Emsal Mahkeme Kararı Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/751 E. 2023/250 K. 28.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA TÜRK MİLLETİ ADINA
6.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
ESAS NO : 2021/751 Esas
KARAR NO : 2023/250

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …..
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVALI : … – …
….
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 21/12/2021
KARAR TARİHİ : 28/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 10/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı/alacaklı müvekkili şirket ile davalı/borçlu şirket arasında hizmet ilişkisi bulunduğunu, müvekkili şirketin davalı şirkete çevre danışmanlık hizmeti verdiğini, taraflar arasında 06.05.2021 tarihinde imzalanan sözleşme ile müvekkili şirketin hizmet veren sıfatına, davalı şirketin ise işveren sıfatına haiz olduğu çevre danışmanlık hizmet sözleşmesi tanzim edildiğini, işbu sözleşmeye dayanılarak da yapılan hizmetin karşılığı olarak belirlenen tutar üzerinden müvekkili şirket tarafından; 06.05.2021 tarihli 2.360,00 TL, 1.593,00 TL, 2.360,00 TL; 15.06.2021 tarihli 1.593,00 TL, 05.07.2021 tarihli 1.593,00 TL olmak üzere 5 adet fatura düzenlendiğini ve toplamda 9.499,00 TL bedelin ödeneceği bilgisini ihtiva eden faturaların düzenlendiğini ancak fatura bedellerinin ödenmediğini belirterek 9.499,00 TL alacağın işletilecek yasal ticari temerrüt faizi ile davalı yandan alınarak taraflarına verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı/borçlu yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Usulüne uygun tebliğe rağmen davalı taraf cevap dilekçesi sunmamıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE
Dava, taraflar arasında aktedilen proje danışmanlık hizmet sözleşmesi uyarınca davacının alacak istemine ilişkindir.
Davaya konu faturaların BA-BS formlarının Mahkememize gönderilmesi için tarafların bağlı bulunduğu Vergi Dairelerine müzekkere yazılarak gelen cevabi yazılar dosyamız arasına alınmıştır.
Kahramanmaraş Nöbetçi ATM’ye talimat yazılarak davalı tarafa isticvap davetiyesi de gönderilerek, HMK. 222. maddesi gereğince akdi ilişkinin başından itibaren defter ve kayıtların talimat mahkemesine sunmaları yönünde 2 haftalık kesin süre verilmesine, kesin süre içerisinde sunulmaması halinde karşı yan usulüne uygun tutulmuş defter ve kayıtlara göre karar verileceği, defter ibrazından kaçılmış sayılacağının talimat mahkemesince davalıya çıkartılacak davetiyede belirtilmesine ve ihtarına karar verilmiş olup, Talimat Mahkemesince verilen cevapta; davalı tarafın ihtaratlı davetiyeye rağmen defter ibrazında bulunmadığının ve duruşmaya katılmadığı belirtildiği görülmüştür.

Dosyanın konusunda uzman Mali Müşavir bilirkişiye tevdi mahkemece yapılan uyuşmazlık tespiti çerçevesinde rapor tanzim edilmesi istenilmiş gelen bilirkişi raporu dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişi Raporunda özetle; Davacı taraf muhasebe kayıtlarının incelenmesinde; dava konusu faturalara ilişkin davalı cari hesabına 9.499,-TL. borç kaydı yapıldığı, hesabın bakiyesinin 9.499,-TL. olarak kaldığı ve inceleme tarihi itibariyle aynı bakiyenin bulunduğu, davalı tarafın muhasebe kayıtları dosyaya kazandırılamadığından herhangi bir değerlendirme yapılamadığı, dosya kapsamındaki bilgi-belgeler ve davacı taraf kayıtlarında yapılan inceleme dikkate alındığında davacının davalıdan dava – tarihi itibariyle 9.499,-TL asıl alacaklı bulunduğu, dava tarihi itibariyle alacağa faiz talebinin yerinde olduğu, netice ve kanaatine varılmıştır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri müddeasını ispata mecburdur. Bu hüküm,“bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.
İspat yükünü düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 190. maddesine göre;
“(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”
6100 sayılı HMK’nın 222.maddesi gereğince usulüne uygun olarak tutulan ticari defter kayıtları sahibi lehine delil teşkil edebileceği gibi, aleyhine de delil teşkil edebilir. Buna göre davacı yan kendi iddiasını ispatlamak için kendi ticari defterlerine dayanmış olmasına rağmen, ticari defterlerindeki kayıtlar kendisi aleyhine delil oluşturacak nitelikte olabilir.
Faturanın, onu teslim alan muhatabı borç altına sokabilmesi için her şeyden evvel borç doğurucu bir hukuki ilişkinin mevcudiyeti ve faturanın da bu ilişki nedeni ile düzenlenmiş olması gerekir ve öncelikle taraflar arasında böyle bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının gözönünde tutulması zorunludur.
Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan tüm deliller ve alınan bilirkişi raporu hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı, davalı ile aralarındaki hizmet sözleşmesine dayalı alacaklarının tahsili için eldeki davayı açmıştır. Uyuşmazlık taraflar arasında 06/05/2021 tarihinde akdedilen Çevre ve Danışmanlık Hizmeti Sözleşmesi uyarınca ifa edildiği iddia edilen edime yönelik düzenlenen fatura bedeline yönelik alacak isteminin yerinde olup olmadığı, hususlarına ilişkindir.
Somut olayımızda gelen müzekkere cevapları ve bilirkişi raporunda davacı tarafından hizmet sözleşmesine istinaden edimin yerine getirildiğinin görüldüğü, davalının ihtaratlı davetiyeye rağmen defter ibrazında bulunmadığı, 7251 sayılı yasanın 23. Maddesi ile değişen HMK 222. Maddesine göre taraflardan birinin defter ibraz etmemesi halinde karşı tarafın usulüne uygun tutulmuş defterlerin lehine delil kabul edileceği anlaşıldığından tarafların arasındaki hukuki ilişkinin varlığı ve hizmetin ifa edildiği davacı tarafından ispat edilmiştir. Davalı tarafından davaya konu bakiye borcun ödenmediği görülmüştür. Ödemeye yönelik ispat külfeti kendisinde olan davalı/borçlu bakiye borcun ödendiğine dair belge ibraz etmemiştir. Sunulan bilirkişi kök raporunun denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olduğu kanaatiyle söz konusu rapor hükme esas alınmıştır. Davacı tarafından sunulan hizmete yönelik bedelin davalı tarafından ödenmediği anlaşılmakla, davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle
1-Davanın KABULÜ ile; 9.499-TL’nin dava tarihi olan 21/12/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Harçlar kanunu gereğince dava değeri üzerinden alınması gereken toplam 648,88-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 162,22-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 486,66-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T’ye göre hesaplanan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan; 59,30-TL Başvuru Harcı, 162,22-TL Peşin/nisbi Harcı, 1.000,00-TL Bilirkişi ücreti, 233,25-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 1.454,77TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-HUAK 18A/13 maddesi ile HUAK yönetmeliği 26/2 maddesi gereğince yargılama giderlerinden sayılan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk giderinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
-Fazla yatan gider avansı ile delil avansı var ise 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Adalet Bakanlığı Hukuk Muhakemeleri Gider Avansı Tarifesinin 5.maddesine göre karar kesinleştikten sonra istek halinde taraflara İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda dava konusu miktarı itibariyle kesin olmak üzere karar verildi. 28/03/2023

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza