Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/526 E. 2021/167 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/526 Esas
KARAR NO : 2021/167

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 02/11/2020
KARAR TARİHİ : 25/02/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde; 19/08/2020 tarihinde müvekkiline ait … plakalı aracın hasarlandığını, kaza nedeniyle oluşan hasar tespiti için … hukuk Mahkemesinin … D.iş sayılı dosyası kapsamında bilirkişi marifetiyle alınan raporda hasar bedelinin 29.902,07 TL olarak tespit edildiğini, bu zarardan müvekkilinin aracına kasko poliçesi tanzim eden sigorta şirketinin sorumlu olduğunu, belirlenen 29.902,07 TL hasar bedeli ile 1.457,20 TL tespit masrafının sigorta şirketince müvekkiline ödenmediğini, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla 29.902,07 TL hasar bedeli tazminatının temerrüt tarihinde itibaren işleyecek avans faizi ile, delil tespiti için yapmış oldukları 1.457,20 TL ‘nin yargılama giderlerine eklenerek davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde, kazaya karışan … plaka sayılı kiralık aracın, Kasko Sigortası 1004561120 nolu poliç ile 04.01.2020-04.01.2021 tarihleri arasında müvekkili şirket tarafından sigortalandığını, davacı tarafça yaptırılan değişik iş dosyası raporu tanzim edilene kadar müvekkili şirkete olayın ihbar edilmediğini, kaza tarihinden yaklaşık bir ay sonra arabuluculuk başvurusu ile olayın öğrenildiğini, müvekkili şirketin kusur ve hasar yönünden inceleme yaptıramamasının rücu haklarının tespit edilmesinin engellendiğini, kusur oranlarının tespitinin gerektiğini, davacı tarafça tek taraflı yaptırılan tespit raporu alınarak hasar ile bağdaşmayacak bir bedel talep etmesinin iyi niyetli olmadığını, dava açılmasına da müvekkili şirketin sebebiyet vermediğini , talep edilen hasar bedelinin kabulü mümkün olmadığını, talep edilen faiz türü ve başlangıç tarihinin hatalı olduğunu belirterek, davanın reddine, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacı yana yüklenmesine, her halükarda dava açılmasına müvekkili şirket tarafından sebebiyet verilmediğinden, geçmişe yönelik faiz, masraf ve avukatlık ücretinden müvekkilinin sorumlu tutulmamasına karar verilmesini istemiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE :
Dava, tüketici işlemi niteliğinde olan hususi araçta 19/08/2020 tarihinde meydana gelen kaza nedeniyle oluşan maddi zararın ve değer azalmasının kasko sigortacısından tahsiline ilişkindir (6502 s. TKHK.m.2;3/k,l: 73, 83, TTK.1401 vd.).
… Hukuk Mahkemesinin … ve … D. İş sayılı dosyasında alınan tespit raporu, kasko sigorta poliçesi örneği ve diğer belgeler dosyada mevcuttur.
Hususi oto kasko sigorta poliçesinin incelenmesinde; sigortalının…, … plaka sayılı 2012 model aracın sigorta başlangıç tarihinin 04/01/2020 bitiş tarihinin04/01/2021 olduğu, rizikonun(kazanın) sigortalı süre içerisinde gerçekleştiği anlaşılmıştır.
Sigorta sözleşmesi konusunda, 6102 sayılı TTK m. 1401’de yapılan düzenlemede; sigorta sözleşmesi sigortacının bir prim karşılığında kişinin parayla ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan tehlikenin, rizikonun meydana gelmesi halinde bunu tazmin etmeyi ya da bir veya bir kaç kişinin hayat süreleri sebebi ile ya da hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi ya da diğer edimlerde bulunmayı yükümlendiği bir sözleşmedir. Yapılan bu düzenlemeden açıkça anlaşıldığı üzere; tüketiciye ait olan hususi araçla ilgili yapılan kasko sigorta poliçesi uyarınca, rizikonun gerçekleşmesi halinde sigortacı gerçekleşen hasar bedelini ödemeyi taahhüt etmiştir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunda yapılan düzenlemerele göre, tüketici; ticari ve mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek ve tüzel kişiyi ifade eder. mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari ve mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına yada hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan taşıma, eser, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık, vb. sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder(TKHK.m.3/l.; mülga 4077 TKHK 3/h).
6502 sayılı TKHK.m.2’de yapılan düzenleme uyarınca, Tüketici Kanunu her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar. Tüketici işlemlerinde taraflardan birisi daima tüketici sözleşmenin karşı tarafı gelir elde etme amacıyla bu işi yapan satıcı, sağlayıcı, imalatcı, italatcı, hizmet veren, banka, yüklenici, taşıyıcı, sigortacı veya bunlar gibi gelir elde etme amacıyal bu işleri yapan gerçek veya tüzel kişidir. Tüketici işleminin karşı tarafı olan müteşebbisin (girişimcinin) gerçek kişi tacir, esnaf veya TTK. anlamında ticaret şirketi olmasının herhangi bir önemi yoktur. Burada önemli olan gelir elde etme amacıyla bu işi yapan bir kişinin bulunmasıdır.
Tüketici işleminden kaynaklanan uyuşmazlığın veya sözleşmenin 6102 sayılı TTK. 4, 5 maddelerinde ticari dava sayılan bir sözleşmeden kaynaklanması, mutlak ticari dava olması, sözleşmenin TTK’da yada başka kanunlarda düzenlenmesinin herhangi bir önemi yoktur. (6502 sayılı TKHK m.83). Bu nedenle örneğin, taraflardan biri tüketici karşı tarafı müteşebbis olan uyuşmazlık konusunun kambiyo senedi, sigorta sözleşmesi (maliki tüketici olan hususi araçlar için yapılan kasko veya ZMMS poliçesinden kaynaklanan), taşıma sözleşmesi veya eser sözleşmesi ya da başka bir sözleşmeden kaynaklanmasının herhangi bir örnemi yoktur.
6502 sayılı TKHK m. 73/1’de tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalara bakmaya tüketici mahkemelerinin görevli olduğu hüküm altına alınmıştır. Bu nedenle tüketici işlemi niteliğinde olan kasko poliçesinden kaynaklanan maddi tazminat talebi tüketici işlemi niteliğinde olduğundan bu tür uyuşmazlıklarda tüketici mahkemesi görevlidir ( Aynı görüşte HGK. 28.03.2018, 2017/11-42 E, 2018/562 K).
Mahkemelerin görevi, ancak kanunla belirlenir (HMK m.1), kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir. Bu nedenle; yargılamanın her aşamasında mahkeme tarafından re’sen nazara alınması gerekir (HMK 20,114,115). (HGK 14.04.2004 tarih 2004/19-218 Esas 2004/221 sayılı kararı).
Somut olayda; davacı tüketici, davalı kasko sigortacısı olup davacıya ait hususi aracın kaza yapması nedeniyle poliçe kapsamında oluşan hasarın sigortacıdan tahsili için dava açılmıştır. Taraflar arasında yapılan kasko sigorta poliçesi tüketici işlemi niteliğinde olduğundan bu tür uyuşmazlıklarda Tüketici Mahkemesi görevlidir.
Dosya içerisinde toplanan deliler, taraflar arasında yapılan hususi araç kasko sigorta poliçesi, trafik tescil kaydı, ruhsat fotokopisi ve tüm dosya içeriğine göre, davacı tarafın tüketici, davalı tarafın sigorta şirketi taraflar arasında yapılan kasko sigorta poliçesinin tüketici işlemi niteliğinde olduğu anlaşıldığından, davanın mahkememizin görevsizliği nedeniyle (HMK m. 114, 115), usulden reddine, süresinde ve istek halinde dosyanın HMK 1, 20 maddeleri uyarınca, görevli ve yetkili Ankara Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
Anlatılan nedenlerle,
HÜKÜM :
1-DAVANIN MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİ NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesi ve iki haftalık yasal sürede talep edilmesi halinde dosyanın görevli Ankara TÜKETİCİ Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3- Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin HMK.323 ve 331 maddeleri uyarınca görevli ve yetkili mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.. 25/02/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸