hükümlerine aykırı malzeme kullanılması nedeniyle ortaya çıktığı, sözleşmeye aykırı malzeme seçiminden kaynaklan ayıplı imalat neticesinde, davacının hiç bir ek ücret talep etmeden ayıbı gidermekle yükümlü olduğu taraflarca şart koşulduğuna göre, artık davacının ayıplı imalatlar için hiçbir bedel talep edemeyeceği kanaatine varılmış ve davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :

1-Davanın reddine,
2-Davalı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 3,13 maddeleri gereğince hesaplanan takdiren 8.352,09 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa ödenmesine,

3-Masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,

4-Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,

5-Alınması gerekli 80,70 TL harcın, peşin alınan 992,35TL harçtan düşümü ile fazla alınan 911,65TL harcın kararın kesinleşmesinden sonra istek halinde yatırana iadesine,
6-Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflar anlaşamadıklarından, Arabuluculuk Yönetmeliği 26/2 maddesi uyarınca Bakanlık bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin, davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,

Dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 18/04/2022