Emsal Mahkeme Kararı Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/329 E. 2022/619 K. 26.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. … 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
… 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/329 Esas
KARAR NO : 2022/619

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … – …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … – …

VEKİLİ : Av. …
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 06/05/2022
KARAR TARİHİ : 26/09/2022
KARAR YAZIM TARİHİ :30.09.2022

Mahkememizde görülmekte olan Eda (Ticari şirket hissesinin Satılması veya Devrinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin eşi … ile davalı şirket ortağı … arasında 17.06.2021 tarihli “Limited Şirket Hisse Devri Sözleşmesi” imzalandığını, ticari merkezi M… Yenimahalle/ … adresinde bulunan ve … Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 455303 sicil numarasında kayıtlı bulunan … vergi sicil nolu …Yalıtım Yapı Malzemeleri Sanayi Tic. Ltd. Şti. ünvanlı şirket ortaklarından …,ın bütün aktif ve pasifi ile hukuki ve mali yükümlülükleriyle birlikte %50 hissesini dava dışı …’na devrettiğini, ayrıca iş bu sözleşme ve ekinde yer alan protokol gereği müvekkilinin ve …’ın üzerine düşen tüm edimleri yerine getirdiklerini ileri sürerek, …’ın hissesini devretmesi ile davalı şirket tek 17.06.2021 tarihli limited şirketi hisse devri sözleşmesi ve buna ek olarak imzalanan protokol uyarınca; müvekkiline ait olan 0553 816 74 28 nolu GSM hattının davacıya devrine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle zorunlu arabuluculuk başvurusu yapılmaksızın ve görevsiz mahkemede açılmış olduğundan bahisle davanın usulden reddine , husumet yokluğu sebebi ile davanın usulden reddine, sayın mahkemenin aksi kanaatte olması durumda her türlü hakkı müvekkili şirkete ait olan hattın devrine ilişkin açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini dilemiştir.
DELİLLER
-Dava dışı Zehre Kuzucular ile dava dışı … arasında düzenlenen sözleşme örneği

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, şirket hisse devir sözleşmesi uyarınca, davacıya ait olduğu belirtilen GSM hattının davacı adına devri için açılan telefon hattının devri talepli eda davasıdır.
Davacı tarafından açılan dava ile, dava dışı … ile yine dava dışı … arasında imzalanan davalı şirkete ait hisse devir sözleşmesi uyarınca, Zehra Kuzucuların davalı şirketin %50 hissesini, dava dışı Süleyman Kılıçoğlu’na devrettiği, buna ilşkin olarak imzalanan protokolde, davacıya ait olduğu belirtilen gsm telefon hattının davacıya devrinin yapılacağının kararlaştırılmış olduğu ancak davalı tarafça devir işleminin yapılmadığı belirtilerek, devir işleminin yapılması talepli olarak eldeki davanın açılmış olduğu anlaşılmaktadır.
Davalı tarafça eldeki davanın zorunlu arabuluculuk kapsamında değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek dava şartı yokluğu nedeni ile reddi gerektiği savunulmuş ise de, dava dilekçesi içeriğine göre; davanın konusunun bir miktar para alacağının veya tazminatın tahsiline dair olmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin zorunlu arabuluculuk dava şartının yokluğu nedeni ile davanın reddi gerektiğine dair savunmasına itibar edilmemiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki, Bir hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bir hakkın sahibinin kim olduğu, dolayısıyla o hakkı dava etme yetkisinin kime ait olduğu, (o davada davacı sıfatının kime ait olacağı) veya bir hakkın elde edilmesi amacıyla kime karşı dava edileceği (o davada davalı sıfatının kime ait olacağı) tamamen maddi hukuk kurallarına göre belirlenir. Ancak, bir davanın davacısının veya davalısının o dava yönünden davacı veya davalı sıfatına sahip bulunmadığının belirlenmesi halinde, mahkeme dava konusu hakkın mevcut olup olmadığını inceleyemeyeceği ve sıfat yokluğundan davanın reddine karar vermek zorunda olduğu için, taraf sıfatı usul hukukunun da düzenleme alanıdır. Eş söyleyişle, sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir. O halde, dava konusu şey üzerinde kim veya kimler hak sahibi ise, davayı da bu kişi veya kişilerin açması gerekir. Davayı açabilmek için gerekli sıfat, dava konusu şey üzerinde hak sahibi olan kişiye aittir.Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı ise tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir.
Mahkemenin taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatlarına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa, davanın esası hakkında bir karar verilemez; dava, sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir. Buna göre taraf sıfatı usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olduğundan taraf sıfatının yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için defi değil, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülmesi mümkün ve mahkemece de kendiliğinden nazara alınması zorunlu bir itiraz niteliğindedir. Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulu’nun 23.06.2004 gün ve 2004/4-371 E. 2004/375 K., 18.04.2007 gün ve 2007/5-233 E., 2007/221 K. 04.03.2009 gün ve 2009/10-34 E. 2009/104 K., 04.11.2009 gün ve 2009/2-402 E., 2009/484 K., 03.02.2010 gün ve 2010/4-4 E., 4 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir
Yukarıda belirlenen temel ilkeler ışığında gerçekleşen somut olay değerlendirildiğinde; Dosya içerisinde yer alan hisse devir sözleşmesine dair adi yazılı belge içeriğinin incelenmesinde; sözleşmenin taraflarının dava dışı … ile yine dava dışı … olduğu, davacının anılan belgede taraf sıfatıyla yer almadığı gibi, eldeki davanın da protokolün tarafı olmayan davalı şirkete yöneltildiği anlaşılmaktadır.
Davacı vekilince anılan protokolde davacının 3.kişi olarak yer aldığı buna göre TBK 129/2 maddesi uyarınca kendi adına kararlaştırılan edimin ifasını talep edebileceği ileir sürülmüş ise de, az yukarıda ifade edildiği üzere, eldeki davanın protokolün tarafı olan dava dışı Süleyman Kılıççıoğluna değil davalı şirkete yöneltilmiş olması nazara alındığında, usul ekonomisi gözetilerek başkaca araştırmaya yer olmaksızın davanın sıfat yokluğu (pasif husumet) nedeni ile reddine dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,

3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nun 333.maddesi uyarınca varsa taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla AAÜT gereğince takdir olunan 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemeleri’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/09/2022

Katip …
E imzalıdır

Hakim …
E imzalıdır