Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/366 E. 2021/61 K. 14.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. … 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C. ANKARA GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/366 Esas
KARAR NO : 2021/61

DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/08/2020
KARAR TARİHİ : 14/01/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili şirket ile davalının, davalıya ait ….Parselde bulunan taşınmazın müvekkiline devri için sözlü olarak anlaştıklarını, bu anlaşmaya istinaden 03.08.2018 tarihinde taşınmazın satış bedeli olarak müvekkili şirkete ait … Bankası A.Ş. Hesabından davalının … A.Ş TR…. IBAN nolu hesabına “satış bedeli” açıklamalı 150.00,00 TL gönderilmiş olduğunu, müvekkilin davalı tarafa ödeme yaptığı 03.08.2018 tarihinden bu yana davalı tarafın tapuya bir başvurusunun olmadığı gibi müvekkili şirketten satış işlemleri için herhangi bir belge talebi de olmadığını, bunun üzerine davalıya Bakırköy ….Noterliği 04.12.2019 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile ” müvekkil şirketin tapuya davet edilmemesi ve geçen süre nedeniyle taşınmazsın devir alınmasından vazgeçildiği ve davalı tarafa ödenen 150.000,00 TL’lik satış bedelinin iadesi ” için ihtarname gönderildiğini, r 06.12.2019 tarihinde davalıya tebliğ edildiğini, davalının ise gönderdiği ihtarname ile müvekkili şirketin taleplerini kabul etmediklerini ve müvekkil şirket tarafından gönderilen paranın iade edilemeyeceğini beyan ettiklerini belirterek, fazlaya dair haklarının saklı kalması kaydıyla, müvekkili tarafından dava konusu taşınmazın satışı için davalıya ödenen 150.000,00 TL’nin temerrüt tarihi olan 06.12.2019 tarihinden itibaren işletilecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında taşınmaz satışının söz konusu olmadığını, Müvekkili ile davacı şirketin, …. tarafından müvekkile tahsis edilmiş olan ….adına kayıtlı şahsi hakkın 2.500.000 TL bedelle, …. koşullarında, davacı şirkete devri konusunda anlaştıklarını, Davacı şirketin bu anlaşma kapsamında, müvekkiline banka havalesi yoluyla 03.08.2018 tarihinde 150.000 TL ödemiş olduğunu, kayıtların incelenmesi sonucunda anlaşılacağı üzere, adı geçen 471 ada, 14 parsel no’lu taşınmazın, müvekkilin değil, yasal düzenlemeler çerçevesinde, … Organize Sanayi Bölgesinin mülkiyetinde olduğunu, Taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin kurulduğu tarihte, müvekkilinin yalnızca tahsis hakkına sahip olduğunu, taraflar arasında yapılan OSB tahsisinin devrine yönelik anlaşmayı müvekkilinin bozmadığı gibi, anlaşmanın bozulmasında da hiçbir kusurunun bulunmadığını, aksine müvekkilinin devri gerçekleştirme yönündeki iyiniyetli çabalarına rağmen davacı tarafın anlaşmayı bozduğunu belirterek, haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE :
Dava, taraflar arasında yapılan anlaşma gereği davacının davalıya göndermiş olduğu 150.000,00 TL’nin talep edilip edilemeyeceği hususuna ilişkindir.
Arabuluculuk tutanağı, dekont örnekleri, tapu senedi örneği ve diğer belgeler dosyada mevcuttur.
6102 sayılı TTK m. 5/1. fıkra hükmünde yapılan düzenleme uyarınca, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir. Bu nedenle kanun koyucu yapılan düzenleme ile ticari işlerle ilgili bütün davaları değil sadece uzmanlık gerektiren ve kanunda açıkça gösterilen hususlardan kaynaklanan uyuşmazlıklarda ticaret mahkemesinin görevli olacağını kabul etmiştir.
Ticari davalar; mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletme ile ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplanmaktadır. Doktrindeki yerleşik uygulama bu yöndedir.
A- Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
B- Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK 4/1. maddesinde yapılan düzenlemeye göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Kanunda yapılan bu düzenleme uyarınca bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir.
6102 sayılı m. TTK 19/2 fıkrası uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Bu nedenle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusundaki işin ticari iş niteliğinde olması bunun aynı zamanda ticari dava sayılmasını gerektirmez.
C- Taraflardan sadece birinin ticari işletmesi ile ilgili olması durumunda ticari dava kabul edilen davalar kanunda açıkça düzenlenmiştir. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır.
Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Mahkemelerin görevi ancak kanunla belirlenir (HMK m.1). Göreve ilişkin kurallar kamu düzeninden sayıldığından yargılamanın her aşamasında mahkeme tarafından re’sen nazara alınması gerekir (HMK 20,114,115). Görev konusunda taraflar için kazanılmış hak doğmaz ve yeni bir kanunla kabul edilen görev kuralları kanunda aksine düzenleme yapılmadığı sürece geçmişe de etkilidir(HGK 14.04.2004 tarih 2004/19-218 Esas 2004/221 sayılı kararı).
Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekmektedir.
Tüm dosya kapsamından; taraflar arasında yapılan anlaşma gereği dava dışı … Organize Sanayi Bölgesine ait …. Parselde bulunan taşınmazın davacıya devri için davalıya ödenen 150.00,00 TL’nin davalıdan tahsili amacıyla iş bu davanın açıldığı, davanın 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde tahdidi olarak sayılan mutlak ticari davalardan olmadığı gibi davalının tacir sıfatı bulunmadığı ve taraflar arasında ticari bir ilişkinin bulunmadığı, hukuk davası (nispi ticari dava) niteliğinde de bulunmadığı, anlaşıldığından; 6100 sayılı HMK’nın 114/(1)-c ve 115/(2) . maddeleri uyarınca görevli mahkemenin Ankara Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu anlaşılmakla aşağıdaki şekilde görevsizlik kararı vermek gerekmiştir.

HÜKÜM :
1-DAVANIN MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİ NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesi ve iki haftalık yasal sürede talep edilmesi halinde dosyanın görevli Ankara Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3- Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin HMK.323 ve 331 maddeleri uyarınca görevli ve yetkili mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 21/01/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸