Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/540 E. 2022/168 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2018/540 Esas – 2022/168
T.C.
ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARARIDIR

ESAS NO : 2018/540 Esas
KARAR NO : 2022/168

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 18/07/2018
KARAR TARİHİ : 24/03/2022
KARAR Y.TARİHİ :28/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 23/09/2010 tarihinde … plakalı araç sürücüsü … …’ın sevk ve idaresindeki aracın direksiyon hakimiyetini kaybetmesi neticesinde devrildiğini, araçta yolcu olarak bulunan müvekkilinin yaralandığını, müvekkilinin kazanın verdiği kalıcı hasar ile yaşamaya mahkum olduğunu, kazaya sebebiyet veren aracın … plaka sayılı aracın sigortacısı … Sigorta A.Ş.’ye başvuruda bulunulduğunu, ancak sigorta şirketinin cevap yazılarında aracın şehirlerarası taşımacılık yaptığından Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesinden işlem yapılması gerektiğinden, kazaya sebebiyet veren aracın … Sigorta A.Ş.’de 110675010 numaralı zorunlu taşımacılık poliçesinin mevcut olduğundan talebin ilgili şirkete yapılması gerketiğini, cevabi yazı akabinde davalı sigorta şirketine başvuruda bulunulduğunu, ancak başvurunun kötü niyetli olarak red edildiğini, meydana gelen kazada yolcu olarak bulunan müvekkilinin herhangi bir kusurunun olamayacağını, kaza neticesinde müvekkilinde ruhsal ve bedensel olarak onarılmaz hasar gördüğünü ve defalarca ameliyat olduğunu beyan ederek, fazlaya ilişkin dava ve talepleri hakları saklı kalmak kaydı ile 150,00 TL maddi tazminatın (50,00 TL geçici, 50,00 TL daimi maluliyet ile 50,00 TL bakıcı gideri) davalı sigorta şirketin poliçe limitleri ve sorumlulukları dahilinde kalmak kaydı ile kaza tarihi olan temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; söz konusu dava ile ilgili davadan önce müvekkili şirkete müracaat edilmediğini, herhangi bir hasar dosyası açılmadığını, … plaka sayılı aracın 06/02/2010-06/02/2011 tarihleri arasında müvekkili şirkete sigortalı olduğunu, kaza esnasında davacı yolcunun emniyet kemerinin takılı olup olmadığı konusunun araştırılması gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatının tedavi teminatı içerisinde değerlendirilmemesi gerektiğini, SGK’dan davacıya rücuya tabi bir ödeme yapılıp yapılmadığının sorulması gerektiğini, davacının kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi talebinin haksız olduğunu, davacı yararına faize hükmedilmesi durumunda ancak yasal faiz uygulanabileceğini beyan ederek, huzurdaki davanın müvekkili şirket bakımından reddine karar verilerek, müvekkili şirketin dava açılmasına sebebiyet vermediği için yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
1-)Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının …. Esas sayılı soruşturma dosyası,
2-)… Sigorta A.Ş.’ye ait sigorta hasar dosyası,
3-)Bağlar İlçe Emniyet Müdürlüğü, Diyarbakır SGK İl Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevapları,
4-)Davacıya ait tedavi evrakları,
5-)Adli Tıp ve Bilirkişi raporları,
YARGILAMA VE GEREKÇE:
Dava, yaralamalı trafik kazasında yaralanan davacının, trafik sigortacısından talep ettiği maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davaya konu kazaya sebebiyet veren … plakalı araca ait poliçenin incelenmesinde: 06/02/2010-06/02/2011 tarihleri arasında davalı şirkete sigorta poliçesi ile sigortalandığı, kişi başına sakatlanma ve ölüm teminatının 150.000,00 TL olduğu, kazanın poliçe vadesi dahilinde meydana geldiği anlaşılmıştır.
Dosyanın esası için mahkemece yapılacak iş, meydana gelen kazada tarafların kusur durumlarının tespiti, davacının kaza nedeniyle malul kalıp kalmadığı, kaldı ise oranı ve kaza ile illiyet bağı bulunup bulunmadığının tespiti, davalı tarafın hukuki sorumluğu bulunup bulunmadığı, poliçe limiti ve ödeme yapıp, yapmadığının tespiti, gerçek zarar miktarının tespiti, yapılan ödeme varsa bunun güncellenmiş mahsubu ve en nihayetinde gerçek zarar miktarından, davalının kanunen sorumluluğunun bulunup bulunmadığına karar vermekten ibarettir.
Bu bilgiler ışığında, meydana gelen kazada davacının maluliyeti bulunup bulunmadığı, tarafların kazadaki kusuru ve gerçek zarar miktarının tespiti açısından dosya, rapora tevdi edilmiş olmakla;
Kusur yönünden yapılan incelemede birden çok kusur raporu alınmakla, talimat ile aldırılan ve heyet şeklinde düzenlenen rapor incelendiğinde- raporda “…Tutanağa göre bu kazanın oluşumunda sürücü … …’ın 2918 sayılı KTK’nın 52. Maddesinde belirtilen hız kurallarına uymamaktan tamamen kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır. Tutanağa göre araca ait fren izi olmayıp otokorkuluklara çarptıktan sonra devrilen araç 40 metre sürüklenmiştir. Yol 4 şeritli asfalt kaplamadır. Düz ve eğimsizdir. Tutanağa göre yolcuların kaza anında emniyet kemeri takıp takmadıkları tespit edilememiştir. Şüpheli sürücü … … ifadesinde, olay günü 14 yolcuyla birlikte Diyarbakır’a gitmek üzere yola çıktığını, 80 Km/s hızla sol şeritte giderken bir patlama sesi duyduğunu, aracın direksiyon hakimiyetini kaybettiğini, orta refüje sol tarafından çarptığını, sağda kamyon olduğu için sağa doğru gidemediğini, aracın çarptıktan sonra sağa doğru yattığını ve sürüklendiğini, kazadan sonra baktığında sol arka lastiğin komple yarılmış olduğunu belirtmiştir. Yolcular ….ifadelerinde önce patlama sesi duyduklarını, daha sonra aracın dengesinin bozulduğunu ve devrildiğini söylemiştir. Davacı … … ifadesinde şoförün arkasındaki koltukta oturduğunu, kazada yaralandığını söylemiştir. 08.07.2019 tarihli bilirkişi raporunda, kaza tutanağında aracın lastiğinin patladığına ilişkin bir tespitin bulunmadığı, yolcuların ve sürücülerin aracın sol arka lastiğinin patladığını söyledikleri, lastikler üzerinde yapılmış bir inceleme raporu olmadığı, aracın muayenesinde lastiklerin diş derinliklerine onay verildiği, buradan lastiklerde kusur olmadığının anlaşıldığı, böle bir lastiğin patlamasının aracın direksiyon hakimiyetinin patlamasında 1. Derecede % 60 oranında etkili olduğu, sürücü … …’ın aşırı hızlı seyretmesi nedeniyle % 40 oranında 2. Derecede kusurlu olduğu, davacı yolcu … …’in ise emniyet kemeri takmamasının yaralanmasında etkili olduğu belirtilmiştir.
Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 25.09.2019 tarihli raporda ise, olay iki ihtimalli olarak değerlendirilmiş, 1. Halde lastiğin seyir sırasında patlamış olması halinde sürücü … …’ın kusursuz olduğu, yolcu … …’in de kusursuz olduğu, lastik patlamasının olayda % 100 oranında tamamen etkili olduğu, 2. Halde sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybederek sola yönelip orta refüje çarparak aracın lastiğinin patlamasına neden olduğu, davacının yaralanmasına yol açtığı, bu olayda eğer davacı yolcu emniyet kemeri takmışsa sürücü … …’ın % 100 oranında tamamen kusurlu olduğu, davacının emniyet kemeri takmaması halinde ise % 85 oranında asli kusurlu olduğu, davacı yolcunun emniyet kemeri takması halinde kusursuz, takmaması halinde % 15 oranında tali kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Davalı şirket vekili ATK kusur raporunun çelişkili olduğunu, hüküm vermeye yeterli olmadığını, lastik üzerinde inceleme yapılmadığını, lastik patlamasının araştırılması gerektiğini, yeni bir bilirkişi raporu alınmasını istediklerini belirtmiştir. Davacı yolcunun kaza anında araç içinde savrularak yaralandığı dikkate alındığında emniyet kemeri takmadığı anlaşılmaktadır. Zira emniyet kemeri taksaydı araç içinde savrulmaz ve bu derece ciddi yaralanmazdı. Ayrıca aracın kaza anında sol şeritte seyrettiği dikkate alındığında, lastik patlamadan sola doğru yönelmesi halinde aracın sol ön lastiğinin orta refüj bariyerlerine çarpması ve dolayısıyla aracın sol ön lastiğinin patlaması gerekirken sol arka lastiğinin patlaması, bu patlama olayının araç soldaki bariyerlere çarpmadan önce meydana geldiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla aracın lastiğinin kazadan önce patladığı, sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesine neden olduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar fenni muayene bulgularına göre lastikte bir kusur olmasa da, lastiğin yoldaki kesici delici bir cisim tarafından patlatılması da mümkündür. Bu nedenle aracın fenni muayenesinin geçerli olmasının aracın lastiğinin patlamayacağı anlamına gelmeyeceği açıktır. Yukarıdaki değerlendirmeler ışığında dava konusu olayda sürücü … …’ın aracıyla sol şeritte seyrederken herhangi bir nedenle sol arka lastiğin patlaması sonucu direksiyon hakimiyetini kaybetmesi ile meydana gelen olayda kusursuz olduğu, araçtaki lastik patlamasının olayda % 100 oranında tamamen etkili olduğu kanaatine varılmıştır. Davacı yolcu … … ise yalculuğu sırasında emniyet kemeri takması gerekirken takmadığından kendi yaralanmasında % 15 oranında müterafik kusurlu olduğu..”görüşü belirtilmiş olmakla, kusur yönünden bu rapora itibar edilmiştir.
Maluliyet yönünden yapılan incelemede ise, …. … adlı şahsın 25.01.2019 tarihinde Anabilim dalında yapılan muayenesi ve belgi-belgelere göre, Şahsın maluliyetinin hesaplanmasında olay tarihinde yürürlükte olan Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği esas alındığında vücut genel çalışma gücünden kaybetmediği, 2 (iki) ay süre ile iş göremezlik halinde kaldığı, Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği’nin 12. Maddesine (03.08.2013-28727 sayılı resmi gazete) göre devamlı surette başka birinin bakımına muhtaç olmadığı kanaatinde olunduğu, bildirilmiş olmakla maluliyet yönünden alınan rapor denetime elverişli ve dosya kapsamına uygundur.
Maluliyet ve kusur raporlarına müteakip, gerçek zararın tespiti yönünden yapılan incelemede ise, dava dilekçesinde, davacının mesleği ve gelir düzeyi belirtilmemiştir.
SGK tarafından davacının sigortalılık tescil kaydının olmadığı belirtilmiş, mahkememizce yaptırılan 07.08.2018 tarihli sosyal ve ekonomik durum
araştırmasında davacının ev hanımı olduğu tespit edilmiştir.
Yargıtay’ın yerleşik içtihatları doğrultusunda, ev hanımı olup herhangi bir işte
çalışmayan davacının zararının hesaplanması sırasında esas alınan asgari ücret, bir
çalışmanın karşılığı değil ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin
karşılığıdır. Ücretle fiilen çalışanlara uygulanmak için getirilen asgari geçim indiriminin,
ücretli bir çalışmanın söz konusu olmadığı durumlarda dikkate alınamayacağı açık olup ev
hanımının tazminat hesaplamasında esas ücrete dahil edilemez. Bu durumda ev hanımı olan
davacının maddi zararının hesaplanmasında (AGİ mahsup edilmiş) asgari ücretin neti
hesaplamaya esas alınmış olmakla, davacının olay nedeniyle 2 ay süre ile geçici iş göremezlik halinde kaldığı tespit
edilmiş olmakla, bu dönemde % 100 oranında malül kabul edilerek, 1.088,88 TL geçici iş
göremezlik zararı hesaplanmıştır.
Buna göre tüm dosya kapsamı incelendiğinde, davacı vekilinin, kazaya karışan … plakalı aracın ZMMS poliçesini
düzenleyen davalı sigorta şirketinden 50 TL geçici maluliyet, 50 TL daimi maluliyet ve 50 TL
bakıcı gideri olmak üzere toplam 150 TL maddi tazminat talep ettiği ve daha sonra davasını 21/12/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile; bilirkişi raporu doğrultusunda, 50,00 TL geçici iş göremezlik talebini 1.088,88 TL olarak 18/04/2018 tarihinden itibaren işletilecek avans faiziyle birlikte tazminine karar verilmesini talep ederek davasını ıslah ettiği, dava konusu olayın meydana gelmesinde, aracın lastiğinin patlamasının % 100
oranında etkili olduğu, … plakalı araç sürücüsü … …’ın kusursuz olduğu,
davacı yolcu …. …’in emniyet kemeri takmaması nedeniyle kendi yaralanmasında %
15 oranında müterafik kusurlu olduğunun tespit edildiği, bilirkişi heyeti tarafından yolcu konumunda bulunan davacıya atfedilen kusurun müterafik kusur kapsamında bulunduğu, davacı Hava …’in 23.09.2010 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazası
sonucu yaralanması nedeniyle, vücut genel çalışma gücünden kaybetmediği, 2 ay süre ile iş
göremezlik halinde kaldığı, devamlı suretle başkasının bakımına muhtaç olmadığının tespit edildiği, inceleme konusu trafik kazası nedeniyle, adli tıp raporuyla davacının engel
oranı 0 (sıfır) olarak belirlendiği için davacı lehine sürekli malüliyet zararının bulunmadığı, davacı lehine 1.088,88 TL geçici iş göremezlik tazminatı hesaplandığı ancak yapılan müterafik kusur indirimi ile takdir edilen tazminatın 925.55 TL olduğu, davacı tarafça, davalı sigorta şirketine yapılan başvuru dilekçesinin 05.04.2018
tarihinde tebliğ edildiğinin PTT gönderi takip formundan tespit edildiği, tebliğ tarihinden itibaren 8 iş
günü sonrasına gelen 18.04.2018 tarihinde davalının temerrüde düşeceği,
dava konusu kazaya karışan, … plakalı sigortalı aracın ticari/minibüs
olduğunun tespiti edildiği ve buna göre hükmedilecek tazminata avans faiz uygulanması gerektiğine karar verilerek, davanın kısmen kabulü ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:Anlatılan nedenlerle:
1-DAVANIN KISMEN KABULÜ ile,
Geçici iş göremezlik talebi yönünden 925,55 TL’nin 18/04/2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
-Daimi işgöremezlik ve bakıcı gideri yönünden taleplerin Reddine,

2-Alınması gerekli 80,70 TL harçtan peşin alınan 53,90 TL (35,90 TL peşin+18,00 TL ıslah) harcın düşümü ile arta kalan 26,80 TL harcın davalı tarafdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Peşin alınan 53,90 TL (35,90 TL peşin+18,00 TL ıslah) harçla, 35,90 TL başvurma harcının davalı tarafdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 3, 13 maddeleri gereğince hesaplanan takdiren 925,55 -TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,

6-Reddedilen kısım yönünden A.A.Ü.T. Maddesi uyarınca 263,33 -TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa ödenmesine,

7-Davacı tarafından yapılan 2.450,00-TL bilirkişi ücreti, 186,60 -TL posta ve tebligat gideri 318,00 TL Adli tıp gideri olmak üzere toplam 2.954,60 -TL yargılama giderinden red ve kabul oranına göre hesaplanan 2.300,17 TL ile vekalet harcı 5,20 -TL’nin toplamı 2.305,37 TL’nin davalı tarafdan alınarak davacı tarafa ödenmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde HMK 333 maddesi uyarınca taraflara iadesine,

Dair davacı vekilinin ve davalı … vekilinin yüzüne karşı miktar itibari ile kesin olarak karar verildi. 24/03/2022