Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/718 E. 2021/429 K. 15.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/718 Esas
KARAR NO : 2021/429

Av. … -…

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/12/2019
KARAR TARİHİ : 15/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçelerinde, davalı hakkında Ankara…Müdürlüğünün 2018/15142 Esas sayılı dosyasından 01/01/2018 muavin defter ve cari hesap kayıtlarına istinaden 62.815,16 TL asıl alacak ve…467,50 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 68.282,66 TL üzerinden icra takibi başlatıldığını, müvekkil davalı borçluya sattığı mallara ilişkin fatura ve sevk irsaliyesi düzenlendiğini, icra takibinin 17.03.2016 tarihli irsaliye/fatura 26.600,00 TL, 09.08.2016 tarihli irsaliye/fatura 12.312,00 TL, 02.09.2016 tarihli irsaliye/fatura 16.690,17 TL, 05.07.2017 tarihli irsaliye/fatura 27.212,99 TL olmak üzere 4 adet faturaya bağlı alacağın tahsili olduğunu, davalının anılan fatura muhteviyatı muhtelif inşaat demirini aldığını ve bedelini ödediğini iddia ettiğini, davalının fatura bedellerini ödediğini yazılı belge ile ispat etmesi gerektiğini, davalının fatura bedellerini ödemediğini, bunun üzerine davalı aleyhine davalının haksız ve kötü niyetli itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek; itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçelerinde, takip konusu yapılan 03.07.2017 tarihli tediye makbuzunda yazılı 42.000,00 TL tutarlı borcun …Atisan şubesine ait müşteri çeki ile ödendiğini, 08.11.2017 tarihli 42.000,00 TL tutarlı tediye makbuzunda ismi yazılı…’in müvekkil şirket ile hiçbir ilişkisi ve bağının olmadığından anılan makbuzdaki borcun müvekkile ait olmadığını, …’e ait olduğunu, 17.03.2016 tarihli muhtelif inşaat demirine ait 26.000,00 TL tutarlı faturadaki malların alındığını ve fatura bedelinin de ödendiğini, 17.03.2016 tarihli 19.000,00 TL tutarlı sevk irsaliyesindeki imzanın müvekkile ait olmadığından müvekkilin böyle bir borcunun da bulunmadığını, 09.08.2016 tarihli 12.312,00 TL tutarlı malların alındığını ve fatura bedelinin de ödendiğini, 09.08.2016 tarihli 8.600,00 TL tutarlı sevk irsaliyesindeki imzanın müvekkile ait olmadığından müvekkilin böyle bir borcunun da bulunmadığını, 02.09.2016 tarihli 16.690,17 TL tutarlı malların alındığını ve fatura bedelinin de ödendiğini, 01.09.2016 tarihli tediye makbuzunda yazılı 20.000,00 TL tutarlı borç … Balıkçılık Gıda …Merkez şubesine ait müşteri çeki ile ödendiğini, 05.07.2017 tarihli 27.212,99 TL tutarlı faturanın müvekkile ait olmadığından böyle bir borcunun da olmadığını, 05.07.2017 tarihli 11.580,00 TL tutarlı sevk İrsaliyesindeki imzanın-ismin müvekkile ait olmadığından müvekkilin böyle bir borcunun da bulunmadığını, 02.09.2016 tarihli 8.860,00 TL tutarlı sevk irsaliyeli malların alındığını ve fatura bedelinin de ödendiğini, alıp bedelinin ödediği mallar olduğu gibi alınmayan malların da olduğunu, irsaliyelerdeki isim ve imzaların da kimlere ait olduğunu da bilmediklerini, dava konusu alacak miktarının tanıkla ispat edilemeyeceğinden tanık dinlenmesine muvafakat etmediklerini, müvekkil şirketin davacı yana herhangi bir borcunun bulunmadığını, müvekkilinin davacıdan zaman zaman maldığını, bu şirketin ve bir çok şirketin bir müşterisine mal vermeye başladığında alınan malın karşılığı hemen ödenmiyorsa ve zaman zaman da mal alınıyorsa ya açık bir senedi teminat olarak almakta ya da gayrimenkule ipotek koymakta olduklarını, müvekkilinin aldığı ve alacağı mallara karşılık teminat olarak açık bir bono verdiğini ve aldığı malların çoğunun bedelini peşin ödediğini, nakit para veremediği durumlarda da çek veya senet verdiğini, müvekkilinin yine bir mal aldığında aldığı mallara karşılık 13.500,00 TL lik bir senet verdiğini, bu senedi şirketin satış müdürü olan…’in yazdığını, müvekkilinin imza attığını, ancak müvekkilinin senet bedeinin ödediğini ve senedi geri aldığını, teminat olarak verilen ve borç bitince de verilen teminat sendi örneğini mahkemeye sunarak müvekkilinin bir borcu olsaydı hukuken ve mantıken müvekkilinin bu senedi ısrala talep edemeyeceğini, davacının da senedi ne hakla istiyorsun öde borcunu vereyim senedini şeklinde söyler olduğunu, davacının tanık bildirmesine muvafakatının olmadığını, Ankara… Müdürlüğünün 2017/23115 sayılı dosyaısna akmbiye senetlerine mahsulun yolla müvekkili ve Niyazi Taşdelen haklarında icra takibine geçildiğini, Ankara 5. İcradan yapılan takibin biraz öncesinde ve sonrasında davacıdan hiç mal alınmadığını, davacı tarafın haksız, hukuka aykırı beyan ve taleplerinin neticeten davasının reddi ile davacı taraf aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesinin talep etmiştir.
Davalı vekili 28.07.2020 tarihi dilekçesi ile dosyanın tekemmül ettiğinden bilirkişiye tevdiini talep etmiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE :
Dava, faturadan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinde itirazın iptali istemine ilişkindir.
Ankara…Müdürlüğünün 2018/15142 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklının … Grup Demir Çelik Yapı Malz. İnş. Madencilik Müh. Anonim Şirketi, borçlunun … olduğu; 62.815,16 TL asıl alacak, 5.467,50 TL işlemiş faiz ve ferilerinin tahsili için 20.12.2018 tarihinde icra takibi başlatıldığı, borçlunun itirazı üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
Davacı şirket tarafından Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı Dışkapı Vergi Dairesi Müdürlüğüne verilen FORM/Bs beyannamelerinin incelenmesinde; 2016 yılı Mart dönemi beyannamesinin 113. Satırında davalıya 22.542,00 TL mal ve hizmet satışının yapıldığı; 2016 yılı Eylül dönemi beyannamesinin 169. Satırında davalıya 10,433,00 TL mal ve hizmet satışının yapıldığı; 2016 yılı Ekim dönemi beyannamesinin 61. Satınnda davalıya 14.144,00 TL mal ve hizmet satışının yapıldığı; 2017 yılı Temmuz dönemi beyannamesinin 116. Satınnda davalıya 23.061,00 TL mal ve hizmet satışının yapıldığı anlaşılmıştır.
Davacının 2016-2017-2018 yılı muavin defter cari hesap dökümünün incelenmesinde; Taraflar arasında 17.03.2016 -06.112017 tarihleri arsında yapılan davaya konu fatura ve çekler karşılığında yapılan ticarete bağlı olarak, 120.A.087 Alıcılar Hesabının bir sonraki aya/yıla 62,815,16 TL borç bakiyeli devrettiği anlaşılmıştır.
Dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Bilirkişi rapor ve ek raporlarında; dosyada mevcut bilgi, belgeler ile davacı ticari defterleri ve muhasebe kayıtların üzerinde yapılan incelemeler sonucunda, davacı tarafa ait ticari defterlerin usulüne uygun tasdik ettirilip, işlendiğini, birbiri ile uyumlu olduğunu, HMK ve TTK’ya uygun olduğunu, taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin mevcut olmadığını, davaya konu fatura ve fatura içeriğine, davalı tarafın 8 günlük yasal süresi içerisinde bir itirazının olduğunu gösterir herhangi bir belgeye dosyasında rastlanmadığını, davalı tarafın ticari defter ve kayıtları ile ilgili belgelere rastlanılmadığı taraflar arasında 17.03.2016 – 06.112017 tarihleri arsında yapılan ticari iş ve işlemlere bağlı olarak yapılan ve iş bu davaya konu fatura ve çekler karşılığında 120.A.087 Alıcılar Hesabının bir sonraki aya/yıla 62.815,16 TL borç bakiyeli devrettiğini, bir başka ifadeyle davacı şirketin; davalı …’ten faturaya bağlı olarak 62.81546 TL tutarında alacaklı olduğunu, bildirmiştir.
Türk Hukukunda kural olarak her dava, dava tarihindeki durum ve koşullara göre karara bağlanır. Ancak itirazın iptali davaları icra takibine sıkı sıkıya bağlı davalardan olduğundan tarafların alacak borç durumu ve haklılık durumu icra takip tarihi itibariyle tespit edilir (Yargıtay …11/11/2015 tarih, 2015/5365 Esas, 2015/14528 K.; 14.11.2019 tarih, 2017/4726 E, 2019/5144 K,).
Yargıtay … Dairesi’nin 26.09.2018 tarih, 2018/2696 Esas ve 2018/3431 karar sayılı ilamına göre Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri Yasa’da belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir.Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır….” Yargıtay … Dairesi’nin 27.06.2016 tarih, 2015/6424 Esas ve 2016/3931 Karar sayılı ilamı da aynı yöndedir.
Davaya konu alacak bakımından ispat yükü davacı tarafta olmakla birlikte ticari davalarda, ya da iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatlanmalıdır. Ticari defterler kesin delillerdendir. Davacıda dava dilekçesinde ticari defterlere dayanmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir.
Kıymetli evrak nitelikli borç senedi mahiyetindedir (TTK m. 646). Borç senedi ise borç ikrarını içerir. Alacaklının düzenlediği makbuz veya icra memurunun verdiği aciz vesikası borç senedi niteliği taşımaz.
Kambiyo senetlerinin illetten mücerret olması ve bononun içerdiği hakkın senetten ayrı olarak ileri sürülememesi ve başkalarına da devredilememesi, vasıflı ve soyut bir borç ikrarı olması ilkeleri karşısında; eski borç ”asıl borç ilişkisi olarak” varlığını korumaktadır.
Yargıtay HGK’nun 13.06.2018 tarih, 2017/19-1627 2018/1187 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere ”Kıymetli evrak ve bu bağlamda bir kambiyo senedi, içerdiği hakkın senetten ayrı olarak ileri sürülemediği ve başkalarına da devredilemediği vasıflı ve soyut bir borç ikrarıdır 6102 s. TTK m.645 ve …, F.: Kıymetli Evrak Hukuku, 2.b., Ankara 1997, s.975; Kınacıoğlu, N.: Kıymetli Evrak Hukuku, 5.b., Ankara 1999, s.247).
Soyutluğun senede yüklediği ilk özellik, hamilin artık senette gösterilen alacağın alacaklısı olduğu konusunda, senetten başka bir delil sunmasına gerek bulunmaması; alacağını sadece bu senetle ispatlayabilmesidir (…, s.173; Poroy, R./Tekinalp, Ü.: Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, 15.bası, İstanbul 2001, s.25).
Türk hukuk öğretisinde kambiyo senetlerinin içerdiği hakkın doğumu konusundaki baskın görüş sözleşme teorisi ile açıklanmakta bu da güven ilkesi ile desteklenmektedir. Bu teoriye göre kambiyo senedinin düzenlenmesi ile içerdiği hak derhal vücut bulmaz, borcun doğumu için ayrıca senedin borç altına girmek kastıyla lehdara da verilmesi yani teslime ilişkin bir de ayni sözleşmenin mevcudiyeti gerekir (Bozer, A./Göle, C.: Kıymetli Evrak Hukuku, 7.b., Ankara 2017, s.21; …, A.L.: Kambiyo Senetlerinde Def’iler, İstanbul 2007, s.51; …, s.106; Kınacıoğlu, s.30 vd.). Bu sözleşmenin kurulması Türk Borçlar Kanunu’nun genel hükümleri gereği karşılıklı ve aynı yöndeki iradelerin açıklanması ile mümkündür. İradelerin açıklanması ve sakatlanması konusunda da aynı Kanunun hükümleri dikkate alınır.
Dava, cevap, dosya içerisinde toplanan deliller, ticari defterler, vergi kayıtları, icra dosyası, faturalar, bilirkişi raporları ve tüm dosya içeriğine göre;
Somut olayda; Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığı ancak mal alım satımına ilişkin ticari ilişki bulunduğu, Ankara…Müdürlüğünün 2018/15142 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklının … Grup Demir Çelik Yapı Malz. İnş. Madencilik Müh. Anonim Şirketi, borçlunun … olduğu; 62.815,16 TL asıl alacak, 5.467,50 TL işlemiş faiz ve ferilerinin tahsili için 20.12.2018 tarihinde icra takibi başlatıldığı, borçlunun itirazı üzerine takibin durduğu ve davanın yasal sürede açıldığı, 17.03.2016 tarihli irsaliye/fatura 26.600,00 TL, 09.08.2016 tarihli irsaliye/fatura 12.312,00 TL, 02.09.2016 tarihli irsaliye/fatura 16.690,17 TL, 05.07.2017 tarihli irsaliye/fatura 27.212,99 TL olmak üzere 4 adet faturalara davalı tarafın 8 günlük yasal süresi içerisinde bir itirazının olduğunu gösterir belge ibraz edilmediği, davaya konu faturaların tümünde imza ve kaşe olduğu, 02.09.2016 tarihli sevk irsaliyesinde … 05.07.2017 tarihli sevk irsaliyesinde Yusuf Güçlü isimlerinin de bulunduğu Haymana Sosyal Güvenlik Merkezinin 27.11.2020 tarihi cevabi yazısına göre faturada imzası bulunan Yusuf Güçlü’nün kimlik numarası bulunmadığından …’in çalışanı olup olmadığının bilinmediği ve davalı …’in kendi nam ve hesabına çalışan (4b) olduğu ve işveren kaydına rastlanmadığının bildirildiği, davalı taraf cevap dilekçesinde 03.07.2017 tarihli tediye makbuzunda yazılı 42.000,00 TL’lik borcun müvekkili tarafından müşteri çeki ile ödendiğini, 08.11.2017 tarihli tediye makbuzunda yazılı 42.000,00 TL lik borcun müvekkiline ait olmadığını, imzanın Niyazi Taşdelene ait olduğunu, 17.03.2016 tarihli 26.600,00 TL faturadaki malların parasını müvekkilinin ödediğini, ancak sevk irsaliyesi altındaki imzanın müvekkiline ait olmadığını, 09.08.2016 tarihli faturadaki 12.312,00 TL lik mal bedelini müvekkilinin ödediğini ve sevk irsaliyesi altındaki imzanın müvekkiline ait olmadığını, 02.09.2016 tarihli faturada belirtinlen 16.690,17 TL alınan malların bedelinin müvekkilince ödendiğini, 02.09.2016 tarihli sevk irsaliyesindeki 8.860,00 TL’lik malları müvekkilinin aldığını ve bedelini de ödediğini, 01.09.2016 tarihli tediye makbuzunda yazılı 20.000,00 TL lik malların bedelinin … Balıkçılık Gıda …Merkez Şubesine ait müvekkili tarafından verilen müşteri çeki ile ödendiğini, 05.07.2017 tarihli faurada yazılı 27.212,99 TL lik bir borcun müvekkilinin olmadığı gibi aynı tarihli 11.580,00 TL lik böyle bir borcun olmadığı ve irsaliyedeki ismin de imzanın da müvekkiline ait olmadığını beyan ettiği; ancak ödemelere ilişkin makbuzların ibraz olunmadığı davalı tarafça ödendiği ileri sürülen çekle ödemelerin yine ileri sürülen fatura alacağına yönelik olarak kambiyo senetlerinin illetten mücerret olması ve çekin ve bononun içerdiği hakların senetten ayrı olarak ileri sürülememesi ve başkalarına da devredilememesi, vasıflı ve soyut bir borç ikrarı olması ve senede yüklenen ispatla ilgili asıl borç ilişkisi olarak varlığını koruduğu ilkeleri karşısında mevcut delil durumuna göre;
Davaya konu olan bir kısım fatura karşılığında mal alış satışı yapıldığının taraflarca kabul edildiği, fatura ve dayanak sevk irsaliyesine ilişkin bir kısmının ödendiği bir kısmında ise imzanın kabul edilmediği ancak tüm faturaların ise sevk irsaliyeli imzalı olduğu, ödendiği ileri sürülen ve ispata yarar davalı ticari defterlerin ve ödeme makbuzlarının ibraz olunmadığı, ibraz olunan davacı 2016-2017-2018 yılı muavin defter cari hesap dökümünde ise 120.A.087 alıcılar hesabının bir sonraki aya/yıla 62,815,16 TL borç bakiyeli devrettiği ve davacı vergi kayıtlarının mal satımına uygun olarak düzenlenmiş olduğu anlaşılmakla; davanın kabulü ile; davalının Ankara…Müdürlüğünün 2018/15142 Esas sayılı takip dosyasında yaptığı itirazın iptali ile takibin 62.815,16 TL asıl alacak olmak üzere takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek üzere devamına, asıl alacağın %20’si oranında olan 12.563,03 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
Anlatılan nedenlerle;
HÜKÜM :
1-Davanın Kabulü ile;
2-Davalının Ankara…Müdürlüğünün 2018/15142 Esas sayılı takip dosyasında yaptığı itirazın iptali ile takibin 62.815,16 TL asıl alacak olmak üzere takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek üzere devamına
3-Asıl alacağın %20’si oranında olan 12.563,03 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
4.Davacı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 3, 13 maddeleri gereğince hesaplanan takdiren 8.965,97 TL vekalet ücretinin davalı tarafdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 50,80 TL başvuru ve vekalet harcı, 1.500,00 TL bilirkişi ücreti, 123,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 1.673,80 TL yargılama giderinin davalı tarafdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
6-Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde YATIRANA İADESİNE,
7-.Alınması gerekli 4.290,90 TL harçtan peşin ve derkenarla alınan 1.072,74 TL harcın düşümü ile arta kalan 3.559,58 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
8-Peşin ve derkenarla alınan 1.072,74 TL harcın davalı tarafdan alınarak davacıya ödenmesine,
9-Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflar anlaşamadıklarından, Arabuluculuk Yönetmeliği 26/2 maddesi uyarınca Bakanlık bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin, davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 15/06/2021
Katip …

Hakim …