Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/360 E. 2022/252 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/360 Esas – 2022/252
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/360 Esas
KARAR NO : 2022/252

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 13/07/2011
KARAR TARİHİ : 14/04/2022
KARAR Y.TARİHİ : 27/04/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçelerinde, müvekkilinin davalı banka ile asıl borçlu … arasında imzalanan 03/05/2005 tarihli Genel Taahhütnamesinde 5.000,00 TL ile sınırlı olmak üzere kefil olduğunu, sözleşmenin bir suretinin müvekkiline verilmediğini, müvekkiline ihtar ve tarih kısımları boş olan sözleşme imzalattırıldığını, banka tarafından hile ile taahhütname tutarının sonradan gerçeğe aykırı doldurulduğunu, sözleşmenin imzalandığı tarihte müvekkilinin Elmadağ’da küçük bir işletmesinin bulunduğunu, 250.000,00 TL gibi bir tutara kefil olmasının mümkün olmadığını, asıl borçlunun ödemede acze düşmesi sonucu müvekkilinin borçlu konumuna sokulduğunu, müvekkili ile aynı durumda olan kefillerden … aleyhine davalı … Varlık Yönetimi A.Ş. tarafından açılan itirazın iptali davasının Elmadağ Sulh Hukuk Mahkemesince reddedildiğini belirterek, müvekkilinin davalılara 01/01/2005 tarihli Genel Taahhütname uyarınca 245.000,00 TL yönünden borçlu olmadığının tespitine, müvekkili aleyhine davalılar tarafından başlatılmış olan icra takipleri nedeniyle kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Temlik eden Davalı … vekili cevap dilekçelerinde, dava konusu banka alacağının bir kısmının, müvekkili banka tarafından diğer davalı … Varlık Yönetim A.Ş’ye devir ve temlik edildiğini, müvekkilinin alacaklı sıfatı kalmadığından davanın öncelikle husumetten reddi gerektiğini, müvekkili banka ile dava dışı … arasında 01/01/2005 tarihli, 250.000,00 YTL miktarlı Genel Kredi Taahhütnamesi imzalandığını, davacının söz konusu taahhütnameyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, müvekkili tarafından, asıl borçlu …’e krediler kullandırıldığını, asıl borçlu tarafından kredi borçlarının ödenmediğini, davacı ile asıl borçluya ihtarname gönderildiğini, davacının ihtara herhangi bir itirazda bulunmadığını ve ihtarda belirtilen borcu ödemediğini, bunun üzerine icra takibi başlatıldığını, davacının tebliğ edilen ödeme emrine itiraz etmemesi üzerine takibin kesinleştiğini, müvekkilinin dava konusu ihtardan kaynaklanan alacağını tüm ferileriyle diğer davalı … Varlık Yönetimi A.Ş’ye devir ve temlik ettiğini, davacının, dava dışı asıl borçluya kullandırılan ve kullanacağı kredilere sözleşme gereği kefil olduğundan sorumluluğu bulunduğunu belirterek; davanın öncelikle temlik edilen alacaklar yönünden husumetten reddine, davamında esastan reddi ile her türlü yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalı … Varlık Yönetimi A.Ş tarafından dosyaya yazılı bir cevap sunulmadığı, 20/12/2011 tarihli duruşmada davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
YARGILAMA VE GEREKÇE :
Dava, davalı banka (temlik eden) ile dava dışı asıl borçlu … arasında imzalanan 03/05/2005 tarihli Genel Taahhütnamesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalayan davacının, davalı tarafından başlatılan icra takiplerinde borçlu olmadığının tespiti istemlerine ilişkindir.
Dosya, Ankara 3. Tüketici Mahkemesi’nin 14/04/2011 tarihli görevsizlik kararı üzerine mahkememize tevzi edilmiş, mahkememizce yapılan yargılama sonucunda 22/03/2016 tarih, 2014/679 E, 2016/197 K, sayılı kararı ile davanın reddine, tazminat istemlerinin reddine dair karar verildiği, bu karara karşı davacı tarafından temyiz kanun yoluna başvurulduğu, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2016/16862 E, 2017/3870 K, sayılı kararı ile hükmün davacı yararına bozulmasına karar verildiği, bu karara karşı temlik eden ve temlik alan davalılar tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuş olup; Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2017/4641 E, 2019/2496 K, sayılı kararı ile karar düzeltme istemlerinin reddine dair karar verildiği anlaşılmıştır.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin bozma ilamında; davacının kefil sıfatıyla, boş olarak imzaladığı genel kredi sözleşmesinin sonradan davalı bankaca anlaşmaya aykırı şekilde doldurulduğu iddiasının; davalı bankaca bankacılık mevzuatı gereğince tutulması gereken kayıtların olmaması, ibraz edilmemesi veya edilememesi nedeniyle ve ibraz edilen belgelerde yer alan aykırı, uyumsuz ve anlamsız kayıtlarla ispat edildiğini, ayrıca 5083 sayılı kanunla Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin para biriminin Yeni Türk Lirası olarak belirlendiği ilk günün 01.01.2005 Cumartesi günü olup dava konusu sözleşmenin bu tarihte 250.000,00 YTL limitli olarak imzalandığını, bu sözleşme ile kredi verilen kredi müşterisi dava dışı …. 31.12.2014 tarihli bilonçoya göre özkaynağının 10.000,00 TL(Eski TL), borçlarının 59.631,48 TL(Eski TL) olduğunun anlaşıldığını, bu kişiye bir gün sonra açıldığı ileri sürülen 250.000,00YTL kredinin, Eski TL karşılığının 250.000.000.000,00 Eski TL olduğunu, mahkemece verilen kararın gerekçesinde, bankacı bilirkişinin raporunun hiç irdelenmemiş olmasının ve bu rapora neden itibar edilmediğine değinilmemesinin doğru olmadığını, teknik bir husus olan bankacılık işlemleri hakkındaki mevcut raporun benimsenmemesi halinde başka bir bilirkişiden rapor alınmamasının yerinde olmadığını, ayrıca davalı bankanın Elmadağı Şubesi bireysel müşteri ilişkileri yöneticisi hakkında kamu davası açıldığının ve davalı bankaca iş aktinin de feshedildiğinin dosya içeriğinden anlaşıldığını, mahkemece tahkikatın tamamlanması ve elde edilecek uygun sonuç dairesince yeterli gerekçeye sahip bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olmasının doğru bulunmadığını belirterek kararın bozulmasına karar vermiştir.
Mahkememizce 28/11/2019 tarihli duruşmada, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş, bozma ilamı uyarınca eksik hususlar tamamlanarak dosya üzerinde ek bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup; 14/01/2022 tarihli ek rapor dosya içerisinde mevcuttur.
Davalı bankanın Elmadağ Şubesi’ndeki kredi işlemlerinde gerçekleştirilen usulsüz işlemlerle ilgili olarak Banka Müfettişleri tarafından yapılan soruşturma sonucunda düzenlenen 15.08.2008 tarihli ve 49/18 sayılı Soruşturma Raporunda ve Rapora istinaden yapılan suç duyurusu sonucunda ….Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2011/179 E. sayılı dosyasında dava açılmıştır. ….Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2011/179 E. sayılı dosyasına ait evrakların incelenmesinde; müştekinin … T.A.Ş, sanıkların …. olduğu ve davanın banka ve kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken krediyi sağlamak amacıyla dolandırıcılık ve belgede sahtecilik iddiasıyla açıldığı, yapılan yargılama sonucunda, sanıklardan …’ın ayrı ayrı beraatına karar verildiği, sanık …..’ın üzerlerine atılı basit zimmet suçunu işlediği sabit olduğundan, sanıkların adli para cezası ile cezalandırılmasına dair karar verildiği, kararın 19/11/2018 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 51. maddesinin amir hükmüne göre, “Kredi açma yetkisi yönetim kuruluna aittir. Yönetim kurulu; kredi açma, onay verme ve diğer idarî esaslara ilişkin politikaları oluşturmak, bunların uygulanmasını ve izlenmesini sağlamak ve gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür. Yönetim kurulu kredi açma yetkisini kurulca belirlenecek usûl ve esaslar çerçevesinde kredi komitesine veya genel müdürlüğe devredebilir. Genel müdürlük kendisine devredilen kredi açma yetkisini diğer birimleri, bölge müdürlükleri veya şubeleri aracılığıyla da kullanabilir. Kredi komitesinin oluşumu ile çalışma ve karar alma esasları kurulca belirlenir. Bu Kanunun kredi sınırlarına ilişkin hükümlerine tâbi olmayan krediler için kredi açma yetkisi yönetim kurulunca belirlenecek usûl ve esaslar çerçevesinde devredilebilir.”
Görüldüğü gibi bankaların kredi verme işlemleri sıkı esas ve şekil kurallarına bağlıdır. Dava konusu olayda davalı bankanın ilgili şubesinin bu kuralları uymadığı ve gerekli prosedürü yürütmeden işlem yaptığı anlaşılmaktadır.
Davacının kefil sıfatıyla, boş olarak imzaladığı genel kredi sözleşmesinin sonradan davalı bankaca anlaşmaya aykırı şekilde doldurulduğu iddiası; davalı bankaca bankacılık mevzuatı gereğince tutulması gereken kayıtların olmaması, ibraz edilmemesi veya edilememesi nedeniyle ve ibraz edilen belgelerde yer alan aykırı, uyumsuz ve anlamsız kayıtlarla ispat edilmiştir.
Öte yandan 5083 sayılı kanunla Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin para biriminin Yeni Türk Lirası olarak belirlendiği ilk gün de 01.01.2005 Cumartesi günü olup dava konusu sözleşme bu tarihte 250.000,00 YTL limitli olarak imzalanmış görülmektedir. Bu sözleşme ile kredi verilen kredi müşterisi dava dışı Hacı Mehmet Akgül’e ait 31.12.2014 tarihli bilonçoya göre özkaynağının 10.000,00 TL(Eski TL) borçlarının 59.631,48 TL(Eski TL) olduğu anlaşılmaktadır. Bu kişiye bir gün sonra açıldığı ileri sürülen 250.000,00YTL kredinin Eski TL karşılığı 250.000.000.000,00 Eski TL olmaktadır ki bu astonomik rakam bile işin vehametini göstermektedir.
Tahsis Süreci İzleme başlıklı belgelerde, dava dışı …’e açılan kredilerin hangi tarihte hazırlandığı, 1. onayın ve Şube yöneticisi onayının ne zaman verildiği gibi bilgiler yer almasına karşın, adı geçene açılan kredi miktarının belli olmadığı, ayrıca ödeme planı, kredi kullandırım dekontu ve kredi açma talimatlarına göre, …’e 01.01.2005 tarihinde kredi tahsisi ve kullandırımının yapılmadığı, ilk kredi tahsisi ve kullandırımının 18.08.2006 tarihinde yapıldığı anlaşılmıştır.
Sonuç olarak; dava konusu sözleşmenin düzenleme tarihi olan 01.01.2005 gününün bankaların çalışmadığı Cumartesi gününe rastlaması, …’e 01.01.2005 tarihinde kredi tahsisi ve kullandırımı yapılmamış olması, adı geçene ilk kredi kullandırımının 18.08.2006 tarihinde yapılması, dava dışı asıl borçlunun 31.12.2004 tarihli bilançonun incelenmesinde, özkaynaklarının 10.000,00 TL olmasına karşın, borçlar toplamının bu tutarın yaklaşık 6 katı düzeyinde 59.631,48 TL olması hususları dikkate alındığında; dava konusu Sözleşmenin 01.01.2005 tarihinde düzenlenmediği, bu tarihte kredi tahsisi ve kullandırımının bulunmadığının açık olduğu, taraflar arasındaki sözleşmeye ve genel bankacılık uygulamasına göre ihtilaf halinde banka kayıtlarının esas alınması gerektiği, ancak davalı tarafından 01.01.2005 tarihinde dava dışı …’e 250.000,00 TL kredi tahsis edildiğini gösteren kredi tespit kurulu/komitesi kararının, istihbarat ve mali tahlil raporlarını/fomlarının ibraz edilmediği, davalı tarafça dosyaya sunulan kredi onay belgelerine göre bu tarihte kredi tahsis edilmediği anlaşılmakla; davacının, davalı … Varlık Yönetimi A.Ş (dava dilekçesindeki davalı … Varlık Yönetim A.Ş ile bu şirketin devredildiği Güven Varlık Yönetim A.Ş olmak üzere her iki şirket tasfiyesiz infisah sureti ile davalı … Varlık Yönetimi A.Ş nezdinde birleşmiştir) aleyhine açmış olduğu menfi tespit davasının kabulüne, davacı ile dava dışı … arasında yapılan 01/01/2005 tarihli Genel Kredi Taahhütnamesinde belirtilen 250.000,00 TL (eski 250.000,00 YTL)’nin 245.000,00 TL (eski 245.000,00 YTL)’sinden davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, temlik alan davalının kötüniyetli olduğu anlaşılamadığından davacının bu davalıya yönelik kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Mahkememizde açılan dava öncesinde, davalı … tarafından, davacı aleyhine icra takipleri başlatılmış ise de; takip aşamasında takibi başlatan banka alacağını dava dilekçesinde adı belirtilen … Varlık Yönetimi A.Ş’ye temlik etmiştir. Bu nedenle davacının, davalı … aleyhine açmış olduğu davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar vermek gerekmiştir. Davanın reddi nedeni karşısında davacının ve davalı …’ın kötüniyet tazminat taleplerinin reddine karar verilmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir. Anlatılan nedenlerle,
HÜKÜM :

1-Davalı … yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine,
Bu davalı yönünden kötü niyet tazminat talebinin reddine,
2-Davalı … Varlık yönünden açılan davanın kabulü ile; davacı ile dava dışı … arasında yapılan 01/01/2005 tarihli Genel Kredi Taahhütnamesinde belirtilen 250.000,00 TL (eski 250.000,00 YTL)’nin 245.000,00 TL (eski 245.000,00 YTL)’sinden davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine,
Davacı tarafın kötü niyet tazminat talebinin reddine,
3-Davacı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 3, 13 maddeleri gereğince hesaplanan takdiren 25.600,00 TL vekalet ücretinin davalı … Varlık A.Ş’den alınarak davacı tarafa ödenmesine,
4-Davalı … kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 3,13 maddeleri gereğince hesaplanan takdiren 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’a ödenmesine,
5-Davacı tarafından bozmadan önce ve sonra yapılan; 1.200,00 TL bilirkişi ücreti, 430,00 TL posta ve tebligat gideri, 2,90 TL vekalet harcı, 143,50 TL temyiz kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 1.776,40 TL yargılama giderinin davalı … Varlık Yönetim A.Ş’den alınarak davacı tarafa ödenmesine,
6-Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde YATIRANA İADESİNE
7-Alınması gerekli 16.735,95 TL harçtan peşin alınan 3.638,25 TL harcın düşümü ile arta kalan 13.097,70 TL harcın davalı … Varlık Yönetim A.Ş’den tahsili ile hazineye gelir kaydına,
8-Peşin alınan 3.638,25 TL harcın davalı … Varlık Yönetim A.Ş’den alınarak davacıya ödenmesine,
Dair davacı vekilinin ve davalı … Varlık vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.14/04/2022