Emsal Mahkeme Kararı Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/48 E. 2022/526 K. 04.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/48 Esas – 2022/526
T.C. TÜRK MİLLETİ ADINA
… GEREKÇELİ KARAR
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/48 Esas
KARAR NO : 2022/526

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACILAR :…
DAVALI : …

DAVA : Tazminat (Menfi Zarar)
DAVA TARİHİ : 25/01/2021
KARAR TARİHİ : 04/07/2022
G. K.YAZILDIĞI TARİH : 05.07.2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Menfi Zarar) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili iş ortaklığı ile davalı Genel Müdürlük arasında 13.01.2020 tarihli 2019/429640 İ.KN.lı “Ulukışla-Boğazköprü hattı km88+150 üstgeçit yapılması yapım işi” sözleşmesinin imzalanmış olduğunu, sözleşmenin imzalanmasına müteakip müvekkili iş ortaklığının 16.01.2020 tarihinde işe başlamış olduğunu, davalı idare tarafından yapılmış olan 2019/429640 İ.K.Nolı ihaleye ilişkin olarak, ihaleye katılan diğer istekli Hakan Karabulut tarafından Kamu İhale Kurumu’na itirazen şikayet başvurusunda bulunulmuş, Kamu İhale Kurulu’nca 26.12.2019 tarih ve 1725 sayılı karar ile itirazen şikayetin reddine karar verilmiş olduğunu, akabinde kurul kararının iptali için Hakan Karabulut tarafından açılan dava neticesinde … 16.İdare Mahkemesi’nin 17.02.2020 tarih ve 2020/21 E, sayılı kararı ile Kurul kararının iptaline karar verilmiş olduğunu, bunun üzerine Kamu İhale Kurulu’nca 11.03.2020 tarihli ve 2020/MK-57 sayılı karar ile düzeltici işlem kararı alınmış olduğunu, söz konusu düzeltici karar ile İdare Mahkemesi kararı uyarınca, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin davalı idarece feshedilerek tasfiye edilmiş olduğunu, sözleşmenin idarece feshi üzerine taraflarından menfi zararların tazmini için arabulucuya başvurulmuş, lakin taraflar arasında herhangi bir anlaşma sağlanamamış olduğunu, müvekkili iş ortaklığının, idarece fesih edilen sözleşme nedeniyle yaptığı noter masrafı, karar pulu, All risk sigorta masrafı, Kamu İhale Kurumu payı, teminat mektubu komisyon bedelleri, sözleşme gereği davalı idareye bildirilen teknik personelin masrafları sair menfi zarar kapsamında talep edilen giderlerinin davalı idarece ödenmemiş olduğunu beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla uğranılan menfi zararlar için şimdilik 40.000,00TL’lik kısmının sözleşmenin fesih tarihinden itibaren hesaplanacak ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Islah Talebi: Davacılar vekili 24.03.2022 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 90.634,09 TL olarak belirlemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Huzurdaki davanın idari yargmın garev alanına girdiğini, davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, söz konusu 2019/429640 kayıt numaralı ihaleye ilişkin olarak Hakan Karabulut tarafından itirazen şikayet başvurusunda bulunulmuş, Kamu İhale Kurulunca 26.12.2019 tarihli karar ile başvuru sahibinin teklifinin değerlendirme dışı bırakılmasında kamu ihale mevzuatına aykırılık bulunmadığı kanaatine varılmış olduğunu, bunun üzerine davacı iş ortaklığı ile 13.01.2020 tarihinde sözleşme imzalanmış ve işe başlanmış olduğunu, bu arada Hakan Karabulut tarafından, … 16.İdare Mahkemesi’nde açılan davada 17.02.2020 tarih ve 2020/21 E., 2020/351 K. sayılı karar ile dava konusu işlemin iptaline karar verildiğinin, Kamu İhale Kurumu’nun 11.03.2020 tarih 2020/MK-57 karar numaralı kararı ile bildirilmiş olduğunu, İdarelerinin yargı kararlarını yerine getirmekle mükellef olduğunu, bu nedenle davacıların zararı olduğu kabul edilmemekle birlikte, var ise zarardan müvekkili idarenin sorumlu tutulamayacağını, kabul anlamına gelmemek üzere, davacıları işe başladığı tarih ile tasfiye tarihi arasında hak edişlerinin bulunması halinde, kazanç elde etmiş olacağını, dolayısıyla Mahkemece bu durumun göz önünde bulundurularak bir hesaplama yapılacak ise bunun oransal hesaplama olması gerektiğini düşündüklerini, ayrıca davacılar tarafından yapıldığı iddia edilen harcamaların ispatının gerekmekte olduğunu, bu kalemlerden ilgili yerlerden iade alınması mümkün olanların da müvekkili idareye yüklenmemesi gerektiğini, örneğin all risk sigortasının, işin tasfiyesi ile birlikte işin tamamlanmayan kısmı gözetilerek davacıya iade edilebilecek kalemlerden olduğunu, sözleşmenin feshi hususunda müvekkili idarenin bir kusuru bulunmadığını, bu nedenle doğduğu iddia edilen zarardan da sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olacağını beyanla davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
DELİLLER
-Taraflar arasında düzenlenen sözleşme örneği ve ihale dosyası örneği
-Yapılan ödemelere ilişkin makbuz örnekleri
-Bilirkişi Raporu: Bilirkişi 21.02.2022 tarihli raporunda özetle; davacının menfi zarar kapsamında talep edebileceği tutarın 90.634,09 TL olacağını belirtmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, davalı ile ihale neticesinde imzalanan sözleşmenin, idari yargı kararı neticesinde feshi neticesinde talep edilen menfi zarar tazminatına ilişkindir.
Taraflar arasında, akti ilişkinin varlığına ve yine akti ilşkinin yargı kararı ile davalı tarafça feshedildiğine dair bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Davacı vekilince açılan dava ile, sözleşmenin feshi neticesinde uğradığı menfi zararın giderilmesi talep edilmekte olup, bu kapsamda öncelikle menfi ve müzpet zarar kavramlarına değinmek gerekmektedir.
Müspet zarar, alacaklının ifadan vazgeçerek zararının tazminini istemesi halinde söz konusu olacak bir zarar kalemi olup, sözleşme ortadan kalkmamaktadır, yalnız alacaklının ifaya ilişkin talep hakkının yerini zararının tazminine dair talep hakkı almaktadır .Burada sözleşmenin feshedilmemesinden değil borcun ifa edilmemesinden doğan zararın söz konusu olduğu belirgindir.
Menfi zarar ise, uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır.
Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşme hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkmaktadır. Bu husus Türk Borçlar Kanunu’nun 108. maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır: burada alacaklının sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemeyecek olup, istenilecek zarar menfi zarardır. Menfi zarar kavramına ise şunların gireceği kabul edilmektedir; Sözleşmenin yapılmasına ilişkin giderler, sözleşmenin yerine getirilmesi ve karşılık edanın kabulü için yapılan masraflar, sözleşmenin yerine getirilmesi dolayısıyla (gönderilen şeyin kaybolması gibi) uğranılan zarar, sözleşmenin geçerliğine inanılarak başka bir sözleşme fırsatının kaçırılması dolayısıyla uğranılan zarar, başka bir sözleşmenin yerine getirilmemesi dolayısıyla uğranılan zarar ve dava masrafları.
Bu tür bir zarar ayrımı, sözleşme sorumluluğunda sözkonusu olmaktadır. Genel olarak menfi zarar: sözleşmenin kurulmamasından veya geçerli olmamasından; müspet zarar ise, ifa edilmemesinden doğan zararı ifade eder (Prof. Dr. Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 8. Baskı, s.482). Örnek:Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05.07.2006 tarihli 2006/13-499 esas, 2006/507 karar sayılı kararı) .
Yukarıda yer alan açıklamalar ışığında gerçekleşen somut olay değerlendirildiğinde;
Davacı yüklenici, davalı iş sahibi olup taraflar arasında yapılan ihale neticesinde Ulukışla-Boğazköprü hattı Üst geçit yapım için sözleşme imzalanmış olduğu, ihalenin diğer katılımcısı dava dışı Hakan Karabulut tarafından Kamu İhale Kurumuna yapılan itiraz neticesinde, itirazın reddine dair karara karşı açılan ve … 16.idare Mahkemesince verilen 17.02.2020 Tarih ve 2020/21 Esas sayılı kararı ile itirazın reddine dair işlemin iptaline karar verildiği akabinde Kamu İhale Kurumunca 11.03.2020 Tarihli karar ile düzeltici işlem kararı alındığı sözleşmenin feshedilerek tasfiye edildiği anlaşılmaktadır.
6098 sayılı TBK 112. maddesi hükmünce borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür. Bunun sonucu olarak yüklenicinin sözleşmenin haksız feshi halinde sözleşmenin ifa olunacağına güvenerek yaptığı masraflar ve kâr kaybını istemesi mümkündür. Ancak davalı iş sahibi idari yargı kararı uyarınca sözleşmeyi feshetmek zorunda kaldığını savunmaktadır. Az yukarıda da açıklandığı üzere idare mahkemesinin ihalenin dayanağı olan işlemin iptaline dair kararına uyulmak suretiyle sözleşmenin feshedildiği ve feshin subjektif imkansızlık sonucu olduğu anlaşılmaktadır.
6098 sayılı TBK 136. maddesi hükmüne göre davalı iş sahibi açısından yargı kararı sonucu edimin ifasının imkansız hale gelmesi nedeniyle fesihte TBK 112. maddesine göre davalının kusursuz olduğu, ifa imkânsızlığında kusurun bulunmaması halinde TBK 136/II. maddesi hükmünce borcundan kurtulan davalının almış olduğu şeyleri sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olup henüz kendisine ifa edilmemiş olan edimi isteme hakkını kaybetmiş olacağı, sözleşme dava dışı 3. kişinin idare mahkemesine açtığı dava sonucu işlemin idari yargı kararı ile iptâl edilmiş olması üzerine davalı tarafça feshedilmiş olup, davacının menfi zarar kapsamında Kamu İhale Kurumu Payı, Damga Pulu için yapılan masrafları isteme hakkı bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde, davacı tarafça yapılan ve menfi zarar kapsamında talep edebileceği masraf tutarının 90.634,09 TL olacağı belirlenmiş olmakla belirlenen tutar üzerinden davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hükmün tesisi yoluna gidilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere:
1-Davanın Kabulüne, 90.634,00 TL’nin, 40.000,00 TL’sinin 25.01.2021 dava tarihinden, 50.634,09 TL’nin ise ıslah tarihi olan 24.03.2022 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile davalıdan tahsiline, davacılara ödenmesine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 6.191,20 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin yatırılan 683,10 TL ve tamamlama harcı 864,72 TL toplamı olan 1.547,82 TL’nin mahsubu ile bakiye 4.643,38 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacılar vekille temsil olunduğundan kabul edilen miktar üzerinden A.A.Ü.T. gereğince hesaplanan 12.560,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsiline, davacılara ödenmesine,
4-Davacılar tarafından yapılan; 59,30TL başvuru harcı, tebligat-müzekkere ücreti, bilirkişi masrafı 1.069,10 TL olmak üzere toplam 1.128,40 TL yargılama gideri ile 1.547,82 TL harç giderinin davalıdan tahsiline, davacıya verilmesine,
5-HMK’nun 333.maddesi uyarınca taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
6-Arabuluculuk ücreti olarak suç üstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemeleri’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 04.07.2022

Katip … Hakim …
E imzalıdır E imzalıdır