Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/805 E. 2022/19 K. 12.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Türk Milleti
Adına Yargılama Yapmaya Ve Hüküm Vermeye Yetkili
T.C.
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/805
KARAR NO : 2022/19

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/12/2015
KARAR TARİHİ : 12/01/2022
KARAR Y.TARİHİ : 25/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı alacaklının yabancı bir şirket olup müvekkili aleyhine takip yapabilmesi için teminat yatırmasının zorunlu olduğunu, ancak davalının bu zorunluluğa uymadığını, davalının 08.06.2012 tarihli sözleşmeleri dayanarak yaparak Ankara … Müd. … ve … sayılı dosyaları üzerinden müvekkili aleyhine toplam 684.291,64 TL alacak takibi yaptığını, takip dayanağı sözleşmelerdeki imzaların müvekkili şirket ortaklarına veya yetkilisine ait olmadığını, müvekkili şirketin 21.02.2007 tarihinde tescil edildiğini ve 5 yıl süre ile şirket müdürü olarak …’in atandığını, şirket müdürünün 21.02.2012 tarihi itibariyle görevinin sona erdiğini ve 28.05.2015 tarihine kadar yeni müdür atanmadığından alacağın dayanağı olarak sunulan sözleşmelerin ise 08.06.2012 tarihli olup o tarih itibariyle müvekkili şirketi temsile yetkili kimsenin bulunmadığını, öte yandan icra takibinde alacaklı vekili tarafından sunulan vekaletnamede apostil şerhi bulunmadığından o vekaletnameye dayalı olarak takip ve dava işlemi yapılamayacağını belirterek Ankara … Müd. … sayılı ve 12087 sayılı dosyaları ile gerçekleşen icra takiplerinin iptaline ve müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine ve %20 icra tazminatının tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davacı vekili tarafından talep edilmesi üzerine mahkememizce İcra veznesine yatan paranın İİK 72/3 maddesi uyarınca alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde; takip dayanağı sözleşmelerdeki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olduğunu, sözleşmede davacı şirket kaşe ve imzası bulunduğunu, Anonim şirketlerde yeni yönetim kurulu seçilinceye kadar önceki şirket yönetim kurulunun yetkilerinin aynı şekilde devam edeceğini, aynı durumun limited şirketler içinde geçerli olduğunu, davacı şirket müdürünün tekrar seçildiğini, davacı şirket yetkilisi … tarafından yapılan şikayet başvurusu üzerine Ank.C.Sav.2016/17409 sor. sayılı dosyası ile soruşturma yapıldığını ve takipsizlik kararı verildiğini, davacı hakkında yapılan icra takiplerinin kesinleştiğini, davacının kesinleşen icra takiplerine karşı icra hukuk mahkemelerinde çeşitli davalar açtığını açılan davaların ret ile sonuçlandığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE :
Dava Ankara … Müd. … ve … sayılı icra takipleri nedeniyle menfi tespit istemine ilişkindir.
Ank … Müd. … Esas sayılı dosyada; Alacaklı …. tarafından borçlu … Tıp Ltd Şti aleyhine 08.06.2012 tarihli sözleşmeden kaynaklanan 499.839,36 TL alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığı görülmüştür.
Ankara … Müd. … Esas sayılı dosyada alacaklı … Ltd. tarafından borçlu … Tıp Ltd. Şti. Aleyhine 08.06.2012 tarihli sözleşmeden kaynaklanan toplam 184.452,28 TL alacağın tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığı görülmüştür.
Davacı vekili davalının yabancı şirket olup teminat koşulunu yerine getirmeden Türkiye’de takip yapamayacağını ve dava açamayacağını belirtmiştir. Ülkemiz ile Çin Halk Cumhuriyeti arasında 27/09/1994 tarihli ve 4034 sayılı Kanunla onaylanan ve 12/11/1994 tarihli ve 22109 sayılı resmi gazetede yayınlanan 1992 tarihli “Hukuki, Ticari ve Cezai Konularda Adli Yardımlaşma Anlaşması” olması nedeniyle alacaklı şirketin teminat koşulu bulunmaksızın Türk Mahkeme ve İcra dairelerinde dava ve talepte bulunabileceği anlaşılmıştır.
Öte Yandan alacaklı vekili tarafından dosyaya sunulan yabancı dildeki vekaletname ve buna ilişkin apostil şerhi uyarınca geçerli bir vekaletnameye dayalı olarak icra takibi başlatıldığı, vekilin alacaklı şirket tarafından usulüne uygun olarak yetkilendirildiği, davacı aleyhine dava ve takip yapma yetkisinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Ank…. Müd. … sayılı takip dayanağı sözleşme 08.06.2012 tarihli olup davacı … Tıp … Ltd Şti kaşesi ve şirket temsilcisi tarafından imzalandığı, belgenin borç kabul belgesi niteliğinde olduğu, Sözleşmenin 3. maddesinde; 06.11.2010 tarihinde imzalanan 2010/XGYP17 nolu sözleşmeye göre … şirketinin … şirketine 191.000 Usd, 05.03.2010 tarihinde imzalanan XGY2010-P04 nolu sözleşmeye göre … şirketinin … şirketine 105.000 Usd ödemek zorunda olduğu, ödemelerin Eylül/2012’de 80.000 Usd, Aralık/2012’de 86.000 Usd, Mart/2013’de 80.000 Usd olarak yapılacağı kararlaştırılmıştır. … şirketi davalıya toplamda (191.000 Usd + 105.000 Usd)= 296.000 Usd ödemeyi taahhüt etmiştir. Bahse konu icra takibinde işbu sözleşmeden kaynaklanan 499.839,36 TL alacağın tahsili istenmiştir. İcra takip tarihindeki (13.08.2013) efektif satış kuru üzerinden sözleşme bedelinin (296.000 Usd x 1,931 TL)= 571.576 TL olduğu görülmüştür. Davacıya ait ticari defterler mali müşavir bilirkişi marifetiyle incelenmiş 19.03.2020 tarihli raporda sözleşmeye ilişkin her hangi bir kayda rastlanmadığı gibi sözleşmelerdeki borç alacak ilişkisine ait hiçbir ödeme bilgisine davacı defterlerinde rastlanmadığı belirtilmiştir.
Yine davaya konu Ank… İcra Müd. … sayılı dosyasında icra takibinin dayanağını oluşturan 08.06.2012 tarihli sözleşme davacı … Tıp….Ltd Şti kaşesi ve şirket temsilcisi tarafından imzalanmıştır. Sözleşmede Biga Hastane işi nedeniyle … şirketinin davalıya (…) Biga Makine bedeli olarak Mayıs/2012 tarihine kadar (4.602 + 5.248 + 5.456 + 5.332 + 5.362 + 5.188)=31.188 Usd ödeyeceği, takip eden aylarda ise Mayıs/2013 tarihine kadar her ay 9.600 TL ödeyeceği belirtilmiştir. Bahse konu icra takibinde işbu sözleşmeden kaynaklanan toplam 184.452,28 TL alacağın tahsili istenmiştir. İcra takip tarihindeki (13.08.2013) efektif satış kuru üzerinden sözleşme bedelinin (31.188 Usd x 1,931 TL)= 60.224,03 TL + (9.600 TL x 12) = 115.200 TL olmak üzere toplam 175.424,03 TL olduğu görülmüştür.
Davacı şirketin ticaret sicil kayıtları incelenmiştir. Şirketin 21.02.2007 tarihinde tescil edildiği, şirkete ilk beş yıl için …’in dışarıdan müdür olarak atandığı, daha sonra hisse devri suretiyle …’in ortak haline geldiği ve 12.05.2015 tarihli ortaklar kurulu kararı ile tekrardan 30 yıllığına şirket müdürü olarak atandığı görülmüştür.
Davacı şirket müdürü … 07.11.2018 tarihli duruşmadaki beyanında; davalı şirketin 2007-2012 yılları arasında Türkiye temsilciliğini yaptıklarını, ayrıca üç adet tıbbi cihazın 2 milyon Usd’ye satışına ilişkin taahhüt verdiklerini, bunun dışında davalı ile her hangi bir yazılı sözleşme imzalamadıklarını, takip konusu yapılan sözleşme asıllarındaki imzanın kendi imzasına benzediğini ancak böyle bir sözleşmeyi imzaladığını hatırlamadığını belirtmiştir. Davacı şirket temsilcisine ait yazı ve imza örnekleri alınmak suretiyle yapılan imza incelemesinde; 07.03.2019 tarihli rapora göre takip konusu sözleşme asıllarındaki imzaların davacı şirket temsilcisi …’in eli ürünü olduğu belirtilmiştir.
Davacı vekili; …’in müdürlük yetkisinin 21.02.2012 tarihinde son bulduğunu, sözleşmelerin ise 08.06.2012 tarihinde imzaladığını, bu tarih itibariyle şirketi temsile yetkili kimse bulunmadığını belirtmiştir. Takip dayanağı sözleşmelerin şirket müdürünün üç yıllık görev süresinin bittiği tarihten sonra düzenlendiği tartışmasız olmakla birlikte müdürün görev süresinin doluşu ile birlikte şirkete yeni müdür atanmamış, ilerleyen süreçte … 30 yıl süre ile şirkete yeniden müdür olarak atanmıştır. Taraflar arasında şirket kuruluşundan itibaren süre gelen bir ticari ilişki bulunmakta olup sözleşmenin imzalandığı tarihte …’in temsil süresinin sona ermiş olmasına rağmen bu kişinin bir süre sonra yeniden şirketi temsile yetkili kılındığı, şirketin temsilcisiz kaldığı dönemde şirkete ait faaliyetlerin bu kişi tarafından sürdürüldüğü, aradaki dönem için davacı şirket tarafından her hangi bir azil beyanı bildirilmediği dikkate alındığında, 08.06.2012 tarihli sözleşmelerin davacı şirket yönünden bağlayıcı olduğu sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.
Davacı vekilinin 25.04.2017 tarihli dilekçe ekinde bildirdiği Ankara C.Savcılığı …. sayılı soruşturma dosyaları uyap üzerinden celp edilmiş yapılan incelemede dava konusu olayla ve davanın tarafları ile ilgisi olmadığı anlaşılmıştır. Davacı vekilinin talebi doğrultusunda Ank. C.Sav. Avukat Soruşturma Bürosu 2015-3/9174 sayılı soruşturma dosyası celp edilmiş, yapılan incelemede; davalı şirket avukatlarına “sahte vekaletname ile işlem yapma ve bu şekilde avukatlık görevini kötüye kullanma” suçunun yöneltildiği suçlama ile ilgili olarak C.Savcılığınca Adalet Bakanlığından soruşturma izni talep edildiği görülmüştür.
Davacı vekili tarafından … karar sayılı dava dosyaları delil olarak sunulmuş ise de gerek mahkemenin sıfatı gerekse belirtilen dosyaların konu ve tarafları itibariyle verilen hükümlerin mahkememiz yönünden kesin hüküm teşkil etmeyeceği anlaşıldığından o dosyalarda verilen kararların kesinleşmesinin beklenmesine gerek görülmemiştir.
Davacıya ait ticari defterlerin mali müşavir bilirkişi marifetiyle incelenmesi sonucu düzenlenen 20.03.2020 tarihli bilirkişi raporunda; davacıya ait ibraz edilen defterlerin 2011 yılında eksiksiz olduğu ancak yevmiye defterinin kapanış onayının (delil olma niteliğinin) bulunmadığı, 2010 yılı için sadece kebir defterinin ibraz edildiği, 2012, 2013 ve 2014 yılları için sadece yevmiye defterinin ibraz edildiği bu nedenle defterlerin birbirini teyit ettiğinin söylenemeyeceği, bu defter kayıtlarında Özel … Hastanesine ilişkin bir işlem veya kayda rastlanmadığı, bu defter kayıtlarında davalı adına açılmış yardımcı hesap kaydına göre davalıya ilişkin ilk işlemin 10.09.2010 tarihinde 425.000 Usd karşılığı 638.902 TL olduğu, yevmiye defter kayıtları ibraz edilmediğinden borçlanmanın karşılığında satın alınan makinenin hangi hesapta izlendiği hakkında detaylı bilgiye ulaşılamadığı, borçlanılan bu tutarın kur farkı değerlemeleri sonrasında 31.12.2014 tarihi itibariyle 1.975.146 TL olarak görüldüğü, 29.01.2021 tarihli ek raporda; davacı tarafından sunulan ödeme belgelerinin incelendiği, davacı tarafından banka aracılığı ile yapılan ödemeleri toplam 205.000 Usd tutarında olduğu yıl sonu kur değerlemeleri dikkate alındığında 31.12.2014 tarihi itibariyle davacının davalıya 220.000 Usd karşılığı 1.022.428,65 TL borçlu olduğu bildirilmiştir.
19.03.2020 tarihli bilirkişi ek raporunda; davacıya ait ticari defterlerde dava konusu sözleşmelerdeki borç alacak ilişkisine ait davacının hiçbir ödeme bilgisine rastlanmadığı, davacı tarafından dosyaya sunulan banka hesap ekstreleri incelendiğinde davacının 2010 ve 2011 yıllarında toplam 205.000 Usd para gönderdiği, yapılan ödemelerin takip dayanağı sözleşmelerden önceki tarihli olduğu, davacının kendi defterlerine göre davacının davalıya ola borcu 10.09.2010 tarihinde 425.000 Usd karşılığı 638.902 TL olduğu belirtilmiştir.
Yukarıda yapılan incelemeler sonucunda; menfi tespit istemine konu icra takipleri bakımından davacının davalıya takip tutarını aşan miktarda borçlu olduğu davacının kendi ticari defterleri ile de sabit olup yukarıda açıklanan nedenlerle davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Davanın reddine,
Alınması gerekli 80,70 TL harçtan, peşin alınan 11.686,00 TL’nin mahsubu ile arta kalan 11.605,30 TL harcın kararın kesinleşmesinden sonra istek halinde yatırana iadesine,
Yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde YATIRANA İADESİNE,
Davalı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 3,13 maddeleri gereğince hesaplanan takdiren 51.264,58 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa ödenmesine,
Dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oybirliği verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 12/01/2022

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …