Emsal Mahkeme Kararı Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/660 E. 2023/374 K. 24.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/660 Esas – 2023/374
T.C.

6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/660 Esas
KARAR NO : 2023/374

HAKİM : …
KATİP : ….

DAVACILAR ….
DAVALI : ….
DAVALI : ….

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/10/2022
KARAR TARİHİ : 24/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle;
Müvekkili şirket …’in , genellikle inşaat sektöründe yüklenici olarak inşaat işleri yapan Türkiye çapında bilinen bir firma olduğunu, müvekkili …’in ise müvekkili şirketin özel yetkilerine haiz ticari temsilcisi olduğunu, ihalenin kazananının ve yüklenicisi konumuna geçen davalı … Taahhüt İnşaat ve Ticaret A.Ş. İhale konu işlerinin; Askeri Tesislerin İnşaatı olmasına rağmen davalı TOKİ Başkanlığından izin alınmaksızın davalı … İnşaat Taahhüt Şirketine taşere ettiğini, davalı TOKİ’den ihale ile alınan yapım işlerinin, taşere edilmesinin yasak olmasına rağmen asıl yüklenici … Şirketi tarafından davalı … İnşaat Şirketine taşere edilmesinin ve davalı … İnşaat Şirketinin de taşere edilen ihale konusu yapım işlerini, müvekkili … ile … şirketi adına vekaleten anlaşması ve sözleşme akdetmesi sonucunda dava husumeti sağlandığını, davalılar … ve … Şirketi’nin ihale konusu yapım işinde çalışacak işçilerin SGK’ya girişlerini kendi şirketleri üzerinden yaptıklarını işi kendi bünyesindeki çalışanlarla yapıyor gibi gösterdiklerini, çalışan işçilerin görünürde davalıların çalışanı olarak gösterilmesi ancak özünde müvekkilerin emir ve talimatları doğrultusunda çalışması, muvazaalı iş akdinden ibaret olduğunu, müvekkili Mehmet Sami kendisine yaptırılan işlerin sonuna geldikleri sırada düzensiz dahi olsa ödenen hakedişlerin artık ödenmemesi nedeniyle davalıları uyardığını, davalı … şirketinden kendisinin işçi olarak çalıştığı bu nedenle hakedişlerin kendisine ödenmeyeceği gerekçesiyle iş akdi istifa olarak çıkışının verildiğini, davalı … şirketinin müvekkili Mehmet Sami için ihtiyari arabuluculuk sürecini başlattığını ve arabuluculuk sürecinde müvekkili adına sahte imza atıldığını, ihale konusu projede bulunan ve müvekkillerce gerçekleştirilen ancak bedeli ödenmeyen tüm iş bedellerini ve muaccel olduğu tarihten işleyecek avans faizlerini, imalat bedellerindeki birim fiyatlarından kaynaklanan bilumum bedel fark alacaklarını, cari hesap alacaklarını ve muaccel olduğu tarihten itibaren işleyecek avans faizlerini, fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalmak kaydıyla talep edilen tüm alacak ve ferileri bakımından 10.000,00 TL’nin avans faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmilini talep etmişlerdir.
SAVUNMA
Davalı Toplu Konut İdaresi Başkanlığı vekilinin cevap dilekçesinde özetle;
Esas numarası arz olunan davalara bakma görevinin … Asliye Hukuk Mahkemelerine ait olduğunu, görevsizlik nedeni ile davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesini, Dava dilekçesinde bahsi geçen işe ilişkin sözleşmenin, anahtar teslimi götürü bedel sözleşmesi olduğunu, ihale makamı konumunda bulunan idarelerinin asıl işveren olarak nitelendirilmesinin hukuken doğru olmadığını, iş bu davanın idarelerinin pasif husumet ehliyetinin bulunmaması nedenine binaen de reddine karar verilmesini, davacı ile diğer davalı … İnşaat Ltd. Şti. İle idareleri arasında hukuki ve fiili hiç bir bağlantı olmadığını, adı geçen kişilerle aralarında dava konusu işin yapılmasına yönelik herhangi bir anlaşma yapılmadığını, davacı tarafın yüklenici firma ile kendi arasına akdedilen sözleşmeden kaynaklandığını iddia ettiği nispi alacağını taraflarından talep edemeyeceğini, yapılan imalatların bedelini zaten yüklenici firmaya ödemiş olduklarını, hiç bir hukuki ilişkisi bulunmayan davacıya ödemede bulunmalarının hukuken düşünülemeyeceğini, davanın iş bölümü, husumet ve zaman aşımı yönlerinden aksi halde cevap dilekçelerinde arz edilen sair nedenlerden dolayı esastan reddini talep etmişlerdir.
Davalı … Taahhüt İnşaat ve Ticaret A.Ş. vekilinin cevap dilekçesinde özetle;
Davacıların iddiasının eser sözleşmesinden kaynaklı ticari bir alacak olup müvekkili şirketin davacılar ile hiçbir ticari ilişkisi bulunmadığını, bu nedenle müvekkili şirketin işbu davada hasım olamayacağını, husumet itirazında bulunduklarını, davacıların dava dilekçesinde işin … tarafından alındığını, …’e taşere edildiğini, …’in de kendilerine taşere ettiğini bildirmişlerse de bu iddianın doğru olmadığını, işin ihalesinin müvekkili şirket tarafından alındığını, ihaleye konu işin müvekkili şirket tarafından yapıldığını, TOKİ ihale dosyasından durumun tespit edilebileceğini, müvekkili şirketin işin taşere edildiğini gizlemek için ve vergi ödemekten kaçınmak için işçileri kendi işçisi gibi gösterdiği iddiasının doğru olmadığını, müvekkili şirketin işe başlarken şantiye için SGK’da dosya açıldığını, … ile duvar işleri alt taşeronluk sözleşmesinin imzalanmasını takiben bu dosya altına … işçileri için aracı taşeron dosyası açıldığını, …’in tüm hakedişler için fatura kestiğini, faturaların KDV’sinin ödendiğini, ihale konusu işi müvekkili şirketin yaptığını, müvekkili şirketin taraf sıfatı olmadığından davanın müvekkili şirket yönünden husumet yokluğundan reddini talep etmişlerdir.
Davalı … İnş. Taah. Oto. Gıda ve Mob. Tic. Ltd. Şti. vekilinin cevap dilekçesinde özetle;
Dava dilekçesinin aksine, … Taah. A.Ş. İle müvekkili şirket arasındaki taşeronluk ilişkisinin gizli olmadığını, vergi kaçırma amacı olmadığını, müvekkili şirket tarafından damga vergisi beyannamesi sunulduğunu ve damga vergisi ödendiğini, müvekkili şirketi yetkililerinden … … ile davacı …’in yakın akraba olduklarını, aralarında alt taşeronluk sözleşmesi imzalandığını, … Taah. A.Ş. Müvekkili şirketin alt taşeron kullanmasına izin vermeyince müvekkili ile davacı … İnş. Ltd. Şti. Arasındaki alt taşeronluk sözleşmesinin ifa edilemediğini, davacının bulunduğu işçiler de dahil olmak üzere şantiyede çalışan tüm işçilerin sigortaları müvekkili şirket adına yapıldığını, işçiler müvekkili şirket bünyesinde müvekkili şirket yetkililerinin emrinde çalıştığını ve maaşları müvekkili şirket tarafından ödendiğini, …’in alt taşeron olarak değil; ustabaşı olarak çalıştığını, müvekkili şirketin sigortalı işçisi olduğunu, aralarında eser sözleşmesi olmadığını, …’in müvekkili şirket için dönem dönem bulduğu, müvekkili şirkette çalışan bir kısım işçilerin yaptığı işler nedeniyle aradaki akrabalık ilişkisi nedeniyle rencide olmaması için hakediş kaydı düşülerek maaşına ilave ücret aldığını, davalılardan … Ltd. Şti. İle müvekkili şirket arasında bir alt taşeronluk sözleşmesi imzalanmış ise de açıklanan nedenlerle … Taah. A.Ş.’nin bu sözleşmenin ifasına izin vermemesi nedeniyle alt taşeronluk sözleşmesinin uygulanmadığını, davacıların alt taşeronluk işinin gizli tutulması için davacı … ‘in ve işçilerin müvekkili … Ltd. Şti.’nin işçisi olarak bildirdiğini, işi kendileri yaptığı halde muvazaalı olarak işi … yapmış gibi gösterildiğini iddia ettiğini, müvekkili şirketin muvazaalı işlem amacıyla hareket etmediğini, davacıların delil sunmadıkları gibi iddialarını da somut olay ve belgelere dayandıramadıklarını, resen inceleme ile tespit edilecek nedenlerle davanın reddini talep etmişlerdir.
DELİLLER VE GEREKÇE
Dava; eser sözleşmesinden kaynaklı alacak davası olduğuna ilişkindir.
Davacı tarafından şirket adına hareket ederek işlemler yaptığını, şirket yetkilisi olduğunu iddia ederek, eser sözleşmesinden kaynaklı bulunduğunu, davalıların KDV ve diğer giderleri ödememek amaçlı kendisini işçi gibi gösterdiğini, oysa şirket yetkilisi ve sahibi olduğunu iddia ederek, alacak davasını ikame ettiğini belirtmiştir.
Dosyamıza davacının SGK hizmet dökümü ile işveren listesi kazandırılmış, davacının davalı … İnşaat Ltd. Şti. Firmasında dava konusu işlerin görüldüğü Mart-2021-Nisan/2022 dönemlerinde işçi olarak çalıştığı anlaşılmıştır.
Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 18 inci maddesi ile aynı doğrultuda düzenlenen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 19 uncu maddesi uyarınca, bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın gerçek ve ortak iradeleri esas alınır ve borçlu, yazılı bir borç tanımasına güvenerek alacağı kazanmış olan üçüncü kişiye karşı bu işlemin muvazaalı olduğu savunmasında bulunamaz.
Türk Hukuk Lûgatında muvazaanın “Anlaşmalı saptırma, gerçek dışı durumlara gerçekmiş niteliğini kazandırma işlemi; hukuksal bir işlem konusunda gerçek duruma aykırılıkta birleşilerek yapılan ortak açıklama (beyan) ya da ortaya konulan belge; danışıklı işlem” (Türk Hukuk Lûgatı Türkçe-Türkçe, …-2021 Baskı, Cilt-I, s. 819) şeklinde yapılan tanımından hareketle muvazaa, tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacı ile ve fakat kendi gerçek iradelerine uymayan ve aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak hususunda anlaşmaları olarak ifade edilebilir.
Bir diğer deyişle, irade açıklamasında bulunan taraflar bu açıklamanın sonuç doğurmaması konusunda anlaşmışlar, yalnız gerçek bir hukuki işlemin bulunduğu görünüşünü yaratmayı istemişlerse muvazaadan söz edilir.

Taraflar ister yalnız bir görünüş yaratmayı, ister ikinci bir gizli işlem yapmayı arzu etmiş olsunlar, görünüşteki (zahiri) işlem tarafların gerçek iradelerine uymadığından ilke olarak herhangi bir sonuç doğurmaz. Muvazaada, görünüşteki işlemin her türlü hukuki sonuçtan yoksun olması, tarafların ortak iradelerinin bu yolda olmasından kaynaklanmaktadır.
Kural olarak hiç kimse kendi muvazaasına dayanarak bir hak talep edemez. Kaldı ki böyle bir hak talebi herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğu, bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasının hukuk düzenince korunamayacağını belirten 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 2 nci maddesine de aykırıdır.
Davacı kendi muvazaasına dayanarak hak talebinde bulunmaktadır. Yargıtayın içtihat ve kararlarına yansıdığı kadarıyla muvazaalı işlemin tarafı kendi muvazaasına dayanarak hak talep edemez. Davacının davalı şirketlerde işçi olarak çalışması, davacı şirkette temsil yetkisinin bulunmaması, muvazaalı olarak sözleşmeleri imzalamış bulunması nedenleriyle davanın reddi gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 9,12-TL eksik harcın davacılardan müştereken müteselsilen alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacılardan müştereken müteselsilen alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5- Fazla yatan gider avansı ile delil avansı var ise 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Adalet Bakanlığı Hukuk Muhakemeleri Gider Avansı Tarifesinin 5.maddesine göre karar kesinleştikten sonra istek halinde taraflara İADESİNE,
6-HUAK 18A/13 maddesi ile HUAK yönetmeliği 26/2 maddesi gereğince yargılama giderlerinden sayılan 1.600,00-TL zorunlu arabuluculuk giderinin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemeleri’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır