Emsal Mahkeme Kararı Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/36 E. 2022/39 K. 17.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C. TÜRK MİLLETİ ADINA VERİLEN
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/36
KARAR NO : 2022/39

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … …
VEKİLİ : Av. … -….
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … -…

DAVA : Haklı sebeple şirket ortaklığından ayrılma ve ayrılma akçesinin ödenmesi
DAVA TARİHİ : 10/04/2012
KARAR TARİHİ : 17/01/2022
G. K.YAZILDIĞI TARİH : 20/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
1.Davacı vekili iddiasında özetle; Müvekkilinin, davalı şirketin azınlık haklarına sahip paydaşı olduğunu, kuruluştan bu yana geçmişteki belli sürelerde sorumlu görevlerle ortaklığının sürdüğünü, müvekkilinin ortağı olduğu ve ortaklıktan çıkma talebini dava ettiği diğer şirket yönetim kurulu ile davalı şirket yönetim kurulunun aynı gün yapmış olduğu 11/04/2005 günlü toplantısında imza yetkisinin kaldırıldığını ve şirketin işleyişinden, resmi toplantılardan haberdar edilmediğini, kendisine hiçbir şekilde bilgilendirme yapılmadığını, bu sebeple Ankara …. Noterliğinin 05104 yevmiye numaralı 06/04/2011 günlü ihtarname çekildiği, söz konusu ihtarname 14/04/2011 günü …imzası ile tebliğ alındığı, yasal ve işlevsel bir yanıt alınamadığından dolayı Ankara … Noterliği 07118 yevmiye numara 30/05/2011 günlü ihtarname ile yeniden davalı şirketin uyarıldığı ve şirket denetçiliğini de ayrıca gönderildiği, 07/06/2011 günü …. imzası ile tebliğ alındığını, bu kez davalı şirketçe Ankara … Noterliğinin 10646 yevmiye numaralı 17/06/2011 günlü yanıtla taleplerinin hiçbirine karşılık verilmediği ve son 5 yılın genel kurul tutanakları ile bilanço örnekleri, kar-zarar hesabının gönderilmesi gibi bir zorunluluk bulunmamaktadır şeklinde cevap verildiği ve bu belgelerin gönderilmesinden kaçınıldığını, …Müş. Müh. Tic. Ltd. Şti. Yönetim kurulunun müvekkilinin haberdar edilmediği toplantıda …. ‘ın şirket paylarının tamamının …. ‘a devrettiklerine ilişkin yönetim kurulu kararının kendilerine tebliğ edildiğini, bu devrin adeta bir kaçış ve sorumluluk devri telaşında olduklarını, müvekkilinin son 6 yıl içinde herhangi bir kar payı almadığını, kendisine hiçbir şekilde bilgi verilmediğini, müvekkilinin şirketteki pay oranı üzerinden şirketin dava tarihindeki malvarlığının bilirkişilerce değerlendirilmesini, geri kalan ortaklardan tahsilini talep etmiştir.

2.Davalı vekili savunmasında özetle; Davacının sürekli olarak şirket içerisinde aktif rol alan bir şirket ortağı olduğunu, tüm kararlara katıldığını, onay verdiğini, şirketin kayıtlarının her zaman denetime açık olduğunu, tüm ortaklar gibi davacının da önceden haber vermesi halinde randevulaşıp her an inceleyebileceğini, şirketin ekonomik olarak dar boğaza girdiğini ve tüm ortakların kendi özel malları karşılığında kredi çekip şirkete destek olduklarını ancak sadece davacının destek olmadığını, 2007 yılında şirketin karar defterlerinde davacının kendi el imzası ile imzalamış olduğu belgelerin olduğunu ve şirketin kayıtlarını gizleme gibi bir durumun söz konusu olmadığını, geçen uzun zaman zarfı içerisinde ortak olmanın getirdiği yükümlülükleri yerine getirmeyen davacının kendi kusuruna dayanarak sonuç çıkarmaya çalışmasının anlaşılabilir olmadığını söz konusu sebeplerle soyut ifadelerle ve ortalama haklılık sebebini ispatlayamayan davacının davasının reddini talep etmiştir.

3.Tarafların iddia ve savunmaları ile dosyaya sunulan deliller birlikte değerlendirildiğinde;
Dava; Haklı sebeple şirket ortaklığından çıkma ve ayrılma payının ödenmesi istemine ilişkindir.

Ankara Polatlı … Asliye Hukuk Mahkemesinin (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) 2012/170 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda, 26/10/2021 tarihli ve 2021/542 sayılı kararla HSK’nun 07/07/2021 tarihli ve 608 sayılı kararı uyarınca açılan davada Ankara Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiş, dosya mahkememize gönderilmiştir.

Ankara Bölge Adli Mahkemesi … Hukuk Dairesinin benzer konuya ilişkin verdiği 17/11/2021 tarihli, 2021/1939 Esas ve 2021/1732 Karar numaralı emsal kararında da belirtildiği üzere; Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1’inci maddesi mahkemelerin görevinin ancak yasa ile belirlenebileceğini ve göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğunu açıkça ifade etmiştir. Kesin yetki halleri de bu çerçevede değerlendirilir.

Bu yasal düzenlemeye paralel olarak görev ve kesin yetki halleri dava şartları arasında sayılmıştır (HMK m.114/1-c ve ç). Bir diğer ifade ile görev ve kesin yetkiye ilişkin koşullar yerine getirilmeden bir davanın esasına girilemez ve bu noktadaki eksiklik, istinaf ve temyiz de dahil olmak üzere yargılamanın her aşamasında dikkate alınır.

Nitekim Anayasa’nın “Kanuni hakim güvencesi” başlıklı 37’nci maddesinde “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” denilerek görev ve kesin yetki kurallarının gücü, tabii hakim ilkesi olarak ifade edilen evrensel bir ilkenin anayasa hükmü haline getirilmesi suretiyle ortaya konmuştur. Bu bağlamda belirtilmelidir ki, yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce, yürürlükte bulunan yasalar aracılığıyla görevi, yetkisi ve işleyişi (yani izleyeceği yargılama usulü) belirlenmiş olan mahkemenin hakimine tabii hakim, bunu öngören ilkeye de tabii hakim ilkesi denir (Tanrıver, S.: Tabii Hakim İlkesi ve Medeni Yargı, TBB Dergisi, 2013, S.104, s.12; Bilge, N.: Son Anayasa Değişikliğine Göre Tabii Hakim ve Savcı Teminatı, Prof. Dr. Hüseyin Cahit Oğuzoğlu’na Armağan, Ankara 1972, s.574).

Dava açmanın maddi hukuk ve yargılama hukuku bakımından birtakım sonuçları vardır. Dava açmanın yargılama hukukuna ilişkin en önemli sonuçlarından biri davanın açılması anında görevli ve yetkili olan mahkemenin artık sabit hale gelmesidir (perpetuatio fori). Bu ilkeye göre sonradan ortaya çıkan değişiklikler görevi ve yetkiyi etkilemez. Bu çerçevede ortaya çıkan ikinci önemli sonuç da mahkemenin davayı inceleme zorunluluğunun doğmasıdır. Nitekim yasa değişikliklerinde dahi ayrı ve açık bir geçiş hükmü yoksa mahkemeler görevsizlik kararı vererek ellerinde derdest bulunan dosyaları yeni kurulan mahkemeye gönderemezler; bunlara bakıp sonuçlandırmak zorundadırlar.

Görev (ve kesin yetki) konusundaki genel ilkelere ilişkin kısa açıklamadan sonra Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun yargı çevresi belirlemesine ilişkin 07.07.2021 gün ve 608 sayılı kararının hukuki mahiyeti konusuna da değinmek gerekir. 6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanunu’nun 4/1-a ve 7/2-f düzenlemelerine göre Adalet Bakanlığının bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlamak, Kurul genel kurulunun görevleri arasındadır.

Ancak yargı çevresi bir mahkemenin hangi coğrafi alandaki davalara bakacağıyla ilgili olup, bir görev kuralı niteliğinde değildir. Bu karar ancak bundan sonra o yerde görülecek davaların yargılamasını yapacak mahkemeyi belirlemek maksatlıdır. Kaldı ki, görevin ve kesin yetkinin sadece yasa ile belirleneceğine ilişkin yukarıdaki yasal düzenlemeler dikkate alındığında, bir Kurul kararı ile yapılan yargı çevresi belirlenmesi işinin yasa düzeyinde sayılamayacağı da ortadadır.

Nitekim karar 07.07.2021 günü alınmış, ancak yürürlük tarihi 01.09.2021 olarak belirlenmiştir. Kurul’un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı, sadece bu kararın yürürlük tarihinden sonra açılacak davaları ilgilendirir. Aksi fikrin kabulü halinde Kurul’un tabii hakim ilkesini çiğneyerek derdest davaları dilediği mahkemede inceletme yetkisinin bulunduğu yolunda, Anayasa’ya aykırı bir sonuca varılmış olacaktır.
Ortada geçiş hükmü niteliğinde bir yasal düzenleme olmaksızın, sırf Kurul’un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı ile tabii hakim güvencesini garanti eden Anayasa hükmü çiğnenerek derdest dosyaların görevsizlik, yetkisizlik ya da bunlara ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddi benzeri bir kararla başka mahkemeye gönderilmesi düşünülemez.

Yukarıdan beri gösterilen yasal düzenlemeler ve açıklamalar çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; Davanın 10/04/2012 tarihinde açıldığı, Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun yargı çevresi belirlemesine ilişkin 07.07.2021 gün ve 608 sayılı kararının yürürlük tarihi 01.09.2021 olarak belirlendiği, buna göre yürürlük tarihinden önce açılan davada görevli ve yetkili mahkemenin Polatlı 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) olması sebebi ile karşı görevsizlik kararı verilerek aşağıdaki hüküm oluşturulmuştur.

HÜKÜM: Açıklanan gerekçeye ve dosya kapsamına göre;
1-Açılan davada HMK 114/1-c maddesinde düzenlenen “mahkemenin görevli olması” dava şartı bulunmadığından aynı yasanın 115/2 maddesi uyarınca davanın USULDEN REDDİNE,

2-Mahkeme kararının kanun yoluna başvuru olmadan kesinleşmesi halinde HMK 22/2 maddesi uyarınca dosyanın merci tayini için Ankara Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

3-Yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,

Dair, taraf vekillerinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Başkan …
(E-imzalıdır)
Üye …
(E-imzalıdır)
Üye …
(E-imzalıdır)
Katip …
(E-imzalıdır)