Emsal Mahkeme Kararı Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/22 E. 2022/189 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/22 Esas – 2022/189
T.C.
ANKARA TÜRK MİLLETİ ADINA
6.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
ESAS NO : 2022/22 Esas
KARAR NO : 2022/189

HAKİM : …
KATİP :….

DAVACI :…
DAVALI :…
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 10/01/2022
KARAR TARİHİ : 15/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 05/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı, … Eğitim Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı adına vakfın eski yöneticilerinden … arasında 07.07.2018 tarihinde … adresinde bulunan ve okul olarak kullanılacak taşınmaz ile bu taşınmazın yanında bulunan okula bağlı olan yurt binası için olmak üzere iki ayrı kira sözleşmesi imzalandığını, Kayseri … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/35 Değişik İş sayılı dosyasına sunulan 06.01.2020 tarihli Bilirkişi Raporunun sonuç kısmında davalı tarafından yapılan işlemlerin oranının %7 olduğu ve maliyetinin ise 803.378,10 TL olduğunun tespit edildiğini, ne var ki müvekkili Vakıf tarafından davalıya yapılan ödemelerin bu tutarın çok daha üstünde olduğunun kayıtlardan anlaşıldığını, ödenen tutar toplamı banka kayıtlarının, davacı vakıf ve karşı tarafın defter ve kayıtlarının incelenmesi ile ortaya çıkacağını, davacı vakıf adına düzenlenmiş olan iki adet bonoya istinaden müvekkili aleyhine 13.09.2019 tarihinde Adana … İcra Müdürlüğü’nün 2019/12758 icra dosya numarası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatılmış olduğunu, anılan bonoların düzenleme tarihinin 07.09.2019 olup müvekkili vakfın Yönetim Kurulu’nun değiştiği tarih ise 19.09.2019 olduğunu, anılan bonolar, herhangi bir edimin karşılığı olmadan ve müvekkili vakfın Yönetim Kurulu değişmeden hemen önce düzenlenerek … Yatırım İnşaat A.Ş.’ye kötüniyetli olarak verilmiş olduğunu, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla ve belirsiz alacak davası hükümleri uyarınca; taraflar arasında akdedilen eser sözleşmesi sebebi ile davacı tarafından davalıya fazladan ödenen tutarın, talepleri belirli hale geldiğinde artırılmak üzere şimdilik 1.000,00 TL’sinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek olan avans faizi ile birlikte davacıya ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetkili Mahkeme’nin Kayseri Mahkemeleri olduğunu, taraflar arasında taşeronluk sözleşmesi akdedildiğini, işbu davanın kötü niyetle açılmış olması sebebiyle davayı kabul etmediklerini, davacı vakfın iç ilişkilerinden kaynaklanan bir çok sorunlar yaşadığını, davacı Vakfın yeni yönetiminde bulunanların tamamının davacı vakıfta davalı şirketle sözleşme yapıldığı dönemde ve uzun yıllar öncesinde hizmet veren ve söz sahibi olan kişiler olup müvekkili şirketle yapılan sözleşmelerden, işlerden ve mutabakattan haberdar olduğunu, taraflarına karşı kötü niyetle açılan işbu davanın reddine karşı tarafın yargılama giderlerine ve vekalet ücretine mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLER VE GEREKÇE
Taraflar arasında sözleşme akdedildiğine ilişkin ihtilaf bulunmamakla birlikte, uyuşmazlık davacının fazladan ödendiği iddia edilen bedelin iadesi isteminin yerinde olup olmadığı, taraflar arasında noksan işler ve danışmanlık sözleşmesine ilişkin anlaşma olup olmadığı hususlarına ilişkindir.

6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi “dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, Asliye Hukuk Mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir” şeklindedir.
6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesinde “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.”, aynı Kanunun 4/1. maddesinde “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı”düzenlemesi yer almaktadır. Bir davanın nispi ticari dava sayılması için TTK’nın 4/1. maddesi birinci fıkrasında belirtildiği gibi her iki tarafın da tacir olduğu ve her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bir dava olması gerekmektedir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile birlikte 5/3. maddesi gereği asliye hukuk mahkemeleri ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisinden çıkarak görev ilişkisi haline gelmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi gereği göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup hakim tarafından kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 16/1. Maddesinde, “Ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılırlar.” hükmü düzenlenmiştir. Bu hükme göre bir vakfın tacir sayılabilmesi için ticari işletme işletmesi gerekmektedir.
TTK.’nun 16/2. maddesine göre; Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri ile kamu yararına çalışan dernekler ve gelirinin yarısından fazlasını kamu görevi niteliğindeki işlere harcayan vakıflar, bir ticari işletmeyi, ister doğrudan doğruya ister kamu hukuku hükümlerine göre yönetilen ve işletilen bir tüzel kişi eliyle işletsinler, kendileri tacir sayılmazlar.
Tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde, her ne kadar davalı şirket tacir ise de davacı vakfın ticari işletme işletmediği ve bu gayeyle sözleşme imzalamadığından tacir olmadığı, dava konusu uyuşmazlık 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde tahdidi olarak sayılan ticari davalardan olmadığı, bu durumda dava konusu uyuşmazlığın çözümünde Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu anlaşıldığından dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle
1- Görevli mahkeme Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan Mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı noksanlığından davanın HMK 114. ve 115. maddesi gereğince usulden reddine,
2-HMK’nun 20. maddesi gereği, Mahkememiz kararının kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulması halinde ise bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde taraflardan birinin mahkememize başvurması halinde dosyanın kesinleştirilerek görevli mahkemeye gönderilmesine,
3-Yargılama giderlerinin HMK331/2 maddesi gereğince görevli mahkemesince değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/03/2022

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza