Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/517 E. 2021/176 K. 02.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/517 Esas
KARAR NO : 2021/176

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/10/2020
KARAR TARİHİ : 02/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçelerinde, müvekkilinin, 16/06/2001 tarihinde evlendiği eşi …’ın 12/08/2003 tarihinde vefat etmesinden sonra hayatına dul olarak devam ettiğini, müteveffanın vefat etmeden önce Türk vatandaşlığından ayrılarak Alman vatandaşlığına geçtiğini, yetkili Alman makamları ve sosyal güvenlik kuruluşlarından vatandaşlık ve emekli maaşı alan …’ın vefatından sonra müvekkiline ödenmek üzere yine Alman makamları tarafından ödenen yaşlılık aylığı T.C. Sosyal Güvenlik Kurumu nezdinde açılan dosya kapsamında müvekkiline 2005 yılından beri düzenli olarak Almanya Yaşlılık Aylığı olarak ödendiğini, 2012 yılından itibaren davalı banka nezdinde müvekkili adına açılmış olan hesaplara yine yetkili Alman makamları ve Sosyal Güvenlik Kuruluşu tarafından T.C. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun bilgisi dahilinde müvekkiline ödenmede üzere ödemeler yapıldığını, bu paraların taraflarına ödenmesi için davalıya müvekkili tarafından yapılan başvurularda talebin şifahi olarak reddedildiğini ve yazılı hiçbir açıklama yapılmadığını, davalı bankanın ilgili şubesine ihtarname ile durumun bildirildiğini ve müvekkiline ait hesaplarda bulunan paraların müvekkiline ödenmesinin talep edildiğini, bankadan gelen yazı cevabında … hesabına yurt dışından gelen ödenmemiş herhangi bir ödeme bulunmadığını, davaya konu olan alacakların akıbetine ilişkin olarak T.C. Sosyal Güvenlik Kurumu Genel Müdürlüğü Yurtdışı Sözleşmeler ve Emeklilik Daire Başkanlığı’ndan 25/08/2020 tarihli dilekçe ile bilgi talep edildiğini, başvuruyla ilgili olarak ilgili kurumdan dilekçenin …. Almanya’ya gönderildiğine ilişkin taraflarına bilgi verildiğini belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 100,00 TL’nin işlemiş reeskont faiziyle birlikte müvekkiline ödenmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçelerinde, davanın öncelikle, yetki, görev, zamanaşımı, hak düşürücü süre, husumet gereğince usulden reddini talep ettiklerini, müvekkili banka bilgilerine göre; hesap hareketlerinin incelemesi neticesinde SGK kanalı ile gelen maaş tutarlarının düzenli olarak hesabına aktarıldığını ve çekildiğinin anlaşıldığını, SGK kanalı ile 01.10.2004 tarihinde 437,47 EUR tutarında toplu maaş gönderildiğini, 2012 yılı Mayıs ayına kadar altı ayda bir olmak üzere maaş aktarıldığını, 2012 yılında maaş tutarının artığı ve üç aylık olarak gönderilmeye başlandığını, 2019 yılı Temmuz ayından sonra ise aylık olarak gönderildiği anlaşılmış olduğunu, davacı vekilinin 25.08.2020 tarihli dilekçesi ile ilgili SGK tarafından 18.09.2020 tarihinde Alman Sigorta Kurumuna gönderilen yazıya halen cevap verilmediğinin anlaşılmış olduğunu, müvekkili Bankaca gönderildiği SGK ve Alman Sigorta Kurumunca kanıtlanmayan bir tutarın davacıya ödenemeyeceğini, SGK ile yapılan yazışmada davacının dilekçesinde 2012 yılından itibaren üç aylık olarak 377,42 Euro olarak gönderildiğinin belirtildiğini, Almanya yaşlılık aylığının SGK kayıtlarında yapılan incelemede 2012 yılı Temmuz ayından itibaren üç aylık olarak 135,33 Euro olarak gönderildiğini, 2019 Temmuz ayından itibaren aylık olarak 53,12 Euro olarak gönderildiğinin belirtildiğini belirterek; davanın reddine, tüm yargılama masraflarının ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE :
Dava, 12/08/2003 tarihinde vefat eden eşinin davalı bankaya Alman makamları ve Sosyal Güvenlik Kuruluşu tarafından sosyal güvenlik kurumu bilgisi dahilinde davacıya ödenmek üzere davalı hesabına ödeme yapılıp yapılmadığı ve yapılmış ise bu ödemelerin bankada görünmediğinden bahisle alacak istemine ilişkindir.
Mahkemelerin görevi kanunla belirlenir. Görev konusu dava şartı olup, mahkeme tarafından yargılamanın her aşamasında, talep halinde veya resen incelenebilir. Mahkememizde açılan bu davada öncelikle taraflar arasındaki uyuşmazlığın tüketici işlemi niteliğinde olup olmadığı ve ticaret mahkemesinin bu davada görevli olup olmadığının açıklığa kavuşturulması zorunludur.
Tüketici işlemi ile ticari iş kesişmesinin meydana geldiği hallerde, emredici şekilde tüketicinin korunması amaçlanmaktadır. Böylece tüketicinin bulunduğu işlemlerin, ticari iş sayılmasının yanında ayrıca tüketici işlemi olarak kabul edilmesi gerektiği, kanunların çatışma içerisinde bulunduğu hâllerde; 6502 sayılı TKHK’nın gerek özel, gerekse sonraki kanun olması nedeniyle tüketici mevzuatının önceliğinin kabulü, isabetli bir çözüm yöntemidir (Ayhan, Rıza/Çağlar, Hayrettin: Ticari İşletme Hukuku -Genel Esaslar-, Ankara 2018, s. 24).
6502 sayılı TKHK.m.2 hükmünde yapılan düzenleme uyarınca, Tüketici Kanunu her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar. Tüketici işlemlerinde taraflardan birisi daima tüketici, sözleşmenin karşı tarafı gelir elde etme amacıyla bu işi yapan satıcı, sağlayıcı, imalatcı, italatcı, hizmet veren, banka, yüklenici, taşıyıcı, sigortacı veya bunlar gibi gelir elde etme amacıyla bu işleri yapan gerçek veya tüzel kişidir. Tüketici işleminin karşı tarafı olan müteşebbisin (girişimcinin) gerçek kişi tacir, esnaf veya TTK. anlamında ticaret şirketi olmasının herhangi bir önemi yoktur. Önemli olan gelir elde etme amacıyla bu işi yapan bir kişinin bulunmasıdır. Sözleşmenin yapıldığı veya olayın gerçekleştiği tarihin mülga 4077 sayılı TKHK döneminde gerçekleşmesinin de herhangi bir önemi yoktur (6502 sayılı TKHK 3/1-l; 83 ).
Tüketici işleminden kaynaklanan uyuşmazlığın veya sözleşmenin TTK 4, 5 madde hükümleri kapsamında kalan 6102 sayılı TTK ve diğer kanunlarda özel olarak düzenlenen ve ticari dava sayılan bir sözleşmeden kaynaklanmasının herhangi bir önemi yoktur (6502 sayılı TKHK m.83). Bu nedenle örneğin, taraflardan biri tüketici karşı tarafı müteşebbis olan uyuşmazlık konusunun kambiyo senedi, sigorta sözleşmesi, taşıma sözleşmesi veya eser sözleşmesi ya da başka bir sözleşmeden kaynaklanmasının herhangi bir önemi yoktur. 6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Ayrıca 6502 sayılı TKHK’nın 83. Maddesinde yapılan açık düzenleme uyarınca, taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenlene olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Tüketici Kanunu’nun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 73. maddesinde; “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir” ifadesi ile tüketici mahkemelerinin görev alanı tüketici işlemleri ile sınırlandırılmıştır. Aynı Kanun’un 3/l. maddesinde ise, “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem, tüketici işlemi” olarak tanımlanmıştır.
Mahkemelerin görevi, ancak Kanunla belirlenir (HMK m.1). Kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir. Bu nedenle yargılamanın her aşamasında mahkeme tarafından re’sen nazara alınması gerekir (HMK 20,114,115). Görev konusunda taraflar için kazanılmış hak doğmaz ve yeni bir Kanunla kabul edilen görev kuralları kanunda aksine düzenleme yapılmadığı sürece geçmişe de etkilidir(HGK 14.04.2004 tarih 2004/19-218 Esas 2004/221 sayılı kararı).
Dosya içeresinde toplanan tüm delillere göre, dava konusu uyuşmazlık davalı bankaya Alman makamları ve Sosyal Güvenlik Kuruluşu tarafından sosyal güvenlik kurumu bilgisi dahilinde davacıya ödenmek üzere davalı hesabına ödeme yapılıp yapılmadığı ve yapılmış ise bu ödemelerin bankada görünmediğinden bahisle alacak istemine ilişkin olup bankanın bireysel bankacılık hizmetine ilişkin olduğu gibi davacının ticari amacı da bulunmamaktadıor. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/1-k-j, 4/3, 73/1, 83/2 ve geçici 1. maddeleri uyarınca uyuşmazlığı çözmeye görevli mahkeme tüketici mahkemesi olmaklar mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek ve aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.
Anlatılan nedenlerle,
HÜKÜM :
1-DAVANIN MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİ NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesi ve iki haftalık yasal sürede talep edilmesi halinde dosyanın görevli Ankara Tüketici Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3- Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin HMK.323 ve 331 maddeleri uyarınca görevli ve yetkili mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.02/03/2021

Katip …

Hakim …