Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/509 E. 2021/620 K. 05.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C.
… GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/509 Esas
KARAR NO : 2021/620
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/10/2020
KARAR TARİHİ : 05/10/2021
KARAR Y.TARİHİ : 08/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçelerinde, müvekkilinin eğitim alanında, özel okul olarak faaliyet gösteren bir firma olduğu, işletmesini yaptığı okulun eksik koltuklarının temini için 2020 Haziran ayında davalı tarafa sipariş verilen 50 adet sekreter koltuğu ve 1 adet makam koltuğu ile birlikte malların bedeline ilişkin 05/08/2020 tarihli çekin, 29/06/2020 tarihinde düzenlenerek davalıya verildiğini, malların teslimi ile birlikte KDV bedelinin davalıya nakit olarak ödenmesi konusunda anlaşıldığını, malların en geç Temmuz ayı içerisinde teslim edileceğini belirten davalının malları teslim edememesi üzerine kendisi ile defalarca görüşüldüğü ve her defasında farklı bahaneler ile mal teslim tarihini ötelediğini, davalı tarafın 29/06/2020 tarih 14.040,00 TL (KDV Dahil) bedelli faturayı düzenleyerek müvekkiline gönderdiğini, fatura düzenlenmesine rağmen mallan teslim edilmeyen müvekkili firmanın davalı ile görüştüğünü, davalı tarafın yeniden süre istediği ve verilen sürede de malları teslim etmeyerek 05/08/2020 tarihinde 13.000,00 TL bedelli çekin karşılığını bankadan tahsil ettiğini, yapılan görüşmelerin, siparişlerin, çekin teslimi gibi işlerin tamamının davalı …’ın eşi olarak bilinen … ile yapıldığını, çekin karşılığı ödenmesine rağmen malları teslim alamayan müvekkili firmanın davalıya, siparişi iptal etmesini ödenen meblağın iade edilmesini ilettiği, lâkin karşılık bulamadığını, müvekkilinin haricen yapmış olduğu araştırmalarda, davalının borca battığını dolayısıyla parasını ödenen malların teslimini yapamayacağını ve ödenen parayı da iade edecek maddi gücü bulunmadığını öğrendiğini, … İcra Tevzi bürosundan yapmış oldukları sorgulamada, … ve kocası … adına çok fazla icra takibi bulunduğunu ve borca batık vaziyette olduklarının tespit edildiğini, sipariş verilen malların teslim edilmemesi ve teslim edilme imkanı da olmadığını öğrenen müvekkilinin, davalı tarafa ödemiş olduğu ücretin iadesi için … Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından icra takibi başlattığını, yapılan icra takibinde ödeme emri tebliğ edildiği ve davalı tarafın haksız ve kötüniyetli itirazı ile takibin durduğunu, ticari teamüller ve VUK gereğince faturanın, malın teslimi veya işin yapılmasından sonra düzenlenmesi gerektiğini, ancak davalının siparişi aldığını, çeki aldığını, malları hazırlamadığı ve teslim etmediğini, sonrasında fatura düzenlediğini ve çek bedelini de tahsil ettiğini belirterek; itirazın iptali ile takibin devamına, % 20’den aşağı olmamak kaydıyla icra ve inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçelerinde, davalı ile davacı yan arasında mevcut anlaşma gereği, müvekkilinin üzerine düşen edimlerin yerine getirildiğini, 29/06/2020 tarihli fatura ile birlikte, fatura içeriğinde yer alan 50 adet sekreter koltuğu ve 1 adet makam koltuğunun davacıya teslim edildiğini, davacı yanca malların teslim alınmadığına ilişkin yapılan iddialarının gerçek dışı olduğunu, malların teslim edildiği tarihte, fatura bedeli olan 14.040,00 TL’ye karşılık, davacı şirket tarafından keşide edilen 05/08/2020 keşide tarihli 13.000,00 TL bedelli çekin, davalı müvekkile teslim edildiğini, ancak bakiye borç tutarı olan 1.040,00 TL’nin halen ödenmediğini, davacıya herhangi bir borcu bulunmadığı gibi alacaklı konumunda olduğunu, davalı tarafından düzenlenen 29/06/2020 tarihli faturanın, davacı yanca teslim alındığının, dava dilekçesinde yer alan beyanlar ile ikrar edildiğini, bu hususta herhangi bir ihtilaf bulunmadığını, TTK. 21/2. maddesi gereğince bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriğin kabul edilmiş sayıldığını, davacı yanca, teslim alınan faturaya yasal süresi içerisinde herhangi bir itirazda bulunulmadığını, fatura tarihinden evvel taraflar arasında bir sözleşme/anlaşma olduğunun anlaşıldığını, sözleşme ilişkisinin inkar edilmediğini, bu sebeple malın teslim edilmediğinin kesin delille ispat yükünün davacıda olduğunu, davalının, halen ticari faaliyetine devam ettiğini, borca batık olduğuna ilişkin iddiaların gerçek dışı olduğunu, davalı müvekkilin eşi olan dava dışı …’ın borçlu sıfatı ile yer aldığı dosyaların eldeki dosyada herhangi bir önemi olmadığını belirterek; davanın reddine, davacı yanın haksız ve kötü niyetli olması sebebiyle takip tutarının %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkûm edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE :
Dava, ürünlerin bedelinin ödendiği ve çek teslim edildiği halde davalı tarafın ücreti iade etmediği ve ürünlerin de teslim edilmediğinden bahisle ücretin iadesi bakımından icra müdürlüğünde takip başlatıldığından bahisle itirazın iptali istemine ilişkindir.
… Müdürlüğli’nün … E. sayılı icra dosyası evraklarının incelenmesinde; alacaklının … … Eğ. Ve Öğr. Yay. Tic. Ltd. Şti, borçlunun … olduğu; 13.000,00 TL Asıl alacak, 195.00 TL İslemiş faiz olmak üzere toplam 13.195,89 TL’nin takip tarihinden itibaren asıl alacağa yıllık % 13,75 avans faizi oranında faiz talep edildiğini, davalı yanca alacaklıya herhangi bir borcun bulunmadığı belirtilerek borca ve tüm ferilerine itiraz edildiği, itiraz üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
Dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Bilirkişi kurulu raporunda; davacı tarafça davalıya, çek bedeli karşılığı 13.000,00 TL ödeme yapıldığı, bu ödeme karşılığında davalı yanca davacıya hitaben 14.040,00 TL bedelli 1 adet fatura düzenlendiği, sonuç itibariyle davacının davalıya 1.040,00 TL borcunun kaldığı, 29.06.2020 tarihli ve 14.040,00 TL tutarlı faturanın davacı defterlerine gecikmeli şekilde 10.08.2020 tarihinde kaydedildiği görülmekle birlikte, tarafların ticari defter kayıtlarının birbiriyle uyuştuğu, davacının, fatura muhteviyatı malların kendisine teslim edilmediğini iddia ettiği, ancak, faturanın herhangi bir itiraz ileri sürülmeden 10.08.2020 tarihinde davacının defterlerine kaydedildiği, takip ve dava konusu faturanın herhangi bir itiraz ileri sürülmeden 10.08.2020 tarihinde davacının defterlerine kaydedilmiş olmasının, sözü edilen faturanın 10.08.2020 tarihi itibariyle davacıya tebliğ edilmiş sayılmasını gerektirdiği, davacı tarafça, faturanın kendisine tebliğ edilmiş sayıldığı 10.08.2020 tarihinden itibaren 8 gün içerisinde, fatura muhteviyatına ilişkin herhangi bir itiraz ileri sürüldüğüne dair delil ibraz edilemediğini bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu dosya kapsamı ve delil durumuna uygun olup, hükme esas alınmıştır.
Türk Hukukunda kural olarak her dava, dava tarihindeki durum ve koşullara göre karara bağlanır. Ancak itirazın iptali davaları icra takibine sıkı sıkıya bağlı davalardan olduğundan tarafların alacak borç durumu ve haklılık durumu icra takip tarihi itibariyle tespit edilir (Yargıtay 19. HD.11/11/2015 tarih, 2015/5365 Esas, 2015/14528 K.; 14.11.2019 tarih, 2017/4726 E, 2019/5144 K,).
Davaya konu alacak bakımından ispat yükü davacı tarafta olmakla birlikte ticari davalarda, ya da iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatlanmalıdır. Ticari defterler kesin delillerdendir. Davacıda dava dilekçesinde ticari defterlere dayanmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir.
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin … karar sayılı ilamına göre Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri Yasa’da belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir.Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır….” Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin … Karar sayılı ilamı da aynı yöndedir.
Dosya içerisinde toplanan deliller, icra dosyası, fatura örnekleri, bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriğine göre; … Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile % 20’den aşağı olmamak kaydıyla icra ve inkar tazminatına hükmedilmesi talebiyle de işbu davanın ikame olunduğu, taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğu, davacı taraf, davalıya 50 adet sekreter koltuğu ve 1 adet makam koltuğu siparişi verdiğini ancak malların teslim edilmediğini, buna rağmen davalının 05/08/2020 tarihinde 13.000,00 TL bedelli çekin karşılığını bankadan tahsil ettiğinden bahisle, ücretin iadesi için … Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra dosyasında icra takibi başlattığı, icra dosyasında bulunan evraklarının incelenmesinde; alacaklının … … Eğ. Ve Öğr. Yay. Tic. Ltd. Şti, borçlunun … olduğu; 13.000,00 TL Asıl alacak, 195.00 TL İslemiş faiz olmak üzere toplam 13.195,89 TL’nin takip tarihinden itibaren asıl alacağa yıllık % 13,75 avans faizi oranında faiz talep edildiği, davalı takip borçlusu tarafından 22/09/2020 tarihinde yasal süresinde alacaklıya herhangi bir borcun bulunmadığı belirtilerek borca ve tüm ferilerine itiraz edildiği, itiraz üzerine takibin durduğu ve davanın yasal süresinde açıldığı, davalı tarafça davacıya hitaben 14.040,00 TL tutarında 1 adet fatura düzenlendiği, bu faturaya karşılık olarak davacı taraftan 13.000,00 TL tahsil edildiği, sonuç itibariyle davacının davalıdan 1.040,00 TL alacağının kaldığı, 29.06.2020 tarihli ve 14.040,00 tutarlı faturanın davacı defterlerine gecikmeli şekilde 10.08.2020 tarihinde kaydedildiği görülmekle birlikte, tarafların ticari defter kayıtları birbiriyle uyuştuğu faturanın da herhangi bir itiraz ileri sürülmeden 10.08.2020 tarihinde davacının defterlerine kaydedildiği, TTK’nın 21. maddesi hükmü ile faturanın özellikle tacirler arasında ifaya yönelik bir ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle içeriğinde sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenenin aleynine karine oluştuğu Faturanın düzenlenebilmesi için taraflar arasında temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekmektedi. Yazılı bir sözleşmenin varlığı halinde, fatura içeriğinin aksini faturaya süresinde itiraz etmeyen taraf yazılı delillerle kanıtlama durumundadır itiraz edilen faturanın ise alıcı aleyhine delil oluşturmayacağı (Yargıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nun 27.06.2003 Tarih ve E:2001/l, K:2003/l sayılı kararı) ve faturanın içeriğinin doğruluğunu ispat etme yükümlülüğünün, faturaya itiraz edilmesiyle birlikte faturayı düzenleyene (satıcıya) intikal ettiği, takip ve dava konusu faturanın herhangi bir itiraz ileri sürülmeden 10.08.2020 tarihinde davacının defterlerine kaydedilmiş olmakla faturanın 10.08.2020 tarihi itibariyle davacıya tebliğ edilmiş olduğunun kabul edildiği, davacının 10.08.2020 tarihinden itibaren 8 gün içerisinde, fatura muhteviyatına ilişkin herhangi bir itiraz ileri sürüldüğüne dair delil ibraz edilemediği, bu nedenle fatura muhteviyatı malların davacıya teslim edilmiş olduğuna dair bir karinenin mevcut olduğu, fatura muhteviyatı malların kendisine teslim edilmediğini ispat külfetinin, faturaya süresi içerisinde itiraz etmeyen davacıya ait olduğu, davacı tarafın ise malların teslim edildiğine ilişkin ispat yükümüne dair delil ibraz edemediği anlaşılmakla; ispat edilmeyen davanın reddine davalı tarafının kötü niyet tazminat talebinin ise, davacı haksız olsa da kötü niyetli olduğu tespit edilemediği ve yasal koşulları oluşmadığından reddine karar vermek ve aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.
Anlatılan nedenlerle,
HÜKÜM :
1-Davanın Reddine,
2-Kötü niyet tazminat talebinin, davacı haksız olsa da kötü niyetli olduğu tespit edilemediğinden, yasal koşulları oluşmadığından reddine,
3-Davalı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 3,13 maddeleri gereğince hesaplanan takdiren 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa ödenmesine,
4-Masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde YATIRANA İADESİNE,
6-Alınması gerekli 59,30 TL harcın, peşin alınan 159,38 TL harçtan düşümü ile fazla alınan 100,08 TL harcın kararın kesinleşmesinden sonra istek halinde yatırana iadesine,
7-Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflar anlaşamadıklarından, Arabuluculuk Yönetmeliği 26/2 maddesi uyarınca Bakanlık bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin, davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Dair davacı şirket yetkilisi ile vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 05/10/2021

Katip …

Hakim …