Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/817 E. 2021/73 K. 27.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Türk Milleti
Adına Yargılama Yapmaya Ve Hüküm Vermeye Yetkili
T.C.
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/817
KARAR NO : 2021/73

DAVA : Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/10/2016
KARAR TARİHİ : 27/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde; … ihtiyaçları doğrultusunda 2015 yılında … sistemlerinin modernizasyonu ve merkezileştirilmesi amacı ile … tarafından açılan ihale üzerine … ile ana yüklenici … arasında 27.04.2016 tarihinde sözleşme imzalandığını, işin yazılım yönünden alt yüklenicisinin … olup, alt yüklenici olarak davalı …’ ın …’a vermeyi planladığı teklifin oluşturulması konusunda müvekkili ile davalı arasında ön anlaşma niteliğinde 12.02.2016 tarihli mutabakat muhtırası imzalandığını, başka bir anlatımla …’dan iş alacak olan …’ın işi nasıl ve ne koşullarda yapacağına ilişkin teklifin hazırlanması konusunda müvekkilinden yardım aldığını, imzalanan mutabakat üzerine müvekkili tarafından hemen çalışmalara başlandığını, ilave personel istihdam edildiğini, ve müvekkili tarafından hazırlanan teklifin en uygun teklif olarak kabul edilmesi nedeniyle davalı …’ın yazılım yönünden işin alt yüklenicisi olmasının kesinleştiğini, bunun üzerine müvekkili ile davalı arasındaki ana sözleşmenin 05.08.2016 tarihinde imzalandığını, sözleşmenin 13.2.1 maddesine göre sözleşmenin yürürlüğe girmesinden itibaren 15 gün içinde sözleşme bedelinin %25’i oranında avans ödeneceğinin kararlaştırıldığını, ancak davalının avans ödemesi yapmadığını, buna rağmen müvekkili tarafından sözleşme kapsamında hazırlanan dokümanlar ve çalışma sonuçlarının davalıya elektronik ortamda transfer edildiğini, avans ödeme yapılması talebinin davalıya 30.09.2016 tarihli noter ihtarı ile bildirildiğini, davalının ise bu ihtara karşılık keşide ettiği 03.10.2016 tarihli ihtarnamede; sözleşmenin 8.4 maddesi uyarınca teslimi gereken kaynak kodların teslim edilmemesi ve sözleşmenin 9.maddesi uyarınca teslimi gereken dokümanların teslim edilmemesi ve denetim izni verilmemesi nedeniyle sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğinin bildirildiğini, oysaki sözleşmede müvekkili tarafından davalıya teslim edilecek dokümanlar ve teslim tarihlerinin ayrıntılı olarak düzenlendiğini, sözleşmenin 8.4 maddesinde …’ın istemesi durumunda ürünün test sonuçlarının …’a sunulması gerektiğini, ancak ürün ortaya çıkmadan yani kabul aşamasına gelmeden henüz test aşamasına dahi gelmemiş ve testi yapılmamış bir ürünün test kayıtlarını davalının isteyemeyeceğini, keza sözleşmenin 9.maddesinde kaynak kotların teslim zamanı olarak “güncelleme dönüme içinde ve garanti dönemi sonunda” olarak bir tanım yapıldığını, güncelleme döneminin ise projenin teslim edilip kabulü yapıldıktan sonra geleceğini, bu kapsamda davalının öne sürdüğü fesih gerekçelerinin yerinde olmadığını, öte yandan kaynak kodların teslimi konusunda müvekkile yapılmış her hangi bir yazılı talep bulunmadığını, yine davalı tarafından fesih gerekçesi olarak işin yapılıp yapılmadığını tespite olanak verecek denetimlerin yapılmasına engel olunduğunun ileri sürüldüğünü sözleşmenin 18.1.5 maddesine göre ; 5 gün önceden bildirim yapılması koşulu ile yüklenicinin işyerinde denetim ve inceleme yapabileceğini davalının bu güne kadar müvekkiline bu yönde bir bildirimde bulunmadığını belirterek 1.466.026 TL bedelli avans teminat mektubu ile 351.850 TL bedelli kesin teminat mektuplarının iptaline ve iadesine, haksız feshe bağlı olarak müvekkilinin uğradığı müspet-menfi zarar kapsamında şimdilik 325.000 TL zararın davalıdan tahsiline karar veilmesini istemiştir.
Haksız feshe bağlı tazminat talebini açıklaması konusunda mahkememizce davacı vekiline uyarı yapılmış, Davacı vekili 25.10.2018 tarihli dilekçede; haksız feshe bağlı taleplerin kar kaybına ilişkin olduğunu, sözleşme ifa ile sonuçlansaydı; kendisine ödenecek olan sözleşme bedelinin Kdv. hariç 5.864.103 TL olduğunu, sözleşmenin ifası sürecinde yapılması muhtemel giderlerin 2.056.180 TL olup aradaki fark kadar müvekkilinin gelir kaybına uğradığını belirterek 3.807.924 TL+ Kdv nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde; müvekkili ile davacı arasında 05.08.2016 tarihli “… Sözleşmesi” imzalandığını, sözleşmenin 15.2.2.1 maddesinde …’a 20 gün öncesinden yazılı bildirim yapmak şartı ile tek yanlı fesih hakkı verildiğini, müvekkilinin de bu fesih hakkına dayalı olarak 03.10.2016 tarihinde fesih bildirimi yaptığını, feshin haklı nedene dayandığını sözleşmeye konu projenin milli güvenlik için ciddi önem arz ettiğini, projenin son kullanıcısı … ve …’ın talimatı ile davacının tedarik edeceği yazılım üzerinde siber güvenlik analizi ve zararlı kod analizi yapılmasının kararlaştırıldığını, bu maksatla yazılım kaynak kodlarının davacı firmadan istendiğini, ancak davacının kaynak kodları teslim etmediğini, bu durumun şüphe uyandırdığını, davacının iddiasının aksine kaynak kodların garanti sürecinde değil sözleşmeye göre güncelleme döneminde teslimi gerektiğini, güncelleme döneminin tüm sözleşme sürecini kapsadığını, sözleşmeye göre davacının bu kodları sözleşmenin başından itibaren vermekle yükümlü olduğunu, kaynak kodların davacıdan talep edilmesinin amacının zararlı kod analizi yaparak teslimat öncesi muhtemel tehlikelerin önüne geçmek olduğunu, öte yandan kaynak kodların incelenmesinin müvekkilinin sözleşmeden kaynaklanan denetim hakkının bir parçası olduğunu, ancak davacının ısrarla buna engel olarak kaynak kodları müvekkiline vermediğini, bu nedenle taraflar arasındaki güven ilişkisinin ortadan kalktığını, kaynak kodun talep edildiğine ilişkin e-mail çıktısının dilekçe ekinde sunulduğunu, ayrıca davacının 23.09.216 tarihli e-posta ile müvekkili şirkete karşı gerçek dışı ithamlarda bulunduğunu, bu halin sözleşme ilişkisini çekilmez hale getirdiğini, davacının 18.02.2016 tarihli mutabakat muhtırasına dayalı olarak sözleşmeden önce harcama ve çalışma yaptığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, mutabakat muhtırasının 7.maddesinde; işbu anlaşmanın tarafların birlikte çalışacakları veya ileride sözleşme yapacakları şeklinde yorumlanamayacağının belirtildiğini, hiçbir bağlayıcılığı olmayan ve sözleşme yükümlülüğü doğurmayan bir metne dayanarak davacının tazminat talep edemeyeceğini, davacı bu dönemde bir yatırım yapmış ise dahi bunun bedelini müvekkilinden talep edemeyeceğini, davacının sözleşmeye konu proje kapsamında 05.08.2016 tarihinde çalışmaya başladığını önceki çalışmalarının müvekkilini ilgilendirmediğini, sözleşmenin müvekkili tarafından sözleşmenin 15.2.2.1 maddesi uyarınca haklı nedenle feshedildiğini, sözleşme hükmünün devamında; fesih durumunda fesih tarihine kadar kabulü yapılmış olan ürünlerin bedelleri ile yarı tamamlanmış ürünlerin bedellerinin yükleniciye ödeneceğinin kararlaştırıldığını, ancak fesih tarihine kadar yapılmış veya yarısı tamamlanmış her hangi bir ürün bulunmadığından müvekkilinden her hangi bir alacak talep edilemeyeceğini, müvekkili tarafından davacıya ait avans teminat mektubunun 18.11.2016 tarihli noter ihtarı ekinde davacıya davadan sonra iade edildiğini, kesin teminat mektubunun ise müvekkiline ait davacının elinde bulunan bir adet hareketli 1 adet sabit kameri ve bir adet …’nin müvekkiline iade edilmesini müteakip iade edileceğini, müvekkiline ait donanımların iade edilmemesi nedeniyle uğradığı ve uğrayacağı zararlar söz konusu olduğundan kesin teminat mektubunun iade edilmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE :
Dava taraflar arasında imzalanan alt yüklenicilik sözleşmesinin feshi nedeniyle teminat mektuplarının iadesi ve feshin haksız olması nedeniyle kar kaybı tazminatının tahsili istemine ilişkindir.
… ihtiyacı olan … tarafından ihale edilmiş olup Ana yüklenici … ile alt yüklenici davalı … arasında iş paketlerinden … sistemi işine ilişkin alt yüklenicilik sözleşmesi imzalanmıştır. Davacı ise davalı …’ın alt yüklenicisi konumunda olup, sözleşme konusu işin yazılımını davalı …’a karşı taahhüt etmiştir. Bu konuda davacı … ile davalı … arasında 05.08.2016 tarihli alt yüklenicilik sözleşmesini imzalamıştır.
Dava konusu 1.466.026 TL bedelli avans teminat mektubu ve 351.850 TL bedelli kesin teminat mektuplarını yargılama sırasında davacıya iade edilmiş teminat mektuplarına ilişkin dava konusuz kalmıştır.
Taraflar arasında 18.02.2016 tarihli … başlıklı bir belge imzalanmıştır. Söz konusu belge ile taraflar … tarafından tedariki gerçekleştirilmesi öngörülen … kapsamında işbirliği yapma ve birlikte çalışma arzusunda olduklarını açıklamışlardır. Belgede ayrıca müşteriye (…) teklifin … tarafından sunulacağı, teklifin kabul ve …’ın … ile sözleşme imzalaması halinde tarafların alt yüklenici sözleşmesi imzalayacakları belirtilmiştir. Mutabakat muhtırasının sona erme halleri 5. Maddede belirtilmiş olup Proje kapsamında tarafların alt yüklenicilik sözleşmesi yapmaları sona erme hali olarak kabul edilmiştir. Yine muhtıranın 6. Maddesinde; sona erme hallerinden birinin gerçekleşmesi halinde tarafların birbirinden her hangi bir hak, tazminat veya benzeri talepte bulunmayacakları kararlaştırılmıştır. Şu halde; sözleşme öncesi döneme ilişkin davacının talep hakkı bulunmadığı anlaşılmıştır.
Dava dışı … ile davalı … arasında imzalanan Ana sözleşme ve proje kapsamında ihtiyaç duyulan bazı ürün ve hizmetlerin davacı şirketten temini için taraflar arasında 05.08.2016 tarihinde alt yüklenici sözleşmesi imzalanmıştır. Davacı şirketten temin edilecek ürünün ne olduğu sözleşmenin 2. maddesinde “…” olarak tanımlanmıştır kısaca davacı ana sözleşme kapsamında ihtiyaç duyulan yazılım işini üstlenmiştir. Sözleşme bedeli 5.864.193 TL+Kdv olarak kararlaştırılmıştır. Yükleniciye yapılacak ödemeler 13. maddede sözleşme takvimi olarak hükme bağlanmıştır. Buna göre alt yüklenicinin yazılı talebinden itibaren 15 gün içinde sözleşme bedelinin %25 i avans olarak ödenecektir.
… Proje müdürü tarafından davacıya gönderilen 21-22 Eylül 2016 tarihli e-postalarda; kaynak kodların davacıdan talep edildiği görülmektedir.
… tarafından davalıya gönderilen 23.09.2016 tarihli e-postada ise; kaynak kod paylaşımının taraflar arasında devam eden sorunların sadece bir parçası olduğu, …’ın sözleşme kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle sözleşmenin devam edilemez bir noktaya geldiği, bu bağlamda sözleşmenin feshi ve teminat mektuplarının iadesi, 9 aylık süreçte yapılan yaklaşık 1,5 milyon TL lik giderin tazmini konusunda gereken hassasiyetin gösterilmesi gerektiği bildirilmiştir. Davacı … iş bu e posta ile aslında bir anlamda fesih iradesini açıklayan ilk taraf olmuştur.
Davacı … daha sonra keşide ettiği 30.09.2016 tarihli noter ihtarında; avans tutarı olan 1.462.026 TL’nin 5 gün içinde ödenmesi aksi halde sözleşmeyi feshedeceğini davalıya bildirmiştir.
Davalı … tarafından davacıya gönderilen 03.10.2016 tarihli noter ihtarında ise; yürütülmekte olan projenin ülkenin milli güvenliği açısından hassas bir proje olduğu, herhangi bir güvenlik açığının ülkeye ciddi zarar vereceği, Sözleşmenin 8.4 maddesine göre sözleşmeye konu ürünleri inceleme ve denetleme hakları olduğu, ayrıca taşeron tarafından teslimi gereken dokümanların sözleşmenin 9. maddesinde belirtildiği bunlar arasında “kaynak kod versiyonları” nın da bulunduğu, defalarca talep edilmesine rağmen kaynak kodların teslim edilmediği, buna rağmen iyi niyetle görüşmelere devam edildiği, ancak bu sırada; muhatap tarafından gönderilen 23.09.2016 tarihli e-posta ile şirkete ve yöneticilerine karşı gerçek dışı ithamlarda bulunulduğu ve tehdit edildiği, sözleşme yükümlülüklerinin yerine getirilmeyeceğinin de itiraf edildiği, gelinen aşamada işin gerekli hassasiyet ve özenle yürütülmeyeceğinin anlaşıldığı, karşılıklı güven ilişkisinin ortadan kalktığı bu nedenle sözleşmenin 15. maddesi uyarınca haklı nedenle feshettikleri belirtilmiştir.
Davacı keşide ettiği 17.10.2016 tarihli cevabi ihtarında; feshin haksız olduğu belirtilmiştir.
… tarafından (davadan sonra) keşide edilen 18.11.2016 tarihli noter ihtarında; feshin haklı olduğuna ilişkin açıklamalar yapıldıktan sonra, 1.466.026 TL bedelli avans teminat mektubunun ihtarname ekinde iade edildiği, …’a ait donanımların (1 adet sabit, 1 adet hareketli kamera, 1 adet … cihazı) iade edilmesi halinde kesin teminat mektubunun da iade edileceği belirtilmiştir.
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde fesih gerekçesini iki başlık altında açıklamış olup ilki kaynak kodların teslim edilmemesi, ikincisi davacı tarafından gönderilen 23.09.2016 tarihli e-posta içeriğidir. Davalı vekili; sözleşme eki proje uygulama takvimine göre kaynak kodların güncelleme döneminde tesliminin kararlaştırıldığını, güncelleme döneminin tüm sözleşme sürecini kapsadığını, ayrıca sözleşmenin 8.4 maddesi hükmüne göre sözleşmeye konu ürünleri inceleme ve denetim hakkı olduğunu bu kapsamda da kaynak kodlar üzerinde … ve zararlı … yapmaya hakları olduğunu kaynak kod tesliminden kaçınan davacının sözleşmeye aykırı davrandığını öte yandan; 23.09.2016 tarihli e-postanın hakaret ve tehdit içerdiğini taraflar arasındaki güven ilişkisini ortadan kaldırdığını savunmuştur.
Feshe gerekçe olarak öne sürülen 23.09.2016 tarihli e-posta içeriği incelendiğinde; davacı tarafından gönderilen bu mailde; sözleşme üzerinden 9 ay geçmiş olmasına rağmen avans ödemesi yapılmadığı, buna rağmen proje üzerinde fedakarlıkla çalışılmaya devam edildiği, nakdi ve gayri nakdi 3,5 milyon TL yük altına girildiği, projeyle ilgili karşılaşılan problemlerin çözümünde Havelsan’dan muhatap bulamadıkları, …’ın sözlerini tutmaması nedeniyle bu yükü daha fazla kaldıramayacak noktaya gelindiği, bu kapsamda sözleşmenin feshi ve teminat mektuplarının iadesi ve 9 aylık süreçte yapılan 1,5 milyon TL’lk harcamanın tazmini konusunda gerekli hassasiyetin gösterilmesi dile getirilmiştir. Feshe gerekçe olarak öne sürülen ve bir takım yakınmalar içeren e-postanın sözleşmenin haklı nedenle feshini gerektirecek bir içerikte olmadığı açık olup davalı vekilinin buna dayalı iddia ve talepleri yerinde değildir
06.11.2017 tarihli bilirkişi raporunda taraflar arasındaki uyuşmazlığın sözleşmenin ifası aşamasında kaynak kodların davalıya tesliminin gerekip gerekmediği konusunda toplandığı, sözleşmede açık bir şekilde kararlaştırılmadıkça kaynak kodların kullanıcıya verilmemiş olmasının sözleşmenin feshini gerektirmeyeceği, bu yönü ile davalının feshinin haklı olmadığı, ancak taraflar arasındaki sözleşmenin 15.2.2.3 maddesinde; …’a tek yanlı fesih hakkı tanındığı, fesih halinde kabulü yapılmış ürünlerin bedelleriyle yarı tamamlanmış ürünlerin tarafların karılıklı mutabakatıyla belirlenen bedellerinin yükleniciye ödeneceğinin kararlaştırıldığı, bunun dışında yükleniciye her hangi bir tazminat hakkı tanınmadığı, … tarafından fesih tarihine kadar her hangi bir ürünün kabulü yapılmadığından davacının teminat mektupları dışında davalıdan isteyebileceği bir tutar olmadığı belirtilmiştir.
Sözleşmenin 9. maddesinde; sözleşme kapsamında yüklenici tarafından teslim edilecek tüm dokümanların “Doküman İstek Listesinde” olduğu belirtilmiştir. Ek-F olarak sözleşmeye ekli olarak sunulan listede; davalının feshe gerekçe yaptığı kaynak kod versiyonlarının; Güncelleme Dönemi içinde-Garanti dönemi sonuna kadar verilmesi gerektiği kararlaştırılmıştır. Mahkemece alınan 02.09.2019 tarihli bilirkişi ek raporunda; sözleşme eki doküman istek listesinde kaynak kod versiyonlarının güncelleme dönemi içinde ve garanti dönemi sonuna kadar teslim edileceğinin öngörüldüğü, kaynak kodların teslimi için öngörülen güncelleme döneminin işin tamamlanma süresi olan 24 aylık sözleşme süresinin bitimi ile başlayacağı belirtilerek kaynak kodların sözleşmenin yapıldığı tarihten itibaren 24 ayın sonu ile garanti süresi olan 48 ayın sonu arasında olduğu bu kapsamda kaynak kodun teslim yükümlülüğünün 05.08.2018 tarihinden itibaren başlayacağı belirtilmiştir. Sözleşmenin bu tarihten önce feshedildiği uyuşmazlık konusu değildir.
Sözleşmenin 8.4 maddesinde; … tarafından istenilmesi durumunda, her hangi bir ürünü (fabrika kabul – saha kabul – geçici kabul – bütünleşik geçici kabul için …’a sunmadan önce) ürünlerin üretim için test veya muayenelerden geçtiğini gösteren kayıtları …’ın incelemesine sunacaktır. Davalı vekili sözleşmenin bu hükmü uyarınca; kaynak kodlar üzerinde denetim hakkı olduğunu savunmuştur. Ancak mahkemece alınan 05.10.2020 tarihli bilirkişi ek raporunda; sözleşmenin 8.4 maddesinde anlatılan hususun işin geçici kabul aşaması ile ilgili olduğu, kaynak kodların teslimi ile ilgili olmadığı davalının işin her safhasında kaynak kodlar üzerinde inceleme yetkisi bulunmadığı, işin teslimine kadar kaynak kodların davalıya teslimine gerektiren bir düzenleme içermediği belirtilmiştir. Aynı bilirkişi raporunda; sözleşmenin 15. Maddesinde davalıya tek yanlı fesih hakkı verildiği, …’ın sözleşmeyi feshi halinde, fesih tarihine kadar kabulü yapılmış ürünler ile yarı tamamlanmış ürünlerin bedellerinin yükleniciye ödeneceğinin kararlaştırıldığı, dosya kapsamına göre fesih tarihine kadar geçici kabulü yapılıp teslim edilmiş bir ürün olmadığı bu kapsamda davacının tazminat talebinin yerinde olmadığı, sözleşmenin yürürlükte kaldığı 59 gün için sözleşme süresi ve bedelinin oranlanması suretiyle hakkaniyet ilkesi gereği davacının 473.948,05 TL tazminat talep edebileceği belirtilmiştir.
Başından beri yapılan açıklamalar çerçevesinde; sözleşmenin davalı tarafından feshine ilişkin keşide edilen 03.10.2016 tarihli bildirimde feshe dayanak olan olay ve olguların haklı nedene dayanmadığı anlaşılmıştır. Davacının feshe bağlı tazminat talepleri ile ilgili olarak ise sözleşmenin “Uygun Gördüğü Hallerde Fesih” başlıklı 15.2.2 maddesinde; …’ın gerekli gördüğü hallerde 20 gün öncesinden yazılı tebligat yapmak şartı ile işbu sözleşmeyi kısmen veya tamamen feshetme hakkına sahip olduğu düzenlenmiştir. Böyle bir fesih durumunda fesih tarihine kadar kabulü yapılmış olan ürünlerin bedelleri ile yarı tamamlanmış ürünlerin tarafların karşılıklı mutabakatı ile belirlenen bedellerinin yükleniciye ödeneceği kararlaştırılmıştır. Sözleşmeye göre davalı taşeronun feshe bağlı zararlarını talep hakkı sadece kabulü yapılmış ve yarı tamamlanmış ürünlerle sınırlıdır. (Benzer bir konu için Bkz. 15 HD. … E. … K.). Bu nedenle davacı tarafın feshe bağlı kar mahrumiyeti talebinin yerinde olmadığı açıktır. Öte yandan alınan bilirkişi raporları çerçevesinde davacının fesih tarihi itibariyle davalıya teslim ettiği (kabulü yapılmış) veya yarı tamamlanmış ürün olmadığından sözleşmenin 15. madde kapsamında davacının talep edeceği bir zararı olduğu da kanıtlanamamıştır.
Teminat mektuplarının iadesi talebi yönünden ise davalı fesihte haksız olduğuna göre teminat mektuplarının davacıya iadesi gerekecektir. 1.466.026 TL bedelli avans teminat mektubu ve 351.850 TL bedelli kesin teminat mektubu davadan sonra iade edilmiş olup teminat mektuplarının iadesine ilişkin dava konusuz kalmıştır. Dava tarihindeki haklılık durumu nazara alınarak yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesi gerekecektir. Teminat mektuplarının iadesine ilişkin davada özellikle bu talebe hasredilmiş bir yargılama gideri yoktur. 1.466.026 TL bedelli avans teminat mektubu ön inceleme duruşmasından önce iade edildiğinden AAÜT 6.maddesi uyarınca davacı yararına hükmedilecek vekalet ücreti 1/2 oranında olacaktır. 351.850 TL bedelli kesin teminat mektubu için ise 28.10.2016 tarihli tensip tutanağı dikkate alındığında harcı ödenmiş kısım (1.492.876,00 TL – 1.466.026,00 TL) = 26.850 TL olup bu miktar üzerinden davacı yararına nispi vekalet ücreti hükmedilmiştir.
HÜKÜM :
Avans ve teminat mektuplarının iadesi istemine yönelik davada
Teminat mektupları iade edilmekle konusuz kalan bu talepler hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
A.A.Ü.T 6. Maddesi uyarınca takdiren 46.082,95 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Feshe Bağlı Tazminat Talebine yönelik Davada
Feshe bağlı tazminat (gelir kaybı) talebinin reddine,
Alınması gerekli 59,30 TL harcın, 5.550,19 TL peşin harç, 25.495,00 TL tamamlama harcı ve 2.543,67 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 33.588,86 TL harçtan düşümü ile fazla alınan 33.529,56 TL harcın kararın kesinleşmesinden sonra istek halinde yatırana iadesine,
Masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde YATIRANA İADESİNE,
Davalı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 3,13 maddeleri gereğince hesaplanan takdiren 40.747,40 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa ödenmesine,
Dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oybirliği verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 27/01/2021
Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …