Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/608 E. 2021/451 K. 22.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/608 Esas
KARAR NO : 2021/451

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/12/2020
KARAR TARİHİ : 22/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçelerinde, davalının Ankara… Müdürlüğü’nün 2020/9665 E. Sayılı icra dosyası ile müvekkili aleyhinde takipte bulunduğunu, takip dayanağı belgenin kısmen boş iken doldurularak bono vasfına sokulduğunu, belgenin 2012 tarihli ve boş olduğunu, Müvekkili ile ortak ticari faaliyet sürdüren Davalı … tarafından sonradan doldurulduğunu, daha sonra 23.05.2013 tarihinde taraflarca ibralaşılarak iptal edildiğini, protokol ile sabit olduğu üzere, 23.05.2013 tarihli protokol tarihinden önceki 60.000,00 TL’ lik belge dahil tüm çek ve senetlerin geçersiz sayıldığını, takip konusu 60.000,00 TL’ lik belge dahil diğer belgelerin kasa açılamadığı için Müvekkiline teslim edilemediğini, 60.000,00 TL’ lik yarı boş belgede, tanzim tarihinde yer alan “21.01”, vade “01.01.2018” , tanzim yeri “Ankara ” ve “nakten” ibareleri sonradan yazılarak sahtecilik yapıldığını, tarafların sonradan da ticari ilişkilerini sürdürdüklerini, 28.03.2019 tarihinde, yani takip tarihinden önce ve tahrifatlı bono vadesinden sonra ” aralarında başkaca hiç bir alacak verecek borç ilişkisi yoktur ” imzalı beyanları ile sabit olduğunu, takip konusu borcun olmadığını, bononun geçersiz sayıldığının ortaya konduğunu, Ankara… Ticaret Mahkemesinin 2020/198 – 200 D. İş sayılı ihtiyati tedbir kararı alındığını, teminatı tedbir dosyasına, dosya mevcudu icra dosyasına yatırılarak icra takibinin durdurulduğunu belirterek; fazlaya ilişkin her türlü hakları saklı kalması kaydıyla, Belgenin takibe konulduğu Ankara… Müdürlüğü’nün 2020/9665 E. sayılı takibin ve takip dayanağı 01.01.2018 vade tarihi atılan bononun iptalini, müvekkilinden talep edilen toplam takip tutarı üzerinden % 20 den aşağı olmamak üzere tazminat takdirine, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davalıya
Tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçelerinde, davacının bir hukuki yararının olmadığını, bu nedenle davanın dava şartı olan hukuki yararın bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmesi gerektiğini, icra dosyasının yasal dayanağı olan takip evrakının , TTK ve sair yasal hükümler göz önüne alındığında kıymetli evrak vasfını taşımakta olup bono niteliğinde olduğunu, taraflarınca yapılan icra takibinin süresi içerisinde, yasal dayanaklı belge ile hukuka uygun yapıldığını, davacı tarafın, İcra takibine konulan bononun sahte olduğunu, tahrifat yapılarak ve sonradan doldurularak geçerli kılınmaya çalışıldığını iddia ettiğini, davacının, imzaya itirazda bulunduğuna dair beyanda bulunmadığını, çünkü kıymetli evrakta bulunan iki adet imzanın, lehtarın adı ve soyadının , takip miktarının, tanzim tarihinin ve borçlu olarak kendi ad -soyad kısmının kendi el yazısıyla yazıldığını ikrar ve kabul ettiğini belirterek; davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE :
Dava, protokole istinaden menfi tespit ve icra takibinin iptali istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK m. 5/1. fıkra hükmünde yapılan düzenleme uyarınca, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir.
Ticari davalar; mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletme ile ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplanmaktadır. Doktrindeki yerleşik uygulama bu yöndedir.
A- Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. B- Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK 4/1. maddesinde yapılan düzenlemeye göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Kanunda yapılan bu düzenleme uyarınca bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir.
6102 sayılı TTK 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Bu nedenle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusundaki işin ticari iş niteliğinde olması bunun aynı zamanda ticari dava sayılmasını gerektirmez.
C- Taraflardan sadece birinin ticari işletmesi ile ilgili olması durumunda ticari dava kabul edilen davalar kanunda açıkça düzenlenmiştir. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Yukarıda yapılan açıklamalardan açıkça anlaşıldığı üzere taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava konusu bononun 2012 tarihli ve boş olduğu ve davalı tarafından doldurulduğunun ileri sürüldüğü Protokol başlıklı 23.05.2013 tarihli belgeye göre, davacı, davalı ve dava dışı Meyve … arasında yapılan üçlü protokol olduğu, protokolde “…… …’e ait kiralık kasasında bulunan tedbirden dolayı tarafların TTK 16 madde kapsamında alınamayan bir adet senet 60.000 (altmışbin) TL bir adet çek 20.000 Euro geçersizdir. iade edilecektir. Kasa tarafımızdan açılmadığı için kasada bu tarihten önce …’e ait tüm çek ve senetler geçersiz sayılmıştır.” belirtildiği taraflar arasında düzenlendiği anlaşılan Tasviye Protokolü başlıklı protokolde ise ”1….’ın … Dövizde 80.000 Amerikan Doları parası vardır ve buna karşılık bono almıştır…2…Diğer tahsil edilemeyen senetlerden mesuliyeti yoktur. 3. Aralarında başkaca bir alacak vercek borç ilişkisi yoktur. 28.03.2019 ifadelerinin olduğu görülmüştür.
Davaya konu bononun incelenmesinde; tanzim tarihinin 20.01.2012, vade tarihinin 01/01/201 olduğu, lehdarın… ve bedelinin 60.000,00 TL, keşidecisi …, lehtarı Hülya Yalı, , miktarı 60.000,00 TL olduğunun belirtildiği anlaşılmıştır.
Bu hukuki ilişki sözleşmeye dayalı olarak tanzim edilen bonolardan da doğabilir. Borcun doğumuna neden olan sözleşmenin ticari iş veya ticari iş sayılacak nitelik taşıması halinde uyuşmazlık ticaret mahkemesinde çözümlenir. Somut uyuşmazlıkta, taraflar arasında ayrıca davacı ile davalı ve dava dışı üçüncü kişi arasında “Protokol” başlıklı sözleşmeler bulunmaktadır.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin 25/09/2020 tarih, 2020/601 Esas, 2020/1056 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere davada uyuşmazlık kambiyo senedinden değil, taraflar arasındaki protokollere dayalı olduğu, taraflar tacir de olmadığı anlaşılmakla davaya asliye hukuk mahkemesinde bakılmasına dair görevsizlik kararı vermek gerekmiştir.
Mahkemelerin görevi, ancak Kanunla belirlenir (HMK m.1). kanunla düzenlenir. görev ilişkin kurallar kamu düzenindendir. Bu nedenle yargılamanın her aşamasında mahkeme tarafından re’sen nazara alınması gerekir (HMK 20,114,115). Görev konusunda taraflar için kazanılmış hak doğmaz ve yeni bir Kanunla kabul edilen görev kuralları kanunda aksine düzenleme yapılmadığı sürece geçmişe de etkilidir(HGK 14.04.2004 tarih 2004/19-218 Esas 2004/221 sayılı kararı).
Dosya içerisinde toplanan tüm deliller, emsal nitelikte Ankara Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin 25/09/2020 tarih, 2020/601 Esas, 2020/1056 Karar sayılı kararı ve diğer belgelere göre meydana gelen uyuşmazlıkta tarafların, TTK 16 maddesi kapsamında kalan tacir olmadığı ve TTK m. 4’te belirtilen davalar arasında belirtilmediğinden açılan bu davada Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu anlaşılmakla mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, süresinde ve istek halinde dosyanın HMK 1, 20 maddeleri uyarınca, görevli ve yetkili Ankara Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.

Anlatılan nedenlerle,
HÜKÜM :
1-DAVANIN MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİ NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesi ve iki haftalık yasal sürede talep edilmesi halinde dosyanın görevli Ankara Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3- Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin HMK.323 ve 331 maddeleri uyarınca görevli ve yetkili mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/06/2021
Katip …

Hakim …