Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Türk Milleti
Adına Yargılama Yapmaya Ve Hüküm Vermeye Yetkili
T.C.
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/502
KARAR NO : 2021/163
:2-… -…
3-… -…
4-… – …
5-… -…
6-… -…
: Av. … -…
DAVA : Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması)
DAVA TARİHİ : 20/10/2020
KARAR TARİHİ : 24/02/2021
Mahkememizde görülmekte olan Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması) davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde; Ankara Ticaret Odası’nda 75054 sicil ile kayıtlı Tasfiye Halindeki…Sahil Köyü Konut Yapı Kooperatifi’nin 21/09/2020 tarihinde yapılan toplantısında zor kullanılarak yönetim kurulu üyeleri ve yakınları tarafından müvekkilinin ve beraberindeki 25 ortağın kapıda bırakılarak alınmadığını, bu olayın tutanak altına alındığını, 21/09/2020 tarihinde toplantının yapılacağı …Kızılay Çankaya/ANKARA adresine müvekkili, diğer üyeler ve kat malikleri ile birlikte gittiklerinde, orata bulunan yönetim kurulu başkanı … ve beraberindeki …, … ve… ile yanlarında bulunan şahıslar tarafından fiili müdahalede bulunulduğunu, bahsi geçen kişilerin toplantıya girmelerinin engellendiğini, müvekkilinin söz konusu toplantıya katılmamasına ve herhangi bir ortağa vekaletname-yetki vermemesine rağmen kooperatifin genel kurul toplantısına katılanlar listesinin 60. sırası ortağın imzası kısmında Kenan Aktaş adlı üyenin müvekkilinin adına imza attığını, anılan toplantıda birçok usulsüzlük bulunduğunu, sonuç olarak gerek 14/01/2015 ve gerekse 21/09/2020 tarihli genel kurul toplantılarına ilişkin tüm bilgi ve belgelerin ivedi olarak Ankara Ticaret Sicil müdürlüğü’nden istenmesini, davalı kooperatif ile birlikte, kooperatif yönetim kurulu, denetim kurulu üyelerinin dava süresince mal varlıklarına ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilmesini, kooperatif yönetiminin el çektirilerek öncelikle dosya üzerinden verilecek karar ile hem yönetim hem denetim kuruluna kayyım heyeti atanmasını, kooperatifin tasfiye halinin sona erdirilerek, bilirkişi heyeti ya da komisyon tarafından geçmiş dönemdeki tüm idari ve mali faaliyetlerinin belirlenmesini, yargılama sonunda belirlenen tüm ortaklara toplantı daveti ile birlikte genel kurul toplantısının icrasının yapılmasını talep etmiştir.
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde; müvekkilinin kooperatif ortağı olmadığına ilişkin alınan herhangi bir karar ya da müvekkiline bu yönde tebliğ edilen bir yönetim kurulu kararı bulunmadığını, bir kısım davalılar vekilinin husumet yokluğu iddasının yok hükmünde olduğunu, sonuç olarak davanın tüm ilgililere ve ortaklara ilanen tebliğini, yargılama sonunda belirlenen tüm ortaklara toplantı daveti ile birlikte genel kurul toplantısının icrasının yapılmasını talep etmiştir.
SAVUNMA :
Bir kısım davalılar vekili Av. … cevap dilekçesinde; 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na göre dava açma hakkının kooperatif üyelerine, yönetim kuruluna ve kararların sorumluluk doğuracağını iddia eden yönetim kurulu üyelerinin iptal davası açma hakkı olduğunu, açılan davanın genel kurul iptali davası değil, kayyım atanması davası olduğunu, kayyım atanması davasını da ancak kooperatif üyesinin açabileceğini, davacının kooperatif üyesi olmadığını, kayyım tayini davası açamayacağını, davacı şahsın satın aldığı 44 numaralı konutu 26/07/2016 tarihinde… isimli şahsa sattığını, davacının 21/09/2020 tarihli genel kurula katılımının engellendiği iddialarının gerçek dışı olduğunu, sonuç olarak açıklanan nedenlerle davacının dava ehliyeti bulunup bulunmadığı incelenerek açılan davanın dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddini, esasa geçilmesi halinde maddi ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin davalı kooperatifin denetim kurulu üyesi olmadığını, denetim kurulu üyesi olarak gözüktüğünü de işbu dava ile öğrendiğini, müvekkilinin davalı kooperatiften 02.07.2009 tarihinde konut ferdileşme işlemi ile kazandığını, işbu taşınmazı ise 07/11/2019 tarihinde sattığını, bu süre zarfında müvekkilinin kooperatif işlemleri ile bir ilgisi olmadığını, kooperatifin herhangi bir organında görev almadığını, sonuç olarak hazır olmadığı Kooperatif Genel Kurul toplantısında bilgisi ve onayı dışında denetim kurulu üyesi seçilen, seçilmesine rağmen herhangi bir denetim faaliyet raporunda imzası bulunmayan, denetim kurulu üyesi olmayan müvekkili hakkındaki davanın reddini talep etmiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE :
Dava, kooperatif yönetim ve denetim kurulunun azli ile kayyım atanması istemine ilişkindir.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporu, Ankara … Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2017/518 E, sayılı dosyası aslı, Ticaret Sicil kayıtları ve diğer belgeler dosyada mevcuttur.
Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün cevabi yazısının incelenmesinde; davalı Tasfiye Halinde…Sahil Köyü Konut Yapı Kooperatifi’nin “…Çankaya/ANKARA” adresinde bulunduğu, 21/09/2020 tarihli genel kurul kararına göre …’ın yönetim kurulu başkanı olduğu, …’nin sayman üye olduğu, …’ün yönetim kurulu üyesi olduğu anlaşılmıştır.
Ankara … Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2017/518 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; dava konusunun görevi kötüye kullanma olduğu, katılanların …, …, …, …, … olduğu, sanıkların …, … ve …olduğu, 12/07/2018 tarihinde gerekçeli karar evrakının hazırlandığı, sanık … hakkında beraat kararı verildiği, sanıklar … ve … hakkında açılan davaların zaman aşımını nedeniyle düşmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce alınan 29/01/2021 tarihli bilirkişi raporununda özetle; davacının ortaklık sıfatının tespit edilemediği, bu nedenle eldeki davayı açamayacağı, davacının ortaklık sıfatının kazandığının kabulü halinde ise, ileri sürülen hususların hukuki sorumluluk davasına konu olabilecek hususlar olduğu, yönetim ve denetim kurulunun azli ile yerlerine yenilerinin seçilmesinin genel kurulun devir ve terk edemeyeceği yetkileri arasında bulunduğu, işbu davadan önce yapılan 21/09/2020 tarihli genel kurulda yönetim kurulu ve denetim kurulunun seçiminin yapıldığını, dava tarihi itibariyle organ eksikliğinin söz konusu olmadığını, davalı yönetim ve denetim kurulunun kooperatifle ilgili mahkumiyetine dair bir ceza mahkemesi kararının bulunmadığı, suçüstü hali sayılabilecek bir hususa da rastlanmaması nedeniyle şu aşamada yönetim kurulu ve denetim kurulunun azli ile kayyım atanmasını gerektirir bir neden tespit edilemediği görüşü bildirilmiştir.
Davacı yan eldeki dava ile; davalı Tasfiye Halinde…Sahil Köyü Konut Yapı Kooperatif’inin ortağı olduğunu, 21.09.2020 tarihinde yapılan kooperatif toplantısına, yönetim kurulu üyeleri ve yakınları tarafından zor kullanılarak katılmasının engellendiğini, bununla ilgili adli tahkikat başlatıldığını, haricen yaptığı araştırmada yönetim tarafından geçmiş dönemlerde bir çok usulsüz işlemin yapıldığını tespit ettiğini ileri sürerek, yönetim ve denetim kurullarına kayyum heyeti atanmasina, kooperatifin tasfiye halinin sona erdirilerek bilirkişi heyeti ya da komisyon tarafından geçmiş dönemdeki tüm idari ve mali faaliyetlerin belirlenmesi ile usulsüzlüklerin ortaya çıkarılmasına, yargılama sonunda belirlenen tüm ortaklara toplantı daveti ile birlikte genel kurul toplantısının icrasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ise, eldeki davanın kayyım atanması istemine ilişkin olduğunu, davalının kooperatif ortağı olmadığından bu davayı açamayacağını, genel kurula katılımının engellendiği iddiası ile diğer tüm iddialarının gerçek dışı olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Davalı kooperatif tarafından, davalının ortaklık sıfatı bulunmadığı savunulduğundan öncelikle bu hususun değerlendirilmesi gerekmiştir.
Kooperatif ana sözleşmesinin 17’nci maddesine göre; ortaklık hissesinin devri halinde yönetim kurulunca devralanın ortaklığa kabulüne karar verilebilir. Bu halde, kooperatif hissesi devralan, ortaklık sıfatı kazanabilir. Öte yandan, yönetim kurulu kararı olmaksızın, ortak olmak isteyen kişiden aidat alınması ve alınan aidatın kooperatife kullanılması, kişinin genel kurul toplantılarına çağrılması, genel kurula katılması, isminin hazirun cetveline yazılması, kooperatifle ortak sıfatıyla yazışma yapılması gibi fiilen ortaklığın benimsenmesi hallerinde de ortaklık sıfatının kazanılabileceği Yargıtay uygulaması ile kabul edilmiştir. Ancak bu hallerde ortaklığın kazanılabilmesi için, kooperatifte ferdileştirilmenin yapılmamış olması gerekmektedir.
Somut olayda; kooperatifin 26.06.2009 tarihli ferdileşme listesinden 44 nolu konutun kooperatif ortağı… adına tahsis edildiği, 26.07.2016 tarih ve 14440 yevmiye nolu işlemle… isimli kişi adına satış yoluyla devredilerek tescil edildiği görülmüştür. 27.06.2010 tarihli 2009 hesap yılı genel kurulu hazirun cetvelinde; kooperatifin toplam 62 ortağının olduğu, davacının, konutu satın aldığı…’in, 26. sırada 124 ortak numarasıyla hazirun cetvelinde isminin yer aldığı, davacının ise ortaklar arasında isminin yer almadığı tespit edilmiştir. 14.01.2015 tarihli 2010-2011-2012-2013-2014 hesap yılları genel kurulu hazirun cetveli incelendiğinde ise; toplam ortak sayısının 62 oldugu, davacının konutu satın aldığı…’in hazirun cetvelinde isminin bulunmadığı, davacının 60. sırada 207 ortak numarasi ile kayıtlı oldugu ve … isimli ortağın davacı adına vekaleten toplantıya katıldığı görülmüştür. Ancak davacının ortaklığa kabul edildiğine dair kooperatif karar defterlerinde bir kayda rastlanmamıştır. Görülüyor ki, davacı …, kooperatif ortağı …n’den ortaklık hissesini devraldığına dair hisse devir sözleşmesi ibraz edemediği gibi, orta yerde davacının ortaklığa kabulüne dair alınmış yönetim kurulu kararı da bulunmamaktadır. Her ne kadar 2010-2011-2012-2013-2014 hesap yıllarına ilişkin 14.01.2015 tarihli genel kurulu hazirun cetvelinde davacının ismi yer almış ise de, bu durum, herhangi bir üyelik devri olmamasına karşın davacının da içerisinde yer aldığı konut satın alan kişilerin ortak olarak hazirun cetveline yazılmasından kaynaklanmıştır. Ayrıca, site yönetimi oluşmadığından, site yönetimini de kooperatif tüzel kişiliği adına yerine getiren davalı kooperatifin, bu kapsamda site sakini olan davacıdan, işletme gideri kapsamında aidat borcunun ödenmesine yönelik ihtarname keşide etmesi, davalıya ortaklık sıfatı kazandırmayacaktır. Zira, 26.06.2009 tarihinde ferdileşme geçmiş davalı kooperatifte, ancak hisse devri veya boşalan ortaklık hissesine ortak kaydedilmesi suretiyle ortak olunabilecektir. Böylece, davalı kooperatifte ortaklık kaydı tespit edilemeyen davacının kooperatif yönetim ve denetim kurulunun azli ile kayyum atanmasını talep edemeyeceği anlaşıldığından davanın reddi gerekmektedir.
Yanı sıra biran için davacının ortaklık sıfatını kazandığının kabulü halinde dahi yönetim ve denetim kurulunun azli ile kayyım atanması şartlarının dava konusu olayda gerçekleşmediği belirlenmiştir. Şöyle ki;
Kooperatifin en yetkili organı olan genel kurulun, yönetim ve denetim kurulu üyelerini usule uymak kaydiyla her zaman azledip yerlerine yenilerini seçme hakkı devir ve terk edemeyecegi yetkileri arasındadır. Davalı kooperatifin 14.01.2015 tarihli genel kurul gündeminin 4. maddesi ile; …, … ve … 4 yıllığına yönetim kurulu üyeliğine seçilmiş, gündemin 6. maddesi ile de; 38 ve 41 nolu 2 adet dubleks dairenin her birinin 160.000,00 TL’den, kooperatife ait 413 m2’lik arsa hissesinin m2’si 250,00 TL’den aşağı olmamak üzere satılması hususunda yönetim(tasfiye) kuruluna oybirligiyle yetki verilmiştir. Kooperatif yönetim kurulu ise, 2 kişi ile toplanarak, 19.11.2015 tarih ve 4 nolu kararıyla, kooperatife ait 413 m2’lik arsa hissesinin 400.000,00 TL bedelle satılmasına, yine kooperatif uhdesinde bulunan 38 ve 41 nolu dairelerin her birinin 190.000,00 TL’den olmak üzere 380.000,00 TL’ye satılmasına, daireden birinin Leyla Aktaş’a, diğerinin …’ye satılmasına, bu iki dairenin parasının …’ın kooperatiften olan alacağı ile huzur hakkı alacağından mahsubuna karar verilmiş, bu karara yönetim kurulu üyesi … de katılmıştır. Her ne kadar …’nin kendisine daire satışı yapılmasına dair karara, 1163 Sayılı Kanunun 59/6. maddesinde duzenlenen “Yönetim kurulu uyeleri ve kooperatif personeli ortaklık işlemleri dışında kendisi veya başkası namına, bizzat veya dolaylı olarak kooperatifle kooperatif konusuna giren bir ticari muameleyapamaz.” hükmü ile ana sözleşmenin 46/5 maddesinde düzenlenen ” …. Yönetim kurulu üyesi, kendisinin kooperatif dışı kişisel menfaatiyle veya alt ve üst soyundan birinin ya da eşinin yahut üçüncü derece dahil üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımlarından birinin, kişisel ve kooperatif dışı menfaatiyle kooperatifin menfaatinin çatıltığı konulara ilişkin müzakerelere katılamaz.” hükmü uyarınca, katılamayacağı, dolayısıyla geriye kalan 1 oyun da yönetim kurulu karar nisabını taşımaması nedeniyle kararın geçersizliğini doğuracak ise de, genel kurulda 38 ve 41 nolu konutların 160.000,00 TL’den, 413 m2’lik arsanın ise m2’si 250,00 TL dan aşağı olmamak üzere satılmasına karar verilmiş, yönetim kurulunca da konutların günün rayiçlerine göre belirlenen 190.000,00 TL, arsanın ise 400.000,00 TL bedel ile satışına karar verilmiştir. Bu halde yönetim kurulunun seçilmesinde yasa ve ana sözleşmeye aykırı bir yön bulunmadığı gibi, ileri sürülen sebepler yönetim ve denetim kurulunun azlini gerektirir nedenler değildir. Davacının yönetim ve denetim kurulunun azline yönelik istemi yerinde bulunmamıştır.
1163 Sayılı Kanunu’nun 98. maddesi yollamasiyla TTK’nin 530. maddesine uyarınca; uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli olan organlanndan biri mevcut degilse veya genel kurul toplanamıyorsa, pay sahipleri, şirket alacaklıları veya Gümrük ve Ticaret Bakanlığının istemi üzerine, şirket merkezinin bulundugu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, yönetim kurulunu da dinleyerek şirketin durumunu kanuna uygun hale getirmesi için bir süre belirler. Bu süre içinde durum düzeltilmezse mahkeme şirketin feshine karar verir organ eksikliği veya boşluğu halinde tedbiren kayyım atanabilecektir.
Somut olayda, davalı kooperatifin 14.01.2015 tarihli genel kurulu gundeminin 4. maddesi ile; …, … ve …’in 4 yıllığına kooperatif yönetim (tasfiye) kurulu asil üyeliğine seçilmiş, 4 yıllık süre 14.01.2019 tarihinde sona ermiştir. Bir sonraki genel kurul ise 21.09.2020 tarihinde yapılmıştır. Böylece, 14.01.2019-21.09.2020 tarihleri arasında görev süresi sona ermesine rağmen yönetim kurulunun görev yapmaya devam ettiği görülmüştür. Ancak huzurdaki dava ikame edilmeden önce, 21.09.2020 tarihinde kooperatif genel kurulu toplanarak 3 kişilik yönetim kurulunu seçmiştir. Bu durumda yasanın kayyım atanması için aradığı organ boşluğu halinin davaya konu olayda gerçekleşmediği görüldüğünden davacının bu talebi de yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :
Davanın Reddine,
Yapılan yargılama giderinin davacı üzerine bırakılmasına,
Davacı tarafından yatırılan peşin harcın karar harcı sayılmasına, eksik kalan ve terkin sınırında kalan harcın Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri Yazı İşleri Yönetmelik m. 206/1 gereğince tahsiline yer olmadığına,
Masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde YATIRANA İADESİNE,
Davalı … kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 3,13 maddeleri gereğince hesaplanan takdiren 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa ödenmesine,
Davalı kooperatif ve bir kısım diğer davalılar kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 3,13 maddeleri gereğince hesaplanan takdiren 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa ödenmesine,
Dair davacı vekilinin ve davalı … vekilinin ve Davalı kooperatif ve bir kısım diğer davalılar vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oybirliği verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 24/02/2021
Başkan …
Üye …
Üye …
Katip …