Emsal Mahkeme Kararı Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/49 E. 2022/237 K. 04.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/49 Esas – 2022/237
T.C. TÜRK MİLLETİ ADINA
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/49 Esas
KARAR NO : 2022/237

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI :…
DAVALI :…

DAVA : İtirazın İptali (Eser sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/01/2021
KARAR TARİHİ : 04/04/2022
G. K.YAZILDIĞI TARİH : 13.04.2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Taraflar arasında imzalanan Eser Sözleşmesine istinaden müvekkili şirketin sözleşme ve sözleşme dışında edimini alüminyum cephe iş imalatlarını fen ve sanat kurallarına uygun olarak davalıya teslim ettiğini, sözleşme uyarınca …İli Afet ve Acil Durum Yönetim Merkezi İnşaatı Yapım İşi için davalı şirketten 89.501,90 TL alacağının olduğunu, … İli Afet ve Acil Durum Yönetim Merkezi İnşaatı Yapım İşi için ise 129.582,51 TL alacağının olduğunu, davalı şirket ile müvekkili şirket arasında yapılan şifahi görüşmeler sonucunda davalı şirketin borcunu ödememesi üzerine davalı aleyhine Ankara … İcra Müdürlüğünün 2020/9505 Esas sayılı dosyası ile 195.356,26 TL bakiye alacak için icra takibi başlattıklarını ve takibin davalının itirazı üzerine durduğunu, davalının, alacaklı tarafa herhangi bir borcu kalmadığı gerekçesi ile takibe itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet vermiş olduğunu ve davalı yanın haklı takip sürecini uzatmaya yönelik ve kötü niyetli olduğunu belirterek; davalının Ankara … İcra Müdürlüğünün 2020/9505 Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile icra takibinin devamını ve davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunduğunu, davacı tarafça kendilerinin ibra edildiğini bu nedenle 31.03.2020 tarihli ibranamenin düzenlendiğini, bu ibranamenin kesilen faturalar ile de uyumlu bulunduğunu, müvekkilinin davacıya karşı hiçbir kalem ve miktarda borcu olmadığını, yapılan ödemelere ilişkin kayıtlar ve cari hesap ekstresinin itirazları ile birlikte sunulduğunu, ticari kayıtlarda davacının, müvekkili şirkete 15.873,561 TL borcu bulunduğu açıkken işbu haksız davanın açılmış olduğunu, davalı şirketten tüm alacağını tahsil eden davacının bu davayı açmakta hukuki yararı olmadığı gibi tamamen kötü niyetli olduğu belirterek davanın reddini ve davacı tarafın %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davacı vekili 16.03.2021 tarihli beyan dilekçesi ile; ibranamenin muzayaka altında imzalandığını, imza atan kişinin de şirketi temsile yetkili olmadığını savunarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER
-Ankara …İcra Müd. 2020/9505 E . Sayılı dosya örneği
-Taraflar arasında düzenlenen 30.01.2019 tarihli Taşeron sözleşmesi
-İbranameler: 31.03.2020 Tarihli … …Hizmet Binası İnşaatı işine ait İbraname ve … … Hizmet Binası İnşaatı işine ait ibraname ile; alacağın tahsil edildiği, cari hesaplar arasında fark olması halinde davalının defter ve kayıtlarının geçerli kabul edileceği, davalıdan hiç bir alacağın kalmadığı, alacağın tamamen tahsil edildiği, tüm yasal haklardan feragat edildiği, icra takibi ve dava açılmayacağı, davalının gayri kabili rücu olmak üzere ibra edildiği belirtilerek belge altının … tarafından imzalandığı anlaşılmıştır.
-Faturalar , Ticari defter ve kayıtlar
-Bilirkişi Raporu : Davacının defter ve kayıtlarına göre 188.783,51 TL alacaklı bulunduğu, davalı defter ve kayıtlarına göre ise davalının 24.688,23 TL alacaklı bulunduğu belirtilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali davasıdır.
Davacı ile davalı arasında tanzim olunan 30.01.2019 tarihli Taşeron sözleşmesi uyarınca … …Hizmet Binası İnşaatında alüminyum cephe kaplama işinin davacı tarafça üstlenildiği, davacının taşeron olup, davalının ise sözleşmede işveren olarak yer aldığı, ayrıca taraflarca yazılı olarak aktedilmemiş olmakla birlikte … … Hizmet Binası İnşaatı işine ait alüminyum cephe kaplama işinin yine davacı tarafça taşeron sıfatıyla üstlenildiği anlaşılmaktadır.
Davacı eldeki davada , belirtilen sözleşmeler uyarınca kendisine ödenmediğini ileri sürdüğü halk ediş bedellerinin tahsili amacıyla başlattığı icra takibine vaki itirazın iptalini talep etmektedir.
Taraflar arasında düzenlenen sözleşme, imzalandığı ve davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğindedir. Uyuşmazlığın, eser sözleşmesi hükümlerine göre değerlendirilip çözülmesi gerekli ve zorunludur.
Davalı vekilince mahkememize sunulan ve imzası davacı tarafça inkar edilmeyen İbranameler içeriğine göre ; alacağın tahsil edildiği, cari hesaplar arasında fark olması halinde davalının defter ve kayıtlarının geçerli kabul edileceği, davalıdan hiç bir alacağın kalmadığı, alacağın tamamen tahsil edildiği, tüm yasal haklardan feragat edildiği, icra takibi ve dava açılmayacağı, davalının gayri kabili rücu olmak üzere ibra edildiği belirtilerek belge altının davalı şirket yetkilisi olduğu ve dava dilekçesine ekli şirket adına düzenlenen vekaletnamede imzası bulunduğu anlaşılan … tarafından imzalandığı anlaşılmaktadır.
Davacı tarafça ibranamenin muzayaka altında imzalandığı ileri sürülmüş olup, bu noktada Öncelikle müzayaka halinin irdelenmesinde ve somut olaya uyup uymadığının belirlenmesinde fayda bulunmaktadır. Bilindiği üzere; sözleşmenin aşırı yararlanma (gabin) nedeniyle illetli olduğunun kabulü için edim ve karşı edim arasındaki oransızlığın, taraflardan birinin, diğerinin şahsında mevcut özel bir durumu bilerek istismar etmesi, sömürmesi sonucu oluşması gerekir.
Dar ve zor durumda kalmaları nedeniyle, sözleşme yapmaya, mallarını çok düşük bedel ile devretmeye sürüklenmiş kişileri korumak, zayıfı güçlüye ezdirmemek için hukukumuzda da düzenlemeler yapılmış 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 28. (818 s. Borçlar Kanunu (BK) 21) maddesi ile aynen; “Bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir.
Zarar gören bu hakkını, düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği; zor durumda kalmada ise, bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde kullanabilir.” hükmü getirilmiştir. O halde, aşırı yararlanmadan (gabinden) söz edilebilmesi, objektif unsur olan edimler arasındaki aşırı oransızlık yanında, bir tarafın darda kalma, tecrübesizlik, düşüncesizlik (hafiflik) hallerinin bulunması, diğer yanın ise yararlanmak, sömürmek kastını taşıması biçiminde iki sübjektif unsurun dahi gerçekleşmesine bağlıdır.
Gabinin varlığı zarar görene (sömürülene), sözleşme tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirerek iptâl davası açıp iddiasını her türlü delille kanıtlama ve verdiğini geri isteme hakkı ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteme hakkı verir. Hemen belirtmek gerekir ki aşırı yararlanma iddiasında öncelikle edimler arasındaki, aşırı oransızlık üzerinde durulmalı, objektif unsur ispatlandığı takdirde zarar gördüğünü iddia edenin kişiliği, yaşı, sağlık durumu, toplumdaki yeri, ekonomik gücü psikolojik yapısı gibi maddi, manevi yönler yani sübjektif unsur derinliğine araştırılıp incelenmelidir. (Yüksek Yargıtay …H.D. 2015/4657 Esas ve 2016/1981 Karar)

Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ışığında gerçekleşen somut olay değerlendirildiğinde;
Davacı tarafça müzayaka halinde imzalandığı iddia edilen 31.03.2020 tarihli “İbraname” başlıklı 2 adet belge içeriğinde, alacağın tahsil edildiği, cari hesaplar arasında fark olması halinde davalının defter ve kayıtlarının geçerli kabul edileceği belirtilmiş olup, bu belirleme tarafları da bağlayıcı niteliktedir.
Davacı tarafça dava dilekçesinde tanık deliline dayanılmadığı gibi muzayaka halinin varlığını da diğer deliller ile ispat edilebilmiş de değildir.
Mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesi tanzim edilen raporda belirtildiği üzere, edimler arasında açık bir nispetsizlik bulunmadığı gibi, davalının ticari defter ve kayıtlarına göre de davacının davalı tarafa borçlu bulunduğu anlaşılmakla, davanın reddine karar verilmiş, yasal koşulları oluşmadığı anlaşıldığından davalı tarafın kötüniyet tazminatının reddine dair aşağıdaki şekilde hükmün tesisi yoluna gidilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Yasal koşullar oluşmadığından davalının kötü niyet tazminatının reddine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının dava dosyasında peşin alınan 2.359,40 TL harçtan mahsubu ile artan 2.278,72 TL nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Dava sırasında kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına takdir edilen 22.125,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya ödenmesine,
6-HMK 333. Maddesi gereğince mahkemece yatırılan avansın kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesine müteakip iadesine, iadesi yönünde başvurunun olmaması halinde arta kalan giderin iade edileceğinin davacıya meşruhatlı davetiye ile bildirilmesine,
7-Arabuluculuk ücreti olarak suç üstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/04/2022

Katip …
E imzalıdır


E imzalıdır