Emsal Mahkeme Kararı Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/291 E. 2022/553 K. 19.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. … 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/291 Esas – 2022/553
T.C.
… TÜRK MİLLETİ ADINA
6.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
ESAS NO : 2022/291 Esas
KARAR NO : 2022/553

HAKİM : …
KATİP …

DAVACI : …
DAVALI …
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 18/04/2022
KARAR TARİHİ : 19/07/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 25/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının maliki olduğu, dava dışı Meriç Yılmazer’in sürücüsüsü olduğu … plakalı araç ile seyir halinde iken müvekkili şirkete kasko poliçesi ile sigortalı olan … plakalı kurallara uygun olarak park edilmiş araca geri manevrası sırasında çarparak, maddi hasarlı trafik kazasına sebebiyet verdiğini, bu nedenle davalı aleyhine ilamsız takip başlatıldığını belirterek, … 30.İcra Dairesi 2021/8033 E. Sayılı icra dosyasıyla başlatılan ilamsız icra takibine ilişkin davalı/borçlu tarafından gerçekleştirilen haksız itirazın iptaline ve takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla davalı/borçlunun icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının müvekkilinin sigorta şirketinden usulünce ödeme talebinde bulunmadığını, oysa ki, KTK uyarınca, zararın öncelikle sigorta şirketinden talep edilmesinin yasal zorunluluk olduğunu, davacının sigortalısı olan 06NNG93 plakalı aracın usulüne uygun şekilde park edilmiş olduğu şeklindeki beyanın gerçeği yansıtmadığını, zira, bu aracın oldukça dar olup trafik kanunun/yönetmeliği çerçevesinde park yasağı bulunan bir sokakta park edildiğini, dolayısıyla, kazanın oluşumunda davacı sigorta şirketinin/aracın da kusuru olduğunu, dolayısıyla, davacının dayandığı kendi anlaştıkları kasko ekspertiz raporunun gerçeği yansıtmadığı, kaza tarihinde müvekkilinin aracının ZMM sigorta poliçesinin bulunmadığı iddiası gerçeği yansıtmadığını, davalının aracının sigorta şirketi olan Türkiye Sigorta ile hukuki sorunu olduğunun doğru olduğunu, fakat, müvekkilinin aracının kaza anında/sırasında sigorta poliçesi var olduğunu, icra takibindeki ödeme emrindeki borç miktarı, gerçek hasarı yansıtmadığını, kaza dışındaki hasarların da kazaya dahil edilmiş olduğunu, icra emrindeki faiz oranı ve borç ferileri, yasal dayanaktan yoksun ve gazla olarak belirlendiğini, bu sebeplerle yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE
Dava, 6102 sayılı TTK’ nın 1472. maddesi uyarınca, kasko poliçesi gereği 3. kişiye ödeme yapan davacının ödediği hasar bedelinin, haksız fiil sorumlusu olduğu iddia edilen davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkin başlattığı takibe davalının yaptığı itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi “dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, Asliye Hukuk Mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir” şeklindedir.
6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesinde “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.”, aynı Kanunun 4/1. maddesinde “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı”düzenlemesi yer almaktadır. Bir davanın nispi ticari dava sayılması için TTK’nın 4/1. maddesi birinci fıkrasında belirtildiği gibi her iki tarafın da tacir olduğu ve her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bir dava olması gerekmektedir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile birlikte 5/3. maddesi gereği asliye hukuk mahkemeleri ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisinden çıkarak görev ilişkisi haline gelmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi gereği göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup hakim tarafından kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir.
22.03.1944 tarih, 37 Esas, 9 Karar sayılı (03.07.1944 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan) Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle halefiyet davası ticari dava sayılamaz. Bu dava aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” ilkesi benimsenmiştir.
Davalı tarafın sürücüsü olduğu iddia edilen … plakalı aracın davacının kasko sigortalısı olan dava dışı sigortalıya ait … plakalı araca çapması ile meydana gelen maddi hasarlı kaza sonucunda davacının kasko sigortalısına ödediği iddia ettiği hasar bedelinin tahsili için halef sıfatıyla açtığı eldeki davada, davacı sigorta şirketi olmakla birlikte temelde uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklandığından ve dava dışı sigortalının tacir olmadığı aracın da ticari olmadığı anlaşıldığından halefiyet sıfatıyla açılan iş bu dava ticari bir dava sayılamamaktadır. Bu durumda dava konusu uyuşmazlığın çözümünde Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olduğundan dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle
1- Görevli mahkeme … Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan Mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı noksanlığından davanın HMK 114. ve 115. maddesi gereğince usulden reddine,
2-HMK’nun 20. maddesi gereği, Mahkememiz kararının kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulması halinde ise bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde taraflardan birinin mahkememize başvurması halinde dosyanın kesinleştirilerek görevli mahkemeye gönderilmesine,
3-Yargılama giderlerinin HMK331/2 maddesi gereğince görevli mahkemesince değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/07/2022

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza