Emsal Mahkeme Kararı Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/338 E. 2023/97 K. 13.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C. TÜRK MİLLETİ ADINA
… GEREKÇELİ KARAR
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/338 Esas
KARAR NO : 2023/97

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLLERİ : …
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … -…

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/11/2014
KARAR TARİHİ : 13/02/2023
G.K.YAZILDIĞI TARİH : 22.02.2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı firma arasında ticari ilişkiden kaynaklanan 16.921,68 TL cari hesap alacağının tahsili amacıyla … 18. İcra Müdürlüğü’nün 2014/13852 sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalı tarafça kötü niyetli olarak takibe itiraz edildiğini, davalıya müvekkilince ürün satışı yapıldığını, buna istinaden A seri 329457 sıra nolu 01.12.2011 tarihli faturanın tanzim edildiğini, ancak söz konusu faturanın 16.921,68 TL’lik kısmının haklı bir neden olmaksızın ödenmediğini, takip konusu edilen meblağ için 15.01.2014 tarihinde mutabakat belgesi imzalandığını, söz konusu belgede davalının borcunu ikrar ettiğini, bu belgeye göre davalının 15.01.2014 tarihinde 5.711,00 Euro karşılığı TL borcunun bulunduğunu kabul ettiğini, davalının 23.10.2014 tarihinde takip konusu borca haksız nedenle itiraz ettiğinden bahisle; davalarının kabulünü, … 18. İcra Müdürlüğü’nün 2014/13852 sayılı dosyasına davalının yaptığı itirazın iptalini, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, vekalet ücreti ve dava masraflarının davalı borçlu üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının iş yapmakta olduğu projelerde hiyerarşik dizilimin Ayesaş-Elimko-Mikes-Aselsan-Türk Silahlı Kuvvetleri şeklinde olduğunu, bu doğrultuda davacıdan “Radar Kontrol Kabineti” RKK Projesi üretmesi için 04.05.2011 tarihli bir sipariş emrinin düzenlendiğini, söz konusu sipariş emri ve eki genel hüküm ve şartların davacı yanca işin başlamasıyla beraber kabul edildiğini, 17.08.2011 tarihi itibariyle davacının RKK Projesi kapsamındaki tasarımlarının incelenerek üretime geçmesi hususunda onay verildiğini, davacının 05.10.2011 tarihinde ürünü (kabinet 1200x1800x600 double rack kabin) teslim ettiğini, davalıca kabin için şok-vibrasyon analizi gerçekleştirilerek masraf yapıldığını, teslimat sonrası yapılan incelemeler sonrası ürünün kullanıma elverişli olmadığı, birçok üretim hatasının bulunduğunun tespit edildiğini, davacıya 10.10.2011 tarihinde e-posta ile durumun MRB-1048 numaralı uygunsuzluk raporu ile birlikte derhal iletildiğini, ürünün bu hali ile kabul edilemeyeceğinin bildirildiğini, bu e-posta ile ürünün reddedildiğinin, uygunsuzluk raporu neticesinde başka bir ürünün üretilmesi gerektiğinin aktarılarak, bu ikinci yapılacak üretim sırasında aynı sorunlarla karşı karşıya kalınmaması için bazı tasarım değişikliklerinin gerçekleştirilmesinin davacıdan istenildiğini, bu bildirim ve talebin davacı tarafından kabul edilerek ikinci üretimin başladığını, ilk üretilen kabinin dava dışı Elimko tarafından deneme montajı yapmak için tutulduğunu, bu durumunda davacı tarafından kabul edildiğini, sonrasında ilk ve hatalı kabinin davacıya 16.03.2012 tarihinde 29.09.2011 tarihinde kesilen faturalara istinaden iade edildiğini, davacı yanın ikinci ürünü 23.12.2011 tarihinde teslim ettiğini, ikinci kabinde de kabul edilemeyecek düzeyde hatalar bulunduğunu, buna ilişkin olarak 29.12.2011 tarihinde davacıya MRB-1171 numaralı uygunsuzluk raporuyla birlikte e-posta bildiriminde bulunulduğunu, bu bildirimde ürünün doğrudan reddedilmesi gerektiğinin ancak müşterinin zaman açısından sıkıntıda olması nedeniyle ve bir üretim sürecini daha bekleyecek durumda olmaması nedeni ile ürünün müşteriye gönderilerek cevabının bekleneceğinin bildirildiğini, dava dışı müşterilerinin ikinci ürünü de kabul etmeyeceğini belirterek bu ürünün hatalarının müvekkili tarafından düzeltilmesini, tespit edilen diğer uygunsuzluklarla birlikte MRB-1171 numaralı raporu güncelleyerek davacıya 05.01.2012 tarihinde iletildiğini, müşterinin taleplerinin müvekkilince giderildiğini, bu hataların giderilmesi bakımından müvekkilince işçilik ve malzeme maliyetlerine katlanıldığını, bu harcamalar sonrası müvekkilinin davacıdan alacaklı hale geldiğini, harcamaların karşılığı olan 5.711,00 Euro tutarındaki 16.08.2012 tarihli faturanın tanzim edilerek davacıya gönderildiğini, davacı yanca bu faturanın iade edildiğini, davacı ile aralarındaki sipariş emri ve ekindeki genel hüküm şartlarının 7. ve 8. Maddeleri uyarınca müvekkilinin katlandığı maliyetleri yükleniciye ait olmak üzere kusurlu ürünü iade etme veya üründeki kusuru kendisi gidererek bu sebeple oluşan zararlarını talep etme hakkına sahip olduğunu, bu hakkın yasa ile de sabit bulunduğunu, genel hüküm ve şartlarının 21. Maddesi uyarınca tespit edilen kusurların 30 gün içinde yükleniciye bildirilmesinin gerektiğini, ilk ürünün teslimatının 05.10.2011 tarihinde gerçekleştiğini ve 10.10.2011 tarihinde ayıplı olduğunun e-posta aracılığı ile bildirildiğini, ürüne ilişkin ayıp raporunun 11.10.2011 tarihli e- mail ekinde gönderildiğini, söz konusu ürünün iade edilmesi üzerine düzeltilmiş ikinci ürünün 23.12.2011 tarihinde teslim edildiğini, 29.12.2011 tarihinde yazılı olarak yine ayıp bildiriminde bulunulduğunu, ayıp bildirimlerinin zamanında yapıldığını, son teslim süresinin 05.10.2011 olarak belirtilmesine rağmen davacının kendi hata ve kusurlarından sebep ürünün müvekkiline 23.12.2011 tarihinde teslim edildiğini, müvekkilince yapılan çalışmalar sonrası ürünün müşteriye 20.02.2012 tarihinde teslim edilebildiğini, genel hüküm ve şartların madde 3/b uyarınca “işbu sözleşme kapsamındaki her bir mal veya hizmet teslimatına ilişkin cezalar, gecikilen sevkiyatın toplam bedelinin günlük binde biri olarak uygulanacağı” nın belirtildiğini, bu suretle müvekkili lehine 874,93 Euro tutarında gecikme cezası talep hakkı doğduğunu, davacının iddialarını kabul anlamı taşımamakla takas mahsup talep ettiklerini, davacının iddia ettiği mutabakat mektubunun kullanmakta oldukları SAP yazılım programı tarafından otomatik olarak çıktığını, yetkili imzalarını taşımadığını ve hukuki geçerliliğinin bulunmadığından bahisle; fazlaya dair her türlü dava, talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla takas mahsup talepleri ile birlikte davanın reddini, haksız ve kötü niyetli icra takibi nedeniyle davacının alacağının %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
… 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/05/2019 tarih 2014/1616 Esas ve 2019/393 Karar numaralı kararında özetle; bilirkişi kurulundan alınan kök ve ek raporlar sonrasında teslim edilen ürünlerde ayıplar bulunduğu, bu ayıpların gizli ayıp niteliğinde olduğu, ayıpların süresi içerisinde davacıya bildirildiği, ayıpların giderilmesi için davalı tarafça yapılan giderlere ilişkin belge ve faturaların ayıpların giderilmesi için gerekli giderlerle uyumlu olduğu, bu fatura bedellerinin mahsubu sonucunda davacının davalıdan bakiye alacağının kalmayacağı kabul edilerek davanın reddine dair karar verilmiş, kararın istinaf edilmesi üzerine … BAM 31.HD’ne ait 2020/841 Esas, 2022/303 Karar sayılı karar ile ”….Somut olayda davacı, 15/01/2014 tarihli mutabakat belgesinin davalıyı temsilen imzalandığını ve bu metnin davalıyı bağladığını iddia etmektedir. Mahkemece, mutabakat belgesi altında davalı adına imzası bulunan şahsın davalı şirketin yetkili temsilcisi olup olmadığı veya bu şahıs tarafından yapılan benzer işlemlerin temsil olunan davalı tarafından benimsenip benimsenmediği, onanıp onanmadığı hususunda herhangi bir inceleme yapılmamıştır. Mutabakat belgesini davalı adına imzalayan şahsın tespit edilerek bu kişinin davalının yetkili temsilcisi gibi davranıp davranmadığı konusunda inceleme yapılmamış olduğundan, ticaret sicil kayıtları da araştırılarak, defterler üzerinde inceleme yapılıp benzer işlemlerin bu kişi tarafından temsilci sıfatıyla hareket ederek yapılıp yapılmadığı, davalının temsilcisi gibi görüp görmediği hususunda araştırma yapılıp, davalının temsilcisi olduğunun yahut temsilci gibi hareket ettiğinin saptanması halinde davaya konu mutabakat belgesinin davalıyı bağlayıp bağlamadığı belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmesi doğru olmadığından davacı vekilinin bu konudaki istinaf başvurusunun dairemizce kabulü gerekmiştir (Yargıtay Kapatılan 15.H.D.’nin 2019/3309 Esas-2020/1951 Karar sayılı ilâmı).
Yine kabule göre de, taraflar arasında imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan TBK’nın 470 ve devamı maddelerinde öngörülen götürü bedel eser sözleşmesi ilişkisi kurulmuştur. Sözleşmenin bedeli konusunda uyuşmazlık bulunmayıp, sözleşmede bedel 5.713,02 Euro şeklinde götürü olarak kararlaştırılmıştır. Öte yandan ayrıca hüküm bulunmadığından KDV’nin de sözleşme bedeline dahil olduğu anlaşılmaktadır. Götürü bedel sözleşmelerde yüklenicinin hak ettiği iş bedelinin belirlenebilmesi için saptanan ayıp ve eksikler gözetilip fiziki oran kurulup, sözleşme bedeline uygulanması gerekmektedir. Davacı sözleşmenin, sipariş emrinin 5.713,02 Euro bedelle düzenlendiğini, bu bedelden bakiye 16.921,68 TL’lik kısmın ödenmediğini ileri sürmüş, davalı ise üretilen kabinetlerde eksik ve ayıplı işler bulunduğunu, bunların kendileri tarafından giderildiğini, bu konuda yapılan masrafların alacaktan mahsubu gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Sözleşmenin götürü bedelli olduğu ve ayıp ve eksikliklerin davalı tarafından giderildiği mahkemenin de kabulündedir. Ne var ki, mahkemece yapılan araştırma ve inceleme yeterli olmadığı gibi alınan bilirkişi raporu da hüküm tesisine elverişli değildir. Bu nedenle bu raporlara dayalı olarak karar verilmesi doğru değildir. Mahkemece yapılacak iş, az yukarıdaki ilkeler gözetilerek bilirkişi kurulundan, ek rapor alınarak davacı yüklenicinin yapmış olduğu imalâtın eksik ve ayıplar gözetilerek tüm işe göre fiziki oranı saptanmalı, bu fiziki oran iş bedeli olan 5.713,02 Euro’ya uygulanarak hak ettiği iş bedeli bulunmalı, bu bedelden davalının yapmış olduğu kabul edilen ödemeler mahsup edilerek davacının bakiye imalat bedeli alacağı olup olmadığının belirlenmesinden sonra karar vermek olmalıdır.” gerekçesiyle mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilerek dosya mahkememize iade edilmiştir.
DELİLLER
-… 18. İcra Müdürlüğü’nün 2014/13852 sayılı takip dosyası: takibin taraflar arasında olduğu, davacının davalıdan 16.921,67 TL asıl alacak talebinde bulunduğu, talebin 01/12/2011 tarihli faturaya dayalı olduğu, takibin davalının süresinde itirazı ile durduğu görülmüştür.
– 04/05/2011 tarihli sipariş emri, uygunsuzluk raporları,
– Dava konusu fatura,
– Mutabakat mektubu: 15/01/2014 tarihli mutabakat mektubunda 5.711,00 Euro kadar davacının cari hesap alacağı olduğu belirtilmektedir.
-Davacı defterleri üzerinde inceleme yapan 30/05/2016 tarihli bilirkişi raporu:30/05/2016 tarihli raporda davacı defterleri incelenmiş ve 07/04/2011 tarihi itibariyle davacının kabinet tamir ve düzeltme işlem bedeli olan 5.711,02 Euro bedeli alacağı olduğu ve defterlerin usulüne uygun olarak tanzim edildiği tespiti yapılmıştır.
-Davalı defterleri üzerinde inceleme yapan 29/05/2017 tarihli raporda ise; davalı defterlerine göre davalının davacıya borçlu olmadığı tespiti yapılmıştır.
-Bilirkişi Heyet Raporu: 29/05/2017 tarihli bilirkişi heyet raporu ve 30/01/2019 tarihli ek rapor alınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava eser sözleşmesinden kaynaklı bakiye iş bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı yüklenici vekili, yaptıkları işe karşılık iş bedelinden kalan 16.921,68 TL’lik kısmın ödenmediğini, bu sebeple davalı hakkında icra takibi başlattıklarını, davalının, 15/01/2014 tarihli mutabakat belgesi ile borcunu kabul ettiğini, bu sebeple davalının alacağın tahsili konusunda yapılan takibe yapmış olduğu itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili davaya cevabında, teslim edilen ürünün ayıplı olduğunu, bu ayıbın süresinde davacıya e-posta yoluyla bildirildiğini, davacının ayıpları gidermeyi taahhüt ettikten sonra ikinci kez müvekkiline teslim edilen ürünlerde de ayıpların varlığının tespit edildiğini ancak bu ayıpların kendileri tarafından giderildiğini, bu sebeple yapılan giderlerin davacı alacağından mahsubunu talep ettiklerini, mahsup sonucunda davacının bakiye iş bedeli alacağının kalmayacağını, mutabakat metninin yetkili temsilcileri tarafından imzalanmadığını, tüm bu sebeplerle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Buna göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; takibe konulan fatura miktarınca davacının alacaklı olup olmadığı, bu kapsamda davacının üstlendiği işi ayıpsız şekilde yerine getirip getirmediği, davalının teslim edilen ürünlerdeki iddia edilen ayıbı gidermek için masraf yapıp yapmadığı, yapılan masrafın gerekli olup olmadığından ibarettir.
Davacı vekili, davalı tarafından gönderilen 15/01/2014 tarihli mutabakat metni uyarınca davalının borcu kabul ettiğini, bu sebeple öncelikle uyuşmazlığın bu mutabakat uyarınca sonuçlandırılması gerektiğini iddia etmektedir.
… BAM 31.HD’ne ait 2020/841 Esas, 2022/303 Karar sayılı karar içeriğine göre de öncelikle bu mutabakat metni üzerinde durularak, Mutabakat belgesini davalı adına imzalayan şahsın tespit edilerek bu kişinin davalının yetkili temsilcisi gibi davranıp davranmadığı konusunda inceleme yapılmamış olduğundan, ticaret sicil kayıtları da araştırılarak, defterler üzerinde inceleme yapılıp benzer işlemlerin bu kişi tarafından temsilci sıfatıyla hareket ederek yapılıp yapılmadığı, davalının temsilcisi gibi görüp görmediği hususunda araştırma yapılıp, davalının temsilcisi olduğunun yahut temsilci gibi hareket ettiğinin saptanması halinde davaya konu mutabakat belgesinin davalıyı bağlayıp bağlamadığı belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Mahkememizce bu doğrultuda Bam kararı sonrası taraflardan mutabakat metnini kimin imzaladığı hususunda açıklama yapmaları istenilmiş, taraflarca bu konuda isim belirtilmemiş olduğundan bu yöne ilişkin bir araştırma yapmak olanaklı olmamıştır.
Mahkememizce BAM kararı doğrultusunda bilirkişi heyetinden ek rapor alınarak, işin fiziki gerçekleşme oranı belirlenmiş, buna göre işin gerçekleşme oranının %30 olduğu, bu oran esas alındığında ise davacının 5.553,00 TL alacaklı olduğu hesaplanmış, bilirkişi raporu dosya kapsamına ve denetime uygun olmakla hükmün tesisinde esas alınmıştır.
Buna göre ; Davacı tarafından davalıya teslim edilen davaya konu kabinetin bir kısım ayıpları barındırdığı bu nedenle davalı şirket tarafından kabinet ile ilgili birtakım onarım ve tadilatların yapıldığı, bu durumda söz konusu kabinetin imalat-üretim aşamasında yapılan hatalar ve uygunsuzluklara bağlı olarak gizli ayıplı olduğu işin fiziki gerçekleşme oranının %30 olup, bu oran esas alındığında davacının 5.553,00 TL alacaklı olduğu anlaşılmakla, belirlenen bu tutar üzerinden davacın kısmen kabulüne dair karar vermek gerekmiştir.
Mahkememizce tefhim edilen kısa kararda karar karşı istinaf yolunun açık olduğu belirtilmiş ise de, dava değeri ile hükmedilen tutar nazara alındığında kararın kesin olarak verilmesi gerekirken sehven istinaf kanun yolu açık olmak üzere verildiği anlaşılmakla, gerekçeli karar yazımı esnasında re’sen bu hususun düzeltilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hükmün tesisi yoluna gidilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın Kısmen Kabulüne, … 18. İcra Müdürlüğü’nün 2014/13852 sayılı dosyasında, itirazın kısmen iptali, takibin 5.553,00 TL asıl alacak üzerinden devamına,
-Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
-Alacak yargılamayı gerektirdiğinde icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına,
-Davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin yasal koşullar oluşmadığından REDDİNE,
2- Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 379,33 TL nispi karar ve ilam harcından dava dosyasında peşin alınan 204,40 TL’den mahsubu ile kalan 174,93 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacı tarafından yapılan 204,40 TL harç giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan 25,20 TL başvuru harcı, dosya masrafı, tebligat ve posta gideri, bilirkişi ücreti 5.115,00 TL olmak üzere toplam 5.140,20 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre 1.686,80 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
5- a-Dava sırasında kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına takdir edilen 5.553,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b-Davalı vekille temsil edilmiş olmakla reddedilen ve kabul edilen tutar nazara alınarak AAÜT 13 maddesi uyarınca 5.553,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya ödenmesine,
6-HMK 333. Maddesi gereğince mahkemece yatırılan avansın kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesine müteakip iadesine, iadesi yönünde başvurunun olmaması halinde arta kalan giderin iade edileceğinin davacıya meşruhatlı davetiye ile bildirilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda hükmedilen ve reddine karar verilen tutar nazara alınarak İstinaf yolu kapalı olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/02/2023

Katip …
E-imzalıdır

Hakim …
E-imzalıdır