Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/681 E. 2021/471 K. 25.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/681 Esas
KARAR NO : 2021/471

DAVA : Alacak (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
DAVA TARİHİ : 09/12/2019
KARAR TARİHİ : 25/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satıma Konu Malın İadesi) davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin Türkiye savunma sanayisi kapsamında AS 9100 kalite belgesine sahip bir şirket olduğunu, …’ye uçak parçaları ve montaj malzemeleri ürettiğini, AS 9100’ün Havacılık ve Uzay Kalite Yönetim Sistemlerinde yaygın olarak kabul edilen ve havacılık ve uzay endüstrisi için standartlaşmayı hedefleyen bir kalite yönetim sistemi belgesi olduğunu, bu belgeyi alabilmek için bir kısım standartların sağlanması gerektiğini, bu standartların en önemlisinin ise kullanılan parçaların ve hammaddelerinin lisanslı olması olduğunu, müvekkili şirketin uçak parçaları imalatında kullanılan malzemelerin üretiminde kullanmak üzere 245*720*1660 ST-37 ölçülerinde 2 (adet) malzeme almak için davalı şirkete 9 Eylül 2019 tarihinde mail gönderdiği ve bu doğrultuda davalı şirketin de 9 Eylül 2019 tarihinde müvekkili şirkete ücretleri gösterir mail ile cevap verdiğini, akabinde proforma faturanın müvekkilinin mail adresine gönderdiği, proforma faturanın gönderilmesi akabinde, siparişe ilişkin mailin davalı şirkete 10 Eylül 2019 tarihinde iletildiği ve bu doğrultuda 20.000,00 TL ön avans ödemesi yapıldığını, davalı şirketin bilahare 15 Eylül 2019 tarihinde gönderdiği mail ile “kesimin pazartesi hazır olacağı, sevkiyat için kalan ödemenin yapılması gerektiği, proforma faturanın revize edilerek tekrar ekte sunulduğu” şeklinde açıklama yaptığını, buna karşılık müvekkili şirketin 16 Eylül 2019 tarihinde davalıya gönderdiği mail ile ısrarla “ürün sertifikasını” istediğini, davalı şirket tarafından aynı gün sertifikanın mail ekinde gönderildiği beyan edildiğini ancak gönderilen mailin müvekkili şirket tarafından açılamadığını, müvekkilinin sertifikayı görmeden kalan ödemeyi yapmak istemediği için kalan tutarın davalı şirkete gönderilmediğini, sertifikayı gören müvekkili şirketin ödeme tutarı olan 17.111,11 TL’yi davalı şirkete ödendiğini, ayrıca kesim ve nakliye için 1.358,31 TL ödendiğini, davalı tarafından gönderilen ürünler kontrol edildiğinde; gözle görülür bir şekilde derinlemesine çatlaklar olduğunun tespit edildiğini ve bu durumun davalı şirkete 21.09.2019 tarihinde resimler eklenmek suretiyle mail olarak bildirildiğini, maile cevap verilmemesi üzerine müvekkil şirketin 23.09.2019 tarihinde “ayıplı ürünlerin yerine malzeme tedariki edemedikleri için aciliyet olarak başka firmadan ürün alınacağı ve geri iade için kesin dönüş yapılması” mail yolu ile davalı şirkete bildirildiği, davalı şirketin 25 Eylül 2019 tarihinde müvekkili şirkete cevap olarak gönderdiği mailde; gönderilen ürünün lisanssız olduğunu bildirdiklerini, müvekkili şirketin de bu durumu bildiğini, bu nedenle kati olarak iade alınamayacağını beyan ettikleri ve müvekkilinin göndermiş olduğu iade faturasını iade ettiklerini, müvekkili şirket tarafından noter kanalıyla davalıya göndermiş olduğu 30.09.2019 tarihli ve 30038 yevmiye numaralı ihtarnamede sözleşmeden dönüldüğünü belirterek, ödenen paranın iadesinin talep edildiği, davalı tarafın müvekkiline sattığı ürünlerin, gerek derin çatlaklar nedeniyle ayıplı olması ve gerekse davalının vaat ettiği gibi sertifikalı olmaması nedenlerinden dolayı satış sözleşmesinden haklı olarak dönülmüş olduğunu belirterek fazlaya dair her türlü haklan saklı kalmak üzere sözleşmenin iptali ile müvekkili tarafından ödenen 38.469,42 TL’nin işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket nezdinde çalışan … tarafından 09.09.2019 tarihinde mail ile 720*1660*245mm 2 adet plaka (çelik) talebinde bulunulduğunu, verilen sipariş talebinde üretim spekti test raporları, çatlak kontrol testi yada sertifika talebinde bulunulmadığını, bu tür malzemelerde ve imalatlarda, alıcı firmanın teknik spekt laminasyon talebinde bulunduğunu, mutlaka sipariş talebinde belirtmek zorunda olduğu, işbu piyasadaki genel uygulama gereği alıcı firma tarafından satın alınan plakalarda çatlak göz ardı edilecek durumlarda laminasyon (çatlak test raporu) ya da sertifika talebinde bulunulmadığını, davacı şirket tarafından satın alman ürünün garanti kapsamında sayılabilmesi için, laminasyon (çatlak test raporu) ve 3.2 sertifikasının bulunmasının şart olduğu, sertifika, çatlak raporu ve teknik spektleri tam olan ürünlerin garanti kapsamında olacağını, davacı şirket tarafından ne mail yoluyla ne de çalışanları ile yapılan sözlü görüşmelerde, müvekkili şirketten hiçbir aşamada laminasyon (çatlak kontrol test raporu) talebinde bulunulmadığını, davacı tarafın talep ettiği ürün, normal standart ürün kapsamında olmadığından, müvekkili şirket çalıştığı toptancı ve ithalatçı firmalar ile görüşmeler yaptığı ve … San. Tic. Ltd. Şti ithalatçı firmasında 245*1800*1800 mm boyutunda 1 adet plaka olduğunun öğrenildiği ve davacı şirket çalışanı …’e müvekkili şirket tarafından temin edilebilecek ürün ve boyutlarının telefon aracılığı ile bildirildiğini, müvekkili şirket’in sadece ürünün temin edilmesi yönünde bir sözleşme yapıldığını, ürünün kesilmesi ve nakliyesinin yapılmadığının davacı şirkete bildirildiğini ancak davacı Şirket çalışanı … tarafından projenin acil olması ve Ankara’da kesim işinin daha maliyetli olması nedeniyle kesim ve nakliye yönünden müvekkili şirketten destek istediğini, davacı şirket çalışanı … tarafından müvekkili şirkete kesim onayı verildiğini, müvekkili şirket tarafından, davacı şirkete ürünün garanti kapsamında olmaması nedeniyle kesim işlemi yapılması halinde herhangi bir ücret iadesi yapılamayacağının açıkça izah edildiği ve kesime girmeden önce satın aldıkları ürünü (sertifikasız serbest stok malzeme olması ve garanti kapsamında olmamasından dolayı) bizzat kontrol edip etmeyeceklerinin sorulduğu, davacı şirket çalışanı tarafından “sertifikasız serbest blok malzeme olmasından dolayı ve projesinde geç kaldığı için bu malzemenin kesilerek hemen Ankara’ya gönderilmesi gerektiği” söylenerek kesim işlemine onay verildiğini, davacı şirket tarafından kesim onayı verilmesi üzerine 250*1800*1800 mm boyutunda 1 adet plaka, kesim için… Servis Merkezi’ne gönderildiğini, müvekkili şirket tarafından ürünün sertifikasız serbest stok malzeme olduğu, garanti kapsamında olmadığı ve herhangi bir şekilde 3.2. sertifika göndermeyeceğinin bildirildiğini, davayı kabul anlamına gelmemek üzere, davaya konu ürün çelik plaka olup, hurda değeri olan bir ürün olduğu, bu nedenle yapılacak bilirkişi incelemesinde davaya konu ürünün hurda değerinin hesaplanarak, davacı taralından talep edilen tazminat tutarından düşülmesi gerektiğini savunmuş davanın reddine, davaya konu ürünün hurda değerinin hesaplanarak, davacı tarafından talep edilen tazminat tutarından düşülmesine karar verilmesi talep etmiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesinden dönme ve iş bedelinin avans faizi ile birlikte iadesi istemine ilişkindir.
Arabuluculuk son tutanağı, fatura örnekleri, ihtarname, mail yazışmaları, bilirkişi raporu ve diğer bilgi belgeler dosyada mevcuttur.
Davalı yanın ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi için talimat yazılmıştır.
Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi kanalı ile alınan bilirkişi raporunun sonuç kısmında özetle; davalı şirkete ait 2019 yılı ticari defterlerinin açılış tasdikleri ile yıl sonunda yapılması gereken kapanış tasdiklerinin yasal süresinde usulüne uygun yapılmış olduğu ve davalı şirketin 2019 yılı ticari defterlerini TTK. hükümlerine göre usulüne uygun tutmasından dolayı davalı şirketin 2019 yılı ticari defterlerinin sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, davalı şirketin defterlerinin incelenmesinde; davalı şirketin düzenlediği faturadan kaynaklı olarak 31/12/2019 tarihi itibariyle her ne kadar 37.111,11 TL alacağının bulunduğu tespit edilmiş olsa da davalı şirket yetkilisi tarafından inceleme esasında banka dekontları da ibraz edildiğini, davalı şirketin fatura bedelinin 37.111,11 TL’sini banka aracılığı ile tahsil ettiği, kalan 1.358,31 TL’sinin ise nakit olarak tahsil ettiği, davalı şirketin banka dekontlarını ticari defterlerinde kayıt altında almadığı, davalı şirketin davacı yandan herhangi bir alacağının bulunmadığını bildirmiştir.
Dosya üzerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmıştır. Keşif mahalli ve kayıtları makine mühendisi, mali müşavir ve nitelikli hesap uzmanı eşliğinde mahkememizce yerinde incelenmiştir.
Keşif sonrası alınan bilirkişi kurulu raporlarının sonuç kısmında özetle; Dava konusu ürünün ayıplı olduğu ve sertifikasının bulunmadığı, ayıbın malzemenin kullanılma imkanını ortadan kaldırdığı, davacının, kendisine teslim edilen(sevk irsaliye tarihi 18.09.2019) ürünü inceleyerek, davalıyı 21.09.2019 tarihinde bu durumdan haberdar ettiği, ayıp ihbarının süresinde olduğu, davacının, dava konusu ürünü davalıya teslim etmek kaydıyla, kendisine 38.498,42 TL’nin ödenmesi talep edebileceği, talep uyarınca dava tarihinden itibaren TCMB avans faizi uygulanabileceği görüşü bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu dosya kapsamı ve delil durumuna uygun olup, hükme esas alınmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen sözleşme niteliği itibariyle 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi olup, davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği, tam olarak iki tarafa borç yükleyen sözleşmedir.
Somut olayda davacı şirket yetkilisince 09.09.2019 tarihinde, davalı yana çelik plaka siparişi için mail gönderildiği, davalı tarafından 10.09.2019 tarihli ve KDV dahil toplam 35.754,00 TL tutarlı birim fiyatlı günlük teklif mektubunun davacıya gönderildiği, burada, ürünün; “ST37 kalite, siyah saç, kalınlık 245,00 mm, genişlik 1.800,00 mm, uzunluk 1.800,00 mm ve ağırlık 6.350,50 Kg” özelliklerine sahip olduğunun davacıya bildirdiği, daha sonra tarafların vardığı mutabakat sonucunda, davalı tarafından davacıya 15.09.2019 tarihli ve KDV dahil toplam 38.469,42 TL tutarlı ikinci birim fiyatlı günlük teklif mektubunun gönderildiği, burada satışa konu ürünün özelliklerinin, 10.09.2019 tarihli mektuptan farklı olarak, “kalınlık 250,00 mm ve ağırlık 6.840,00 Kg” olarak belirtildiği, dosya kapsamındaki e-posta yazışmalarından, tarafların ikinci teklif mektubunda özellikleri ve fiyatı bildirilen ürün konusunda anlaşmaya vardıkları ve sözleşme ilişkisinin bu şekilde kurulduğu görülmüştür. Nitekim, tarafların iddia ve savunmalarından, teslim edilen ürünün ikinci teklif mektubunda nitelikleri ve fiyatı yazılı ürün olduğu anlaşılmıştır.
Davacı taraf, davalının teslim ettiği ürünün ayıplı olduğunu belirterek, sözleşmeden dönme ve ödenen iş bedelinin iadesini talep etmiş, davalı ise eserin ayıplı olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Ayıp, yasa ya da sözleşme hükümleri gereğince, bir eser veya malda bulunması gereken niteliklerin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bozuklukların bulunmasıdır. Yüklenici, iş sahibine olan borçlarına aykırı olarak, imâlini yüklendiği eserin ayıplı olması durumunda; açık ayıplarda Türk Borçlar Kanunu’nun 474. gizli ayıplarda ise 477. maddeleri hükümlerine uygun olarak ihbarda bulunduğu takdirde, aynı Kanun’un 475. maddesinde tanınan haklardan yararlanabilir. Şayet, imâl edilen eserde ayıp varsa, iş sahibi tarafından süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunulması şartıyla sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan Türk Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinde sayılan seçimlik haklarından birisini kullanabilir. Bu hakkın kullanması için iş sahibi tarafından ayrı bir dava açılabileceği gibi, yüklenici tarafından aleyhine açılmış olan bir davada da bu hususu def’i olarak ileri sürebilir. Sözü edilen Türk Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinde eser iş sahibinin kullanamayacağı ve hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde kusurlu veya sözleşme hükümlerine aykırı olursa iş sahibinin eseri kabulden kaçınabileceği ve bu hususta yüklenicinin kusuru bulunursa zarar ve ziyan da isteyebileceği, aynı maddenin 2. fıkrasında ayıbın eserin reddini gerektirecek nitelikte bulunmaması halinde iş sahibinin işin kıymetinin noksanı nispetinde bedelden indirim ve eğer o işin onarımı büyük bir masrafı gerektirmez ise yükleniciyi onarmaya mecbur edebileceği hükmü getirilmiştir. Bunlar eserin ayıplı olması halinde iş sahibinin haiz olduğu haklardır.
Taraf iddia ve savunmaları, mahallinde yapılan keşif, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından; taraflar arasında “ST37 kalite, siyah saç, kalınlık 250,00 mm, uzunluk 1.800,00 mm ve ağırlık 6.840,00 Kg” özelliklerine sahip çelik plakaların KDV dahil toplam 38.469,42 TL bedelle davacıya teslimi konusunda anlaşma sağlandığı, plakaların 18.09.2019 tarihinde davacıya teslim edildiği, davacının 4 gün sonra 21.09.2019 tarihinde plakaların ayıplı olduğunu davalıya bildirdiği, akabinde sözleşmeden dönme iradesini bildirerek bedelin iadesini istediği görülmüştür. Dava konusu plakalar üzerinde yapılan keşif sonrası dosyaya kazandırılan bilirkişi raporunda; dava konusu çelik plakaların, tarafların mutabık kaldığı ikinci teklif mektubunda belirtilen ölçü ve ağırlık şartlarını taşımakla birlikte; ürünlerde gözle görülür şekilde derin çatlaklıklar, damarlanmalar olduğu, sertifikalı ürün niteliklerine sahip olmadığı tespit edilmiştir.
Davacı 18.09.2019 tarihinde teslim aldığı çelik plakaların, teslim anında ayıplı olduğunu ve sertifikasının bulunmadığını, 4 gün sonra 21.09.2019 tarihinde davalıya bildirmek suretiyle ayıp ihbar yükümlülüğünü süresinde yerine getirmiş, 23.09.2019 tarihinde ise ayıplı ürünlerin iade alınmasını istemiştir. Dava konusu çelik plakaların, ayıplı ve ayıp ihbarının da süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra davacının sözleşmeden dönerek bedel iadesini isteme hakkını kullanıp kullanamayacağının değerlendirilmesi gerekmektedir. Davacı, Türk Havacılık ve Uzay Sanayi A.Ş.(…)’ye uçak parçaları ve montaj malzemeleri üreten bir şirkettir. Hükme esas alınan bilirkişi raporuyla, çelik plakalarda gözle görülür şekilde derin çatlaklıklar, damarlanmalar olduğu ve plakaların sertifikasının bulunmadığı, mevcut ayıpların, plakaların uçak parçalarının üretiminde ve montaj malzemelerinde kullanılma imkanını ortadan kaldırdığı tespit edildiğinden, davacının ürünü kabule zorlanmayacağı ve sözleşmeden dönme hakkını kullanabileceği kabul edilmiştir. Şu duruma göre, sözleşmeden dönme talebinde haklı olduğu anlaşılan davacının davasının kabulüne, taraflar arasında ihtilaflı olmayan 38.469,42 TL ürün bedelinin (faiz başlangıcı için tarih bildirilmediğinden) dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ayıplı ürünlerin mevcut haliyle davalıya teslimine karar verilmiştir.
Her ne kadar, davalı şirket, dava konusu ürünün sertifikalı olacağı yönündeki davacı iddiasına karşı çıkmış, taraflar arasında ürünlerin sertifikalı olacağına dair bir anlaşma olmadığını savunmuş ve yanısıra plakaların, içinde metalurji mühendisi olan bir bilirkişi heyetine incelettirerek rapor alınmasını istemiş ise de; davacı şirket yetkilisi tarafından davalıya gönderilen 10.09.2019 tarihli mailde; “Ekte yer alan ST-37 ham malzeme lazer kesimli olarak nakliye tarafınıza ait siparişimizdir. Avans miktarı 20.000 TL olarak hesabınıza havale gönderilecektir. Ürün sertifikasını göndermenizi rica ederiz.”, 16.09.2019 tarihli mailde ise; “Teslimat için pazartesi bizde olmasını konuşmuştuk ve ürün sertifikasını mail atmanızı rica ederiz.” ifadelerine yer verildiği, davalı şirket tarafından, davacı şirket yetkilisine gönderilen 17.09.2019 tarihli cevabi mail ile de; “Sertifika ekte bilginize sunulmuştur. Ödeme onayı gelmediği için sevkiyat yapılamamış dekont bilgisi göndermenizi rica ederiz.” denildiği görülmüş olup, bu halde talep edilen ürünlerin sertifikalı olacağı konusunda tarafların mutabık kaldığı, davalı yanın ürünlerin sertifikalı olmadığı konusunda anlaşma bulunmadığı savunmasının yerinde olmadığı kanaatine varılmış, keşif mahallinde mahkeme gözlemine de yansıyan dava konusu plakalar üzerindeki gözle görülür çatlaklıkların ve damarlanmaların tespiti için içinde metalurji mühendisi olan farklı bir heyetten rapor alınmasının dosyaya bir yenilik katmayacağı müşahede edilmiş, davalının bu yönlere yönelik savunma ve talepleri kabul görmemiştir.
HÜKÜM :
1-Davanın kabulüne, taraflar arasında yapılan sözleşmenin feshine, 38.469,42 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2-Davacının elinde bulundurduğu sözleşme konusu malzemelerin mevcut haliyle davalıya iadesine,
3-Davacı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 3, 13 maddeleri gereğince hesaplanan takdiren 5.770,41 TL vekalet ücretinin davalı tarafdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
4-Davacı tarafından aşağıda dökümü yapılan 3.863,20 TL yargılama giderinin davalı tarafdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
5-Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-.Alınması gerekli 2.627,85 TL harçtan peşin alınan 656,97 TL harcın düşümü ile arta kalan 1.970,88 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
7-Peşin alınan 656,97 TL harcın davalı tarafdan alınarak davacıya ödenmesine,
8-Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflar anlaşamadıklarından, Arabuluculuk Yönetmeliği 26/2 maddesi uyarınca Bakanlık bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin, davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 25/06/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

DAVACI YARGILAMA GİDERLERİ
Vekalet Harcı 6,40 TL
Posta masrafı 127,50 TL
Başvurma harcı 44,40 TL
Bilirkişi ücreti 2.800,00 TL
Keşif harcı 384,90 TL
Keşif araç masrafı 500,00 TL
TOPLAM 3.863,20 TL