Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/616 E. 2021/417 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/616 Esas
KARAR NO : 2021/417

DAVA : Tazminat (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
DAVA TARİHİ : 11/12/2020
KARAR TARİHİ : 10/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satıma Konu Malın İadesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalı ile müvekkili arasında, 22/10/2018 tarihinde …Ütüleme modelinde lazer cihazının satımı konusunda sözleşme akdedildiğini, Sözleşme ve irsaliyeli faturada yer aldığı üzere: müvekkilinin … Güzellik Salonu adlı firmanın yetkilisi, davalı …’in ise … Kozmetik ve Güzellik Salonu Malzemeleri adlı firmanın yetkilisi olduğunu, sözleşmeye konu lazer cihazlarının sorunlu olduğunu, bu durumun davalıya bildirildiğini, garanti kapsamında olan ürün için gerekli teknik servis hizmetinin sağlanmadığını, değişim ve iadeye de yapılmadığını, davalı tarafça 10.000.000 satış garantisi verildiğini, … Noterliği’nin 04842 Yevmiye ve 01.10.2020 Tarihli İhtarnamesi ile davalıdan ayıplı malı iade etmeye hazır olunduğu ve sözleşme bedelinin iadesini talep edilmesine rağmen davalı tarafın müvekkiline olumlu bir dönüş yapmadığını belirterek, alınan malın ayıplı olması sebebiyle davalıya iadesine ve ayıplı malın ücreti olan 122.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin müvekkiline usulsüz tebliğ edildiğini, zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu, davacının davaya konu ettiği sözleşmenin müvekkili tarafından tanzim ve imza edilmediğini, davaya konu olan cihaz “…Ütüleme” cihazı iken, bahsi geçen sözleşmede belirtilen cihaz “Hifu Cilt Yenileme Cihazı” olup, söz konusu ürünlerin birbiri ile ilgisi olmadığını, sözleşme tarihi 22/10/2018 iken, davaya konu ürüne ilişkin faturanın 19/10/2018 tarihli olduğunu, müvekkilinin davacıya her hangi bir garanti vermediğini, Davacı yanın iddialarının farazi olduğunu Müvekkilinin davaya konu ürünlerin sadece satışını yapmakta olduğunu, servis sağlayıcısı olmadığını davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE :
Dava, taraflar arasında imzalanan sözleşme uyarınca davacının davalıdan satın almış olduğu ürünlerin ayıplı olup olmadığı, ayıplı malların iade edilip edilemeyeceği, satın alınan ürünlerin bedelinin davalıdan tahsil edilip edilemeyeceği hususlarına ilişkindir.
Taraflar arasında imzalanan satış sözleşmesi örneği, irsaliyeli fatura örneği, ihtarname örneği, Arabuluculuk son tutanağı ve diğer belgeler dosyada mevcuttur.
6102 s. TTK m. 5/1’de yapılan düzenlemede, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir. Bu nedenle kanun koyucu yapılan düzenleme ile ticari işlerle ilgili bütün davaları değil sadece uzmanlık gerektiren ve kanunda açıkça gösterilen hususlardan kaynaklanan uyuşmazlıklarda ticaret mahkemesinin görevli olacağını kabul etmiştir.
Ticari davalar; mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletme ile ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplanmaktadır. Doktrindeki yerleşik uygulama bu yöndedir.
A- Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartları aranmaz. Uyuşmazlık konusunun 6102 s. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
B- Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK 4/1. maddesinde yapılan düzenlemeye göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Kanunda yapılan bu düzenleme uyarınca bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir.
6102 s. TTK 19/2’de, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Bu nedenle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusundaki işin ticari iş niteliğinde olması bunun aynı zamanda ticari dava sayılmasını gerektirmez.
C- Taraflardan sadece birinin ticari işletmesi ile ilgili olması durumunda ticari dava kabul edilen davalar kanunda açıkça düzenlenmiştir. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6102 s. TTK m. 5 uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülerek karara bağlanır. Aynı düzenleme uyarınca, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki, mülga 6762 s. TTK’dan farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 s. HMK m. 1 uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6102 s. TTK m. 5/4’de düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemeleri’ne açılan ticari davalarda görev kuralına dayanılmamış olması, Asliye Ticaret Mahkemesi’ne görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Bu nedenle yargı çevresinde Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için Asliye Hukuk Mahkemesi’ne genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin esasının görülmesi gerekir. Buna karşılık, kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ticari olmayan bir davayı Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görmüş olması açıkça bozmayı gerektiren bir usule aykırılık hali oluşturur.
Mahkemelerin görevi, ancak kanunla (6100 s. HMK m.1) düzenlenir. Görev ilişkin kurallar kamu düzenindendir. Bu nedenle yargılamanın her aşamasında mahkeme tarafından re’sen nazara alınması gerekir (HMK 20,114,115). Görev konusunda taraflar için kazanılmış hak doğmaz ve yeni bir Kanunla kabul edilen görev kuralları kanunda aksine düzenleme yapılmadığı sürece geçmişe de etkilidir (HGK 14.04.2004 tarih 2004/19-218 Esas 2004/221 sayılı kararı).
Dosya içerisinde toplanan tüm deliller ve diğer belgelerin incelenmesinde; davacı tarafın davalıdan satın aldığı ve ayıplı olduğunu iddia ettiği ürünlerin iadesi ve bedellerini, yapılan sözleşme uyarınca 122.000,00 TL alacağın tahsilini talep ettiği ettiği görülmüştür. Eldeki davanın 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde tahdidi olarak sayılan mutlak ticari davalardan olmadığı gibi vergi dairelerinden gelen yazı cevaplarından da tarafların tacir sıfatı bulunmadığı, nispi ticari dava niteliğinde de bulunmadığı anlaşıldığından; 6100 sayılı HMK’nın 114/(1)-c ve 115/(2) . maddeleri uyarınca görevli mahkemenin Ankara Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu anlaşılmakla aşağıdaki şekilde görevsizlik kararı vermek gerekmiştir.

HÜKÜM :
1-DAVANIN MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİ NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesi ve iki haftalık yasal sürede talep edilmesi halinde dosyanın görevli Ankara Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3- Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin HMK.323 ve 331 maddeleri uyarınca görevli ve yetkili mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 10/06/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸