Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/955 E. 2021/259 K. 30.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/955 Esas
KARAR NO : 2021/259

Av. … – … …

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/12/2018
KARAR TARİHİ : 30/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçelerinde, taraflar arasında 13.03.2015 tarihinden imzalanana ”… Lavvar Tesislerinin Çalıştırılması ve 3 yılda 9.000.000 ton Tüvenan Kömürün Yıkattırılması ile 4.500.000 Ton Yıkanma Kömürün Yüklenmesi İşi’ne ilişkin sözleşme gereğince davalı şirkette çalışan iş akdi feshedilen işçiler tarafından … İş Mahkemesinde açılan 77 dosyanın; davacı kurum ve davalı şirket aleyhine MG firmasında çalışan işçiler tarafından işe iade davası açıldığını, yapılan yargılama sonunda, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilmesine karar verildiği ve istinaf ve temyizden sonra kararların kesinleştiğini, … İcra Dairesi dosyalarında; davacı kurum ve davalı şirket aleyhine icra takibi başlatıldığını, bu icra emirleri ile haciz tehdidi ile karşı karşıya kalan davacı kurumun dosyalara ödeme yaptığını, ödenen miktarlardan davacı kurumun herhangi bir sorumluluğu olmadığını, asıl sorumluluğun dava dışı işçinin işvereni olan davalı firma…Ltd Şti de olduğunu, MG firması ile işçileri arasındaki anlaşmazlık nedeniyle davacı kurum tarafından ödenen miktarın İş Kanunundaki ilgili hükümler, Borçlar Kanunundaki sebepsiz zenginleşme hükümleri, davalı Firmanın davacı kurum ile imzalanmış olan ihale dokümanı, hizmet alım sözleşmesi ve eki şartnameler gereği davacı tarafça ödenen bedellerin davalıdan rücu edilmesi gerektiğini, bu davanın dayanağı olan … Iş Mahkemesi’nin kararlarında;davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu ve ödemeye esas olan işçinin de davalı MG firması işçisi olarak çalışmış olduğu ve davalı firma ile imzalanan sözleşme ve şartnamelerde de şirketlerin (davalıların) çalıştırdığı bütün işçilerin ücret ve her türlü alacaklarından kendilerinin sorumlu olacağı hükmü yazılı olduğunu, bu nedenle dava konusu taleplerin tamamından sorumluluk davalı şirkete ait olduğunu, icra dairesine ve haricen davacı tarafa ödenmek zorunda kalınan meblağın ve davacı kurum tarafından yapılan yargılama giderlerinin tamamı için rücu davası açılması zorunluluğu doğduğunu, davalı ile yapılan ihalenin anahtar teslim olduğunu, davacı TKİ’nin ihale makamı olduğunu, davalı MG firmasının asıl işveren olduğunu, davaya sebep olan olayın 4857 sayılı İş Kanununun 2. madde kapsamına girmediğini, davacı kurum ile davalı firma arasında asıl işveren -alt işveren ilişkisi mevcut olmadığını, ihale edilen lavyar işinin yardımcı iş olduğunu, ilgili sözleşme ve şartnamelerde, davacı kurumun anahtar teslimi olarak verilmiş olan işte çalışanlara müdahalesinin söz konusu olmadığını, çalışanların ihaleyi alan firmanın emir ve talimatları doğrultusunda çalışmakta olduklarını, 4857 sayılı İş Kanunun 36. maddesine göre de davacı kurumun dahil olduğu Kamu Kurumlarının yasanın nezdinde asıl işveren olmayıp ihale makamı olduğunu, davalı MG firması ile yapılan ihale ile ilgili sözleşmede ihale makamı olmaktan kaynaklı asıl işveren konumunda olunmadığı gibi dava konusu … İş Mahkemelerinde davacıların iddialarının aksine söz konusu sözleşmede muvazaa bulunmadığını, davalı şirket ile yapılan ihale sözleşmelerinde lavvar işinde muvazaa olmadığını, … İş mahkemesindeki dosyalardaki muvazaa iddiasını kabul etmemekle birlikte, muvazaa olsa bile, taraflar arasında sözleşme hükümlerinin uygulanmasında, rücu talebini engelleyici bir durum söz konusu olmadığını belirterek; … icra Dairesine ve davacı tarafa haricen ödenen 208.072,83-TL alacağın ve 30.024,75-TL yargılama giderinin toplam 238.097,58-TL ‘nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçelerinde, davalı şirketin TKİ tarafından ihale edilen “GLİ Müessese Müdürlüğü Tunçbilek Lavyar Tesisinin Tamir ve Bakım İşlerinin Yapılarak 3 Yılda 9.000.000 Ton Tüvenan Kömürün Yıkanması ve 4.500.000 Ton Yıkanmış Kömürün Yüklenmesi işi” ihalesini kazandığını,bu işe ilişkin 13.03.2015 tarihinde sözleşme imzalandığını, işe başlanmasından sonra Türkiye İş kurumu Kütahya Çalışma ve İş kurumu İl Müdürlüğü tarafından davalı şirket ile TKİ Genel Müdürlüğü arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu gerekçesiyle taraflara idari para cezası uygulandığını, 23.03.2015 tarihinde işe başlandığını, işe başlanmasından itibaren davacı kurum tarafından iş proğramında öngörülen miktarda kömür teslim edilmemesi ve eksik iş yaptırılması nedeniyle kurum aleyhine Ankara 13. Asliye Ticaret mahkemesi 2016/499 E. Sayılı dava açıldığı,bu dava derdest iken 05.01.2017 tarihinde faks ile gönderilen yazı ile sözleşmenin TKİ Genel Müdürlüğünün 28.12.2016 ve 11/72 sayılı kararıyla fesih edildiğinin bildirildiğini ve aynı gün tesis faaliyetine son verilerek davalı şirket işçilerinin tesise alınmadığını, bunun üzerine davalı şirket tarafından SGK işyeri kaydının kapatıldığı ve işçilerin işine son verildiğini, işçilerin hizmet sözleşmelerinin fiilen davacı kurum tarafından sona erdirildiğini, 05.01.2017 günü hizmet alım sözleşmesinin feshi ve tesisin kapatılması üzerine davalı şirketin çalışan tüm işçilerin kıdem tazminatlarını ödediğini, işçilerin iş akitlerine fiilen davacı kurum tarafından son verildiğini,davalı şirketin lavyar tesisindeki sözleşme gereği kurduğu işyerini kapatmak dışında bir seçeneğinin bulunmadığını, bu tesiste çalışan 78 işçinin … İş mahkemesinde işe iade talepli dava açtıklarını, 2017/10- 2017/87 esasları aralığına kaydedilen dava dilekçeleri incelendiğinde, lavyar işinin alt işverene devredilemeyeceğine dair kesinleşmiş muvazaa kararlarına dayanılarak, davacı işçilerin asıl işveren olan davacı kurumdaki işlerine iadesinin talep edildiğini, davalar devam ederken davacı kurumun aynı işyerinin alt işveren eli ile işletilmesi için ihaleye çıktığını ve ihale sonucunda Tarhan Madencilik isimli şirket ile görünüşte hizmet alım sözleşmesi yaparak burayı alt işveren eli ile çalıştırmaya devam ettiğini, … Asliye Hukuk Mahkemesinin(İş mahkemesi sıfatı ile) 2011 yılında vermiş olduğu kesin hükmü bilmesine rağmen muvazaalı sözleşmelerle,söz konusu tesisi çalıştırmaya devam ettiğini, aynı işçilerin … İş Mahkemesinin 2018/697-713 (17 dosya) ve … İş mahkemesinin 2018/775-813(57 dosya) sayılı dosyaları ile dava açtıklarını, davacıların boşta kalan süre ücret alacaklarını davalı şirketten değil, davacı kurumdan talep ettiklerini ve ücretler hesaplanırken muvazaa olgusu nedeni ile davacı işçinin başlangıçtan beri davacı kurumun işçisi olduğunu göz önüne alınarak, ödenecek ücretin davacı kurumda çalışan emsal kamu işçisinin ücretine göre hesaplanmasını talep etmiş olduklarını, bir an için davalı şirketin de sorumlu olduğu kabul edildiği taktirde,… İş mahkemesi tarafından davacı kurum ile davalı şirketin mecburi dava arkadaşlığı bulunduğuna ve müteselsil ve müştereken sorumlu olduklarına hükmedildiği göz önüne alınarak, davalı şirketin zararın meydana gelmesindeki kusur oranının tespit edilerek rücu talebinin sorumlu olduğu miktar bakımından kabul edilmesi gerektiğini belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE :
Dava, işe iade davasına istinaden icra dairelerine ve iş mahkemelerindeki vekalet ücretlerinin, yargılama giderlerinin ve harçların davalı şirketten rücuen tahsili istemine ilişkindir.
… İş Mahkemeleri dosyalarında; davalılarının … ve…Mühendislik İnşaat Akaryakıt Maden Nak.Taah.ve Tic.Ltd. Şti. olduğu, icra dosyalarında da bu davalıların borçlu olarak yer aldıkları; … İş Mahkemesi davalarının tümünün işe iade ve boşta geçen süre ücreti- işe başlatmama tazminatlarının tespiti davaları olduğu; tüm davacıların biri dışında işe iade davaları devam ederken TKİ tarafından başka bir taşeron bünyesinde işe başlatıldıkları, bu nedenle işe iade taleplerinin konusuz kaldığı ( … İş Mahkemesi 2017/18 E. Sayılı davacı…dosyasında işçi işe iade edilmediğinden tüm tazminatlarının ödendiği anlaşılmaktadır.) tespit edilmiştir.
Davacı ile davalı şirket arasında 13.03.2015 tarihli “Tunçbilek Lavvarının Tamir ve Bakım İşlerinin Yapılarak, 3 Yılda 9.000.000 Ton Tüvenan Kömürünün Yıkanması ile 4.500.000 Ton Yıkanmış Kömürün Yüklenmesi, Hizmet Alımı İşi” nin yapılması sözleşmesinin imzalandığı, işe iade davası açan işçilerin anılan iş kapsamında davalı şirket işçisi olarak çalıştıkları, davalı şirketin üstlendiği işe 23.03.2015 tarihinde başladığı, işe başlanmasından sonra “iş programında öngörülen miktarda kömür teslim edilmediği ve eksik iş yaptırıldığı ileri sürülerek davalı tarafından davacı kurum hakkında Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/499 E. Sayılı dosya ile dava açıldığı anlaşılmıştır.
TKİ Genel Müdürlüğünün 28.12.2016 ve 11/72 sayılı kararıyla davalı şirket sözleşmesinin fesih edildiği, 05.01.2017 tarihinde feshin davalıya bildirildiği, bu süreçte davalı şirketin davacı işletmesinde çalıştırdığı işçilerin iş akitlerinin sona erdirildiği, SGK işyeri kaydının kapatıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasında imzalanan 13.03.2015 tarihli sözleşmenin Yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukları başlıklı 22. maddesinde; Yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukları, ilgili mevzuatın bu konuyu düzenleyen emredici hükümleri ve Genel Şartnamenin Altıncı Bölümünde belirlenmiş olup, Yüklenici bunları aynen uygulamakla yükümlüdür. ” Sözleşmenin 8. maddesinde sözleşmenin ekleri düzenlendiği, Buna göre; İhale dokümanını oluşturan belgeler arasındaki öncelik sıralaması aşağıdaki şekildedir: 1-) Hizmet işleri Genel Şartnamesi, 2-) İdari Şartname 3-) Sözleşme tasarısı 4-) Birim fiyat tarifleri 5-) Özel Teknik Şartname 6-J Teknik Şartname 7-) Açıklamalar” şeklinde; Hizmet İşleri Genel Şartnamesinin Altıncı Bölümünde; (Hizmet İşleri Genel Şartnamesinin Altıncı Bölümünün 38 , 39 , 40 ve 41. maddelerden oluştuğu) anılan maddelerde yüklenicinin çalıştırdığı işçilerin ücret dışındaki alacaklarının kim tarafından ödeneceği ya da asıl işverenin ödemek zorunda kalacağı işçi alacaklarını alt yükleniciye rücu etmesi hususunda hiçbir düzenlemenin bulunmadığı tespit edilmiştir.
Asıl işverenle alt işverenin işçiye karşı müteselsilen sorumluluğunu düzenleyenmiş ilişki) yasa maddesi, 4857 sayılı İş Kanununun 2/6 maddesi (eski yasanın 1/son maddesi)’dir. Ancak tarafların birbirlerine karşı sorumluluğunu yani iç ilişkideki sorumluluklarını düzenleyen açık bir yasa hükmü yoktur. İç ilişkideki sorumluluk, aralarındaki sözleşme hükümlerine göre tespit edilmektedir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2004/11-254 E. 2004/295 K. sayılı 12.5.2004 günlü içtihadında bu husus şu şekilde ifade edilmiştir: “…1475 sayılı iş Kanununun 1/son maddesine göre (yeni düzenleme 4857 s.y. 2/6 md), ‘Bir işverenden belirli bir işin bir bölümünde veya eklentilerinde iş alan ve işçilerini münhasıran o işyerinde ve eklentilerinde çalıştıran diğer bir işverenin kendi işçilerine karşı o işyeri ile ilgili ve bu kanundan veya hizmet akdinden doğan yükümlülüklerinden asıl işveren de birlikte sorumludur. ‘Anılan Yasa maddesinde yazılı asıl işveren sorumluluğu, işçilere karşı olan bir sorumluluktur. Taşeron ile asıl işveren arasındaki bir düzenlemeyi içermeyen 1475 sayılı Yasanın 1/son maddesinin dava konusu olaya uygulanması mümkün değildir. Uyuşmazlısın, davacı ile davalı arasındaki sözleşme hükümlerine söre çözümlenmesi şerekmektedir. Taraflar arasındaki sözleşmenin V. maddesinde davacı asıl işverenin davalı yükleniciye karşı nelerden sorumlu olduğu, VII maddesinde de, davacı tarafından yapılacak ödemeler açıkça belirtilmiştir. Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri dikkate alınarak dava konusu ihbar, kıdem ve deprem tazminatından hangi tarafın, ne miktarda sorumlu olduğunun değerlendirilmesi gerekir… ”Dava dışı işçilerin işçilik alacaklarından ve ferilerinden davacı ve davalı işverenler işçiye karşı müteselsilen sorumludur.
Yargıtay kararlarında genel uygulama şu şekildedir: Şayet taraflar arasındaki sözleşmelerde işçinin kıdem tazminatı ve diğer alacaklarından taşeron şirketlerin münhasıran sorumlu olduğuna ilişkin açık bir hüküm veya bu sonuca ulaşılabilecek bir hüküm bulunduğu takdirde, her bir alt işveren kendi döneminden ve ferilerinden sorumlu olacaktır. Şayet sözleşmede taşeron şirketin sorumlu olduğuna ilişkin hüküm bulunmuyor ise; Yargıtay 13.Hukuk Dairesi’nin birçok yerleşik kararında vurgulandığı gibi her bir alt işveren ile asıl işveren ilgili dönemlere ilişkin işçi alacaklarından ve ferilerinden 1/2 oranında sorumlu olacaklardır. Bu sorumluluk Türk Borçlar Kanunu 167. maddesinde düzenlenmektedir. Buna göre:“Madde 167 – Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır. Bu durumda borçlu, her bir borçluya ancak payı oranında rücu edebilir. Borçlulardan birinden alınamayan miktarı, diğer borçlular eşit olarak üstlenmekle yükümlüdürler.
Dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Bilirkişi rapor ve ek raporlarında; Davacı ile davalı arasında 13.03.2015 tarihli “… Lavvarının Tamir ve Bakım İşlerinin Yapılarak,3 Yılda 9.000.000 Ton Tüvenan Kömürünün Yıkanması ile 4.500.000 Ton Yıkanmış Kömürün Yüklenmesi, Hizmet Alımı İşi” nin yapılması sözleşmesinin imzalandığı ve dava dışı 77 işçinin bu sözleşmelere konu işte davalı şirket işçisi olarak davacı asıl işveren işyerinde çalıştırıldığı, işçilerin her iki tarafa da husumet yöneltmek suretiyle açtıkları işe iade davaları sonucunda davacı kurumun toplamda 208.072,83-TL ilam gereği ödeme yaptığını, ayrıca bu davalar ile ilgili toplam 30.024,75-TL olmak üzere yargılama gideri harcaması yaptığı bu tutarların toplamı olan 238.097,58-TL nin rücuen tahsili talepli olarak açılan davada; taraflar arasındaki sözleşme ve eklerinde rücuya ya da işçi alacaklarına ilişkin tarafların münhasıran sorumlu olduğu hususunda bir hüküm bulunmadığından hesaplamalar, davacının yaptığı ödemelerin 1/2′ sinin belirlenmesi suretiyle yapıldığını, buna göre davacı TKİ, davalı şirketin işçilerinin açtığı işe iade davaları sonucunda 208.072,83-TL ilam uyarınca hükmedilen borçları ödediğini, ayrıca işe iade davalarında yaptığı yargılama masrafları toplamının 30.024,75-TL olduğunun tespit edildiğini, bu iki kalem toplamı 238.097,58- TL olduğunu, bu toplam harcamanın 1/2’sinin 119.048,79-TL olduğunu, davacının davalıya rücu edebileceği alacağın toplam tutarının 119.048,79 TL olduğunu bildirmiştir.
Bilirkişi raporu dosya kapsamı ve delil durumuna uygun olup, hükme esas alınmıştır.
Başkasının borcunu ödeyen kişinin asıl borçluya rücu ilişkisine ilişkin TBK m. 127 hükmünde yapılan düzenleme uyarınca, alacaklıya ifada bulunan üçüncü kişi, yaptığı ödemeyi asıl borçludan talep edebilir. Rücu hakkının başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin mal varlığında meydana gelen azalmayı gidermeye yönelik tazminat niteliğinde bir talep hakkı olduğundan, ödemeyi yapan davacı, ödeme tarihinden itibaren faiz talep edebilir (Yargıtay … HD 20/04/2016, 2016/2245 E, 2016/4772 K,).
4857 sayılı İş Kanununun 2/6. maddesinde, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur. ” hükmü bulunmaktadır.
İşverenlerin sorumluluğuna ilişkin Yargıtay … Hukuk Dairesinin 07.11.2018 tarih ve 2016/3944 Esas, 2018/10429 Karar sayılı kararında ”…davacı Bakanlığın çalıştırılacak işçiler ile ilgili işe başlama, çalışma koşulları, denetleme, mali haklarının ödenmesi ile ilgili denetim ve kontrolü tamamen elinde bulundurduğu, ancak taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinde, işçilerin iş akitlerinden doğacak dava konusu alacaklardan hangi tarafın ne oranda sorumlu olduğu hususunda bir düzenlemenin bulunmadığı görülmektedir. Hal böyle olunca, tacir olan davalıların çalıştırdığı işçilerin fiili işçilik dışında sair ücret alacağı ve tazminat haklarından sorumlu olacağını bilebilecek durumda olduğu ancak, davacı bakanlığın da asıl işveren durumunu muhafaza etmesi nazara alındığında doğan zararlardan tarafların yarı yarıya ve dava dışı işçiyi çalıştırdığı dönemi kapsayan kısmından sınırlı sorumlu olacağı gözetilerek sözleşmede sorumluluğu düzenleyen hüküm bulunmaması halinde ancak yarıyarıya bir sorumluluk esasına gidilebilir…”. şeklinde belirtilmiştir.
Dava tarihi olan 26/03/2018 tarihinden sonra yargılama sırasında, 22.02.2019 tarih, 30694 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7166 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 11 maddesi ile 4857 sayılı İş Kanunu’nun 112. maddesine eklenen 6. fıkrada, 4734 sayılı Kanunun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilere, 11/9/2014 tarihinden sonra imzalanan ihale sözleşmeleri kapsamında, kamu kurum ve kuruluşlarına ait işyerlerinde 11/9/2014 tarihinden sonra geçen süreye ilişkin olarak kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan kıdem tazminatı ödemeleri için sözleşmesinde kıdem tazminatı ödemesinden ötürü alt işverene rücu edileceğine dair açık bir hükme yer verilmemişse alt işverenlere rücu edilmez. hükmü ile aynı Kanun’un 12. maddesi ile 4857 sayılı Kanuna eklenen geçici 9. maddede Bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla kamu kurum veya kuruluşları tarafından alt işverene rücu edilmek üzere yürütülen davalarda, 112 nci maddenin altıncı fıkrası kapsamında rücu edilmeyecek kısmı için ihtilafın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilir, yargılama gideri ve vekâlet ücreti taraflar üzerinde bırakılır. İcra takiplerinde rücu edilmeyecek kısma ilişkin olarak harç alınmaksızın düşme kararı verilir, takip giderleri ile vekâlet ücreti taraflar üzerinde bırakılır. Ancak, bu kapsamda alt işverene rücu edilerek takip ve tahsil edilmiş olan tutarlar, alt işverenler lehine hiçbir şekilde alacak hakkı doğurmaz ve tahsil edilmiş tutarlar iade edilmez. hükmü eklenmiş; 4857 sayılı İş Kanunu geçici 9. maddesinde belirtilen ve Anayasa Mahkemesince iptal olunan “bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla kamu kurum ve kuruluşları tarafından alt işverene rücu edilmek üzere yürütülen davalarda, 112/6. maddesi kapsamında rücu edilmeyecek kısmı bakımından yargılama gideri ve vekalet ücreti taraflar üzerinde bırakılır.” hükmünde, “yürütülen davalara” yapılan atıf olduğu ancak; Anayasa Mahkemesinin 15.10.2019 tarihli ve 30919 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan İş Kanunu’nun 112/6 ve geçici 9. maddesinin ilk cümlesi, 2019/42 Esas, 2019/73 Karar sayılı kararı ile iptal edilmekle söz konusu hükümlerin uygulanmayacağı ve vekalet ücreti ve yargılama giderinin hüküm tarihine göre belirlenmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Talep ve iddia, savunma, hizmet alım sözleşmeleri ve teknik şartname örnekleri, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Somut olayda; davacı TKİ ile davalı şirket arasında 13.03.2015 tarihli “Tunçbilek Lavvarının Tamir ve Bakım İşlerinin Yapılarak, 3 Yılda 9.000.000 Ton Tüvenan Kömürünün Yıkanması ile 4.500.000 Ton Yıkanmış Kömürün Yüklenmesi, Hizmet Alımı İşi” nin yapılması sözleşmesinin imzalandığı, davalı şirketin üstlendiği işe 23.03.2015 tarihinde başladığı, TKİ Genel Müdürlüğünün 28.12.2016 ve 11/72 sayılı kararıyla davalı şirket sözleşmesinin feshedildiği, 05.01.2017 tarihinde feshin davalıya bildirildiği, aynı gün davalının işlettiği tesisin faaliyetine son verildiği, bu süreçte davalı şirketin davacı işletmesinde çalıştırdığı işçilerin iş akitlerinin sona erdirildiği, dava dışı 77 işçinin … İş Mahkemesi dosyalarında işe iade ve boşta geçen süre ücreti- işe başlatmama tazminatlarının tespiti davaları açtıkları ve her iki tarafa da husumet yöneltildiği; tüm davacıların biri dışında işe iade davaları devam ederken TKİ tarafından başka bir taşeron bünyesinde işe başlatıldıkları, bu nedenle işe iade taleplerinin konusuz kaldığı (… İş Mahkemesi 2017/18 E. Sayılı davacı…dosyasında ise işçi işe iade edilmediğinden tüm tazminatlarının ödendiği), işçilerin her iki tarafa da husumet yöneltmek suretiyle açtıkları işe iade davaları sonucunda davacı kurumun toplamda 208.072,83-TL ilam gereği ödeme yaptığı, ayrıca bu davalar ile ilgili toplam 30.024,75-TL olmak üzere yargılama gideri harcaması yaptığı yapılan 238.097,58-TL harcamanın rücuen davalının sorumlu olduğundan bahisle davalıdan tahsili talep edildiği, taraflar arasında dava konusu edilen alacağın işçilik alacağı olması nedeni ile Ankara … Asliye Ticaret mahkemesi 2016/499 E. Sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmemiş ve bekletici mesele yapılmayarak devam eden yargılamada; Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin eki Hizmet İşleri Genel Şartnamesinin Altıncı Bölümünde; (Hizmet İşleri Genel Şartnamesinin Altıncı Bölümünün 38 , 39 , 40 ve 41. maddelerden oluştuğu) anılan maddelerde yüklenicinin çalıştırdığı işçilerin ücret dışındaki alacaklarının kim tarafından ödeneceği ya da asıl işverenin ödemek zorunda kalacağı işçi alacaklarını alt yükleniciye rücu etmesi hususunda hiçbir düzenlemenin bulunmadığı, Yargıtay genel uygulamalarında; taraflar arasındaki sözleşmelerde işçinin kıdem tazminatı ve diğer alacaklarından taşeron şirketlerin münhasıran sorumlu olduğuna ilişkin açık bir hüküm veya bu sonuca ulaşılabilecek bir hüküm bulunduğu takdirde, her bir alt işveren kendi döneminden ve ferilerinden sorumlu olacağının, şayet sözleşmede taşeron şirketin sorumlu olduğuna ilişkin hüküm bulunmuyor ise; her bir alt işveren ile asıl işveren ilgili dönemlere ilişkin işçi alacaklarından ve ferilerinden 1/2 oranında sorumlu olacaklarının düzenlendiği, davacı TKİ’nin, davalı şirketin işçilerinin açtığı işe iade davaları sonucunda 208.072,83-TL ilam uyarınca hükmedilen borçları ödediği, ayrıca işe iade davalarında yaptığı yargılama masrafları toplamının 30.024,75-TL olduğunun bilirkişi raporuyla da tespit edildiği, bu iki kalem toplamının 238.097,58- TL olduğu, taraflar arasındaki sözleşme ve eklerinde rücuya ya da işçi alacaklarına ilişkin tarafların münhasıran sorumlu olduğu hususunda bir hüküm bulunmadığından hesaplamaların, davacının yaptığı ödemelerin 1/2′ sinin belirlenmesi suretiyle yapıldığı, toplam harcamanın 1/2’sinin 119.048,79-TL olduğu ve davacının bu tutarı davalıdan rücuen tahsil edebileceği anlaşılmakla; davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
Anlatılan nedenlerle,
HÜKÜM :
1-Davanın Kısmen Kabulü ile; 119.048,79 TL’nin dava tarihi olan 25/12/2018 tarihinden itibaren değişen oranlarda ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Davacı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 3, 13 maddeleri gereğince hesaplanan takdiren 15.259,64 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
3-Reddedilen kısım üzerinden hesaplanan 15.259,64 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 41,10 TL başvuru ve vekalet harcı, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti, 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 557,43 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 1.719,84 TL yargılama giderinden red ve kabul oranına göre hesaplanan 859,92 TL’nin davalı tarafdan alınarak davacı tarafa ödenmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 50,00 TL posta ve tebligat giderinden red ve kabul oranına göre hesaplanan 25,00 TL’nin davacı taraftan alınarak davalı tarafa ödenmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde YATIRANA İADESİNE,
7-Alınması gerekli 8.132,22 TL harçtan peşin alınan 4.066,12 TL harcın düşümü ile arta kalan 4.066,10 TL harcın davalı tarafdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
8-Peşin alınan 4.066,12 TL harcın davalı tarafdan alınarak davacıya ödenmesine,
Dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.30/03/2021
Katip …

Hakim …