Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/350 E. 2021/490 K. 30.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Türk Milleti
Adına Yargılama Yapmaya Ve Hüküm Vermeye Yetkili
T.C.
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/350
KARAR NO : 2021/490
DAVA : Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
DAVA TARİHİ : 12/08/2020
KARAR TARİHİ : 30/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali) davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 2015 yılında davalı kooperatife üye olduğunu, 07.07.2019 tarihli genel kurulda alınan karar ile müvekkilinin kooperatif üyeliğinden çıkarılmasına karar verildiğini, üyelikten çıkarma kararının müvekkiline tebliğ edilmediğini, karardan müvekkilinin 22.06.2020 tarihli yazı ile haberdar olduğunu davaya konu genel kurul toplantısının aşağıda belirtilen nedenlerle geçersiz olduğunu
Davaya konu genel kurul toplantısı için müvekkiline çağrı yapılmadığını,
Konut yapı kooperatifleri için öngörülen toplantı nisabının üye tam sayısının ¼ olup davaya konu toplantıda bu nisaba uyulmadığını,
Toplantıda bütçe açığının kapatılması için üyelere ek mali yükümlülükler getirilmesi yönünde karar alındığını bu kararın alınabilmesi için üye tam sayısının ¾ ünün olumlu oyu gerektiğini, toplantı da bu nisaba uyulmadığını,
Parasal yükümlülüklerini yerine getirmeyen üyelerin ortaklıktan çıkarılmasına ilişkin gündem maddesinin çağrıda yer almadığını, dolayısıyla gündemde olmayan konu hakkında karar alındığını
Parasal yükümlüklerin yerine getirilmesi için müvekkiline her hangi bir bildirim yapılmadığını, yapılmış olsa bile bildirimlerin usule uygun olmadığını
Üyelerin çoğunluğunun mali yükümlülükleri gerine getirmediğini, sadece müvekkil hakkında ihraç kararı alınmasının eşit davranma yükümlülüğüne aykırı olduğunu,
tüm bu nedenlerle 07.07.2019 tarihli genel kurul kararlarının tamamının yokluğuna aksi takdirde butlanına, yine aksi takdirde müvekkili hakkında verilen ihraç kararının iptaline karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde; davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, çıkarma kararının davacının kooperatife bildirdiği adrese noter aracılığı ile gönderildiğini kararın tebliğ edildiğini ve davanın yasal 3 aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, çağrı kararı ve toplantı gün ve saatinin davacı ile birlikte kayıtlı 336 ortağa iadeli taahhütlü olarak gönderildiğini ve davacıya ……..332 barkot numarası ile 18.05.2019 tarihinde tebliğ edildiğini, parasal yükümlülüklere ilişkin davacıya gönderilen 1. İhtarnamenin 15.01.2019 tarihinde davacının kayıtlı adresinde tebliğ edildiğini, yine ikinci ihtarnamenin 21.05.2019 tarihinde tebliğ edildiğini, davacının toplantı ve karar nisabına ilişkin itirazlarının yerinde olmadığını, ihraç kararının oy birliği ile alındığını, kooperatif ortağı olmayan davacının mali yükümlülükler hakkında alınmış kararın iptalini isteyemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE :
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 16. maddesinde çıkarma kararının, ortağa tebliğinden itibaren üç ay içinde iptali için dava açılmaması halinde bu kararın kesinleşeceği hükme bağlanmıştır. Başka bir anlatımla 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde mahkemeye başvurmak suretiyle itiraz edilmeyen çıkarma kararları kesinleşir. Dava açmaya ilişkin bu süre, hak düşürücü niteliktedir. Mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Ancak, sürenin başlayabilmesi için kararın tebliği zorunludur. Bu tebliğin noter kanalıyla da yapılması şart değildir. Ortağın haricen öğrenmesi, hatta kararın yüzüne karşı verilmesi sonuca etkili bulunmamaktadır. Süre her halükarda tebliğden başlamaktadır. Somut olayda da; ihracına ilişkin 07.07.2019 tarihli genel kurul kararının, davacının kooperatifte kayıtlı bulunan adresine noter aracılığı ile 12.07.2019 tarihinde usulünce tebliğ edildiği açık olup, bu sebeple davanın hak düşürücü süre yönünden reddi gerekmektedir. Her ne kadar davacı vekili 13.01.2021 tarihli duruşmada ihraç bildirimini müvekkili adına tebellüğ eden …’nin müvekkili şirket çalışanı olmadığını ve bu kişinin kim olduğunu bilmediklerini belirtmişse de … Emniyet Müdürlüğünce düzenlenen 20.01.2021 tarihli tutanakta; …’nin bir dönem tebligat yapılan adreste çalıştığı, keza bu kişinin daha önce bir konu ile ilgili olarak Polis Merkezine verdiği 17.04.2019 tarihli ifadede iş adresini “…” olarak belirttiği bu adresin davacı şirketin kayıtlı adresi olduğu, davacı şirkete yönelik ihraç bildiriminin davalının kayıtlı adresinde usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği, ihraç bildirimini tebliğ alan …’nin davalı şirkette sigorta kaydı olmamakla birlikte SGK kaydının geçerlilik unsuru olmadığı, şirket çalışanına yapılan tebligatın geçerli olup yargısal uygulamaların bu yönde olduğu, tebliğ tarihinden itibaren hak düşürücü sürede dava açılmadığı anlaşılmıştır. Öte yandan alınan ihraç kararının toplantı ve karar nisapları oluşmadan alındığı iddiası bakımından yapılan incelemede; ihraç kararının toplantıya katılanların oy birliği ile alındığı, karar nisabının yasa ve ana sözleşme hükümlerine uygun olduğu, öte yandan 30.06.2019 tarihinde çoğunluğun sağlanamaması üzerine genel kurulun 07.07.2019 tarihinde kayıtlı 336 ortaktan (51 ortağın asleten + 40 ortağın vekaleten)= 91 ortağın katılımı ile toplandığı, bu sayının kanun ve ana sözleşmede öngörülen ¼ nisaba uygun olduğu anlaşılmakla ihraç kararının yokluğu veya butlanından da bahsedilemeyeceği açıktın bu nedenle davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Davanın reddine,
Davacı tarafından yatırılan peşin harcın karar harcı sayılmasına, eksik kalan ve terkin sınırında kalan harcın Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri Yazı İşleri Yönetmelik m. 206/1 gereğince Tahsiline Yer Olmadığına,
Masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Davalı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 3,13 maddeleri gereğince hesaplanan takdiren 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa ödenmesine,
Dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oybirliği verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 30/06/2021

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …