Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/527 E. 2022/96 K. 09.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Türk Milleti
Adına Yargılama Yapmaya Ve Hüküm Vermeye Yetkili
T.C.
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/527
KARAR NO : 2022/96

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/07/2017
KARAR TARİHİ : 09/02/2022
KARAR Y.TARİHİ : 25/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA :
Davacı vekili; müvekkilinin davalı firmaya 2009-2016 yılları arasında muhtelif zamanlarda muhtelif tekstil malzemesi satışı yaptığını, satışların kimi zaman TL, kimi zaman Euro ve Usd olarak yapıldığını, devam eden ticari ilişki kapsamında davalının listesi verilen (650.596,62 Usd + 94.712,65 Euro) tutarlı 62 adet fatura için ödeme yapmadığını, yapılan görüşmede davalının gerekçe olarak satın alınan trafik polisi yağmurluk kumaşının istenilen vasıfta olmamasını ileri sürdüğünü, oysa ki davalı tarafından ne TTK 23. Maddesinde bildirilen sürede ne de taraflar arasında inceleme süresi olarak belirlenen 15 günlük sürede müvekkiline ayıp ihbarı yapmadığını, davalının satın aldığı kumaşları doğrudan atölyeye göndererek yağmurluk üretimi yaptığını, üretilen yağmurlukların EGM tarafından yapılan incelemede kumaşlar istenen vasıfta olmadığı gerekçesi ile davalıya 19.06.2013 tarihli yazı ile iade yapıldığını, bundan sonra davalının 20.06.2013 tarihli iade faturası ile durumu müvekkile bildirdiğini, faturanın kabul edilmeyerek 27.06.2013 tarihli noter ihtarı ile davalıya iade edildiğini, faturaların 650.569,65 Usd ve 94.712,65 Euro bedelli olup ticari defterlere o günkü kur karşılığı 1.552.778,37 TL olarak işlendiğini, belirterek 650.569,65 Usd ve 94.712,65 Euro alacağın her bir fatura için tabloda belirtilen temerrüt tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi uyarınca en yüksek faiz oranı ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili; taraflar arasında 28.08.2012 tarihli “Malzeme Tedarik Sözleşmesi” imzalandığını, sözleşmeye göre davacı tarafından temin edilecek kumaşın EGM ile müvekkili arasında imzalanan 27.08.2012 tarihli sözleşmenin teknik şartnamesinde (md.3.1) belirtilen kumaş özelliklerine uygun olarak müvekkiline teslim edileceğinin taahhüt edildiğini, davacı tarafından taahhüt edilen yağmurluk kumaşının EGM tarafından laboratuar muayeneleri sonrasında reddolunduğunu, bu nedenle EGM’nin sözleşmeyi 06.06.2013 tarihinde feshettiğini, malların idare tarafından reddolunduğu tarihten bu yana yağmurlukların müvekkili tarafından kiralanan bir depoda bekletildiğini, taraflar arasında teati edilen yazışmalarda bu durumun davacıya bildirildiğini, davacının 27.02.2017 tarihli faks iletisi ile mevcut durumu ve kusuru kabullenerek depo masraflarını ödemeyi kabul ettiğini, davacının müvekkilinin uğradığı zararın bir kısmı olan 200.000 TL’yi 29.05.2013 tarihinde müvekkiline ödediğini, ayrıca müvekkiline ait 30.04.2013 tarihli ve 350.000 Usd bedelli çeki iade ettiğini, özet olarak davacının gizli ayıplı ifade bulunduğunu, belli aralıklarla teste gönderilen numunelerin uygun çıkması nedeniyle her hangi bir ihtar yapılmadığını, sevkiyatın ve imalatın tamamlanmasından sonra kamu kurumunda ayıbın ortaya çıktığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE :
Dava taraflar arasında kumaş satımı konusunda süre gelen ticari ilişki kapsamında bakiye alacağın tahsili istemine ilişkindir. Davalı ise ürünlerin gizli ayıplı olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
Davacı vekili 2012-2016 yılları arasında davalıya kumaş satışı yapıldığını, satışı yapılan ürünlerin fatura ve sevk irsaliyesine bağlanarak davalıya teslim edildiğini, taraflar arasındaki sözleşmede teslim edilen ürünler için 15 günlük inceleme süresi belirlendiğini, davalının bu sürede her hangi bir ayıp ihbarı yapmadığını, satın alınan kumaşların davalı tarafından konfeksiyon atölyesinde yağmurluk üretimi yapıldıktan sonra kumaşların istenen vasıfta olmadığı gerekçesi ile davalının ürün bedellerini ve cari hesaptan kaynaklı alacağı ödemekten kaçındığını belirterek cari hesaptan kaynaklı 650.569,65 Usd ve 94.712,65 Euro alacağın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili ise teslim edilen ürünlerin ayıplı olduğunu bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Dava dilekçesinde alacağın dayanağı olarak (650.596,62 Usd + 94.712,65 Euro) tutarlı 62 adet fatura gösterilmiştir. Davalı tarafça davacıya 20.06.2013 tarih Kdv dahil 1.969.920 TL tutarlı iade faturası düzenlenmiş, bu iade faturası davacı tarafından 27.06.2018 tarihli noter ihtarı ekinde davalıya iade edilmiştir.
Taraflar arasında 28.08.2012 tarihli “Malzeme Tedarik Sözleşmesi” bulunmaktadır. Sözleşmenin konusu; davalının (alıcı) Emniyet Genel Müdürlüğü ile yaptığı 27.08.2012 tarihli sözleşmenin teknik şartnamesi 3.1 maddedeki kumaş özelliklerine uygun olarak 60.000 metre yağmurluk kumaşının alıcıya teslim edilmesidir. Sözleşme 5,60 Usd birim fiyat üzerinden akdedilmiş olup toplam sözleşme bedeli (60.000 x 5,60 Usd)=336.000 Usd olarak kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin “Teslimat” başlıklı 3. Maddesinde “Birinci maddede özellikleri belirtilen yağmurluk kumaşları en geç 05.11.2012 tarihine kadar alıcı firmanın EGM ile yaptığı 27.08.2012 tarihli sözleşmenin teknik şartnamesindeki 3.1 maddedeki kumaş özelliklerine uygun olarak teslim edilecektir. Alıcı firma aldığı kumaşları kontrol edecektir. Kontrollerde uygunsuz kumaş görürse teslim tarihinden itibaren 15 gün içinde değiştirmek üzere üretici/satıcı firmaya bilgi verecek ve iade edecektir” hükmü bulunmaktadır.
Davalının Emniyet Genel Müdürlüğü ile imzaladığı 27.08.2012 tarihli sözleşmede Emniyet teşkilatının ihtiyacını karşılamak amacıyla 20.000 adet yağmurluğun şartnameye uygun olarak üretilerek teslimi öngörülmüştür. Sözleşmede yağmurlukların teslimi için 100 günlük süre tanınmış ise de davalı kumaşın ABD’den satın alındığını, Amerika’da yaşanan Kasırga felaketi nedeniyle satın almanın sekteye uğradığını belirterek süre uzatımı talep etmiş, idare tarafından davalıya süre uzatımı verilmiş olup son teslim tarihi 03.01.2013 olarak kararlaştırılmıştır. Atıf yapılan teknik şartnamenin 3.1 maddesinde; yağmurluk kumaşının teknik özellikleri (malzeme cinsi, dokusu, renk tonu, renk haslığı, yırtılma mukavemeti, dikiş dayanımı, su geçirmezliği vs.) detaylı olarak tanımlanmıştır.
Davalı yağmurlukları 23.01.2013 tarihinde İdareye teslim etmiştir. İdare tarafından düzenlenen Muayene Kabul Komisyonu Raporunda; yağmurluk kumaşın teknik şartnamede belirtilen değerleri karşılamadığı belirtilmiştir. Muayene Kabul Komisyonunun Tübitak ve Yıldız Teknik Üniversitesi laboratuvarlarından aldığı test ve analiz raporlarında; kumaşın su geçirmezliğinin başlangıçta orijinal halde iken 10. Yıkamadan sonra su buharı direnci değerlerinin, dikiş yerleri su geçirmezlik değerlerinin ve renk haslığının şartnamedeki koşulları karşılamadığı belirtilmiştir. Şartnamenin 3.1 maddesinde kumaşın su geçirmezlik, renk haslığı değerleri belirtilmiştir.
Sözleşme konusu kumaşların Alıcı firmanın Emniyet Genel Müdürlüğü ile yaptığı sözleşmenin teknik şartnamesindeki kumaş özelliklerine uygun olarak üretilip teslim edileceği kararlaştırılmış olmasına (ve sözleşmede açık olarak belirtilmesine) rağmen, davacının temin ettiği, kumaşların bu vasıfta olmadığı tartışmadan uzak biçimde ortaya çıkmıştır.
Sözleşmede alıcı firmanın aldığı kumaşları kontrol edeceği, kontrolde uygunsuzluk saptanırsa teslim tarihinden itibaren 15 gün içinde satıcıya bilgi vererek iade edeceği de kararlaştırılmıştır. Partiler halinde teslim edilen ürünlerden alınan örneklerin davalı tarafından teste gönderildiği, test raporlarının olumlu gelmesi üzerine davalının satın alma işlemine devam ettiği de ortadadır. Davalı tarafından yaptırılan testlere ilişkin sunulan raporlar incelendiğinde kumaşa uygulanan testlerin şartnamedeki tüm kriterli karşılar nitelikte olmadığı, yani kumaşlara yetersiz test uygulandığı yetersiz test sonuçları üzerinden davalının mal alımına devam ettiği anlaşılmıştır. Konuya ilişkin mahkememizce alınan bilirkişi raporunda; ürünlerin şartnameye uygunluğunun ancak 20 gün ile 55 gün arasında uygulanacak testlerle ortaya çıkabileceği belirtilmiştir. Taraflarca imzalanan sözleşmede davalıya tanınan inceleme süresi 15 günle sınırlı olup davalının teslim aldığı kumaşlara 20 gün ile 55 gün arasında süren test uygulama imkanının da olmadığı ortadadır.
Ayıplı olduğu saptanan kumaşın davalıya partiler halinde teslim edildiği son parti ürünün davalıya ne zaman teslim edildiği somut olarak ortaya konulmamakla birlikte, yağmurluklar davalı tarafından idareye 23.01.2013 tarihinde teslim edildiğine göre, kumaşların bu tarihten önce davacı tarafından davalıya teslim edildiği sonucuna ulaşılmaktadır. Sözleşmede öngörülen 15 günlük muayene ve ihbar süresinin bu tarihten itibaren işlemeye başlayacağı nazara alındığında davalı tarafından bu sürede davacıya bildirilmiş ayıp ihbarı bulunmamaktadır. Ne var ki sözleşmede kararlaştırılmış ayıp ihbar süresinin açıkça belli olmayan örtülü ayıplar için geçerli olduğunu kabul etmek gerekir. Gizli ayıplar ise ancak kullanım ile ortaya çıkabilecek türden kusur ve noksanlıkları ifade etmektedir. Gizli ayıp için ancak ayıbın ortaya çıktığı tarih itibariyle ihbar yükümlülüğünden bahsetmek mümkündür. Varlığı ancak belirli bir süre kullanımla anlaşılabilen ayıplar için önceden bildirim süresi tayin etmek işin gereğine uygun değildir.
Somut olayda; davacı yüklenici ürünleri teknik şartnameye uygun olarak üretim teslim etmeyi taahhüt etmiştir. Ürünlerin şartnameye uygun olmadığının ancak 10 yıkama sonrasında saptanabildiği alınan bilirkişi raporları ile sabittir. Mahkemece alınan 14.07.2020 tarihli teknik bilirkişi raporunda; kumaşın teknik şartnameye uygunluğunun ancak 20 gün ile 55 gün arasında uygulanacak test ile ortaya çıkabileceği belirtilmiştir. Sözleşmede davalıya tanınan inceleme süresi 15 gün olup bu sürede ayıbın varlığının anlaşılabilmesi olanaklı değildir. 10. Yıkamadan sonra ortaya çıkabilen ayıbın niteliği itibariyle gizli ayıp olduğunu kabul etmek gerekir. Ayıp ihbarının 20.06.2013 tarihli iade faturası ile yapıldığı davacı vekili tarafından bildirilmiş olup İdarenin (06.06.2013) fesih tarihinden 14 gün sonra gerçekleşen ihbarın süresinde olduğu anlaşılmıştır.
Tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi marifetiyle yapılan incelemede; davacı ve davalının 2011, 2012, 2013, 2014, 2015 ve 2016 yılları ticari defter ve belgeleri karşılaştırmalı olarak incelenmiş olup taraf kayıtlarının 1.560,02 TL fark hariç birebir örtüştüğü, 1.560,02 TL farkın ise esasen yabancı para cinsinden düzenlenen faturaların deftere kaydedilmesi sırasında kur farkından ileri geldiği, sonuç olarak taraf defterlerinin birbiri ile örtüşen kayıtlarına göre dava tarihi itibariyle davacının 1.552.778,37 TL alacaklı olup, bu alacağın dava dilekçesinde belirtilen (650.569,65 Usd + 94.712,65 Euro) dan kaynaklandığı belirtilmiştir.
Alacağın dayanağı olup dava dilekçesinde belirtilen 62 adet faturanın tamamı 28.08.2012 tarihli tedarik sözleşmesi ile ilgili değildir. Taraflar arasında 28.08.20212 tarihli sözleşme dışında süregelen bir ticari ilişki bulunmaktadır. Davacı; birbiri ile örtüşen taraf kayıtlarına göre 650.569,65 Usd + 94.712,65 Euro alacağın hüküm altına alınmasını istemiştir. Ancak bu tutardan 28.08.2012 tarihli sözleşme kapsamında davalıya teslim edilip ayıplı olduğu anlaşılan kumaş bedelinin düşülmesi gerekecektir. 28.08.2012 tarihli sözleşme kapsamında düzenlenen faturaların bildirilmesi taraf vekillerinden istenmiş ise de taraf vekillerinin bu konuda birbiri ile örtüşen açıklamada bulundukları saptanamamıştır. Bu halde (60.000 x 5,60 Usd)=336.000 Usd + %8 Kdv = 362.880 Usd olarak tespit edilen sözleşme bedeli düşülerek kalan tutar için davanın kabulüne karar verilmesi gerekmiştir
HÜKÜM :
Davanın kısmen kabulüne,
(650.569,65 USD – 362.880,00 USD) = 287.689,65 USD + 94.712,65 Euro alacağın davalıdan tahsiline, alacağa dava tarihinden itibaren Devlet bankalarının USD ve Euro cinsinden açılmış 1 yıl vadeli mevduata uyguladığı en yüksek faiz oranında faiz uygulanmasına,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
Karar ve İlam Harcı
Alınması gerekli 97.007,68 TL harçtan peşin alınan 45.938,48 TL harcın düşümü ile arta kalan 51.069,20 TL harcın davalı tarafdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Yargılama Giderleri ve Gider Avansı
Davacı tarafından yapılan 9.750,00 TL bilirkişi ücreti ve 1.068,50 TL posta ve tebligat ücreti olmak üzere toplam 10.818,50 TL yargılama giderinden red ve kabul oranına (0,53) göre hesaplanan 5.711,32 TL’nin davalı tarafdan alınarak davacı tarafa ödenmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davacının dava açarken ödediği 45.938,48 TL peşin harç, 31,40 TL başvuru harcı ve 4,60 TL vekalet harcı olmak üzere toplam 45.974,48 TL harcın davalı tarafdan alınarak davacıya ödenmesine,
Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde YATIRANA İADESİNE,
Vekalet Ücreti
Davacı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 3, 13 maddeleri gereğince hesaplanan takdiren 82.503,83 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
Reddedilen kısım üzerinden hesaplanan 77.246,17. TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa ödenmesine,
Dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oybirliği verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 09/02/2022
Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …