Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/328 E. 2022/601 K. 14.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA …ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/328 Esas – 2022/601
T.C.
ANKARA …ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
ANKARA …ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARARIDIR

ESAS NO : 2020/328 Esas
KARAR NO : 2022/601
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/07/2020
KARAR TARİHİ : 14/10/2022
KARAR Y.TARİHİ : 14/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasnın yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı
ile davalı arasında hizmet alım sözleşmesi imzalandığını, taraflar arasında imzalanan hizmet
alımı işi kapsamında çalıştırılan personellerin işten çıkarılması sonucunda hem davacı hem de
davalı aleyhine 4857 sayılı yasadan kaynaklı alacaklar için dava açıldığını, bu davaların
sonucunda icra takiplerinin ve ödemelerin; …’ün açtığı davaların…..İcra Müdürlüğünün …E. Sayılı dosyası
üzerinden takibe konulduğu ve bu icra dosyasına 25.112,04 TL,
olmak üzere toplam 180.236,18 TL’nin ödendiğini, taraflar arasında imzalanan teknik
şartnamenin 14.6. maddesinde göre işçi haklarının ödenmesi ve sair konularda tüm sözleşme,
şartname ve Borçlar Kanunu gereğince davalının sorumlu olduğunu, arabuluculuk
görüşmelerinin anlaşmama ile sonuçlandığını, neticede davacı idare tarafından ödenmek
zorunda kalınan toplam 180.236,18TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi
ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı idare arasında imzalanan 3 farklı hizmet alım sözleşmesi kapsamında çalıştırılan dava dışı işçilere davacı idarece ödenmiş işçilik alacaklarının müvekkilinden rücuen tahsilinin talep edildiğini, davacı kurum tarafından dava dışı işçilere ödenen kalemlerden
müvekkilinin kanun gereği hiçbir sorumluluğunun bulunmadığını, dava dışı işçilerin tabi
olduğu “1192 özel güvenlik görevlisi alımı ihalesi’ ve ‘130 özel güvenlik görevlisi alımı ihalesinin davacı kurum tarafından feshedilmiş olduğunu ve bu nedenle işçiler tarafından açılan tüm işçilik alacakları ödemelerinden davacı kurumun sorumlu olacağını, belirtilen iki hizmet
alım ihalesinin davacı idare tarafından müvekkilinin iradesi dışında fesih edildiğini, sözleşmelerin süresinden önce fesih edildiğini müvekkil şirketin bu hizmet alımı
sözleşmelerinin feshine sebebiyet vermediğinin açık olduğundan ilgili kanun hükümleri ve
güncel içtihatlar gereğince işçilik alacaklarından sorumlu olmadığını, davacı tarafça ileri sürülen teknik şartnamenin 14.6. maddesinin işçilerin ücret alacağına ilişkin olduğu kıdem,
ihbar ve diğer işçilik alacaklarını kapsamadığını kaldı ki işçilik alacaklarını ödeme
yükümlülüğünün yalnızca davalı şirket olmadığı Kamu ihale Kurulu’nun incelemesi ile sabit
olduğunu, zamanaşımı itirazında bulunulduğunu ve talep edilen faize itiraz edildiğini, neticede
davanın reddine, aksi kanaatte olunması halinde davalı ile davacı kurumun sorumluluğunun
paylaşması gerektiğine karar verilmesi, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLER:
1-)Ankara …İcra Dairesinin …. esas sayılı dosyaları,
2-)Ankara …İş Mahkemesinin 2017 yılına ait, … Esas sayılı dosyaları,
3-)Mahkememizce alınan bilirkişi ek ve kök raporları,
YARGILAMA VE GEREKÇE :
Dava, alt işverenlerin işçilerine davacı asıl işveren tarafından iş mahkemesi kararlarına dayalı olarak yapılan “kıdem tazminatı,ihbar tazminatı,yıllık ücretli izin ve fazla çalışma alacağı ile ferilerine ilişkin ödemelerden alt işverenlerin rücuen sorumlu olup olmayacağı davasıdır.
Asıl işverenle, alt işverenin işçiye karşı müteselsilen sorumluluğunu düzenleyen yasa maddesi, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6 maddesidir. Bu dış ilişkideki (işçiye karşı) sorumluluğu düzenleyen yasa maddesidir. Ancak davacı ve davalı alt işverenlerin iç ilişkideki sorumlulukları, aralarındaki sözleşme hükümlerine göre tespit editmektedir. Sözleşmelerde hüküm bulunmayan hallerde Borçlar Kanunu ve Yargıtay kararları uyarınca sorumluluk belirlenmektedir.
Hizmet Atım Sözleşmelerine ilişkin davalarda son dönemlerde Yargıtay’ın iş bölümü uyarınca görevli dairesi olan Yargıtay 15.Hukuk Dairesi’nin kararlarında rücu davalarına ilişkin şu ilkeler belirlenmiştir: Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur.
İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.
İşçiye ödenen kadem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından İşçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar.
Yıllık izinler kullanılmadığı takdirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenici sorumlu olacaktır.
İhbar tazminatından son işveren sorumludur. Bunların dışında hafta tatili ücreti, ücret alacağı, UBGT, fazla mesal ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olacaklardır. İşveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemeler de ayrı esasla yüklenicilerden tahsil edilebilecektir.(Yargıtay 15.Hukuk Dairesi E:2021/611 K:2021/537 Karar tarihi:01.03.2021)
Yukarıda açıklanan kararlarda ifade edildiği üzere “İşverenin(idare/asıl işveren) işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede hüküm bulunmaması halinde, rücu konusu alacakların tamamından ve ferilerinden münhasıran alt işverenlerin sorumlu olduğu” kabul edilmektedir.
Her bir alt işverenin kendi döneminden sorumlu olduğu, İhbar tazminatı ve yıllık izin alacağı var ise bundan sadece son işyerenin sorumlu olacağı da anılan kararlarda yer almaktadır.
“Davaltıların, iş davalarının kendilerine ihbar edilmiş olmasına göre, davalarda hüküm altına alınan, faiz, yargılama giderleri ve vekalet ücretleri ile söz konusu alacakların tahsili amacıyla girişilen icra takip masraflarından da payları oranında sorumlu tutulmaları gerekirken, bu istemlerin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır” (Yargıtay 23.Hukuk Dairesinin E:2017/837 , K:2020/1463, 03.03.2020 tarihli kararı.)
Yargıtay kararları uyarınıca rücu davalarında, rücuya konu iş mahkemesi dosyasının alt işverenlere ihbar edilip edilmemesi durumunda sorumluluk tutarlarının değiştiği görülmektedir. Buna göre iş mahkemesi dosyası alt işverene ihbar edilmişse, İş mahkemesi davasında hükmolunan alacaklar yanısıra yargılama gideri ve ferileri ile icra takip masraflarından alt işverenlerin payları oranında sorumlu olduğu kabul edilmekte, şayet İş mahkemesi davası ait işverene ihbar edilmemişse, alt işverenterin hükmolunan alacakların sadece asıl alacaklarından sorumlu olacağı değerlendirilmektedir.
Bu bilgiler ışığında değerlendirme yapıldığında, davacı ile davalılar arasında Genel Müdürlük ve Birimlerinde Çalıştırılmak Üzere Özel Güvenlik işlerinin yürütülmesine ilişkin sözleşmeler imzalandığı, dava dışı işçiler ….’ün bu sözleşmelere konu işte davalı şirket işçisi olarak davacı asıl işveren işyerinde çalıştıkları, dava dışı işçilerin çeşitli İş Mahkemelerinde açtıkları davalar sonucunda kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin alacağı ve ulusal bayram genel tatil alacakları yönünden davaların kabulüne karar verildiği, işçiler tarafından davacı aleyhine yapılan icra takipleri neticesinde davacının toplam 180.231,18-7TL ödeme yaptığı, taraflar arasındaki sözleşmeler uyarınca iç ilişkideki sorumluluğun davalıya ait olduğu anlaşılmakla, davalı taraf, her ne kadar bu işçiler için davacı yanca yapılan ödemelerin kendi hak edişlerden düşüldüğünü iddia etmiş ve bu yönde mahkemece araştırma yapılmış ise de, davalının iddia ettiği şekilde bazı işçiler için bu şekilde ödemeler var ise de, iş bu dosyaya konu dava dış işçiler yönünden bir tespit bulunamamış olmakla, davacının rücu edebileceği tutar toplamınn 180.231.18 – TL olduğu hesaplanmış ve bu miktar üzerinden davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Anlatılan nedenlerle,
1-Davanın Kabulü ile,
180.236,18 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, ödeme tarihleri yönünden 17.11.2021 tarihli bilirkişi raporunun 9 nolu sayfasının kararın ekinden sayılmasına,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 12.311,93 TL harçtan peşin alınan 3.077,99 TL harcın düşümü ile arta kalan 9.233,94 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Peşin alınan 3.077,99 TL harcın davalı tarafdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 3, 13 maddeleri gereğince hesaplanan takdiren 28.035,43 TL vekalet ücretinin davalı tarafdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan; 54,40 TL başvuru ve 7,80 TL vekalet harcı, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti, 210,50 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 3.272,7‬0 TL yargılama giderinin davalı tarafdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde HMK 333 maddesi uyarınca taraflara iadesine,
8-Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflar anlaşamadıklarından, Arabuluculuk Yönetmeliği 26/2 maddesi uyarınca Bakanlık bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin, davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,

Dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 14/10/2022