Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Türk Milleti
Adına Yargılama Yapmaya Ve Hüküm Vermeye Yetkili
T.C.
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/318
KARAR NO : 2021/553
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 05/04/2019
KARAR TARİHİ : 15/09/2021
KARAR Y.TARİHİ : 06/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirketin iki ortaklı bir anonim şirket olduğunu, davacı ortağın %25, dava dışı …’in %75 paya sahip olduğunu, müvekkilinin davalı şirketin yönetim kurulu başkanı iken müvekkilinden habersiz 01.03.2018 tarihinde yapılan tamamen sahte olağanüstü genel kurul toplantısında müvekkilinin azledildiğini, sahte olarak yapılan genel kurul sebebiyle şirketin feshi için Ank…Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile şirketin feshi davası açıldığını, eldeki davada ise 05.03.2019 tarihli Olağanüstü Genel Kurul toplantısında şirket sermayesinin 2.000.000 TL ‘den 35.000.000 TL’ye çıkarıldığını, alınan karara müvekkilinin karşı oy kullanıp muhalefetini tutanağa yazdırdığını, arttırılan 33.000.000 TL’nin 8.250.000 TL’sinin müvekkili tarafından 20.03.2019 tarihine kadar nakden ödenmesine karar verildiğini, alınan kararın kanun hükümlerine aykırı olduğunu, zira TTK 344. madde hükmüne göre arttırılan sermayenin %25 genel kurul kararının ticaret siciline tescilden önce peşin, gerisinin ise tescili izleyen 24 ay içinde ödeneceğini, oysa ki davaya konu genel kurul kararında müvekkile 15 gün gibi kısa bir süre verildiğini, kararın iyi niyet kuralları ile de bağdaşmadığını zira; müvekkilin söz konusu arttırma payını ödeyecek gücü bulunmadığını bu durumun çoğunluk tarafından bilindiğini kararın müvekkili şirketten atılma tehlikesine sürüklediğini, öte yandan davalı şirketin iştigal konusunu gerçekleştirebilmesi için para ve paraya hemen çevrilebilir değerleri ve iç kaynaklarının fazlasıyla yeterli olduğunu, sermaye artışı gerekli ise bunun iç kaynaklardan sağlanabileceğini, öyle ki davalı şirketin bitirdiği inşaatlardaki gayrimenkullerin satımı sonucu gerekli sermayeye kolaylıkla kavuşacağını, şirkete ait yapımı bitmiş gayrimenkullerin mevcut değerleri toplamının 125.995.000 TL olduğunu, sermaye artırımına neden gerek duyulduğunun ortaklara izah edilmediğini belirterek 05.03.2019 tarihli olağanüstü genel kurul kararının iptaline ve yürütmesinin durdurulmasına karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde; şirketin sermaye artırım kararı almasının zorunlu sebeplerden kaynaklandığını, şirketin sermayesinin 2.000.000 TL olup yaptığı projenin maliyetinin ise 70.000.000 TL civarında olduğunu, şirketin işi bitirmek için dış kaynaklardan borçlanmak yoluna gittiğini, 2018 yılı şirketin kısa vadeli toplam borcunun 52.300.169 TL olduğunu, projenin henüz tamamlanamadığını, eksik kalan işlerin tamamlanması için gerekli nakit ihtiyacını karşılayamadığını, davacının iddia ettiği konut satışlarının çoğunun malzemeye veya taşeronlara yapılan satışlar olduğunu, satışların durması ile birlikte şirketin nakit akışının sıkıntıya girdiğini, şirket aleyhine bir çok dava ve icra takibi başlatıldığını, bunun yanı sıra vadesi gelmiş 1.379.207 TL SGK ve vergi borcu bulunduğunu, davacı muvafakat etmediğinden kredi de çekilemediğini, kısa vadeli borçların ödenmesi için son çare olarak sermaye artırımına gidildiğini, sermaye artışı neticesinde şirketin 55.162.556 TL olan borcunun (alacaklı ortak …’in sermayeyi alacağına mahsup etmesi sonucu) 29.000.000 TL ye gerileyeceğini ayrıca toplam 8.250.000 TL şirkete nakit girişi olacağını, davacının genel kurulda ileri sürmediği itiraz sebeplerini işbu davada ileri süremeyeceğini, şirketin nakit parası veya hemen nakde çevrilecek mal varlığı bulunmadığını, gayrimenkullerin çoğunun tamamlanmamış olduğunu, davacının sunduğu gayrimenkul değerleme raporunun gerçeği yansıtmadığını, sermaye artırımı sırasında davacının sermaye taahhüdü altına girmediğini, bu edenle hakkında ıskat hükümlerinin uygulanmayacağını, nakit sermaye artışında sermayenin en az 1/4 ünün şirket adına açılan banka hesabına yatırılması gerektiğini, davacının bu bedeli yatırmadığından Genel Kurul kararının tescil edilemediğini neticede dava konusu kararın yürürlüğe girmediğini, davacının davayı açmakta hukuki yararı olmadığını, davaya konu genel kurul kararı yürürlüğe girmediği için 08.05.2019 tarihli ikinci bir Olağanüstü Genel Kurul toplantısı yapıldığını, yapılan toplantıda yeniden sermaye artışı kararı alındığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE :
Dava sermaye artışına ilişkin genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir.
İptale konu 05.03.2019 tarihli 2019 yılı 1.Olağanüstü genel kurul toplantısında; sermayeyi teşkil eden tüm payların toplantıya iştirak ettiği, toplantını tek gündem maddesinin sermaye artışı olduğu, toplantı tutanağının 4 maddeden oluştuğu, sermaye artışının 3 nolu maddede görüşüldüğü ve karara bağlandığı diğer maddelerin icrai nitelikte olmadığı, 3 nolu karar ile 2.000.000 TL olan şirket sermayesinin 35.000.000 TL’ye çıkarılmasına ve artırılan 33.000.000 TL’nin 24.750.000 TL’sinin …’in şirketten olan alacağından karşılanmasına 8.250.000 TL’nin tamamının davacı … tarafından nakden 20.03.2019 tarihine kadar ödenmesine karar verildiği, davacının karara karşı oy kullanıp muhalefetini tutanağa yazdırdığı davanın toplantıyı izleyen üç ay içinde açıldığı görülmüştür.
Sermaye artışı ana sözleşme değişikliği öngörmekte olup TTK 421. maddesinde; ana sözleşmeyi değiştiren kararların şirket sermayesinin en az yarısının temsil edildiği toplantıda mevcut bulunan oyların çoğunluğu ile alınacağı belirtilmiştir. Davaya konu sermaye artışı kararının yasada belirtilen toplantı ve karar nisabına uygun olduğu görülmüştür.
Davacı vekili sermaye artışının şirketin sermaye ihtiyacından ziyade müvekkilinin kar, tasfiye payı ve oy oranını azaltmak amacıyla yapıldığını, şirketin sermaye ihtiyacının iç kaynaklardan karşılanabilir olduğunu, TTK 344. madde hükmüne göre arttırılan sermayenin %25 genel kurul kararının ticaret siciline tescilden önce peşin, gerisinin ise tescili izleyen 24 ay içinde ödeneceğini, oysa ki davaya konu genel kurul kararında müvekkile 15 gün gibi kısa bir süre verildiğini bu yönü ile kararın kanun, esas sözleşme ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu belirterek sermaye artırımı hakkındaki genel kurul kararının iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkememizin 18.12.2019 tarihli hükmünde; sermaye artırımına ilişkin genel kurul kararının karar tarihinden itibaren üç aylık sürede tescili zorunlu olduğu, davaya konu kararın ise bu sürede tescil edilmediği, tescil edilmeyen kararın kendiliğinden geçersiz hale geldiği gerekçesi ile esas hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmiş ise de; kararın ticaret siciline tescil edilmediğine ilişkin Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünün 0511.2019 tarihi cevabi yazısının hatalı olduğu, Akara Ticaret Sicil Müdürlüğünün hükümden sonraki 31.01.2020 tarihli yazısı ile anlaşılmış olup davaya konu genel kurul kararının 22.05.2019 tarihinde tescil ve ilan edildiği belirtilmiştir.
TTK 456. maddesi uyarınca iç kaynaklardan yapılan artırım hariç payların nakdi bedelleri tamamen ödenmediği sürece sermaye artırılamaz. TTK 459. maddesi uyarınca esas sermaye sisteminde artırılan sermayeyi temsil eden payların tamamı ya değişik esas sözleşmede ya da iştirak taahhütnamelerinde taahhüt edilir. Aynı maddenin son fırkası uyarınca; nakdi sermaye taahhüdünde ödeme şekli ve zamanına ilişkin TTK 344 ve 345. maddelerinin kıyas yoluyla uygulanacağı belirtilmiştir.
Kıyas yoluyla uygulanması öngörülen TTK 344. maddede; nakden taahhüt edilen payların itibari değerlerinin en az %25 inin tescilden önce, gerisinin ise tescili izleyen 24 ay içinde ödeneceği öngörülmüştür.
Somut olayla nakdi sermaye artışına ilişkin genel kurul kararında; artırılan sermaye payının rüçhan hakkı kapsamında davacı tarafından taahhüt edilen kısmının ödenmesi için öngörülen süre yasal düzenlemeye aykırı olduğu gibi, 24.05.2021 tarihli bilirkişi ek raporunda saptandığı üzere 31.12.2018 tarihli bilançoda gösterilen yıl sonu karından yedek akçeler ayrıldıktan sonra kalan tutarın ortaklara kar payı olarak dağıtılmadığı, dağıtılmayan bu tutarın yasal olarak sermayeye eklenmesi gerektiği, bu tutar sermayeye dönüştürülmeden nakdi sermaye taahhüdü yoluyla sermaye artışına gidilemeyeceği, aksi davranışın TTK 462/3 maddesine aykırı olduğu, nakdi sermaye artışının gerekçesinin gösterilmediği, bilirkişi marifetiyle yapılan incelemede sermaye artırımını gerektiren hallerden hiçbirinin tespit edilemediği, davalı şirketin faaliyet konusu olan inşaat taahhüt işleri kapsamındaki gayrimenkullerin değer kaybına uğradığı, ve ekonomik olarak davalı şirketin sıkıntı yaşadığı iddiasının nesnel ve sayısal verilerle örtüşmediği, davalı şirketin …’e borçlandırıldığı 26.801.005 TL’nin kaynağının ne olduğunun finansal tablolarda gösterilmediği, yapılan incelemede … tarafından şirketi borç olarak verilen paralara ilişkin adatlandırılan ve KDV’ye tabi tutularak vergilendirilmesi yapılan bir fatura işlemine rastlanmadığı, bu tutarın şirkete borç olarak verildiğine ilişkin banka kaydı sunulmadığı anlaşılmış olup davaya konu sermaye artışının kanun, iyi niyet ve ana sözleşme hükümlerine aykırı olduğu anlaşılmakla iptaline dair aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Davanın kabulüne,
Davalı şirketin 05/03/2019 tarihli Olağanüstü Genel kurul Toplantısında alınan sermaye artışına ilişkin kararın iptaline,
Karar ve İlam Harcı
Davacı tarafından yatırılan peşin harcın karar harcı sayılmasına, eksik kalan ve terkin sınırında kalan harcın Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri Yazı İşleri Yönetmelik m. 206/1 gereğince TAHSİLİNE YER OLMADIĞINA,
Yargılama Giderleri ve Gider Avansı
Davacı tarafından yapılan 3.000,00 TL bilirkişi ücreti, 296,95 TL posta ve tebligat ücreti, 28,40 TL vekalet harcı, 44,40 TL başvurma harcı, 44,40 TL peşin harç, 148,60 TL İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcı olmak üzere toplam 3.562,75 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde YATIRANA İADESİNE,
Vekalet Ücreti
Davacı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 3, 13 maddeleri gereğince hesaplanan takdiren 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
Dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oybirliği verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 15/09/2021
Başkan …
Üye …
Üye …
Katip …