Emsal Mahkeme Kararı Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/166 E. 2022/415 K. 01.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. … 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
… TÜRK MİLLETİ ADINA
6.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/166 Esas
KARAR NO : 2022/415

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – ……
DAVALI : … – …-…
DAVA : Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan (Alacak)
DAVA TARİHİ : 12/10/2019
KARAR TARİHİ : 01/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan (Alacak) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilince Mahkemeye sunulan 08.10.2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; davacının … Şubesinin müşterisi olduğu, 22.05.2019 tarihinde kendisini … Genel Müdürlüğünden “Tuğçe” olarak tanıtan birisinin arayarak, “şubemizde bulunan mevduatınıza düşük faiz alıyorsunuz, bu hesabı kapatarak yüksek faizle yeni bir hesap açalım, bunu internet bankacılığı üzerinden yapacağız” diyerek, davacının telefonuna uzaktan bir “… Direkt” uygulaması yüklediği ve bu uygulama üzerinden bildirdiği iban numarasına üç kez 50.000,- TL ve ayrıca 90.000,- TL olmak üzere toplam 240.000,- TL para transfer etmesini sağladığı, transfer işleminin hemen ardından davalı banka ile yapılan görüşmede, banka yetkililerince durumun fark edilerek hesaba bloke konulduğu, 90.000,- TL’lık havalenin çekilmeden bloke edildiği, ancak 50.000,- TL’lık 2 adet havalenin çekildiği, 50.000,- TL’lık diğer havalenin ise 30.000,- TL’lık kısmının çekildiği, 20.000,- TL’lık kısmının çekilmeden bloke edildiğinin bildirildiği, havale yapılan hesap sahiplerinin … isimli şahıslar olduğu, davalı bankanın, dolandırılmakta olduğunu fark ederek hesabı bloke etmesi ile müvekkilin hileli işlem nedeniyle uğradığı zararı kısmen azaltmış ise de hileli işlem sonucunda 130.000,-TL dolandırıldığının bir vakıa olduğu, davalı bankanın görevini tam olarak yerine getirip, gerekli dikkat ve özeni göstererek, durumu başlangıçta fark etmiş olsaydı, davacının dolandırılmasının olayın başlangıcında engellenmiş olacağı, bilgisayar korsanlığı yoluyla paranın başka hesaplara aktarılmasını önlemek için, davalı bankaca yeterli güvenlik tedbirlerinin alınmadığı, hileli işleme zamanında müdahale edilerek müvekkilin dolandırılmasının engellenmediği ve bu suretle müvekkilin zarara uğramasına sebebiyet verildiği belirtilerek, davacının uğradığı zararın şimdilik 5.000,- TL’lık kısmının davalı bankadan tahsiline, bu meblağa olay tarihinden itibaren … avans faizi uygulanmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
SAVUNMA
Davalı banka vekili tarafından Mahkemeye sunulan 14.11.2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; 22.05.2019 tarihinde davacı müşteri tarafından yapılan davaya konu havale işlemlerinin, davacıya ait şifrenin doğru girilmesi üzerine aktif hale gelen … Direkt üzerinden yapıldığı, davaya konu havale işlemleri için davacıya ayrı ayrı 3d secure şifresi gönderildiği ve her bir havale işleminin işbu tek kullanımlık 3d secure şifrelerinin doğru girilmesi neticesinde gerçekleştiği, Davaya konu havale işlemlerinin … Direkt uygulaması üzerinden yapıldığı, bu uygulamaya giriş yapılabilmesi için; müşteri numarası veya TC Kimlik numarasının doğru girilmesi, sisteme giriş için müşteri tarafından belirlenmiş şifrenin doğru girilmesi, yukarıdaki bilgilerin doğru girilmesi üzerine, davalı banka tarafından giriş işlemine özel ve tek kullanımlık gönderilen şifrenin de doğru girilmesinin gerektiği, davacı müşteriye ait olan tüm bu bilgilerin doğru girildiği ve işlemlerin bunun sonucuna göre tamamlandığı dikkate alındığında, davacı müşterinin ağır kusuru ile bilgilerini üçüncü kişiler ile paylaştığı, esasen güvenlik açığının davalı müşteride olduğunun ortada bulunduğu, davaya konu para transferi işlemlerinin, davacıya gönderilen 3d secure şifrelerinin davacı tarafça 3. kişilerle paylaşılması neticesinde gerçekleştiğinin kuşkuya yer vermeyecek kadar açık olduğu, bu süreç davalı bankanın dışında cereyan ettiğinden, davacı müşteri tarafından gerçekleştirilen bilgi paylaşımından dolayı davalı bankanın herhangi bir kusuru bulunduğundan söz edilemeyeceği, müvekkil bankanın internet bankacılığının uluslararası alanda kabul edilen güvenlik standartlarında olduğu, tüm şifrelerin güvenliği uluslararası kabul görmüş bir program vasıtası ile kriptolanarak saklandığı, … İnternet Bankacılığı sitesinin ateş duvarı (Firewall) şeklinde bir program ile korunduğu, bu güvenlik önlemleri sayesinde müşteri bilgilerinin müvekkil banka sisteminden ele geçirilmesinin mümkün olmadığı, huzurdaki davada da müvekkil banka sisteminde herhangi bir zafiyetin gerçekleşmediği, işlemlerin davacının gizlemekle yükümlü olduğu şifrelerin doğru girilmesi suretiyle gerçekleştiği, bu itibarla, şifre girilerek gerçekleştirilen dava konusu işlemler nedeniyle müvekkil bankanın hiçbir sorumluluğunun bulunmadığı, belirtilerek, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına, karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE
Dava; bankacılık işlemlerinden kaynaklanan alacak davasıdır.
Bankalar, bir güven kurumları olup, özel yasa ile kurulan ve kendilerine alanlarında çeşitli imtiyazlar tanınan, topladıklan mevduatı sahteciliklere karşı özenle korumak zorunda olan kuruluşlardır. Bankalar, diğer alanlarda olduğu gibi, internet ortamında yapılacak işlemlerde de sistem güvenliğini sağlama yükümlülüğü altındadırlar. Bu çerçevede, banka, mevduat sahiplerinin güvenli bir şekilde işlem yapabilmesi için gerekli güvenlik altyapısını hazırlamak zorundadır. Bu kapsamda bankanın, interaktif bankacılık işlemleri sırasında şifre bilgilerinin üçüncü kişilerce ele geçirilmesini önleyecek bir güvenlik mekanizması oluşturması gereklidir. Bunlara örnek belirli bir limitin üstündeki işlemlere ikinci onay şifresi gönderilmesi, ya da uzun süredir işlem yapmayan müşterinin alışılmışın dışında işlemler yapmaya başlaması halinde telefonla teyit edilmesi gibi gelişmiş güvenlik önlemlerini alması, davalı banka bütün bu önlemleri etkin şekilde almayarak mahkememizce ağır kusurlu sayılmıştır. Bu nedenle meydana gelen zarardan sorumlu tutmak gerekmiştir.
Bankacı ve Bilgisayar Mühendisi bilirkişiden alınan rapordan özetle, “Davacı müştekinin yaşanan dolandırıcılık olayında herhangi bir iş birlikteliğinin olmadığı, dava konusu olayda müştekinin hafif kusurlu olduğu, davalı bankanın, mevcut donanım, teknik eleman ve teknolojisiyle müşteriye nazaran çok daha avantajlı olması, dolayısıyla bu tür profesyonel dolandırıcılıklarda önlem almada daha öncelikli durumda olduğu ve ancak somut olayda tek kullanımlık doğrulama şifresi gönderimi gibi temel güvenlik tedbirlerindeki eksikliklerinden dolayı objektif özen borcunu yerine getirmeyip ağır kusurlu olduğu, dava konusu olayda banka tarafından, müşteri rızası dışında hesabından çekilen ve hesaba geri döndürülemeyen 130.000,00 TL ve diğer bankacılık işlem masraflarının, paranın çekildiği tarihten itibaren işleyecek Merkez Bankası avans faiziyle birlikte davalı banka tarafından davacı müştekiye Hakimliğinizce takdir edilecek oranda iade edilmesi gerektiği, ancak talebin 5.000,-TL olduğu dikkate alınarak, taleple bağlılık ilkesi uyarınca bu miktar üzerinden işlem yapılmasının uygun olacağı, ” şeklinde kanaat bildirmiştir.
30.10.2020 tarihli dilekçe ile davacı davasını 95.000.TL daha arttırmak suretiyle ıslah etmiştir. Olay tarihi 22.05.2019 tarihidir. Bu haliyle olay tarihinden itibaren faiz işletmek gerekmiştir.
Mahkememizce verilen kararın … BAM 21. Hukuk Dairesi tarafından kaldırılarak Mahkememizin yukarıda belirtilen esasına kaydı yapılmıştır.
BAM kararında, 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3/k. maddesine göre; “Tüketici: ticari ve mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek ve tüzel kişiyi” ifade eder. Tüketici işlemi ise Kanunun m. 3/l. bendinde tanımlanmıştır. Buna göre; “Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari ve mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık, vb. sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” kapsar. Tüketici işleminden kaynaklanan uyuşmazlığın veya sözleşmenin TTK’nun 4 ve 5. madde hükümleri kapsamında kalan kanunda özel olarak düzenlenen ve ticari dava sayılan bir sözleşmeden kaynaklanmasının herhangi bir önemi yoktur. Aynı kanunun 49. maddesine göre; “Finansal hizmetler, her türlü banka hizmeti, kredi, sigorta, bireysel emeklilik, yatırım ve ödeme ile ilgili hizmetleri ifade eder. Finansal hizmetlere ilişkin mesafeli sözleşme, finansal hizmetlerin uzaktan pazarlanmasına yönelik olarak oluşturulmuş bir sistem çerçevesinde, sağlayıcı ile tüketici arasında uzaktan iletişim araçlarının kullanılması suretiyle kurulan sözleşmelerdir.” Kanunun 83/2. maddesine göre; “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer konularda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez”. Kanunun 73/1. maddesinde ise; “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemeleri görevlidir” düzenlemesi yer almaktadır. Göreve ilişkin kurallar kamu düzeninden olduğundan yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilir.
Somut olayda davacının bankada bulunan mevduat hesabından internet bankacılığı yoluyla bilgisi ve rızası dışında eft yapılmasını ileri sürmesi karşısında yapılan işlem bankacılık işlemi niteliğindedir. Davacı ise tacir sıfatına haiz değildir. Bu durumda davacı tüketici, yapılan bankacılık işlemi ise tüketici işlemi niteliğindedir.
Hal böyle olunca mahkemece, dava konusu bankacılık işleminin tüketici işlemi olduğu, davacının tacir sıfatının bulunmadığı, davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine ait olduğu gözetilerek göreve ilişkin dava şartı gerçekleşmediğinden davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir, şeklinde karar verilmiştir.
Davacı yan BAM dairesinin tespitleri doğrultusunda tüketici sıfatına sahiptir. Tacir sıfatını haiz değildir. Yapılan bankacılık işlemi tüketici işlemi niteliğindedir.
Görev hususu yargılamanın her aşamasında talep halinde ya da mahkemece re’sen değerlendirilir. Davacının tüketici sıfatını taşıması, dava konusu işlemin tüketici işlemi niteliğinde bulunması nedenleriyle 6100 sayılı HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince görevsizlik kararı vermek gerekmiş, … Tüketici Mahkemeleri’nin görevli olduğu anlaşılmakla bu yönde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1- Davanın 6100 sayılı Yasanın 114/1-c maddesi delaleti ile 115/2.maddesi gereğince görev dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine,
2- 6100 sayılı Yasanın 20/1 maddesi delaletiyle kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize başvurularak dosyanın görevli … Tüketici Mahkemesine gönderilmesinin talep edilmesi gerektiği, aksi durumda davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin kararın tebliği ile birlikte ihtarına,
3- 6100 sayılı Yasanın 331/2.maddesi gereğince davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına, davaya devam olunmaması halinde Mahkememizce dosya üzerinden durumun tespiti ile davacının yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı. 01/06/2022

Katip …

Hakim …

BU BELGE, GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞTIR