Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/518 E. 2021/171 K. 02.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/518 Esas
KARAR NO : 2021/171

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/10/2020
KARAR TARİHİ : 02/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçelerinde, müvekkilinin, yönetim kurulu başkanı olduğu … Varlık Yönetim A.Ş.’nin adına alınmış olan davalı …’in … nolu hattını kullandığını, söz konusu hattın müvekkil tarafından kullanılırken davalı …’in kurumsal müşterileriyle ilgilenen kurumsal temsilcisinin, 15/09/2017’den birkaç gün önce olduğu bilinen tarihte … Varlık Yönetim A.Ş.’nin ofisine gelerek kullanılmakta olan hatla ilgili daha uygun bir tarifeyi teklif ettiğini, şirketin hem tarife değişikliğini hem de faturaya ek taksitlendirme ile cep telefonunu almayı kabul ettiğini, söz konusu işlemlerin onayı için şirket imza sirküsünde başka yetkililer de bulunmakta iken özellikle … Varlık Yönetim A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanı olan müvekkili …’ın imzası, kimlik fotokopisi ile gerekli bilgilerinin alındığını, 15/09/2017 tarihinde müvekkilinin, maaş ödemelerinin yapılabilmesi adına gerekli telefon görüşmelerini yapmak için telefonu kullanmaya çalıştığında, kullanmakta olduğu hattın servis dışı kaldığını fark ettiğini, müvekkilinin, bunun üzerine … Müşteri Hizmetlerini aradığını, … tarafından, 14/09/2017 tarihinde yeni sim kart çıkarıldığının, bu sebeple müvekkilde bulunan eski sim kartının servis dışı kaldığının bilgisini verildiğini, yeni sim kartın çıkarılmasıyla ilgili müvekkilinin ve şirketin bilgisi ve izni olmadığını, …’e durumu bildirir dilekçe ve ihtarname gönderildiğini, ancak herhangi bir yanıt alınamadığını, hat kopyalanması sonrasında müvekkilinin, maaş ödemeleri için kendi banka hesabına girdiğinde, …. Bankası hesabından 15/09/2017 tarihinde internet bankacılığı kanalıyla …’ün … Katılım Bankası’ndaki hesabına 6.500,00TL gönderildiğini buna ek olarak yine aynı tarihte taksitli nakit avans olarak 10.000,00TL çekildiğini ve bu miktarın da yine aynı kişinin hesabına gönderildiğini fark ettiğini, söz konusu EFT işlemi yapılırken müvekkile herhangi bir bildirim ya da uyarı gitmediğini, müvekkilinden onay alınmadığını, müvekkilinin söz konusu durumla ilgili davalı bankaya 25/09/2017 tarihinde vermiş olduğu dilekçede internet bankacılığı aracılığıyla dolandırıldığını ve söz konusu dolandırıcılıktan uğramış olduğu zararı davalının karşılaması gerektiğini ifade ettiğini, ancak yanıt verilmediğini bunun üzerine ihtarname tebliğ edildiğini, ancak davalı …. Bankasının zararın kendilerine ait olmadığını ifade ettiğini belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 16.500TL’nin davalı … Bankası yönünden ilk ihtarname tarihi olan 30/03/2018 tarihinden itibaren davalı … yönünden 22/01/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte saptanacak kusur oranlarına göre davalılardan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı …Ş vekili cevap dilekçelerinde, müvekkil şirket aleyhine açılan iş bu davanın zamanaşımına uğradığını, iş bu davanın müvekkil şirkete yöneltilmesinin hukuki sebebi bulunmadığını, müvekkili şirket ile davacı arasında bankacılık sözleşmesi bulunmadığını, kusursuz sorumluluk hali bulunmadığını, sebepsiz zenginleşme bulunmadığını, davanın müvekkil şirket açısından husumet yokluğu sebebiyle reddine karar verilmesi gerektiğini, sim kart çıkarma işleminin, kurumsal online işlem merkezinden davacı tarafından yapıldığını, davacı tarafın bilgilerini vermiş olduğu kişi ya da kişilerin müvekkil şirketle bir ilişkisinin olmadığını, davacı tarafın kendilerini … kurumsal müşteri temsilcisi olarak tanıtan kişiler tarafından dolandırıldığını, her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerektiğini, davacı tarafın kendi kişisel bilgilerinin korumasında gerekli dikkat ve özeni göstermediğini, müvekkili şirketin bankacılık işlemlerinin güvenle yapılması konusunda ne davacıya karşı ne de diğer davalı bankaya karşı herhangi bir yükümlülüğünün bulunmadığını, müvekkil şirketin, davacı ile bankacılık hizmetini veren banka arasındaki iletişimi sağlamaktan ibaret olduğunu, bunun içeriğinden ve varsa hukuki sonuçlarından ve yine davacı ile banka arasındaki hukuki ilişkiden ve bu hukuki ilişkinin ihlal edilmesinden sorumlu tutulamayacağını belirterek; davanın reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Bankası vekili cevap dilekçelerinde; davaya konu olayın gerçekleşmesinin, müvekkili banka sistemine ait eksiklikten kaynaklanmasının söz konusu olmadığını, müşteriye iletilen sms’lerden görüleceği üzere olay önceki müşteriye cep imza aktivasyonu gönderildiğini, dolandırıcılarca, cep telefonuna cep imza kurulumu müşterinin cep imzası üzerinden, onayı ile sağlandığını, davacının banka sistemine kayıtlı telefonundan onayı olmaksızın bu kurulumun mümkün olmadığını, müvekkili bankanın ilgili birimleri tarafından … Katılım Bankası A.Ş ile yapılan görüşmede; bankanın, bu kartın sahte kimlikle çıkarıldığının ve sahte kimlikteki kişinin … olduğunun tespit edildiğini, banka tarafından kayıtlı telefona gönderilen mesajların, işlemlerle ilgili gerekli bilgilendirmeyi içerdiğini, hattın ve telefonun dolandırıcı şahısların kontrolünde kalması ile şifrelere üçüncü şahısların erişim sağlamış olmasında müvekkili bankanın kusuru bulunmadığını, dolandırıcıların, bankaların zaafiyetinden yararlanarak değil, müşterilerin zaafiyetleri ve tedbirsiz davranışları nedeniyle, bu işlemleri gerçekleştirebildiklerini, davacının uğramış olduğu zararda müvekkili bankanın herhangi bir kusur ve sorumluluğu bulunmadığını belirterek; davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE :
Dava, davacının kullandığı ve dava dışı … Varlık Yönetim A.Ş’nin sahibi olduğu ve davalı … Şirketine ait olan hattın, davacının rızası dışında kopyalandığı ve maaş ödemelerinin de yapıldığı hesap olan … İnternet Bankacılığı yolu ile dava dışı …’ün hesabına davacının rızası dışında yapılan ödemelerin tazminine ilişkindir.
Mahkemelerin görevi kanunla belirlenir. Görev konusu dava şartı olup, mahkeme tarafından yargılamanın her aşamasında, talep halinde veya resen incelenebilir. Mahkememizde açılan bu davada öncelikle taraflar arasındaki uyuşmazlığın tüketici işlemi niteliğinde olup olmadığı ve ticaret mahkemesinin bu davada görevli olup olmadığının açıklığa kavuşturulması zorunludur.
Tüketici işlemi ile ticari iş kesişmesinin meydana geldiği hallerde, emredici şekilde tüketicinin korunması amaçlanmaktadır. Böylece tüketicinin bulunduğu işlemlerin, ticari iş sayılmasının yanında ayrıca tüketici işlemi olarak kabul edilmesi gerektiği, kanunların çatışma içerisinde bulunduğu hâllerde; 6502 sayılı TKHK’nın gerek özel, gerekse sonraki kanun olması nedeniyle tüketici mevzuatının önceliğinin kabulü, isabetli bir çözüm yöntemidir (Ayhan, Rıza/Çağlar, Hayrettin: Ticari İşletme Hukuku -Genel Esaslar-, Ankara 2018, s. 24).
6502 sayılı TKHK.m.2 hükmünde yapılan düzenleme uyarınca, Tüketici Kanunu her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar. Tüketici işlemlerinde taraflardan birisi daima tüketici, sözleşmenin karşı tarafı gelir elde etme amacıyla bu işi yapan satıcı, sağlayıcı, imalatcı, italatcı, hizmet veren, banka, yüklenici, taşıyıcı, sigortacı veya bunlar gibi gelir elde etme amacıyla bu işleri yapan gerçek veya tüzel kişidir. Tüketici işleminin karşı tarafı olan müteşebbisin (girişimcinin) gerçek kişi tacir, esnaf veya TTK. anlamında ticaret şirketi olmasının herhangi bir önemi yoktur. Önemli olan gelir elde etme amacıyla bu işi yapan bir kişinin bulunmasıdır. Sözleşmenin yapıldığı veya olayın gerçekleştiği tarihin mülga 4077 sayılı TKHK döneminde gerçekleşmesinin de herhangi bir önemi yoktur (6502 sayılı TKHK 3/1-l; 83 ).
Tüketici işleminden kaynaklanan uyuşmazlığın veya sözleşmenin TTK 4, 5 madde hükümleri kapsamında kalan 6102 sayılı TTK ve diğer kanunlarda özel olarak düzenlenen ve ticari dava sayılan bir sözleşmeden kaynaklanmasının herhangi bir önemi yoktur (6502 sayılı TKHK m.83). Bu nedenle örneğin, taraflardan biri tüketici karşı tarafı müteşebbis olan uyuşmazlık konusunun kambiyo senedi, sigorta sözleşmesi, taşıma sözleşmesi veya eser sözleşmesi ya da başka bir sözleşmeden kaynaklanmasının herhangi bir önemi yoktur. 6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Ayrıca 6502 sayılı TKHK’nın 83. Maddesinde yapılan açık düzenleme uyarınca, taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenlene olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Tüketici Kanunu’nun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 73. maddesinde; “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir” ifadesi ile tüketici mahkemelerinin görev alanı tüketici işlemleri ile sınırlandırılmıştır. Aynı Kanun’un 3/l. maddesinde ise, “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem, tüketici işlemi” olarak tanımlanmıştır.
Mahkemelerin görevi, ancak Kanunla belirlenir (HMK m.1). Kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir. Bu nedenle yargılamanın her aşamasında mahkeme tarafından re’sen nazara alınması gerekir (HMK 20,114,115). Görev konusunda taraflar için kazanılmış hak doğmaz ve yeni bir Kanunla kabul edilen görev kuralları kanunda aksine düzenleme yapılmadığı sürece geçmişe de etkilidir(HGK 14.04.2004 tarih 2004/19-218 Esas 2004/221 sayılı kararı).
07.11.2013 tarihinde kabul edilip, 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-(k) maddesinde tüketici, “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiler” olarak tarif edilmiş, 3/1-(l) maddesinde ise “Bankacılık” sözleşmeleri de “Tüketici işlemleri” arasında sayılmıştır. Kanunun 73/1. maddesinde “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri”nin görevli olduğu belirtilmiş; 83/2. maddesinde ise “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez” hükmüne yer verilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, dosyanın tüketici mahkemesinin görevsizlik kararına istinaden mahkememizde görülmeye başlandığı ve mahkemenin görev koşulunun uyuşmazlık konusu olduğu; davacının gerçek kişi olduğu, davacı gerçek kişinin davalı banka bireysel hesabından onayı dışında işlem yapıldığı ve davalı … şirket hattının davacı onayı dışında kopyalandığının ileri sürüldüğü bu bağlamda dava konusu işlemlerin ve uyuşmazlığın tüketici işlemine yönelik olduğu anlaşılmakla davaya bakma görevi, tüketici mahkemesine ait olduğundan mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, görevli mahkemenin Ankara Tüketici Mahkemesi olduğunun tespitine karar vermek ve aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.
Anlatılan nedenlerle;
HÜKÜM :
1-DAVANIN MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİ SEBEBİYLE USULDEN REDDİNE, görevli mahkemenin Ankara Tüketici Mahkemesinin OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
2-Mahkememiz tarafından karşı görevsizlik kararı verilmiş olduğundan,
a) Mahkememiz kararı aleyhine süresinde ve usulüne uygun şekilde istinaf yoluna başvuru yapılması durumunda dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine,
b) Mahkememiz kararının istinaf yoluna başvurulmadan kesinleşmesi durumunda HMK 22 madde hükmünde öngörüldüğü şekilde daha önce tarafları aynı ve dava konusu aynı dava hususunda Ankara 7. Tüketici Mahkemesi’nde görevsizlik kararı verilmekle işbu davaya ilişkin iki mahkeme arasındaki olumsuz görev uyuşmazlığını gidermek ve yargı yerininin (görevli mahkemenin) belirlenmesi için dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine,
Dair davacı vekilinin ve davalılar vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 02/03/2021
Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı