Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/330 E. 2021/542 K. 13.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/330 Esas
KARAR NO : 2021/542

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 11/03/2016
KARAR TARİHİ : 13/09/2021
KARAR Y.TARİHİ : 15/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçelerinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında 1 adet yüzme havuzu makine dairesi, mekanik tesisat malzeme ve işçilikleri yapım işi hususunda sözleşme imzalandığını, yapılan sözleşmeye göre müvekkili şirket tarafından malzemelerin davalının da imzası tahtında kullanıldığını ve işin 27/03/2015 tarihinde havuz teslim tutanağı düzenlenerek davalıya teslim edildiğini, davalı tarafıdan ödenmeyen bakiye nedeniyle faturaya dayalı olarak müvekkilinin alacaklı bulunduğu ödenmeyen kısım için … Müdürlüğünün … takip sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, yapılan icra takibinden sonra 26/05/2015 tarihinde davalı tarafça müvekkili hesabına 8.500,00 TL yatırıldığını ve borca itiraz edilerek takibin durmasına neden olduğunu, yapılan itirazın haklı nedenlere dayanmadığını belirterek itirazın iptaline, ödenmeyen bakiye alacak 15.275,84 TL üzerinden takibin devamına, haksız ve kötüniyetli itiraz nedeniyle %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçelerinde, taraflar arasında imzalanan sözleşme gereğince veya her iki tarafın da tacir olması nedeni ile davanın görevli mahkeme olan Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı şirkete müvekkili şirketin iddia edildiği şekilde bir borcu bulunmadığını, tarafların karşılıklı imzalamış olduğu sözleşme gereği müvekkili şirketin davalı şirkete ödemesi gereken tutarın 15.314,50 TL olduğunu, müvekkili şirket tarafından bu bedelin fazlasıyla ödendiğini, müvekkili şirkete iddia edildiği şekilde havuzun teslim edilmediğini, bu nedenle havuz teslim tutanağını kabul etmediklerini, davacı tarafından icraya konu edilen faturalar ile davacının vade farkı talep ettiğini, ancak iş teslim edilmediği için ödemenin bir vadesinin söz konusu olmadığını, oluşturulan bir vade tarihi ya da müvekkilinin temerrüde düşürüldüğü bir durumun da söz konusu olmadığını, bu nedenle faturaya konu edilen bütün alacak kalemlerine itiraz ettiklerini, bu nedenlerle haksız davanın görev yönünden reddine, dosyanın görevli Ankara Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, … Müdürlüğünün … E. Sayılı icra takibinin iptaline, takip miktarının %20’sinden az olmamak üzere davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
YARGILAMA VE GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsiline yönelik başlatılan icra takibine borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Fatura örnekleri, sözleşme örneği, fotoğraflar, SGK müzekkere cevabı, Vergi Dairesi müzekkere cevabı, bilirkişi raporları ve diğer bilgi belgeler dosyada mevcuttur.
Mahkememizce, 07/05/2019 tarihinde, “davanın reddine, ….” karar verilmiş, bu karar davacı tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 06/07/2020 tarihli kararıyla hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yüksek Mahkeme kararında özetle, “…Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, davacının usulüne uygun olarak tutulan defterlerinde faturanın kayıtlı olmasının işin yapıldığının kabulünü gerektirmeyeceği ve işin yapıldığının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222/4 maddesine göre, açılış ve kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari kayıtlar sahibi aleyhine delil teşkil edeceğinden somut olayda davalının incelenen kayıtlara göre davacıya 27.259,48 TL borçlu olarak görüldüğünden bu miktar yönünden aleyhe değerlendirmek gerekir. Bu nedenle mahkemece davanın itirazın iptâli olduğu gözetilerek davacı tarafından davalıya ait havuz makine dairesinde takibe konu faturalarda belirtilen imalatların yapılıp yapılmadığının, bilirkişilere gerektiğinde mahallinde keşif yapılmak suretiyle incelettirilerek kanıtlanan ödemelerin mahsubu ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış…” bildirilmiştir.
Usul ve yasaya uygun Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Bozma ilamında işaret edilen fatura konusu imalatların yapılıp yapılmadığının tespitine yönelik makine mühendisi, inşaat mühendisi ve mali müşavir bilirkişiden oluşan heyet ile mahallinde keşif yapılarak, sayın bilirkişi heyetinden rapor aldırılmıştır.
Sayın bilirkişi kurulu 14/01/2021 tarihli raporlarının sonuç kısmında özetle; davalı ticari defterlerinin bir çok ödeme ve fatura bilgilerini kapsamadığı bu sebeple sahibi lehine delil vasfı taşımadığı, ancak Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 06.07.2020 tarihli kararı uyarınca sahibi aleyhine delil vasfı taşıdığı, takip tarihi itibariyle davacının alacağının davalı defterlerinde 27.259,48 TL olarak tespit edildiği, davacının sahibi lehine delil vasfı taşıyan ticari defterlerinde takip tarihi itibariyle 26.329,08 TL davalıdan alacaklı olduğu, takip tarihinden sonra 26.05.2015 tarihinde davalının davacı hesabına 8.500,00 TL yatırdığı ve davaya konu talebin 15.275,84 TL olduğu, müzekkere sonucunda davalı ile ilişkisinin kanıtlanamamış olan …’in davalı adına imzalamış olduğu teslim tutanağının geçerliliği konusunun mahkemenin takdirinde olduğu, mahkemece teslim tutanağının geçerli olduğunu takdir etmesi durumunda; tutanak tarihinin 27.03.2015 olduğu, taraflar arasında imzalanmış olan sözleşmeye göre ödemenin, işin tesliminden sonra ödenmeyen her ay için % 5 vade farkı öngörüldüğü göz önüne alındığında, davacı tarafından 09.02.2015 tarihinde KDV hariç 650,00 TL tutarındaki vade farkı faturasının, işbu teslim tutanağı tarihinden önce düzenlendiği, 22.04.2015 tarihindeki faturada da 01.02.2015 fark bedeli, 01.03.2015 fark bedeli, 01.04.2015 fark bedeli olarak KDV hariç toplam 3.057,00 TL tutarında vade farkı faturası kesildiği, en son fark bedeli olarak faturada öngörülen 01.04.2015 ödeme tarihinin teslim tutanağı tarihinden 4 gün sonra olduğu, sözleşmede geçtiği üzere bir tam ay gecikme durumun gerçekleşmediği ve ticari teamülde ödemenin birkaç gün gecikebileceği göz önüne alındığında, adı geçen bu faturalarda kesilmiş olan vade farklarının yerinde olmayacağı değerlendirildiği, mahkemece teslim tutanağının geçerli olmadığının takdir etmesi durumunda da; sözleşmede geçen aylık %5 oranındaki vade farkının işin teslimine bağlı olduğu, işin tesliminin ne zaman yapıldığı konusunda bahsi geçen teslim tutanağının delil olarak kullanılamayacağı ve başkaca dosya ekinde işin teslimi ile ilgili delil olmadığı göz önüne alındığında, davacının davalıya kesmiş olduğu vade farkı faturalarının yerinde olmayacağı değerlendirildiği, davacının davalıya kesmiş olduğu, 103034 numaralı ve 22.04.2015 tarihli faturada KDV hariç 3.057,00 TL ve 103002 numaralı ve 09.02.2015 tarihli faturada KDV hariç 650,00 TL olmak üzere toplam 3.057,00 + 650,00 = 3.707,00 TL ve bu tutara KDV eklenmesi ile 3.707,00 x 1.18 = 4.374,26 TL tutarında vade farkı fatura bedelinin yerinde olmadığı, davaya konu fatura bedellerindeki diğer imalatların, sözleşme içi imalatlar ve/veya yerinde görülen imalatlar olduğu, icra dosyasına konu alacak için hesaplanmış olan 446,75 TL tutarındaki faizin, dosyaya davalının takip tarihi öncesinde temerrüde düşürülmüş olması ile ilgili bir delil bulunmadığından yerinde olmadığı, Yargıtay bozma ilamında davalının kayıtlarına göre davacıya borcunun 27.259,48 TL olduğu belirtilmiş olmakla birlikte, icra dosyasına konu asıl alacak 23.329,09 TL olarak talep edildiğinden takip tarihi itibariyle alacağın tamamı asıl alacak olmak üzere 23.329,09 TL olarak dikkate alınması gerektiği, takip tarihinden sonra davalı tarafından davacıya 8.500 TL ödeme yapıldığından, dava tarihi itibariyle alacağın (tamamı asıl alacak)14.829,09 TL olduğu, hesaplanan 14.829,09 TL alacak tutarından normal şartlarda vade farkı fatura bedelleri olan 4.374,26 TL’nin çıkartılması gerekmekle birlikte, Yargıtay bozma ilamında davalı kayıtlarında gözüken 27.259,48 TL’nin esas alınması suretiyle ödemelerin mahsubu gerektiği görüşüne yer verildiğinden, ayrıca vade farkı fatura tutarının düşülmemesi, sadece davacı talebinden ödeme tutarı olan 8.500,00 TL’nin düşülmesi gerektiği, mahkemece 14.829,09 TL’lik alacak tutarından ayrıca vade farkı faturasının da düşülmesi gerektiği görüşüne yer verilmesi durumunda ise davacı alacağının (tamamı asıl alacak) 10.454,83 TL olabileceği, asıl alacak tutarına talep uyarınca takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilebileceği görüşü bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş, süresi içerisinde rapora karış beyan ve itirazlarının ayrı ayrı dosyaya sunmuşlardır.
İtirazlar değerlendirilmek ve tarafların ticari defterleri incelenerek taraflar arasında dava konusu iş dışında yapılan başkaca bir iş olup olmadığı, dava dosyasında mevcut tahsilatların taraf ticari defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, tahsilatların kayıtlı olması halinde hangi iş kapsamında düzenlenen faturalar ve faturalar için yapıldığının varsa kayıt dayanaklar incelerek ayrıntılı açıklama ve denetime elverişli ek rapor hazırlanması için dosya bilirkişi kuruluna tevdi edilmiştir.
Bilirkişi kurulu 02/06/2021 tarihli ek raporunun sonuç kısmında özetle; taraflar arasındaki 26/06/2014 tarihli sözleşme eki uyarınca yapılması gereken işler dışındaki ilave yapılan işlerin de bulunduğu, dava dosyasında mevcut tahsilatlar uyarınca “… Ustaya verilen tutar” olarak yer alan 3.000,00 TL dışında taraf kayıtlarında yer aldığı, belirtilen tutarın da ödeme olarak dikkate alınması gerektiği, davacının davalıdan icra takip tarihi itibariyle asıl alacağının 18.386,65 TL olduğu, buna göre davacının asıl alacağa ilişkin talebinin kök raporda belirtildiği üzere 446,75 TL işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı, icra takibinde talep edilen yasal faizin uygun olduğu, davacı yanca, dava değerinin 15.275,84 TL olarak belirtilmesine karşın dava tarihi itibariyle alacağın toplam 8.452,06 TL olduğu görüşü bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş, süresi içerisinde rapora karşı beyan ve itirazlarının ayrı ayrı dosyaya sunmuşlardır.
İtirazlar değerlendirilmek üzere dosya bilirkişi kuruluna tevdii edilmiştir.
Bilirkişi kurulu 18/08/2021 tarihli ek raporlarının sonuç kısmında özetle: davacının davalıdan icra takip tarihi itibariyle asıl alacağının 18.386,65 TL olduğu, buna göre davacının asıl alacağa ilişkin talebinin 4.374,27 TL’lik kısmı ile ayrıca kök raporda belirtildiği üzere 446,75 TL işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı, icra takibinde talep edilen yasal faizin uygun olduğu, fiilen yapılan iş ile belgeli ödemeler yerinde icra takip tarihi itibariyle bozma ilamında belirtilen 27.259,48 TL’nin esas alınarak dava tarihi itibariyle hesaplama yapılması gerektiğine karar verilmesi durumunda dava tarihi itibariyle alacağın 18.954,96 TL olduğu görüşü bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu dosya kapsamı ve delil durumuna uygun olup, hükme esas alınmıştır.
Dosya içerisinde toplanan deliller, Yargıtay bozma ilamı, bilirkişi raporu hep birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında akdedilen 26.06.2014 tarihli sözleşme ile; davacının, davalıya ait adreste 1 adet yüzme havuzu, makine dairesi, mekanik tesisat, malzeme ve işçilikleri yapım işlerini üstlendiği, sözleşme uyarınca işin sorunsuz bir şekilde işverene teslim edilmesinden sonra varsa kalan ödemeler zamanında yapılmadığı takdirde işverenin gecikilen her ay için %5 vade farkı ödemeyi kabul edeceği kararlaştırılmıştır. Uyulmasına karar verilen bozma ilamı doğrultusunda mahalde keşif yapılmış olup, yüzme havuzunun mevcut haliyle kullanılabilir durumda olduğu, herhangi bir arızasının ve imalat hatasının bulunmadığı, makine dairesinin ve havuza ait makine tesisatların mevcut ve çalışır durumda olduğu, faturaya konu malzemelerin ise kullanıldığı tespit edilmiştir. Davacı tarafından faturalara konu imalatların yapıldığı ve malzemelerin getirtildiği belirlendiğinden davacının alacağının tespiti için taraf ticari kayıtları ve dayanakları ile kanıtlanan ödemeler, sayın bilirkişi heyetince yeniden incelenmiştir. Buna göre; davacının usulüne uygun tutulan ticari defterleri ile davalının usulüne uygun tutulamayan ticari kayıtlarının karşılaştırılmasında, ödemeler bakımından tek farkın, “… Usta” açıklamalı 3.000,00 TL’lik ödemeden kaynaklandığı, davalı kayıtlarında yer alan bu ödemenin, davacı kayıtlarında bulunmadığı görülmüştür. Söz konusu 3.000,00 TL’lik ödemeye ilişkin dosya kapsamında ödeme dekontu, tahsil makbuzu gibi herhangi bir belge bulunmamakla birlikte; davacı şirket tarafından davalı yana faks ile bildirilen 05.05.2015 ve 06.05.2015 tarihli “İlker Havuz” başlıklı yazıda alınan ödemeler arasında “… Ustaya Verilen Tutar” açıklaması ile yapılan 3.000,00 TL’lik ödemenin de tahsilat olarak kabul kabul edildiği ve yapılan tahsilat toplamının 34.365,00 TL olduğu anlaşılmıştır. 3.000,00 TL’lik bu ödeme, davacı vekili tarafından dava dilekçesi ekinde sunulan ve delil olarak dayanılan 06.05.2015 tarihli belgeden de anlaşılacağı üzere tahsilat olarak kabul edilerek toplam tahsilat tutarı 34.365,00 TL, bakiye alacak tutarı ise (57.694,09 TL – 34.365,00 TL) 23.329,09 TL olarak belirtilmiştir. Bu tahsilat ve alacak tutarları davacı kayıtları ile de uyuşmaktadır. Nitekim, davacı alacaklı icra takibinde asıl alacağını bu belgede yer alan 23.329,09 TL olarak göstermiş ve bu miktar üzerinden takibe girişmiştir. Bu halde “… Ustaya Verilen Tutar” olarak yer alan 3.000,00 TL ödemenin de dava konusu iş için yapılan ödeme olarak kabul edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Öte yandan davacı kayıtlarında yer alan ve ancak davalı kayıtlarında bulunmayan 103034 numaralı ve 22.04.2015 tarihli faturada KDV hariç 3.057,00 TL ve 103002 numaralı ve 09.02.2015 tarihli faturada KDV hariç 650,00 TL olmak üzere toplam 3.057,00 TL + 650,00 TL = 3.707,00 TL ve bu tutara KDV eklenmesi ile 3.707,00 x 1.18 = 4.374,26 TL tutarında vade farkı fatura bedeli yerinde değildir. Zira, sözleşme ile işin geç teslimi halinde gecikilen her ay için %5 vade farkı ödenmesi kararlaştırılmış olup, davacı tarafından teslimin ne zaman gerçekleştirildiği sabit değildir. Teslim tutanağında imzası bulunan … isimli kişinin davalı şirket ile ilişkisi kanıtlanmadığı gibi, 27.03.2015 tarihli teslim tutanağının geçerli kabul edilmesi halinde dahi en son düzenlenen vade farkı faturasının 01.04.2015 tarihli olduğu gözetildiğinde sözleşme ile aranan bir aylık gecikmenin gerçekleşmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının 09.02.2015 tarih ve 103002 numaralı faturadan alacağının bulunmadığı, 22.04.2015 tarih ve 103034 numaralı faturadan ise 9.912,00 TL, sözleşme konusu imalatlara ait olduğu anlaşılan 15.04.2015 tarih ve 103027 numaralı faturadan ise 568,17 TL olmak üzere toplam 10.854,43 TL alacaklı olduğu belirlenmiştir. Bu itibarla davacının takip tarihi itibariyle 23.329,09-4.374,26=18.538,94 TL alacaklı olduğu, davalı tarafından takipten sonra yapılan 8.500,00 TL ödemenin mahsubu sonrasında davacının dava tarihi itibariyle 10.538,94 TL+faiz alacağı olmak üzere toplam 10.580,12 TL alacağının kaldığı anlaşıldığından itirazın bu miktar üzerinden iptaline, takibin bu miktar asıl alacağa kısmi ödeme tarihinden itibaren yasal faiz işletilerek devamına, davacının icra inkar tazminatı isteminin alacağın varlığının ve miktarının yargılamayı zorunlu kıldığı anlaşıldığından reddine, davalının reddedilen miktar yönünden kötüniyet tazminatı isteminin ise davacı alacaklının takipte haksız olmakla birlikte kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından reddine karar verilmiştir.

Anlatılan nedenlerle,
HÜKÜM :
1-Davanın kısmen kabulüne, davalının … Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın 10.580,52 TL yönünden iptaline, takibin; asıl alacağa 31.05.2015 kısmi ödeme tarihinden itibaren yasal faiz işletilerek devamına, fazlaya dair istemin reddine,
2-Tarafların tazminat istemlerinin şartları oluşmadığından reddine,

3-Davacı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 3, 13 maddeleri gereğince hesaplanan takdiren 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
4-Reddedilen kısım üzerinden hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa ödenmesine,
5-Davacı tarafından bozmadan önce ve sonra yapılan 4.821,65 TL yargılama giderinden red ve kabul oranına göre hesaplanan 3.339,62 TL’nin davalı tarafdan alınarak davacı tarafa ödenmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
7-Alınması gerekli 722,76TL harçtan peşin alınan 142,00TL harcın düşümü ile arta kalan 580,76 TL harcın davalı tarafdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
8-Peşin alınan 142,00 TL harcın davalı tarafdan alınarak davacıya ödenmesine,
Dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük sürede verilecek dilekçe ile Yargıtay kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 13/09/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

DAVACI YARGILAMA GİDERLERİ
Vekalet Harcı 4,10 TL
Posta masrafı 310,55 TL
Başvurma harcı 27,70 TL
Bilirkişi ücreti 3.750,00 TL
Keşif harcı 384,90 TL
Temyiz yoluna başvuru harcı 44,40 TL
Keşif araç ücreti 300,00 TL
TOPLAM 4.821,65 TL