Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/634 E. 2021/876 K. 29.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Türk Milleti
Adına Yargılama Yapmaya Ve Hüküm Vermeye Yetkili
T.C.
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/634
KARAR NO : 2021/876

DAVA : Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
DAVA TARİHİ : 18/12/2020
KARAR TARİHİ : 29/12/2021
KARAR Y.TARİHİ : 05/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin) davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA :
Davacı vekili; müvekkili …’un dava dışı … … Ltd Şti’nin ortağı olup sermaye payının %50 olduğunu, davalılar … ve …’ın ise müdürler kurulunu oluşturduklarını, şirketin davalılar tarafından iyi yönetilmediğini, TTK 630/2. Md. uyarınca haklı nedenlerin varlığı halinde limited şirket müdürlerinin azli için mahkemeye başvurulabileceğini, davanın azli istenen müdüre karşı açılmasının yeterli olduğunu, bilgi alma ve inceleme hakkı kapsamında müvekkilinin 12.05.2020 tarihli noter ihtarı ile davalılardan şirket işleri ile ilgili bilgi talep ettiğini, davalı … … tarafından verilen 20.05.2020 tarihli yanıtta; şirketin nakit ihtiyacından bahsedildiği, şirketin mali durumu hakkında müvekkiline her hangi bir bilgi vermediğini, davalıların
Şirketi zarara uğrattıklarını
Bilgi alma ve inceleme hakkını ihlal ettiklerini
Genel kurul toplantılarının yapılmadığını

Şirketi özen ve bağlılık ile yönetmediklerini
Usulüne uygun şekilde tutulması gereken defterleri kanuna uygun tutmadıklarını
Davalılarca gönderilen hesap dökümündeki harcamaların şirkete ait olmayıp …’ın şahsi harcamaları olduğunu, müdürler tarafından şahsi menfaat temini için şirket kasasından yapılan harcamaların azil için haklı neden oluşturduğunu,
Davalıların esas sözleşme ve kanundan doğan yükümlülüklerini bu suretle ihlal ettiklerini, davalıların yetkilerini kötüye kullandıklarını belirterek öncelikle davalıların müdürlük yetkilerinin ihtiyati tedbir yoluyla kısıtlanmasına ve nihai olarak davalıların müdürlükten azline ve şirkete kayım atanmasına karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMA :
Davalılar vekili; davacı tarafından daha önce bilgi alma ve inceleme hakkının kullandırılması istemiyle Ank….ATM …. esas sayılı dosyası ile dava açtığını davanın reddedildiğini, şirketin faaliyeti ve işleyişi ile ilgili davacıya muhtelif dönemlerde gerekli bilginin verildiğini, şirketin faaliyetlerinin, gelir ve giderlerinin şeffaf olarak kayıtlara geçirildiğini, şirketin faaliyet konusunu oluşturan öğrenci yurdunun pandemi nedeniyle faaliyetine ara verdiğini, davalıların şahsi menfaat temin etmek amacıyla şirket hesabından harcama yaptığı ve genel kurul toplantılarının yapılmadığı iddiasının doğru olmadığını, şirketin işlettiği öğrenci yurdu binasını satmak veya kiralamak için davacının sürekli müşteri getirerek işletmenin itibarına zarar verdiğini, 08.12.2018 tarihinde yurt binasında olay çıkardığını durumun polise intikal ettirildiğini davacının şirket ortağı olarak şirket menfaatlerine uygun hareket etmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE :
Dava şirket müdürlerinin azli istemine ilişkindir.
Genel kurul, müdürü veya müdürleri görevden alabilir, yönetim hakkını ve temsil yetkisini sınırlayabilir. Bunun dışında her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir. Yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunur.
Tarafların dava dışı … Yurt İşletmesi….Ltd Şti’nin ortakları olup davalıların ise müdürler kurulunu oluşturduğu taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Şirketin yönetimi ve temsili şirket sözleşmesi ile düzenlenir. Şirketin sözleşmesi ile yönetimi ve temsili, müdür sıfatını taşıyan bir veya birden fazla ortağa veya tüm ortaklara ya da üçüncü kişilere verilebilir. Müdürler, kanunla veya şirket sözleşmesi ile genel kurula bırakılmamış bulunan yönetime ilişkin tüm konularda karar almaya ve bu kararları yürütmeye yetkilidirler. Müdürler ve yönetimle görevli kişiler, görevlerini tüm özeni göstererek yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini, dürüstlük kuralı çerçevesinde, gözetmekle yükümlüdürler.
Dava; bilgi alma ve inceleme hakkının ihlal edildiği, şirketin kötü idare edildiği, davalı şirket müdürleri tarafından şahsi menfaat sağlamak amacıyla şirket kasasından harcama yapıldığı, genel kurul toplantılarının yapılmadığı, defter ve kayıtların kanuna uygun tutulmadığı, şirketin zarara uğratıldığı iddiasına dayalı olarak açılmıştır.
Davacı tarafından keşide edilen 03.12.2018 tarihli ve 12.05.2019 tarihli noter bildirimlerinde; 2018/Ocak ayında kurdukları şirketin sürekli zarar ettiği, TTK 614 maddesi kapsamında bilgi edinme ve inceleme taleplerinin karşılanmadığı, 2018-2019 mali tabloları ile hesapların incelemeye sunulması ve şirketi borçlandırıcı işlem yapılmamasının bildirildiği görülmektedir.
Davacının şirketi e-posta adresine gönderdiği 08.11.2018 ve 10.11.2018 tarihli e-posta iletilerinde; üç aydır hesapları istediğini ancak gönderilmediğini, 10.11.2018 tarihinden sonra kendisinin onayına sunulmayan harcamaları kabul etmediğini, …’ın yaptığı harcamaların şahsi harcamalar olduğunu, şirketin iki ortaklı olup kararların kendisi ile … tarafından alınması gerektiğini bildirdiği görülmüştür.
Şirket kayıtları üzerinde mali müşavir bilirkişi marifetiyle yapılan incelemede; şirketin 2018 yılında 10.000 TL sermaye ile kurulduğu, sermayenin 3.750 TL’sinin ödenmediği ödenmeyen sermaye borcunun davacıya ait olduğu, şirketin faaliyetinin öğrenci yurdu işletmeciliği olduğu, şirketin faaliyet konusu itibariyle birçok sabit gideri bulunduğu (personel, kira, ısıtma vs.) incelenen 2019-2020 yılları defterlerinin açılış ve kapanışlarının zamanında ve usulüne uygun yapıldığı, şirket kayıtlarının tespit edilen mali veriler ile uyumlu olduğu, kuruluştan itibaren 2018-2019-2020 yıllarında şirketin kar elde edemediği, şirket öz varlığının negatif olup, zaten düşük olan kuruluş sermayesinin zararlar dolayısıyla yitirildiği ve üstüne epeyce borçlanıldığı, davanın açıldığı 2020 yılı sonu itibariyle şirketin faaliyet zararının -587.431 TL olduğu, şirketin faaliyetini borçlanarak sürdürdüğü, bu borçların ortaklara olan borçlarından oluştuğu, başka bir anlatımla şirketin ortakları tarafından finanse edilmekte olduğu, bu kapsamda davacının da 13.07.2020 tarihinde “… … için” açıklaması ile … bankası aracılığı ile şirkete 127.800 TL gönderdiği, bu paranın “Diğer çeşitli borçlar” hesabına kaydedildiği, esasen bu paranın şirkete borç olarak verildi ise davacının alacaklandırılması yani “ortaklara borçlar” hesabına kaydedilmesi gerektiği, nitekim davalı diğer ortak ve şirket müdürü tarafından şirket hesabına yatan paranın “ortaklara borçlar” hesabına alındığı ve şirketin borçlandırıldığı tespit edilmiştir.
Bilgi alma ve inceleme hakkının ihlal edildiği iddiası bakımından yapılan incelemede; davacının şirkete yönettiği bilgi alma ve inceleme taleplerinin belirli ve somut olmadığı, konuyla ilgili davacı tarafından mahkememizde açılan 2020/273 esas sayılı dosyada verilen gerekçeli kararda belirtildiği üzere şirketin bir döneme ait tüm ticari defterlerinin belirli bir konu ile sınırlı olmaksızın bilgi alma ve inceleme hakkı kapsamında incelenmesinin mümkün olmadığı, davacının bilgi alma ve inceleme talebinin belirsiz değil “belirli” olması gerektiği, davacının ortaklığa ait ticari kayıtlardan incelemek istediği hususun ne olduğunu bildirmesi ve talebini somutlaştırması gerektiği, davacının aksi yöndeki bilgi alma ve inceleme taleplerinin yasaya uygun bir talep olarak nitelendirilmeyeceği değerlendirilmiştir.
Şirket defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulmadığı iddiası ile ilgili olarak mali müşavir bilirkişi marifetiyle şirket kayıtları üzerinde yapılan incelemede; şirket defterlerinin açılış ve kapanış kayıtlarının usulüne uyun ve zamanında yapıldığı, şirket kayıtlarının tespit edilen mali verilere uygun olduğu saptanmıştır. Keza tarafların ortağı olduğu şirketin faaliyet konusunu oluşturan öğrenci yurdu işletmeciliği kapsamında öğrenci kayıtlarının düzenli tutulup tutulmadığına ilişkin Ankara Valiliğine yazılan müzekkereye verilen cevapta; dava konusu şirketin 2019-2020 yıllarında kayıt yapan 77 ve ayrılan 35 öğrencinin listelerini düzenli olarak valiliğe bildirdiği öğrenilmiştir. 2019 yılında şirketin 453.966 TL hasılan yapmasına karşın 2020 yılındaki hasılatının 136.966 TL olduğu, şirketin 2020 yılında öğrenci sayısında %45 lik bir azalma olduğu, 2020 yılında başlayan pandemi sürecinin yurt işletmeciliği yapan şirketleri olumsuz etkilediğinin bilindiği, esasen şirketin faaliyetine büyük oranda ortaklardan aldığı paralarla devam ettiği, bu kapsamda davacının da 13.07.2020 tarihinde “… … için” açıklaması ile … bankası aracılığı ile şirkete 127.800 TL gönderdiği, bu paranın “Diğer çeşitli borçlar” hesabına kaydedildiği, esasen bu paranın şirkete borç olarak verildi ise davacının alacaklandırılması yani “ortaklara borçlar” hesabına kaydedilmesi gerektiği, nitekim davalı diğer ortak ve şirket müdürü tarafından şirket hesabına yatan paranın “ortaklara borçlar” hesabına alındığı ve şirketin borçlandırıldığı, davacı tarafından gönderilen paranın usulüne uygun olarak ilgili hesaba kayıt edilmemiş olmasının tek başına davalıların azlini gerekli kılmadığı, bu kapsamda şirket defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulmadığı iddiasının somut verilerle bağdaşmadığı anlaşılmıştır.
Şirket genel kurul toplantılarının yapılmadığı iddiası kapsamında; genel kurulun her yıl hesap döneminin sona ermesinden itibaren üç ay içinde yapılması gerektiği, toplantı çağrısının müdürler tarafından yapılacağı yasada belirlenmiş olup bunula birlikte azlığın çağrı ve öneri hakkına ilişkin TTK 411 maddesinin limitet şirketler hakkında da uygulanacağı, bu kapsamda sermayenin %50’sini elinde bulunduran davacının da çağrı konusunda bazı yasal haklarının bulunduğu, davacının müdürler kurulundan, yazılı olarak gerektirici sebepleri ve gündemi belirterek, genel kurulu toplantıya çağırmasını veya genel kurul zaten toplanacak ise, karara bağlanmasını istedikleri konuları gündeme koymasını isteyebileceği talebin reddi veya yanıtsız bırakılması halinde bu yolda mahkemeye başvurma hakkı bulunduğu anlaşılmıştır.
Davalıların şirketi iyi yönetmedikleri şirketi zarara uğrattıkları iddiası ile ilgili olarak mali müşavir bilirkişi marifetiyle davalı şirket kayıtları üzerinde yapılan incelemede; şirketin 2018 yılında 10.000 TL sermaye ile kurulduğu, sermayenin 3.750 TL’sinin ödenmediği ödenmeyen sermaye borcunun davacıya ait olduğu, şirketin faaliyetinin öğrenci yurdu işletmeciliği olduğu, şirketin faaliyet konusu itibariyle birçok sabit gideri bulunduğu (personel, kira, ısıtma vs.) incelenen 2019-2020 yılları defterlerinin açılış ve kapanışlarının zamanında ve usulüne uygun yapıldığı, şirket kayıtlarının tespit edilen mali veriler ile uyumlu olduğu, kuruluştan itibaren 2018-2019-2020 yıllarında şirketin kar elde edemediği, şirket öz varlığının negatif olup, zaten düşük olan kuruluş sermayesinin zararlar dolayısıyla yitirildiği ve üstüne epeyce borçlanıldığı, davanın açıldığı 2020 yılı sonu itibariyle şirketin faaliyet zararının -587.431 TL olduğu, şirketin faaliyetini borçlanarak sürdürdüğü, bu borçların ortaklara olan borçlarından oluştuğu, başka bir anlatımla şirketin ortakları tarafından finanse edilmekte olduğu, , şirketin faaliyetinde zarar ettiği için borca batık hale geldiği, şirketin zararı ve borca batık olmasında davalı müdürlerin doğrudan kusurlu olduklarına veya davalıların şahsi menfaat temin etmek amacıyla şirket hesaplarından harcama yaptıklarına ilişkin olarak bilirkişi marifetiyle yapılan incelemede her hangi bir somut veriye rastlanmadığı belirtilmiştir. Tüm bu nedenlerle kanıtlanamayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Davanın reddine,
Davalı tarafından yatırılan peşin harcın karar harcı sayılmasına, başkaca bir harç alınmasına yer olmadığına,
Masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde YATIRANA İADESİNE,
Davalı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 3,13 maddeleri gereğince hesaplanan takdiren 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa ödenmesine,
Dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oybirliği verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 29/12/2021
Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …