Emsal Mahkeme Kararı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1952 E. 2022/349 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/1952 Esas
KARAR NO : 2022/349

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/12/2014
KARAR TARİHİ : 26/05/2022
KARAR Y.TARİHİ : 30/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçelerinde, müvekkili firmanın 1996 yılında kurulan bir şirket olduğunu, enerji şebekesinde iletim, dağıtım ve tüm ölçüm noktalarında kullanılmak üzere “…” marka haberleşme ekipmanları ve elektrik sayaç portlarını ürettiğini; ürünün akıllı elektrik sayaçlarında kullanılmak üzere geliştirildiğini, sayaçlar üzerinde bulunan kızılötesi haberleşme arabirimine bağlanarak sayaç ile haberleşmenin yapılabilmesine imkan sağlayan optik haberleşme aracı olduğunu, bu konuda 2010 yılından beri AR&GE çalışması yapıldığını, 2012 yılı itibariyle de ürünün satışını yaptıklarını; ürünün piyasadakilerden ayırıcı özelliğinin standart kapsamlarda üretilmiş tüm sayaçları, hata payı olmaksızın okuması olduğunu, ürününün yurt dışındaki tedarikçi firmalardan elektrik-elektronik – parçaların üretimini sağladığını, ürettirilen parçaların yurt dışında montajının yaptırılması suretiyle meydana getirildiğini; davalılardan “…”in 2006 yılında davacı şirkette çalışmaya başladığını, 31.05.2013 yılında istifa dilekçesi vererek, 31.07.2013 tarihinde işten ayrıldığını, elektrik-elektronik mühendisi ve AR-GE müdürü olarak çalıştığı firmada “…” haberleşme ekipmanları ve elektrik sayaç portları hakkında üretim ve pazarlama da dahil olmak üzere geniş kapsamlı bilgiye sahip olduğunu, davalı …’in işten ayrıldıktan sonra müvekkillerinin ürettiği “…” Haberleşme Ekipmanları ve Elektrik Sayaç Portlarının birebir aynısı bir ürünün piyasada bulunduğunun haricen öğrenildiğini, ürünün “…” markası altında üretildiğinin ve cihazın kalıp ve devrelerinin birbirinin tıpatıp aynısı olduğunu, “…” markalı ürünün diğer davalı … … Telekomünikasyon Yazılım San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından üretilerek piyasaya sunulduğunu, www…com, www…com, www…com sitelerinde inceleme yapıldığında üretici firma ve ürün hakkında bilgilere ulaşıldığını, davalı …’in çalışırken diğer davalı şirketi kurduğunu, davalıların, davacının 1996 yılından bu yana yaptığı çalışmalarından, harcadığı sermayesinden, emeği sonucu ortaya çıkan ürününden haksız olarak yararlandığını, davalıların müvekkili şirketin ticari sır mahiyetindeki bilgilerini kullandığını ve ticari kazanç elde ettiğini, bu eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğini, müvekkili şirketin maddi ve manevi zarara uğramasına sebebiyet verdiğini belirterek; haksız rekabet’in men’i ve ref’ine, haksız rekabetin işlenmesine sebep olan araçların ve ürünlerin imhasına, stokta bulunan emtianın mahkemeye teslimine, cihazların tanıtım ve reklamının sonlandırılmasına, mezkur web sitelerinden ve diğer sitelerden söz konusu ürünlerin çıkarılmasına, haksız rekabet dolayısıyla davalıların elde ettikleri ve elde etmeleri mümkün görünen menfaat karşılığı üzerinden hesap edilmek üzere 70.000-TL maddi, 100.000-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren faiziyle birlikte tahsiline ve TTK 59. maddesi uyarınca kararın yurt çapında yayınlanan tirajı en yüksek günlük gazetelerden birinde yayınlamasına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçelerinde, davacının kendisine ait olduğunu iddia ettiği enerji sektöründe kullanılan optik okuyucuların kendi mülkiyetlerinde olduğunu kanıtlayan hiçbir endüstriyel tasarım tescil belgesi, faydalı model ve/veya patent olmadığını, bu gibi elektronik cihazların Türkiye’de başka firmalarca da üretildiğini ve bu konuda faaliyet gösteren firmaların bu aletleri yapmakta veya yaptırmakta olduğunu ve kendisi amblemleri altında satışının yapıldığını, davalılardan …”in işe başladığı sırada, firmanın o zamanki adı ile “…” yeni adı ile … marka elektronik elektrik sayaçlarının Türkiye’de satışını yaptığını, bu kapsamda sattığı ürünlerin elektronik elektrik sayacı, bunların aksesuarı olan yazılım ve bu sayaçlarının aksesuarı olan dava konusu ürün ile aynı iş için kullanılan data kablosu(optik port) olduğunu, firmanın sattığı başka bir ürün olmadığını, AR-GE yapan ve ürün geliştiren bir firma olmadığını, davalılardan …”in Converty adı verilen bir yazılım geliştirerek …’ın talep etmiş olduğu sayaç verilerini OSF olarak özel formata aktaran yazılımı yaptığını ve halen davacı şirket tarafından bu yazılımın kullanılarak maddi kazanç elde edildiğini, davacı şirketin sahibinin diğer bir firması olan … Ev Tekstili Firması ve … markası altında hamam taşı, doğal sabun, peştamal ürünleri satma hedefi ile tüm faaliyetlerinin müvekkillerden …’e verildiğini, ancak davacı firmanın başarılı olamadığını, davalı şahsın 2008-2013 yılları arasında tek ve en üst düzey yönetici, şirket müdürü olarak çalıştığını, davaya konu ürünün davacı şirketin AR-GE çalışmaları sonucu geliştirilen bir ürün olmadığını, ürünün 2010 yılına kadar … firmasından alındığını, ürünlerin standartlarda belirtilen zorunluluklar gereği aynı olduğunu, ürünün devre şemasına kolayca erişimi nedeniyle elde etmenin mümkün olduğunu, ürünün anonim olduğunu ve herkesçe üretilebileceğini, davacının kendisine ait tescilli bir ürünü olmadığını belirterek; davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE :
Dava, davalıların haksız rekabet içeren eylemlar yaptığı iddiasıyla haksız rekabetin tespiti, meni, maddi ve manevi istemlerine ilişkindir.
05.12.1977 tarih, 4/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı üzere, mahkemelerin görevi kamu düzeni ile ilgili olup, kıyas veya yorum yolu ile genişletilmesi veya değiştirilmesi mümkün değildir. İş Mahkemeleri, 25.10.2017 tarih ve 30221 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 10/1. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olan mülga 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ile kurulmuş bulunan istisnai nitelikte özel mahkemelerdir. Kanunda sınırlı olarak sayılmış dava ve uyuşmazlıklar ile diğer kanunların iş mahkemelerini görevlendirdiği dava ve işler dışındaki dava ve işlere, iş mahkemelerinde bakılamaz.
Öte yandan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 114/1-c maddesine göre “mahkemenin görevli olması” dava şartlarından biri olup mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.
İş Kanunu’na göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında, iş akdinden veya İş Kanunu’na dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözüm yeri İş Mahkemeleridir. Anılan maddede belirtildiği üzere, iş mahkemesinin görevli olması için şu iki unsurun birlikte gerçekleşmesi koşuldur:
a)Uyuşmazlığın tarafları işçi ve işveren (ya da işveren vekili) olmalıdır.
b)Uyuşmazlık, iş sözleşmesinden veya İş Kanunu’ndan kaynaklanmalıdır.
Somut uyuşmazlıkta davalı gerçek kişinin, davacı …’nde çalışmakta iken, 31.07.2013 tarihinde işten ayrıldığı ve davalı şirkette işe başladığı, …’in davalı şirketin ticaret sicilde tescil edildiği 20/06/2013 tarihinde şirketin kurucusu olduğu sabittir. Dosyaya sunulan bilgi ve belgelere göre, davalılara isnat edilen haksız rekabet eylemi, Haziran 2013 tarihinde işlenmeye başlamış, işten ayrıldıktan sonra da devam etmiştir.
Dolayısıyla somut olayda da davacı şirket ile iş akdi çerçevesinde çalışan gerçek kişi davalının, iş akdi devam ettiği sırada özen yükümlülüğüne aykırı davranışa dayalı eylemlerinin değerlendirilmesi, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler karşısında İş Mahkemesinin görevi dahilindedir. İş akdinin feshinden sonraki dönemde meydana gelen eylemler yönünden ise bu eylemler ile daha önceki eylemler arasındaki bağlantı iddiası nedeniyle uyuşmazlığın bütün olarak değerlendirilmesi, hukuki yarar ve usul ekonomisi ilkelerinin gereğidir. O halde davalı gerçek kişi yönünden davayı görmeye iş mahkemesinin görevli olduğunun kabulü gerekir.
Davalı şirket yönünden ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30. maddesinde usul ekonomisi ilkesi düzenlenmiş, hâkimin, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlü olduğu belirtilmiştir. Aynı Kanun’un 57. maddesinde “ihtiyari dava arkadaşlığına” yer verilmiş, 166/4. maddesinde “davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda, bağlantının varsayılacağı” hükme bağlanmıştır. Yukarıda açıklanan kanun hükümlerinde hangi davaların birlikte görüleceği ayrıntılı bir şekilde açıklanmıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 61. maddesinde ise “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde aralarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır” düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta ise davalı şirket ile davacı şirket arasında bir iş sözleşmesi ilişkisi yoktur. Dolayısıyla anılan davalı yönünden uyuşmazlığı inceleme görevi ticaret mahkemesine ait ise de işbu dava, davalı şirket ile gerçek kişi olan davalıya karşı birlikte açılmıştır. Bu durumda davalar arasında bağlantı olduğu, biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyeceği de muhtemeldir. Hal böyle olunca usul ekonomisi, daha isabetli bir karar verilmesi ve davaların makul bir süre içinde bitirilmesi yükümlüğü açısından, davaların birlikte görülmesi gereklidir. Ayrıca davalı şirket hakkındaki davanın da ticaret mahkemesine göre daha özel nitelikteki iş mahkemesinde görülmesi, göreve ilişkin usul kurallarına da uygun düşecektir. Yargıtay 11. H.D.’nin benzer uyuşmazlıklardaki emsal uygulaması da bu yöndedir (Yargıtay 11. H.D.’nin 06.11.2012 tarih ve 2012/2238 E.- 2012/17515 K. Ankara BAM 20. HD’nin 2019/1524 E., 2021/943 sayılı Kararı da bu yöndedir).
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, taraflar arasında haksız rekabetten kaynaklanan işbu davaya bakmaya iş mahkemesinin görevli olduğu nazara alınarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
Anlatılan nedenlerle,
HÜKÜM :
1-DAVANIN MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİ NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesi ve iki haftalık yasal sürede talep edilmesi halinde dosyanın görevli Ankara İş Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3- Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin HMK.323 ve 331 maddeleri uyarınca görevli ve yetkili mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 26/05/2022
Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı