Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/549 E. 2022/265 K. 19.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARARIDIR

ESAS NO : 2020/549 Esas
KARAR NO : 2022/265
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/11/2020
KARAR TARİHİ : 19/04/2022
KARAR Y.TARİHİ : 27/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davası nın yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; borçlu şirketin, müvekkili ile yapmış olduğu ticari mal alım-satımı neticesinde 26.05.2010
tarih ve seri A 339548 nolu 23.895,00 TL bedelli fatura ve 26.05.2010 tarihli seri A 101139 sıra
nolu sevk irsaliyesi düzenlendiğini, satılan malların, … plakalı araç ile şirkete
götürülmek üzere, borçlu şirketin temin ettiği araç şoförü … tarafından
teslim alındığını,
borcun ifa edilmemesi sebebiyle borçlu şirket aleyhine Ankara …İcra Müdürlüğü …
Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, takibe yapılan itiraz üzerine Ankara …Asliye
Ticaret Mahkemesinin … E sayılı dosyası ile görülen itirazın iptali davasında, dava konusu
malların teslim edildiği kanıtlanamadığından reddedildiğini, uyuşmazlığa konu malların
borçlu şirketin temin ettiği … plakalı araç ile teslim edilmesi için kamyon şoförü
…’a teslim edildiğini, bu sebeple diğer borçlu … aleyhine
Ankara ….İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasında takibe başlandığını, borçlu
…’a gönderilen Örnek No:7 ödeme emrinin 29.06.2020 tarihinde tebliğ
olduğunu. borçlu, 01.07.2020 tarihinde takibe konu olan borcun tamamına, icra takibine, ödeme
emrine, işlenmiş faiz tutarına, uygulanan faiz oranına, yetkiye, masraf, vekalet ücreti ve tüm
fer’ilerine açıkça itiraz ettiğini,
müvekkili şirketin malları karşı taraf şirkete TESLİM için borçlu şirketin temin ettiği araç
şoförü …’a teslim etmesine ve bu husus sevk irsaliyesinde sabit olmasına
rağmen henüz alacağına kavuşamadığını, davalının sevk irsaliyelerinde yer alan imzanın kendisine ait olmadığı inkârında bulunmadığı
değerlendirildiğinde, malların davalı şirkete kural olarak eksiksiz teslim edildiğinin kabulü
gerektiğini beyanla, fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla,
26.05.2010 tarih ve seri A 339548 nolu 23.895,00.TL bedelli fatura ve 26.05.2010 tarihli seri A
101139 sıra nolu sevk irsaliyesinden doğan 23,895,00 TL asıl alacağın borçlu tarafından
alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonu (TTK’nın 1530. maddesi) olan 26.06.2010
tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ve ferileriyle birlikte davalılardan müşterek
müteselsil şekilde alınarak davacıya verilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı
tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA: Davalı … vekili cevap
dilekçesinde özetle;
davacı vekilinin beyanlarını kabul etmediklerini, davacı ile diğer davalı …
Gayrimenkul İnş.Taahhüt San.ve Tic.A.Ş. arasında ticari mal alım satımı nedeniyle dava konusu
fatura ve sevk irsaliyesinin düzenlendiğini varsa borç ilişkisinin de iki şirket arasında akdedildiği
iddia edilmekte olduğunu, diğer şirket aleyhine Ankara 2.İcra Dairesinde … esas sayılı
dosyası ile takibe geçildiği takibe itiraz edildiğini, Ankara 10.Asliye Ticaret Mahkemesinin
… esas sayılı dosyası ile yapılan yargılama da davanın reddedildiği dava dilekçesinden
anlaşılmakta olduğunu.
öncelikle müvekkili açısından davanın işin esasına girilmeden HUSUMET nedeniyle
reddedilmesi gerektiğini, müvekkilinin varsa ticari mal alım sözleşmesinin ve faturanın tarafı da
olmadığını. Bu nedenle HUSUMET nedeniyle davanın reddi gerektiğini.
davacı vekilin beyanlarından da anlaşılacağı üzere diğer davalı şirket hakkında daha önceden
icra takibi yapılmış takibe itiraz edilmiş ve itirazın kaldırılması için davacı taraf dava açmış,
Ankara 10.Asliye Ticaret Mahkemesinde yapılan yargılama neticesinde davanın reddine karar
verilmiş olduğunu. Ankara 10.Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile
verilen kararın davanın esasına alacağın varlığına ilişkin olup KESİN HÜKÜM niteliğinde
olduğunu. Aynı konuya ilişkin olarak yeniden dava açılamayacağından dolayı KESİN HÜKÜM
nedeniyle de davanın reddi gerektiğini, müvekkilinin davacı şirkete de herhangi bir borcu da söz
konusu olmadığını,
ayrıca davacı tarafın faizin başlangıcı olarak belirlemiş olduğu 26.06.2010 tarihine itiraz
ettiklerini, Sayın mahkeme aksi kanaatle davanın kabulüne karar verilecek olursa da faizin
başlangıcının dava tarihinden itibaren işletilmesine karar verilmesini talep ediyoruz. R
amazan Altınsoy’ un Türk Ticaret Kanunu kapsamında tacir olması, tacir kişilerin, ticari
işletmenin tüm faaliyetlerinde basiretli bir İş adamı gibi davranmak zorunda olması, bugüne
karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELLİLLER:
1-)Ankara … İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyası,
2-)Hukuk uyuşmazlıklarında dava şartı arabuluculuk son tutanağı,
3-)Davacı şirketin düzenlemiş olduğu ve okunaklı olmayan 6 (altı) adet irsaliyeli fatura çıktısı,

4-)Ankara Ulus Vergi Dairesi Müdürlüğü, Etimesgut Vergi Dairesi Müdürlüğü, Ankara Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanlığı, Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevapları,

YARGILAMA VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinde itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davalı … yönünden yapılan değerlendirmede;

6102 s. TTK m. 5/1’de yapılan düzenlemede, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ancak, Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir. Bu nedenle kanun koyucu yapılan düzenleme ile ticari işlerle ilgili bütün davaları değil sadece uzmanlık gerektiren ve kanunda açıkça gösterilen hususlardan kaynaklanan uyuşmazlıklarda ticaret mahkemesinin görevli olacağını kabul etmiştir.
Ticari davalar; mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletme ile ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplanmaktadır. Doktrindeki yerleşik uygulama bu yöndedir.

A-Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartları aranmaz. Uyuşmazlık konusunun 6102 s. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
B- Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK 4/1. maddesinde yapılan düzenlemeye göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Kanunda yapılan bu düzenleme uyarınca bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 s. TTK 19/2’de, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Bu nedenle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusundaki işin ticari iş niteliğinde olması bunun aynı zamanda ticari dava sayılmasını gerektirmez.
C-Taraflardan sadece birinin ticari işletmesi ile ilgili olması durumunda ticari dava kabul edilen davalar kanunda açıkça düzenlenmiştir. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 s. HMK m. 1 uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6102 s. TTK m. 5/4’de düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemeleri’ne açılan ticari davalarda görev kuralına dayanılmamış olması, Asliye Ticaret Mahkemesi’ne görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Bu nedenle yargı çevresinde Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için Asliye Hukuk Mahkemesi’ne genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin esasının görülmesi gerekir. Buna karşılık, kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ticari olmayan bir davayı Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görmüş olması açıkça bozmayı gerektiren bir usule aykırılık hali oluşturur.

Bu bilgiler ışığında, dosya içerisinde toplanan tüm deliller, tarafların iddia ve savunmaları, sözleşme ve diğer belgeler incelendiğinde, davalı gerçek kişi hakkında yapılan araştırmaya göre, davalı Razaman Altınsoy’un faturanın tarafı olmadığı ve dosyada mevcut cevabı yazılara göre davalının gerçek kişi tacir olmadığı, dava konusunun temelde taşıma sözleşmesinden kaynaklanmadığı, sadece davacı tarafın ticari işletmesi ile ilgili olan işin davalı için de ticari iş haline gelmeyeceği, dava konusunun mutlak ticari davalardan da olmadığı, anlaşılmakla, mahkememizin görevsiz olduğu anlaşılmakla bu davalı yönünden mahkememizin görevsizliğine,
Davalı …
GAYRİMENKUL İNŞ.TAAH.SAN.VE TİC.A.Ş. (Eski ünvanı: … GAYRİMEKUL
İNŞ.TAAH.SAN.VE TİC.A.Ş.) yönünden yapılan değerlendirmede ise, aynı fatura nedeniyle, aynı davalıya ve aynı hukuki sebeplere dayanarak , Ankara …Asliye Ticaret
Mahkemesi’ nin, … E. Sayılı dosyasında açılan itirazın iptali davasında “davanın reddine”
karar verilmiş, karar, 24/04/2014 tarihinde kesinleşmiştir.
Söz konusu kararda “Davacı, dava konusu ettiği faturadaki emtiayı davacıya teslim
ettiğini, usulüne uygun yazılı delillerle ıspat edememiştir. Davalıya bu konuda yemin teklif
etmiştir. Davalı şirket yetkilisi 30/09/2013 tarihli celseye gelerek teklif edilen yemini eda etmiş,
dava konusu faturadaki malları teslim almadıklarını beyan etmiştir.” denilmek suretiyle davalı şirketin söz konusu faturadan dolayı borcu bulunmadığı belirlenmiştir. Malların …’a teslimi ve …un da iş hakkında davalı yan tarafından temin edildiği dikkate alındığında aslında taraflar arasında bir sözleşmesel ilişki bulunduğu yönünde herhangi bir tereddüt yok ise de, diğer davalı yönünden mahkememizce bir değerlendirme yapılamayacağı ve konuya ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararlarında; itirazın iptalinin uyuşmazlığı
kesin hükümle sonuçlandıran bir dava olduğu, davanın takibe bağlılığının alacağın miktarı
bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerli olduğu da vurgulandığı ve buna göre değerlendirme yapıldığında, Ankara …Asliye Ticaret Mahkemesi kararının borcun kaynağı bakımından kesin hüküm teşkil ettiği anlaşılmakla, davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Anlatılan nedenlerle,

1-a)DAVANIN … YÖNÜNDEN;MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİ NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
b-HMK 20/1 md. uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık hak düşürücü süre içerisinde taraflarca mahkememize başvurularak talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli Ankara ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE gönderilmesine, aksi takdirde talep halinde mahkememizce ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
c-HMK 331/2 md. uyarınca yargılama gideri, harç ve vekalet ücreti hususlarında görevli mahkemece karar verilmesine, mahkememizce ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde yargılama gideri, harç ve vekalet ücreti hususunda da karar verilmesine,
2-… GAYRİMENKUL İNŞAAT YÖNÜNDEN (… GAYRİMENKUL); KESİN HÜKÜM NEDENİYLE DAVANIN USULDEN REDDİNE,

Dair; tarafların yokluğunda hükmün tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.
19/04/2022

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır