Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/542 E. 2021/209 K. 12.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/542 Esas – 2021/209
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/542 Esas
KARAR NO : 2021/209

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/11/2020
KARAR TARİHİ : 12/03/2021
KARAR Y.TARİHİ : 16/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçelerinde özetle; Davalı şirketin … Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında “vade konkordatosu” talep ettiğini, davalı şirketin söz konusu dosyaya Ocak/2020 ‘de mahkemeye verildiği dilekçe iel revizyon talep ederek “6 ay ek süre verilmesi, 6 ayda bir ödemeli 8 taksitte ve 48 ay vadede borçlardan %25 indirim talep ettiklerini”, ekindeki revizyon proje ile borç ana para ve faizin tutarının %25 ‘lik kısmının iskonto edilmesinden sonra kalan %75 ‘lik kısmın 4 yılda 8 eşit taksitte ödenmesi” şekilde düzenlendiğini ancak davalı şirketin daha sonra mahkemeye sunduğu dilekçe ile “indirim taleplerini kaldırdıklarını, dört ayda bir taksit ödeme şekilde 36 ay vade talep ettiklerini” beyan edildiğini, mahkemece yapılan yargılama sonucunda ” konkordato kapsamında kalan tüm borçların 2020 Aralık ayında başlamak üzere 36 aylık dönem içeresinde 4 ayda bir eşit taksitte ödeme teklifinde bulunmak suretiyle vade konkordato talep edildiği, konkordatosu talep eden şirketin tenzilat konkordatosu talep etmediği, talep tarihinde %25 oranında tenzilat konkordatosu talep etmesine rağmen, projesini revize ederek tenzilat istemini kaldırıldığı ve tenzilatsız toplam 36 ayda 4 ayda bir eşit taksitlerle ödeme yapmayı planladığı ve şartların oluştuğu belirterek, konkordato talebinin kabulüne, konkordato kapsamında kalan tüm borçların 31/12/2020 ‘den başlamak üzere 4 ayda bir eşit taksitle 36 aylık vadede ödenmesine” karar verildiği, konkordato tasdik kararı Ticaret Sicil Gazetesinde 09/10/2020 tarihinde yayınlandığını, 25/09/2018 keşide tarihli 131.035,88 TL bedelli ve 28/12/2018 keşide tarihli 100.000 TL bedelli çekler davalı şirket tarafından keşide edilerek borcuna karşılık müvekkiline verildiğini, 25/09/2018 keşide tarihli çekin 1.600,00 TL’si banka tarafından yasal sorumluğu kapsamında ödendiğini, bakiye 129.435,88 TL’nin ödenmediğini, müvekkilinin faturalardan doğan 14.568,94 TL faturalar toplamına ilişkin olarak 22.144,55 TL müvekkilinin alacağı bulunduğunu, konkordato dosyasında davalıya 27/02/2019 tarihinde 1 yıl kesin mühlet verildiğini, … Ticaret Mahkemesinin 24/03/2020 tarihli ara kararı ile İİK.02/6 maddesi gereğince müvekkili şirketin alacağının 288.293,34 TL üzerinden nisaba katılmasına karar verildiğini belirterek 36.713,41 TL alacağın davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, müvekkilinin talebinin haklı görülmesi halinde davalı tarafından konkordato dosyası kapsamında bankaya depo edilerek paranın alacağına mahsuben davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçelerinde özetle; Çekişmeli alacaklara yönelik davaların konkordato tasdik kararından itibaren 1 ay içinde açılması gerektiğini, davacı tarafın süresinde dava açmadığından reddi gerektiğini, dava konusu gereği bir ticari arabuluculuk dava şartı olması nedeniyle öncelikle arabulucuk başvurusu yapılması gerektiğini, davacı tarafından dava dilekçesinde reddedilen alacakların dayandığı iddiadan hiçbir şekilde bahsetmediğini, soyut ve mesnetsiz iddialar ile alacak iddiasında bulunulduğunu, davacı tarafın konkordato süresinde iken faizlerin durmasına rağmen faiz talebinde bulunulması bu süreçte komiserler heyeti tarafından işlerin yürütülmesi ve borçların ödemeyeceği hal böyle iken müvekkili aleyhine faiz ve çek tazminat talebinde bulunulmasının hukuka aykırı olduğunu savunmuş haksız ve mesnetsiz davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE :
Dava, konkordata kapsamında alınmayan ve çekişmeli olan alacağın tahsili istemine ilişkindir. … Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasının Uyap evrakları, fatura örnekleri, çek fotokopileri, ticaret sicil ilan örneği, ticaret sicil müdürlüğü müzekkere cevabı ve diğer bili belgeler dosyada mevcuttur.
07.06.2012 tarih ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ile bazı hukuki uyuşmazlıklar yönünden, bir yandan tarafların iradeleriyle kendi çözümlerini üretebilmeleri ve daha hızlı sonuç elde edilebilmeleri, öte yandan da mahkemelerin iş yükünün azaltılması amacıyla yine mahkemeler aracı kılınarak bazı tür hukuk uyuşmazlıklarında alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak “Arabuluculuk” müessesesi benimsenmiştir.
Hukuk uyuşmazlıklarının arabuluculuk yöntemi ile çözülmesi ihtiyari olmakla birlikte, 6325 sayılı Kanun’da 06.12.2018 tarihli ve 7155 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle, mahkemelerin iş yükünün azaltılması için bazı tür uyuşmazlıklar için mahkemeye başvurmadan önce bir dava şartı olarak “zorunlu arabuluculuk” şartı getirilmiştir. Bu bağlamda aynı kanun ile 6102 sayılı TTK’nın 5/A maddesi ile getirilen düzenlemede, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması bir dava şartı olarak kabul edilmiştir.
6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesine göre, ilgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak kabul edilmiş olması durumunda, davacının arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılmadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olduğu, bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiyenin gönderilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Yine mahkemece gönderilen ihtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın mahkemece davanın usulden reddine karar verilmesi ayrıca arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır.
Yukarıda yazılı açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, davacının konkordato kapsamına alınmayan ve çekişmeli olan alacağın tahsiline yönelik olarak açtığı iş bu davanın ticari dava niteliği taşıdığı, 6102 sayılı TTK’nın 5/A maddesi uyarınca, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olduğu, davacı tarafça arabulucuya başvurulmadan eldeki davanın açıldığı anlaşıldığından, 6325 sayılı Kanunun 18/A-2 maddesi ile HMK’nın 115/2. maddesi gereğince, davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine, 6325 sayılı yasanın 18/A maddesinde davalıya tebligat yapılmadan davanın usulden reddine karar verileceği düzenlemesine rağmen sehven davalı tarafa dava dilekçesinin tebliğ edilmesi ve davalının vekil görevlendirmesinin davacı aleyhine sonuç doğurmaması gerektiği gözetilerek davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
Anlatılan nedenlerle,
HÜKÜM :
1- 6325 sayılı Kanun’un 18/A-2 ve TTK.nın 5/a maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan reddine,
2-Davalı vekili aleyhine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
3-Masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-Alınması gerekli 59,30 TL harcın, peşin alınan 629,98 TL harçtan düşümü ile fazla alınan 567,68 TL harcın kararın kesinleşmesinden sonra istek halinde yatırana iadesine,
Dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 12/03/2021