Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/637 E. 2022/16 K. 12.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/637 Esas – 2022/16
T.C.
ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARARIDIR

ESAS NO : 2020/637 Esas
KARAR NO : 2022/16

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/12/2020
KARAR TARİHİ : 12/01/2022
KARAR Y.TARİHİ : 14/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “Davacı genel müdürlükçe merkez birimlerin ihtiyacı olan temizlik,mutfak,yemekhane,kreş ve misafirhane hizmetlerinin 138 işçi ile yaptırılması işi için Hizmet Alım İhalesi yapıldığı, en uygun teklif veren ….. Ltd.Şti. ile 28.05.2013 tarihinde Hizmet Alım Sözleşmesi imzalandığını 01.04.2013-31.03.2015 tarihlerini kapsayan sözleşme imzalandığını ,daha sonra bu sözleşmenin 01.06.2015-31.05.2018 tarihlerinde geçerli olmak üzere uzatıldığını, davacı bünyesinde çalışan işçilerden dava dışı işçi …’in iş akdinin feshi nedeniyle işçilik alacaklarını talep ettiğini, genel müdürlükçe … ile ilgili 25.08.2020 tarihinde arabuluculuk yoluyla anlaşma sağlanarak 38.114,23-TL ödeme yapıldığını, ödenen tazminatın bir kısmının dava dışı işçinin çalıştığı diğer firmadan tahsil edildiği,kalan kısmın davalının yanında çalıştığı süreye isabet eden tutar olduğu,bu kısmın davalıdan tahsil edilmesi gerektiği, davalı ile imzalanan 01.06.2015-31.05.2018 tarihleri arasında geçerli hizmet alım sözleşmesi teknik şartnamesinin 5.24. maddesinde işçilerle ilgili olarak yapılan her türlü ödemenin yükleniciden tahsil edileceğinin düzenlendiğini,dava dışı işçiye ödenen tazminatın 11.175,39-TL si bir dönem bünyesinde çalıştığı … Bilişim firmasından tahsil edilmiş olduğu,kalan tutardan davalının sorumlu olduğunu, netice itibariyle dava dışı …’e ödenen tazminatın ve arabuluculuk masrafının davalının sorumluluğuna isabet eden kısmı olan 27.915,54-TL nin davalı firmadan 25.08.2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline” karar verilmesi talep edilmiştir.
SAVUNMA : Davalıya dava dilekçesi usulüne uygun şekilde tebliğ edilmiş, davalı tarafça süresinde cevap dilekçesi sunulmamıştır.
07/05/2021 havale tarihli beyan dilekçesinde; Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davacı arasında akdedilen sözleşme ve eki şartnamelerde işçilik alacaklarından müvekkili şirketin sorumlu olduğu yönünde bir hüküm bulunmadığını, bu nedenle huzurdaki davanın haksız ve dayanaksız olduğunu, müvekkili şirketin çalışan personellerin çalıştıkları süre zarfında hak kazanmış olduğu aylık ücretlerinin ödenmesine ilişkin sorumluluğu olduğunu, başka bir sorumluluk düzenlemesi yer almadığını, söz konusu teknik şartname içeriğinde çalışanların hak etmiş olduğu alacakları ile ilgili anılan madde hükmü olmakla, bu kapsamda işçilerin çalışmış oldukları süre zarfında, çalışmalarına bağlı olarak hak kazandıkları ücretlerinin ödenmesi ile sınırlı olduğunu, işçilerin çalışmalarına ilişkin hak kazandıkları ücret ödemeleri dışında kıdem ihbar tazminatı gibi başka bir ödeme kalemine ilişkin herhangi bir sorumluluğu olmadığını, üstelik dava dışı işçiye yapılan kıdem tazminatı ödemesinden dava dışı kişinin işvereni konumunda olan davacının sorumlu olduğu mevzuat hükmü ile açık olduğunu, netice itibariyle hizmet alım sözleşmesi ve ekleri şartnameler tahtında inceleme gerçekleştirildiğinde dava dışı işçiye ödenen kıdem tazminatından müvekkili şirketin sorumlu olmadığını, müvekkili şirketin daha önceden temerrüte düşürüldüğü iddiasında bulunmuş olsa da iş bu hususun kabulünün mümkün olmadığını, zira müvekkili şirketin ödenen tazminatlardan iş bu dava ile haberdar olduğunu, bu nedenle faiz başlangıcının ancak dava tarihi olarak kabul edilebileceğini, bu yönüyle hiçbir şekilde davanın kabulü anlamına gelmemek ve davanın reddi yönündeki talebi yinelemek kaydıyla ancak sözleşme süresi dikkate alınarak inceleme yapılabilmesi mümkün olduğunu, dava dışı işçinin emir ve talimatlarını davacı kurumdan aldığını bu yönüyle müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğunun olmadığını, dava dışı işçiye ödenen kıdem tazminatı, yargılama ücreti ve vekalet ücreti ödemelerinden müvekkili şirketin sözleşmesel sorumluluğu olmadığından, haksız davanın reddine, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydı ile müvekkili şirket ile davacının dava dışı işçiye ödenen kıdem tazminatından müştereken sorumlu olduğuna, kabul anlamına gelmemek kaydı ile talep edilen alacaklardan müvekkili şirketin sorumlu olduğu kanaatine varılacak olsa dahi müvekkili şirketin sadece kendi dönemiyle ve o dönem ücreti üzerinden sorumlu olduğuna ve bu esasa göre hesaplama yapılmasını ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
1-… Sosyal Hizmetler Danışmanlık İnş. Turz. İth. İhr. San. ve Tic. Ltd. Şti. İle davacı arasında imzalanan sözleşme,
2-Ticari defterler ve mali kayıtlar.
3-Dava dışı …’e ait özlük ve puantaj kayıtları, hizmet dökümü,
4-26/05/2021 tarihli, bilirkişi raporu,
YARGILAMA VE GEREKÇE :
Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan dava dışı işçiye ödenen alacağın tahsili amacıyla alacak istemine ilişkindir.
Dava dışı işçiye ödenen ücret nedeniyle davalının borçlu olup olmadığı, sözleşmeye göre taraflar arasındaki rücu hakkının tespiti açısından dosya bilirkişiye tevdi edilmiş ve bilirkişi raporunda özetle;.”..Davacının işçiye ve arabulucuya ödediği toplam 39.090,93-TL nin alt işveren şirketler yönünden rücuen sorumlu olacağı tutarların hesaplandığı, davalı şirketin işçiyi çalıştırmış olduğu toplam 1.715 gün karşılığı olmak üzere rücuen sorumlu olduğu tutarın 27.532,26-TL olarak hesaplandığı, dava konusu ödeme öncesinde davalı şirkete herhangi bir ihtarda bulunulmadığından; dava konusu alacağa ilişkin ancak rücu davası tarihinden itibaren(21.12.2020) faiz talep edilebileceği görüş ve kanaati bildirildiği, alınan bilirkişi raporuna karşı tarafların itirazlarını sunması üzerine, dosyanın itirazları karşılamak üzere ek rapora tevdi edildiği,
Ek raporda özetle”…Kök raporda dava dışı işçiye ödenen tazminata konu dönemin 01.06.2013-31.05.2020 tarihleri arasında (2.435 gün) olduğunun tespit edildiği, dava dışı işçiye ödenen kıdem tazminatının ,damga vergisi ve arabuluculuk ücreti ile birlikte toplamda 39.090.,93-TL olduğu, dava dışı işçi, kıdem tazminatına konu dönemde, 1715 gün davalı … Sosyal Hiz. Dan.İnş.Tur.İth.İhr.San.ve Tic.Ltd.Şti. ‘nin çalıştırdığı, 720 gün ise dava dışı … Ltd.Şti. nin çalıştırdığının SGK kayıtları uyarınca belirlendiğini, toplam 2.435 gün çalışmaya karşılık 39.090,93-TL ödendiğinden, kök raporda yapılan hesaplama neticesinde davalı şirketin işçiyi çalıştırmış olduğu 1715 güne karşılık 27.532,26-TL sorumlu olduğu tespit edildiğini, bu nedenle davalı şirketin sorumlu olduğu tutara ilişkin itirazlar da, hesaplamayı değiştirir bir itiraz ileri sürülmediği, faiz başlangıç tarihi konusunda davacı tarafın dosyaya sunduğu ihbar yazısının, temerrüt tarihinin belirlenmesinde önemli olduğunu, her ne kadar asıl raporda temerrüt hususunda “Dava konusu ödeme öncesinde davalı şirkete herhangi bir ihtarda bulunulmadığından; dava konusu alacağa ilişkin ancak rücu davası tarihinden itibaren(21.12.2020) faiz talep edilebileceği” ifade edilmişse de, dosyaya itirazlar ile birlikte sunulan 14.10.2020 tarih ve 66649 sayılı yazı ile dava dışı işçiye yapılan ödemenin davalı … firmasına bildirildiği, ödenmesinin talep edildiği anlaşılmakla, bu durumda anılan ihbar yazısının tebliğ evrakının tebliğ tarihi olan 19.10.2020 tarihinden itibaren faiz isteyebileceğinin belirtildiği..”anlaşılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2004/11-254 E. 2004/295 K. sayılı 12.5.2004 günlü içtihadında bu husus “…7475 sayılı iş Kanununun 1/son maddesine göre (yeni düzenleme 4857 s.y. 2/6 md), “Bir işverenden belirli bir işin bir bölümünde veya eklentilerinde iş alan ve işçilerini münhasıran o işyerinde ve eklentilerinde çalıştıran diğer bir işverenin kendi işçilerine karşı o işyeri ile ilgili ve bu kanundan veya hizmet akdinden doğan yükümlülüklerinden asıl işveren de birlikte sorumludur.”şeklinde belirtilmekle, anılan yasa maddesinde yazılı asıl işveren sorumluluğunun, işçilere karşı olan bir sorumluluk olduğu, taşeron ile asıl işveren arasındaki bir düzenlemeyi içermeyen 1475 sayılı Yasanın 1/son maddesinin dava konusu olaya uygulanması mümkün olmadığı anlaşılmakla, uyuşmazlığın, davacı ile davalı arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gerekmektedir. Taraflar arasındaki sözleşmenin V. maddesinde davacı asıl işverenin davalı yükleniciye karşı nelerden sorumlu olduğu, 6.maddesinde de, davacı tarafından yapılacak ödemeler açıkça belirtilmiştir.
Hizmet Alım Sözleşmelerine ilişkin davalarda son dönemlerde Yargıtay’ın işbölümü uyarınca görevli dairesi olan Yargıtay 15.Hukuk Dairesi’nin kararlarında rücu davalarına ilişkin şu ilkeler belirlenmiştir:
-Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur.
-İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.
-İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından İşçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar.
-Yıllık izinler kullanılmadığı takdirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenici sorumlu olacaktır.
-İhbar tazminatından son işveren sorumludur. Bunların dışında hafta tatili ücreti, ücret alacağı, UBGT, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olacaklardır. İşveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemeler de ayrı esasla yüklenicilerden tahsil edilebilecektir. (Yargıtay 15.Hukuk Dairesi E:2021/611 K:2021/537 Karar tarihi:01,03.2021)
4857 sayılı İş Kanununun 112. Maddesine, 2014 yılında 6552 sayılı kanunla şu ekleme yapılmıştır. (Ek 2. Fıkra: 10/09/2014-6552 S.K/madde 8) 04/01//2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 62’nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamında, alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilerin kıdem tazminatları; ….. son kamu kurum veya kuruluşu tarafından ödenir” hükmü getirilmiştir. Bu hükümden ve bu kanuna dayalı çıkarılan yönetmelikten hareketle kıdem tazminatından münhasıran kamu kurum ve kuruluşunun sorumlu olduğu savunulmaktadır. Ancak Yargıtay’ın istikrar kazanmış kararları uyarınca 4857 sayılı kanunun 112. maddesine 6552 sayılı Kanun ile eklenen bu hükmün İşçiyi korumak maksatlı olduğu, alt işveren ile kamu kuruluşunun arasındaki rücu ilişkisini ortadan kaldırmadığı kabul edilmektedir. — (Yargıtay 13.HD. E:2014/4589, K:2016/5853, Yargıtay 22.HD. E:2017/11390, K:2017/23320, Yargıtay 23.HD. E:2016/4603, K:2019/394)
“Davalıların, iş davalarının kendilerine ihbar edilmiş olmasına göre, davalarda hüküm altına alınan, faiz, yargılama giderleri ve vekalet ücretleri ile söz konusu alacakların tahsili amacıyla girişilen icra takip masraflarından da payları oranında sorumlu tutulmaları gerekirken, bu istemlerin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır” (Yargıtay 23.Hukuk Dairesinin E:2017/837 , K:2020/1463, 03.03.2020 tarihli kararı.)
“Hal böyle iken mahkemece özellikle İş Mahkemesi davasının davalı alt işverene ihbar edildiği ve dava dışı işçi lehine verilen kararın kesinleşmesi sonrasında makul süre içerisinde ödeme yapıldığı hususları dikkate alınarak asıl işveren konumundaki davacının dava dışı işçiye ödenen bedelin tamamının (faiz ve icra masrafları da dahil) ödeme tarihinden itibaren davalı alt işverenden rücen tahsiline karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır” (Yargıtay 23.Hukuk Dairesinin E:2016/5185 , K:2019/2064, 16.05.2019 tarihli kararı.)
Bu bilgiler ışığında, dosya içerisinde toplanan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacı ile davalılar arasında, … Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğünün ihtiyatcı olan 148 kişi ile genel hizmet alım işine dair sözleşme imzalandığı, sözleşmenin 01/06/2015-31/05-2018 dönemini kapsadığı, sözleşmenin eki teknik şartnamenin 5.24 ve 5.25 maddelerinde yüklenicinin çalışanın haklarını ödememesi nedeniyle teşekkül herhangi bir ödeme yapmak zorunda kalırsa, yüklenicinin ödediği bedeli faizi ile birlikte derhal teşekküle ödeyeceğinin belirtildiği ve buna göre taraflar arasındaki sözleşmeye göre asıl işverenin işçilik alacaklarından sorumlu oludğuna dair herhangi bir hüküm bulunmadığı, dava dışı işçi …’in, bu sözleşmelere konu işte, davalı şirke işçisi olarak, davacı asıl işveren işyerinde çalıştığı, ayrıntılı, açıklamalı ve denetime elverişli bulunarak hükme esas alınan 26/05/2021 tarihli bilirkişi raporu ile; davalı şirketin sorumluluğuna dair hesaplama yapıldığı, davalının sorumluluk miktarının tespit edildiği, işçilik alacaklarından davalının sorumlu olduğu, dosyaya kazandırılan bilirkişi raporu, dosya ve delil durumuna uygun bulunarak, raporda belirlenen miktarlar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Anlatılan nedenlerle,
1-Davanın Kısmen Kabulü ile, 27.532,26 TL’nin 19/10/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 1.880,73 TL harçtan peşin alınan 476,73 TL harcın düşümü ile arta kalan 1.404,00 TL’nin harcın davalı tarafdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Peşin alınan 476,73 TL harçla, 54,40 TL başvurma harcının davalı tarafdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 3, 13 maddeleri gereğince hesaplanan takdiren 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
5-Reddedilen kısım yönünden A.A.Ü.T. 12. Maddesi uyarınca 383,28 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendini vekille temsil ettiren davalı tarafa ödenmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 1.000,00 TL bilirkişi ücreti, 79,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam .1.079,00 TL yargılama giderinden red ve kabul oranına göre hesaplanan 1.064,19 TL ile vekalet harcı 7.80 TL’nin toplamı 1.071,99 TL’nin davalı tarafdan alınarak davacı tarafa ödenmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflar anlaşamadıklarından, Arabuluculuk Yönetmeliği 26/2 maddesi uyarınca Bakanlık bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinden, red ve kabul oranına göre hesaplanan 1.301,87 TL’nin davalıdan, 18,12 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
8-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde HMK 333 maddesi uyarınca taraflara iadesine,

Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda hükmün tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.. 11/01/2022