Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/724 E. 2022/248 K. 13.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Türk Milleti
Adına Yargılama Yapmaya Ve Hüküm Vermeye Yetkili
T.C.
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/724
KARAR NO : 2022/248
DAVA : Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan),
DAVA TARİHİ : 27/12/2019
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/01/2020
KARAR TARİHİ : 11/11/2020
KARAR Y.TARİHİ : 12/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan), Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davanın yapılan açık yargılaması sonunda,

ASIL DOSYADA İDDİA :
Davacı vekili müvekkilinin kimyevi gübre sektöründe faaliyet gösterdiğini, piyasaya arz edilen gübrelerin paketleme aşamasından son kullanıcıya kadar takibinin sağlanmasına ilişkin Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından 06.04.2017 tarihli ve 2017-17 sayılı tebliğ yayınlandığını, tebliğ uyarınca üreticilerin, piyasaya arz edilecek gübrelerin izlenebilirliğini saylayacak şekilde karekod ve DNA barkod içeren takip sistemini kurmak ve uygulamak zorunda bırakıldığını, takip sisteminin kurulum ve işetilmesi ile ilgili faaliyetlerin banaklıkça yapılacağını veya yaptırılacağını, Tebliğin 5. maddesi uyarınca Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü Kararı ile gübre takip sistemi ile ilgili tüm işlemler bakımından davalı … Tic. AŞ nin yetkilendirildiğini, bunun sonucunda gübre takip sisteminin davalı tarafından kurulduğunu ve yönetildiğini, sistemin davalının kontrolü altında olduğunu, davalının sistemi kapatabildiğini bu kapatma ile birlikte gübrenin sevk ve satışının imkansızlaştığını, keza sistemin davalı tarafından 06.08.2019 tarihinde keyfi şekilde kapatılıp 09.08.2019 tarihinde açıldığını, akabinde proje tahtında davalı … Sav. San. AŞ tarafından müvekkili şirket adına faturalar düzenlendiğini, davalı tarafından düzenlenen 16.10.2019 tarihli 987.937,95 TL bedelli fatura hariç diğer faturaların yasal süresi içinde iade edildiğini, davalının sistemi kapatma tehdidi altında müvekkilinin 16.10.2019 tarih 987.937,95 TL bedelli faturaya itiraz etmediğini ancak bu fatura bedelinin 329.312,66 TL’lik kısmının ihtirazı kayıtla ödendiğini, bu faturalar bakımından müvekkilinin davalıya her hangi bir borcu bulunmadığını ve işbu faturalar nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitini talep ettiklerini, ürünlerin bünyesine dahil edilecek DNA’ların silisyum ile kaplı olduğunu, bu maddenin nano boyutta olması nedeniyle bitki bünyesine rahatlıkla girebildiğini, ürün içeriğine dahil edilecek sentetik DNA ve silikanın insan sağlığını tehdit etme riski bulunduğunu, Tebliğ ve kararın iptali için Danıştay 10. Dairesinin 2019/10900 esas ayılı dosyasında görülen davanın derdest olduğunu, öte yandan tebliğin 5.maddesinde; takip sistemi ve kamera sisteminin kurulum ve işletilmesi ile ilgili faaliyetlerde tek bir şirketin belirlenmesinin haksız rekabet teşkil ettiğini, davalının tekel konumunda olduğunu, keza fiyatlandırmanın tamamen davalının inisiyatifine bırakıldığını, tebliğin çıkış noktasının EYP yapımında kullanılan nitrat bazlı gübrelerin takibi olmasına rağmen tebliğin tüm gübreleri kapsayacak şekilde düzenlenmesinin doğru olmadığını, müvekkili ile davalı arasında imzalanmış her hangi bir sözleşme olmadığını, davalının uyguladığı bilgisayar programı aracılığıyla müvekkilinin bilgisayarlarına müdahale ederek sistemi kapatabildiğini belirterek 16.10.2019 tarih 987.937,95 TL bedelli fatura uyarıca borçlu olunmadığının tespitine, bu faturaya istinaden yapılan 329.312,66 TL nin davalıdan ödeme tarihlerinden işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline, müvekkili tarafından ödeme yapılmaması nedeniyle GTS takip ekranının davalı tarafından kapatılarak müvekkilinin gübre satışının engellenmesinin hukuka aykırı olduğunun tespiti ve bu husustaki muarazanın önlenmesine karar verilmesini istemiştir.
BİRLEŞEN DOSYADA İDDİA :
Birleşen dosyada davacı vekili dava dilekçesinde; Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yayınlanan 6 Nisan 2017 Resmi Gazete Sayı 30030 “Tebliğ Piyasaya Arz Edilen Gübrelerin İzlenmesine Yönelik Tebliğ” (Tebliğ No 2017/17) isimli tebliği yayınlanarak yürürlüğe girdiğini, tebliğ ile piyasaya arz edilen gübrelerin paketleme aşamasından son kullanıcıya kadar takibinin sağlanmasına ilişkin gerekli usul ve esaslarının detaylarının düzenlendiğini ve bu kapsamda tebliğ uyarınca alınan kararla davalı şirketin münhasıran yetkilendirildiğini, davalı tarafça herhangi bir gerekçe göstermeksizin keyfi olarak uyguladığı program ortamında internet aracılığıyla uzaktan bağlantıyla hem gübre üretici ve dağıtıcı şirketlerin hem de şirket bayilerinin bilgisayarlarına müdahale ederek sistemi kapattığını, bu sebeple müvekkil şirketin satış yapmasının imkansız hale geldiğini, davalının sisteme müdahale ederek kapattığı ve davacının ürün çıkışı yapamadığı ve yeni sipariş alamadığı 6-9 Ağustos 2019 tarihleri arasındaki 3,5 günlük sürede ciddi maddi zarara uğradığını, ticari hayatını bu şekilde bir risk ile karşı karşıya bırakmamak için sistemin kapatılması tehdidi altında asıl davaya konu faturayı kaydına almak zorunda kaldığını, dayanak Tebliğin TC Anayasası ile koruma altına alınmış olan birçok hak ve hürriyete aykırı olduğunu, tebliğ ile gübrenin DNA barkod ve karekod sistemle takip edilmesinin kararlaştırıldığını ve Gübre Takip Sistemi (GTS) ile gübrelerin paketleme aşamasından ürünün içerisine biyoteknolojik olarak uygulanan DNA barkod ile kare kod etiketlerle eşleştirmesinin yapılacağını, DNA barkodun gözle görünemeyen organik nano partiküllerden oluşan biyoteknolojik bir etiket ve kare kodun da bir kimlikleme sistemi olduğunu, herhangi bir gübreden alınan numunelerin DNA partikül bilgisinin sistem tarafından tespit edilerek o numuneyle ilgili GTS veri tabanında eşlenik olarak kayıtlı bulunan tüm üretici/ithalatçı ve iletişim bilgileri, ürün adı, parti numarası, üretim tarihi, son kullanma tarihi; gittiği üreticinin adı ve iletişim bilgileriyle ürünü satın alan çiftçinin TC kimlik numarası ve iletişim bilgisine ulaşılabildiğini, bu takibin yapılabilmesi için ürünlerin içerisine dahil edilecek olan DNA’ların silisyumla kapsüle edilmesi gerektiğini ve bu maddenin kanserojen olup olmadığının bilinmediğini, tebliğ ve kararın iptal edilmesi talepli olarak müvekkil şirketçe ikame edilen davanın Danıştay 10. Dairesi’nin 2019/10900 E. sayılı dosyası üzerinden görülüğünü ve Gübre Üreticileri İthalatçıları ve İhracatçıları Derneği tarafından yine aynı talepleri havi davanın Danıştay 10. Dairesi’nin 2018/3874 E. sayılı dosyası üzerinden görülmekte olduğunu, kurulum ve işletmeyle ilgili faaliyetler için Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü tarafından verilen kararla davalı şirketin yetkilendirildiğini ve ancak karar tarihinden önce davalı şirketin faaliyet konusunun incelendiği ana sözleşmesinde tarım ve gıda sektörüyle ilgili doğrudan bir faaliyet alanının bulunmadığının tespit edildiğini, buna karşılık davalı şirketin faaliyet alanının karar tarihi olan 29.06.2018 tarihinden sonra 16.11.2018 tarih/9704 sayılı Resmi Gazete ile güncellendiğini, Anayasa’nın 123. ve 124, maddeleri kapsamında koruma altına alınan yükümlülüklerin göz ardı edilerek açıkça Bakanlık görevlendirilmiş olmasına rağmen görev tanımı içerisinde belirleme yetkisi olmayan Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü tarafından davalı şirketin yetkilendirildiğini ve bu hususun Anayasa’ya aykırı olduğunu, tebliğ ile belirlenmiş faaliyetler bakımından tek bir şirketin belirlenmesinin rekabet hukuku ilkelerine de aykırı olduğunu ve haksız rekabet yarattığını, GTS’nin tüm gübre türlerini kapsamasının sistemin amacını aştığını ve GTS tarafından düzenlenen faturalara gerçek fiyatlandırmanın yansıtılmadığını, ayrıca davalı şirket ile yapılmış bir sözleşmenin dahi bulunmadığını ve neredeyse tüm gübre sektörünün bu şekilde tek bir şirkete mahkum edilmesinin hukuk düzeni tarafından koruma görmemesi gerektiğini belirtmiş, fazlaya dair haklarını saklı tutarak sistemin keyfi bir şekilde kapatılması akabinde uğranılan maddi zararın şimdilik 100.000 TL’sinin sistemin kapatılma tarihi olan 06.08.2019 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, 100.000,00 TL tutarındaki manevi tazminatın 06.08.2019 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini GTS ekranlarının davacı tarafından ödeme yapılmadığı gerekçesiyle davalı tarafça kapatılarak davacının ve bayilerinin gübre satışının engellenmesinin davalı tarafça dava kesinleşinceye kadar durdurulmasının engellenmesine ilişkin tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
ASIL DOSYADA SAVUNMA :
Davalı vekili davacının dava konusu 987.937,95 TL bedelli faturaya süresinde bir itirazı olmadığını, davacı şirketin dava konusu faturayı 1.11.2019 tarihli mutabakata göre 6 taksitle ödemeyi kabul ve ilk üç taksitini ödediğini, 4703 sayılı kanun ve Tarımda Kullanılan Kimyevi Gübrelere Dair Yönetmeliğin 17. maddesine dayanılarak Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yürürlüğe konulan tebliğ uyarınca açılan ihale sonucu Bakanlık ile müvekkili arasında 07.07.2017 tarihli “DNA Barkod ile Gübre Takip Sistemi Kurulumu ve İşletilmesi Sözleşmesi imzalandığını, gizlilik koşulu nedeniyle sözleşmenin üreticilere verilmediğini, sözleşmenin 5. maddesinde; birim fiyatların Usd cinsinden belirlendiğini, C.Başkanlığının 12.09.2018 tarihli kararından sonra kullanıcılar lehine TL bazında fiyat belirlendiğini, Bakanlık internet sitesinde DNA barkot fiyatlarının üreticilere duyurulduğunu, sözleşmenin 11.2 maddesinde; yüklenicinin ödeme yapmayan kullanıcılara DNA Barkod ve Karekod sağlamayacağının belirtildiğini, taraflar arasında icap kabul ile kurulmuş bir akdi ilişki söz konusu olduğunu, davacının müvekkiline sistem üzerinden ilettiği siparişlere ilişkin ekran görüntülerinin dilekçe ekinde sunulduğunu, siparişlere uygun olarak müvekkili tarafından gönderilen DNA barkot ve bandrollerin davacı tarafından teslim alındığını, Bakanlığın internet sitesinde belirtilen birim fiyatların TBK 207 maddesi uyarınca kararlaştırılmış bedel hükmünde olduğunu dava dilekçesinde; bakanlığın yaptığı düzenlemenin hukuka aykırı olduğu öne sürülmüş ise de bu iddianın tartışma yerinin adli yargı olmadığını, tebliğin iptali istemiyle davacı ve diğer kuruluşlarca Danıştay 10. Dairesinde açılan davalarda yürütmenin durdurulması taleplerinin reddedildiğini, müvekkilin yaptığı Gübre Takip Sisteminin kurulması ve işletilmesi işinin su veya doğalgaz sayaçlarının özel hukuk kişisine yaptırılııp kullanıcılara verilmesi ve sayaçların okunması görevinin özel hukuk kişisine verilmesi gibi bir iş olduğunu, bu bakımdan müvekkilin verdiği hizmet karşılığı ücret alması ücretini alamadığında hizmeti kemesinin doğal olduğunu, bakanlıkta müvekkili şirketin tek yetkili olarak atanmasının haksız rekabet teşkil ettiği iddiası ile … Gübre AŞ tarafından Ank. 5. Asliye tic. Mahkemesinin 2019/656 esas sayılı dosyasında açılan davanın ilk celsede reddedilidğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
BİRLEŞEN DOSYADA SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının dava dilekçesinde ikrar ettiği gibi dava konusu (57S2019000000939 sayılı 987.937,95 TL bedelli faturaya süresinde bir itirazlarının söz konusu olmadığını, ayrıca işbu bahsi geçen faturaya ilişkin 01.11.2019 tarihli mutabakata göre 6 taksitle ödemeyi kabul ederek ilk üç taksitini ödediğini, ödeme hususunun davacı tarafça da kabul edildiğini ve bedelini belirtmemekle birlikte ödenmiş bedellerin iadesini talep ettiğini, buna göre davacının bahsi geçen faturaya ilişkin bugüne kadar toplamda 493.968,99 TL ödeme yaptığını, bu şartlar altında davacı tarafa karşı başlatılmış herhangi bir icra takibi bulunmadığını ve başlatılma riskinin de mevcut olmadığını, ayrıca sistemin kapatılması riskinin bulunmadığını, bilindiği üzere menfi tespit davasının gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki sebebiyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin gerçekte borçlu olmadığının tespiti için açacağı bir dava türü olduğunu, böyle bir risk mevcut değilken ve davacının gerçek bir borcu söz konusuyken davacının menfi tespit davası açmasının hukuki bir yararı bulunmadığını, 06.04.2017 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan piyasaya arz edilen gübrelerin izlenmesine ilişkin tebliğde “…bu tebliğ 29.06.2001 farih/4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun, 03.06.2011 tarih/639 sayılı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Karamamenin 28. maddesi, 13.11.2001 tarih/2001/3529 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan Ürünlerin Piyasa Gözetimi ve Denetimine Dair Yönetmelik, 29.03.2014 tarih/28956 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Gübrelerin Piyasa Gözetimi ve Denetimi Yönetmeliği ile 18.03.2004 tarih/25406 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Tarımda Kullanılan Kimyevi Gübrelere Dair Yönetmel.;ğ(n 17. Maddesine dayanılarak hazırlanmıştır…’ denildiğini, T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından ihale sonucunda Bakanlıkla müvekkil şirket arasında 07.07.2017 tarihinde DNA Barkoad ile Gübre Takip Sistemi Kurulumu ve İşletilmesi Sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmenin imzalandığının Bakanlığın sitesinde yayınlanarak tüm gübre üreticilerine bildirildiğini ve müvekkil şirketin tek yetkili olduğunun belirtildiğini, sözleşmenin 15.maddesindeki gizlilik koşulu nedeniyle işbu sözleşmenin üretici firmalara verilmediğini, sözleşmenin 5. Maddesinde DNA Barkod ve kare kod birim fiyatlarının USD cinsinden belirlendiğini ve artış oranlarının nasıl yapılacağının her yıl Ocak ayının ilk 15 gün içerisinde belirlenen fiyatın BÜGEM tarafından kullanıcılara duyurulacağının belirtildiğini, sözleşmenin 11.1 maddesinde ise “…işbu sözleşme kapsamında yapılacak ödemelerin ABD Doları Merkez Bankası satış Kuru Karşılığı Türk Lirası olarak kullanıcılar tarafından ödenecektir, Ödemelerin Yüklenicinin bildireceği hesap numaralarına kullanıcılar tarafından gerçekleştirilecektir…’ hükmünün yer aldığını; davacıya gönderilen faturanın davacı şirketin kullanıp ücretlerini tahsil ettiği ürünlerle ilgili olduğunu, davacının ödediği ve ödemeye devam edeceği faturanın kullandığı ve fiyatını tüketicilere yansıtıp bedelini tahsil ettiği müvekkil tarafından davacının talebi üzerine üretilen ve davacıya teslim edilmiş olan DONA Barkod/DNA Banadrollerin ücreti olduğunu, müvekkil şirketin yaptığı GTS’nin kurulması ve işletilmesi işinin mütalaadâ belirtidiği gibi su veya doğalgaz sayaçlarının özel hukuk kişisine yaptırılıp kullanıcılara verilmesi ve sayaçların okunması görevinin bir özel hukuk kişisine verilmesi gibi bir iş olduğundan müvekkil şirketin verdiği hizmet karşılığı ücret almasının ve ücretini alamadığında ise sistemi kesmesinin veya ürün vermeyi kesmesinin doğal bir süreç olduğunu, davacının dava dilekçesinde taraflar arasında sözleşme ilişkisinin kurulmadığını ileri sürdüğünü, Yargıtay kararlarından anlaşılacağı üzere sözleşme ilişkisinin olabilmesi için illaki yazılı bir sözleşme olması gerekmediğini, davacının yetkili kıldığı kişi aracılığı ile talepte bulunduğuna ve müvekkil şirket tarafından bu talep kabul edilip DNA Barkod/DNA Bandrolleme işlemi yapıldığına ve davacı tarafından da kullanıldığına göre sözleşme ilişkisinin kurulmuş demek olduğunu, bedelin de TBK 207/3 maddesi uyarınca Bakanlığın sitesinde ilan edilen bedel olması sebebiyle sözleşmenin bu bedel üzerinden kurulmuş sayılması gerektiğini, davalı ile Bakanlık arasındaki sözleşmenin 11.2.maddesinde yüklenicinin ödeme yapmayan kullanıcılara DNA Barkod ve Karekod sağlamayacağının düzenlendiğini, bune göre davacının talebinin yersiz olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE :
Asıl dava; davalı tarafından düzenlenen 16.10.2019 tarih ve 987.937,95 TL bedelli fatura nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti gübre takip sisteminin davalı tarafından haksız olarak kullanıma kapatılmasının hukuka aykırı olduğunun tespiti, birleşen dava ise gübre takip sisteminin davalı tarafından kapatılması nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.
Tarımda kullanılan kimyevi gübrelerin paketleme aşamasından itibaren son kullanıcıya kadar olan takibinin sağlanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemek amacıyla Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yayımlanan 2017/17 sayılı tebliğ hazırlanmış ve bu tebliğ 06.04.2017 tarihli RG de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Tebliğin 5. maddesinde; üreticilerin piyasaya arz edilecek gübrelerin izlenebilirliğini sağlayacak şekilde takip sistemini kurmak ve uygulamak zorunda olduğu belirtilmiştir. Yayımlanan tebliğ idari işlem niteliğindedir. Tebliğ; El Yapımı Patlayıcı madde yapımında kullanılan nitrat bazlı gübrelerin takip edilmesi gerekliliğinin bir sonucu olup, bu amaçla Gübre Takip Sistemi kurulması ve kimyasal gübrelerin son tüketiciye ulaşıncaya kadar tüm aşamalarda takip edilmesi ve üretici konumunda olan davacının da bu gereklere uygun hareket etmesi kamu yayarının gereklerinden olduğu tartışmasızdır. Dava dilekçesinde her ne kadar tebliğ kapsamının sadece EYP yapımında kullanılan nitrat bazlı gübreleri kapsaması gerektiği her hangi bir tehlikesi bulunmayan gübreleri de kapsayacak şekilde düzenlemeye gidilmesinin hukuka aykırı olduğu öne sürülmüşse de bu iddianın tartışma yerinin adli yargı olmadığı açıktır.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğünün 29.06.2018 tarihli duyurusu ile tebliğ uyarınca bütün gübrelerde ambalaj içinin DNA barkod, ambalaj dışının karekod ile etiketlendirileceği, bununla ilgili tüm iş ve işlemlerin … Havacılık San. Tic. AŞ tarafından yürütüleceği, gübre sektöründe faaliyet gösteren lisanslı gerçek ve tüzel kişilerin GTS’ye kayıt olmaları gerektiği bildirilmiştir. Davacıya kayıt zorunluluğu getiren uygulama idari işlem ile tesis edilmiştir. Duyurunun dayanağı olan Tebliğin iptaline yönelik açılan dava Danıştay 10. Dairesinin 2018/3874 E. 2020/3574 K. Sayılı kararı ile reddedilmiştir.
Dava dilekçesinde; tebliğ kapsamında sadece davalı … San. Tic. AŞ’nin yetkilendirilmiş olmasının hukuka aykırı olduğu, yetkilendirme işleminin haksız rekabet teşkil ettiği, konuya ilişkin teknik düzenlemelerin bakanlıkça yapılması gerektiği üçüncü kişinin yetkilendirilmesinin tebliğ hükmüne aykırı olduğu öne sürülmüştür. Yetkilendirmenin haksız rekabet teşkil ettiği iddiası bakımından; haksız rekabet TTK 54. maddesinde genel olarak tanımlanmış ve haksız rekabet teşkil eden eylemler TTK 55. maddesinde örnekseme yolu ile sayılmıştır. Haksız rekabet genel olarak; rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar olarak tanımlanmıştır. Somut uyuşmazlık bakımından; Gübre Takip Sisteminin kurulması ve işletilmesinde idari bir karar ile davalı şirketin yetkilendirilmesinin Türk Ticaret Kanunu anlamında haksız rekabet teşkil etmediği kamu kurum ve kuruluşları eliyle yürütülmesi gereken bir hizmetin imtiyaz sözleşmesi ile özel teşebbüs eliyle yürütülmesinin mümkün olduğu değerlendirilmiştir.
06.04.2017 tarihli RG’de yayımlanan 2017/7 sayılı “Piyasaya Arz Edilen Gübrelerin İzlenmesine Yönelik Tebliğ’in 5. Maddesinde, DNA Barkot sisteminin kurulum ve işletilmesinin Bakanlık tarafından yapılacağı veya yaptırılacağı düzenlenmiştir. Kamu hizmetinin imtiyaz sözleşmesi ile tekel hakkı tanınan bir özel teşebbüse gördürülmesi mümkündür. Bu kapsamda davalı … ile Bakanlık arasında imzalanan sözleşmenin imtiyaz sözleşmesi niteliğinde olduğu ve dayanağının Tebliğin 5. Maddesi olduğu söylenebilir. İmtiyaz sahibinin ücret alma hakkı bulunmakta olup ancak söz konusu hizmetten alınacak ücret esas itibariyle idare tarafından belirlenmelidir. Nitekim idari ile davalı … arasında imzalanan sözleşmenin 5. Maddesinde birim fiyatlar belirlenmiş olup davalının fiyat belirleme yetkisinin olmadığı anlaşılmıştır.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğünün 29.06.2018 tarihli duyurusu ile ile yetkilendirilen davalı şirket tarafından gübre takip sisteminin kurulması ve işletilmesine ilişkin çalışmalar kapsamında sağlanan hizmetten davacının yararlandığı, davacı tarafından davalıya ürün siparişi verildiği, verilen siparişlerinin davalı tarafından yerine getirildiği, fatura içeriğindeki mal ve hizmetin davacıya teslim edildiği fatura bedelinin bir kısmının ödendiği uyuşmazlık konusu değildir. Ancak davacı Tebliğ uyarınca ürünlerine DNA markeri koymak ve bu DNA ile eşleştirilmiş etiketi de ürün ambalajına yapıştırmak zorunda olup, taraflar arasındaki ilişki davacının özgür iradesiyle girdiği bir sözleşme ilişkisi değildir. Bu çerçevede davalı tarafından kesilen 16.10.2019 tarih ve 987.937,95 TL bedelli faturanın tebliğ ve imtiyaz sözleşmesi hükümlerine uygun olup olmadığının değerlendirilmesi gerekecektir.
Davalı tarafından davacı adına düzenlenen ve dava konusu olan 16.10.2019 tarih ve 987.937,95 TL bedelli faturanın ürünlerin içine konulacak DNA ile eşleştirilecek ve ürünün ambalajına yapıştırılacak olan bandrollere ilişkin olduğu, davacı tarafça davalıya gönderilen e-postada 987.937,95 TL tutarındaki faturanın vade farksız olarak 6 taksitte ödeneceğinin belirtildiği, ilk iki taksitin davadan önce, üçüncü ve diğer taksitlerin davadan sonra ödenerek fatura borcunun kapatıldığı, ödemelerin ihtirazı kayıtla yapıldığı anlaşılmıştır.
Davalı ile idare arasında imzalanan sözleşmenin eki idari şartnamenin 1/c maddesinde sözleşme konusu hizmete dahil olan hususlar 8. Madde halinde sayılmıştır. Yine idari şartnamenin 2. Maddesinde sözleşme kapsamında yüklenicinin yerine getireceği tüm yükmlülüklerin maliyetinin satışı yapılacak olan DNA barkod bedelleri ile karşılanacağı, 5. Maddesinde üreticilerin kendileri için üretilmiş DNA barkotları ve karekodları sözleşmenin tarafı olan yüklenici ile sözleşmede anlaşılan bedel üzerinden satın alacakları, karekod oluşturma ve kodlama için ayrı ücret ödenmeyeceği öngörülmüştür. Mahkememizce alınan 09.02.2021 tarihli bilirkişi raporu ve 25.10.2021 tarihli ek raporda; Davalı tarafından davacı adına düzenlenen ve dava konusu olan 16.10.2019 tarihli “206.075 adet A tipi 60x60mm DNA Bandrol 25-50 kg, 129.695 adet A tipi 60x60mm DNA bandrol 25-50 kg, 96.397 adet B tipi katı 10-50 kg DNA bandrol” açıklamalı 987.937,95 TL bedelli 1 adet faturanın tebliğ ve imtiyaz sözleşmesi hükümlerine uygun olduğu, fatura bedelinin BÜGEM tarafından duyurulan birim fiyatlara uygun olduğu, faturadaki ürünlerin idari şartnamede bedele tabi ürünler arasında sayıldığı, bu nedenle davacı vekilinin 987.937,95 TL bedelli fatura uyarıca borçlu olunmadığının tespiti, bu faturaya istinaden yapılan 329.312,66 TL nin tahsili talebinin yerinde olmadığı belirtilmiştir.
Gübre Takip Sisteminin davalı tarafından kapatılarak davacının gübre satışının engellendiği, bu suretle davacının üretim kaybı yaşadığı iddiası bakımından yapılan değerlendirmede; davalı … AŞ’nin Tarım ve Ormancılık Bakanlığı ile imzaladığı imtiyaz sözleşmesinin 11.2 maddesinde; bakanlıkça belirlenen birim fiyatlara uygun ödeme yapmayan kullanıcılara DNA Barkot ve Kare kod sağlanmayacağı düzenlenmiş olup bunun dışında davalının Gübre Takip Sistemini kapatma gibi bir yetkisinin bulunmadığı, oysa davalının (b.kişi raporundaki tespit ve değerlendirmeye göre) 05.08.2019 – 09.08.2019 tarihleri arasında davacının Gübre Takip Sisteminden yararlanmasını engellediği, bu nedenle davacının gübre ürünlerinin bayilere sevkiyatını ve satışını engellediği belirlenmiştir. Konuyla ilgili bilirkişi raporundaki tespit ve değerlendirmeler çerçevesinde sistemin satışa kapatılmasının sevkiyatları engellediği, davacı firmanın önceden aldığı barkodlar ile üretime devam etmesinin önünde bir engel bulunmadığı, ürünü depoya alarak sonradan satış yapma imkanının bulunduğu, sistemin kapalı olduğu tarihler arasında davacının üretim kaybı yaşamadığı, sistemin kapalı olduğu dönem ile bunun öncesi ve sonrası sipariş tonajlarında farklılık bulunmadığı, sistemin davalı tarafından kapatılması ile oluşan zararın sevk ve teslimatın gecikmeli olarak yapılması nedeniyle sistemin kapalı olduğu süre kadar paradan mahrum kalma zararı (paraya geç kavuşma zararı) olarak nitelendirileceği, paradan mahrum kalma zararının ise avans faiz oranına göre hesaplanacağı, sistemin kapalı kaldığı dönem içinde sevki planlanan ürünler ve bedelleri üzerinden yapılan hesaplamada davacının zararının 16.460,84 TL olduğu belirtilmiştir.
Bilirkişi raporundaki tespit ve değerlendirmeler çerçevesinde davacının belirtilen dönemde üretim kaybı yaşamadığı, sistemin kapalı olduğu dönem öncesi ve sonrası sipariş tonajlarında farklılık bulunmadığı anlaşılmakla sistemin kapalı olduğu süreye ilişkin davacının zararının bu süreye ilişkin siparişlerin geç teslimi nedeniyle paraya geç kavuşma zararı olarak değerlendirilmesi gerektiği, belirtilen dönemlerde alınan sipariş tutarları üzerinden hesaplanan zararın 16.460,84 TL olduğu, davacının bunun dışında üretim kaybı adı ile talepte bulunamayacağı anlaşılmıştır.
Manevi tazminat istemi bakımından davalı … AŞ’nin idare ile imzaladığı imtiyaz sözleşmesi ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğünün 29.06.2018 tarihli duyurusu ile tebliğ uyarınca yetkilendirilen davalı … San. Tic. AŞ tarafından tebliğ ve İmtiyaz Sözleşmesi hükümlerine aykırı olarak Gübre Takip Sisteminin davacı tarafından kullanımının engellenmesinin davacının üretim kaybına yol açmadığı davalının bu eyleminin davacının ticari itibarını ve kişilik haklarını ne yönde zedelediğinin davacı tarafından somut olarak ortaya konulamadığı bu eylemin davacı yararına manevi tazminat ödenmesini gerektirir durum ve sonuç oluşturmadığından manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Çekişmenin giderilmesi istemine ilişkin uyuşmazlığın para ile ölçülebilir nitelikte olmadığı gözetilerek, (4.HD 2010/7623 E. 2010/8250 K.) davacı yararına nispi değil, maktu avukatlık ücreti takdir edilmiştir.
HÜKÜM :
ASIL DAVA;
Davacı vekilinin davaya konu 16.10.2019 tarih, 987.937,95 TL bedelli fatura nedeniyle menfi tespit istemi davadan sonra ödeme nedeniyle istirdata döndüğü nazara alınarak ödenen fatura bedelinin davalıdan tahsili talebinin reddine,
Gübre Takip Sistemi’nin davalı tarafından tek yanlı olarak kullanıma kapatılması eyleminin hukuka aykırı olduğunun tespiti ile bu suretle oluşan çekişmenin davacı yararına giderilmesine,
Karar ve İlam Harcı
Alınması gerekli 80,70 TL harçtan peşin alınan16.871,52 TL harcın düşümü ile arta kalan 16.790,82 TL harcın kararın kesinleşmesinden sonra istek halinde yatırana iadesine,
Çekişmenin önlenmesi talebi ile ilgili olarak davacı lehine hüküm tesis edildiğinden davacı tarafından dava açarken ödenen 44,40 TL başvurma harcı, 7,80 TL vekalet harcı, 89,60 TL tedbir harcı, 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 290,40 TL harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Arabuluculuk Kanunu 18A/13 maddesi uyarınca karar tarihinde yürürlükte bulunan Arabuluculuk Asagari Ücret Tarifesi uyarınca 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Yargılama Giderleri ve Gider Avansı
Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde YATIRANA İADESİNE,
Vekalet Ücreti
Kabul edilen kısım yönünden davacı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 3, 13 maddeleri gereğince hesaplanan takdiren 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
Reddedilen kısım üzerinden hesaplanan 66.446,90 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa ödenmesine,
BİRLEŞEN DAVA
Maddi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 16.460,84 TL’nin davalıdan tahsiline, alacağa dava tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına,
Fazlaya ilişkin isteminin reddine,
Manevi tazminat isteminin reddine,
Karar ve İlam Harcı
Alınması gerekli 1.124,44 TL harçtan peşin alınan 3.415,50 TL harcın düşümü ile arta kalan 2.291,06 TL harcın kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde yatırana iadesine,
Arabuluculuk Kanunu 18A/13 maddesi uyarınca karar tarihinde yürürlükte bulunan Arabuluculuk Asagari Ücret Tarifesi uyarınca 1.320,00 TL’nin red ve kabul oranına göre 1.211,36 TL’sinin davacıdan, 108,64 TL’sinin davalıdan alınarak alınarak hazineye gelir kaydına,
Yargılama Giderleri ve Gider Avansı
Davacı tarafından yapılan 128,25 TL yargılama giderinden red ve kabul oranına göre hesaplanan 10,56 TL’nin davalı tarafdan alınarak davacı tarafa ödenmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davacı tarafından dava açarken ödenen 54,40 TL başvurma harcı, 7,80 TL vekalet harcı, peşin harçtan mahsup edilen 1.124,44 TL harcın davalı tarafdan alınarak davacıya ödenmesine,
Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde YATIRANA İADESİNE,
Vekalet Ücreti
Davacı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 3, 13 maddeleri gereğince hesaplanan takdiren 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
Maddi tazminat istemi ile ilgili olarak reddedilen kısım üzerinden hesaplanan11.660,09 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa ödenmesine,
Manevi tazminat istemi ile ilgili olarak AAÜT 10. Madde uyarınca 5.100 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa ödenmesine
Dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oybirliği verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 13/04/2022
Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …