Emsal Mahkeme Kararı Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/431 E. 2023/492 K. 04.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
… TÜRK MİLLETİ ADINA
6.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
ESAS NO : 2022/431 Esas
KARAR NO : 2023/492

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : …
DAVALI : … – … …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 16/06/2022
KARAR TARİHİ : 04/07/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 20/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile karşı taraf olan …Petrol Turz. Gıda Kağıt Ambalaj Nak. İth. İhr. San. Tic. Ltd. Şti. ile iş akdi imzalandığını, bu iş akdi ile aralarında borç ilişkisi doğduğunu, karşı taraf olan … Petrol Turizm Gıda Kağıt Ambalaj Nakliyat İthalat İhracat Sanayi Ticaret Limited Şirketinin, 11/05/2018 düzenleme tarihli 150.000,00 TL bedelli dekont, 11/05/2018 düzenleme tarihli 20.000,00 TL bedelli dekont ve 11/06/2018 düzenleme tarihli 3.600,00 TL bedelli dekonttan doğan borcunu müvekkili şirkete ödemediğini, borcun ödenmemesinden dolayı … 12. İcra Dairesi’nin 2022/4885 takip numaralı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun, takibe konu borcunun olmadığını iddia ederek 14/03/2022 tarihinde borca itiraz ettiğini, davalı borçlu tarafından yapılan itirazın hukuki dayanaktan yoksun, kötü niyetli ve takibi sürüncemede bırakmak için yapılmış bir itiraz olduğunu, davalının söz konusu borca ilişkin hiçbir ödeme yapmaması nedeniyle icra takibi yapıldığını ancak davalı borçlunun bu takibe süresinde itiraz ederek takibi durdurduğunu, belirterek davanın kabulü ile haksız ve kötü niyetli itirazın iptaline ve takibin devamına, davalı borçlunun alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkilinin aralarında 05.05.2018, 12.05.2018 tarihli iki ayrı sözleşme akdettiğini, 12.05.2018 tarihli sözleşmenin akdi esnasında 05.05.2018 tarihli sözleşmenin fesih edildiğini, 05.05.2018 tarihli sözleşme ile tarafların sorumluluğunda olan iş ve işlemlerin tanımının yapıldığını, sözleşmenin 3.maddesinde ise müvekkili davalı tarafından sözleşmeye konu iş ve işlemler için 60.000 USD masraf yapıldığını, bu masrafın %80 ‘inin davacı şirket tarafından müvekkili şirkete ödeneceğine karar verildiğini, müvekkilinin borçlu olduğu iddiasına dayanak gösterilen 11.05.2018 düzenleme tarihli 150.000,00 TL ve 20.000,00 TL bedelli dekontların açıklamasında 05.05.2018 tarihli sözleşmeye istinaden yatırılan para açıklamasının yer aldığını, sözleşmenin incelenmesi ile de ortaya konacağı üzere; sözleşme konusu iş ve işlemlerle ilgili olarak masraflara katlanma yükümlülüğünün müvekkili şirket üzerine bırakılmadığını, taraf iradeleri ile açıkça 60.000 USD masrafın %80lik kısmının davacı yana yüklenmekle birlikte sözleşmenin feshi halinde bu masrafların tamamının müvekkili şirket üzerinde kalacağının davacı yan tarafından masraflara ilişkin yapılan ödemelerin, müvekkilince iadesinin gerçekleştirileceğine dair bir hüküm bulunmadığını, kaldı ki basiretli bir iş insanı gibi davranan tacir müvekkilinin, sözleşmedeki iş ve işlemlerin sonuçlandırılmasının yalnız kendi işlem iradesine bağlı olmadığını, davacı yanın çaba ve iradesinin gerekliliği durumu var iken bu sözleşmenin tüm masraflarını yüklendiğinin düşünülmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacı tarafından kötü niyetli olarak açılan bu davada müvekkilinin davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını, davacı tarafın, haksız olarak müvekkilinden alacağı olduğunu iddia ettiğini, zira davacı tarafın, davaya konu icra takibinde de alacağın varlığına dair somut bir delil sunulmadan kötü niyetli olarak icra takibi başlattığını, açıklanan nedenlerle işbu haksız davanın reddine karar verilmesini, takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklı hakkında takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLER VE GEREKÇE
Dava, davacının banka dekontu dayanak göstererek başlattığı takibe yönelik olarak davalının itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
… 12. İcra Dairesi’nin 2022/4885 sayılı takip dosyasının celbi sağlanmış Mahkememiz dosyası arasına alınmıştır. Takip dosyasının incelenmesinde davacı/alacaklı tarafından dekont dayanılarak toplam 232.173,19 TL üzerinden takip başlatıldığı ve borçlu/davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğu görülmüştür.
Taraf vekillerine HMK. 222. maddesi gereğince akdi ilişkinin başından itibaren defter ve kayıtları mahkememize sunması yönünde süre verilmiştir. Taraf vekillerince defter ibrazında bulunulduğu görülmüştür.
Tarafların iddia ve savunmalarını karşılar, mahkememizce tespit edilen uyuşmazlık çerçevesinde rapor tanzimi için, dosyanın mali müşavir bilirkişine tevdiine karar verilmiştir. Bilirkişi raporunda özetle; davacı yanın incelemeye sunulan 2018 yılına ait ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK. İlgili hükümleri yönünden; sahibi lehine delil vasfının bulunmadığı, davalı yanın incelemeye sunulan 2018 yılına ait ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK. İlgili hükümleri yönünden; sahibi lehine delil vasfının bulunduğu, davacı şirket tarafından davalı yan hesabına; toplam 173.600,00 TL tutarında taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 5. Maddesine istinaden masraf ödemesi yapıldığı, anlaşılmakla birlikte gerek anılan masraf ödemelerine gerekse taraflar arasında tanzim ve imza edilen sözleşmeye konu işe ilişkin herhangi bir kayda tarafların incelenen ticari defterlerinde rastlanılamadığı, tarafların, inkâr tazminatı ve diğer benzeri taleplerinin Mahkemenin takdirinde kaldığı, sonuç ve kanaatine varılmıştır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri müddeasını ispata mecburdur. Bu hüküm,“bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.
İspat yükünü düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 190. maddesine göre;
“(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 25/02/2015 Tarih, 2014/10091 Esas 2015/2957 Karar Sayılı ilamı; “Havale, bir borç ödeme vasıtasıdır. (TBK 555 m.;BK 457 m. ) Havalenin, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal karine mevcuttur. Bu yasal karinenin tersini, yani havalenin borcun ödenmesinden başka bir amaçla yapıldığını ileri süren havale eden, bu iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. (HGK 09.06.2004 tarih, 2004/4-362 E.; 2004/347 K.) Banka dekontunda paranın gönderiliş nedeni ile ilgili bir açıklamanın bulunmadığı hallerde, parın mevcut bir borçun ödenmesi için gönderildiğinin kabulü gerekir.” şeklindedir.
Davalının usulüne uygun olmayan, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazına itibar edilmemiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunduğu hususunda ihtilaf bulunmamakla birlikte, uyuşmazlık davacının sözleşmeye istinaden davalıya ödeme yaptığı iddiasına dayalı alacak isteminin yerinde olup olmadığı, sözleşme kapsamında davalının davacıya ödeme yapma yükümlülüğü bulunup bulunmadığı, hususlarına ilişkindir. Taraf defterlerinin yapılan incelemesinde takip konusu ödemeye ve sözleşmeye ilişkin herhangi bir kayıt bulunmadığı, ispat yükünün davacıda olduğu, davacının dayandığı takip konusu edilen dekontların incelemesinde, davacı tarafından davalıya EFT yapıldığı, dekont/EFT açıklamasında “05/05/2018 ve 12/05/2018 tarihli sözleşmelere istinaden ödenen para” ibaresinin bulunduğu, sözleşme kapsamında banka aracılığıyla yapılan ödemeden davalının sorumluluğunun bulunduğu iddiasının davacı tarafından ispat edilemediği anlaşıldığından davanın reddine, davacının kötüniyeti ispat edilemediğinden davalının tazminat talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının tazminat talebinin REDDİNE,
3-Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 179,90-TL harcın mahsubu ile fazladan alınan 3.216,11-TL’nin yatıran tarafa iadesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 40.357,00-TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Arabuluculuk ücreti olarak suç üstü ödeneğinden karşılanan 3.200-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
– Fazla yatan gider avansı ile delil avansı var ise 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Adalet Bakanlığı Hukuk Muhakemeleri Gider Avansı Tarifesinin 5.maddesine göre karar kesinleştikten sonra istek halinde taraflara İADESİNE,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/07/2023

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza