Emsal Mahkeme Kararı Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/42 E. 2021/708 K. 12.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA TÜRK MİLLETİ ADINA
6.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
ESAS NO : 2021/42 Esas
KARAR NO : 2021/708

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … – … …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 21/01/2021
KARAR TARİHİ : 12/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi özetle; Davacı tarafından 029251 no’lu ve 10.12.2019 tarihli 135.700,00 TL bedelli faturadan kaynaklanan alacağı için davalı aleyhine Ankara … Müdürlüğü 2020/2811 E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun haksız ve kötü niyetli itirazı neticesinde takip durduğunu, haklaına kavuşabilmek adına işbu davayı açma gerekliliğinin hasıl olduğunu, davanın kabulü ile davalı borçlunun, Ankara … Müdürlüğü 2020/2811 E. Sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu haksız itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden devamına, haksız ve kötü niyetli itiraz sebebiyle davalı borçlunun % 20’den aşağı olmayan icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yan üzerinde bırakılmasına, karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, davacının yapması gereken bir çok şeyi kendisi yapıp satın aldığını, müvekkilinin kurulu mevcut sistemi de davacının yapmış olduğu iş yüzünden zarar gördüğünü, Müvekkilnin maddi olarak zarara uğratıldığını, davacı şirkete hem mail yolu ile hem de telefon ile defalarca bilgilendirme yapıldığını, eksikliklerin giderilmesinin istendiğini, davacı edimini gereği gibi ifa etmediğinden müvekkilinden ifa talep edemeyeceğini, bu nedenle davacının açmış olduğu davasının reddinin gerekmekte olduğunu, hukuki dayanaktan yoksun ve gerçeğe aykırı iddialarla açılan iş bu davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLER VE GEREKÇE
Dava, davacı tarafından fatura dayanak gösterilerek başlatılan takipte davalının yaptığı itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
2004 sayılı İİK 67. Maddesinde; takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebileceği, bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlunun; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklının; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edileceği hüküm altına alınmıştır.
Somut olayda, davalı borçlu, dava konusu takip dosyasında ödeme emrine itiraz dilekçesinde, icra dairesinin yetkisine de itiraz etmiştir. Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre, İtirazın iptali davalarında, hem icra dairesinin hem de mahkemenin yetkisine itiraz edilmesi durumunda İİK.nun 50.maddesi uyarınca öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın, HMK’nın 164. maddesi hükmü uyarınca ön sorun olarak incelenmesi gerekir. Mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazın var olup olmaması, bu sonuca etkili değildir. Eş söyleyişle, itirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, mahkeme öncelikle, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek kesin olarak sonuçlandırmalıdır(HGK’nın 28.03.2001 gün ve 2001/19-267 E. 2001/311 K.;20.03.2002 gün ve 2002/13-241 E.,2002/208 K.).
Eser sözleşmesinden kaynaklanan davalar taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, sözleşmenin ifa yeri mahkemesinde yahut davalının yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Somut uyuşmazlıkta sözleşmenin ifa yeri Gediz/Kütahya davalının yerleşim yeri ise İzmir’dir. Bununla birlikte taraflar arasında yetkiye ilişkin bir sözleşme de mevcut değildir. Ayrıca uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda para borçları ile ilgili dava tarihinde yürürlükte bulunan TBK’nın 89. maddesi yollaması ile HMK’nın 10. maddesi gereğince alacaklının yerleşim yeri mahkemesinin/icra dairesinin yetkisi kabul edilmemektedir.
Nitekim Yargıtay …. Hukuk Dairesi’ nin 23/02/2015 tarih, 2014/2485 Esas, 2015/922 Karar sayılı ilamı”…Taraflar arasındaki ihtilâf, eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklandığından, bu türden uyuşmazlıklardan kaynaklanan icra takiplerinin kural olarak, davalının yerleşim yeri, sözleşmenin ifa edileceği yer veya yetki sözleşmesi ile belirlenen yer icra dairelerinden birinde açılması gerekir. Bu türden sözleşmelerde para alacakları yönünden yetkili mahkemeyi alacaklının yerleşim yeri mahkemesi olarak belirleyen ve sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı mülga Borçlar Kanunu’nun 73. maddesinin uygulama imkânı yoktur. Gerek 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 73, gerekse 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesi hükümlerinin sadece karz akdinden doğan borçlarla sınırlı olduğunun kabulü gerekir. Aksi halde, bütün para borcu ilişkilerinden doğan ihtilâflarda yetkili mahkemecenin bu maddeye göre tayini gerekeceğinden, para borçlarıyla ilgili tüm ihtilâfların davacının yerleşim yerinde davaya konu olması sonucu doğar ki, bu da; Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda yer alan yetkiyle ilgili kuralları adeta istisna haline getirmiş olur. Oysa, 818 sayılı mülga Borçlar Kanunu’nun 355 ve devamı ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmeleri, niteliği itibariyle iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler olup, karşılıklı edimleri içerir. Bu nedenle, eser sözleşmelerinden kaynaklanan bir alacakta yetkili mahkemenin tayininde 818 sayılı mülga Borçlar Kanunu’nun 73 ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesi hükümlerinin uygulanması mümkün değildir. …” şeklindedir.
Dava konusu uyuşmazlık davacı tarafından davalı aleyhine fatura dayanak gösterilerek başlatılan takipte davalının yaptığı itirazın yerinde olup olmadığı, icra dairesinin yetkili bulunup bulunmadığı davacının takip tarihi itibariyle davalıdan alacağının bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkindir. Yetkili icra dairesi ya da dairelerinin tespitiyle takibin yetkili icra dairesinde başlatılıp başlatılmadığı hususunun öncelikle belirlenmesi gerekmektedir. Somut uyuşmazlığa konu ilamsız icra takibinde sözleşmenin ifa yeri mahkemesi yahut davalının yerleşim yeri icra dairesi yetkilidir. Davalı borçlunun yerleşim yeri ve sözleşmenin ifa yeri Ankara olmadığı, İİK’nun 50. maddesi ve HMK yetki hükümleri çerçevesinde yetkisiz İcra Dairesinde takibin başlatılmış olduğu, anlaşıldığından davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle
1-Takibin yetkisiz İcra Dairesinde başlatılmış olduğu anlaşıldığından davanın DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN USULDEN REDDİNE,
2- Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcının dava dosyasında peşin alınan 1.689,06-TL harçtan mahsubu ile artan 1.629,76- TL nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T’ye göre hesaplanan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Arabuluculuk ücreti olarak suç üstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
6-HMK 333. Maddesi gereğince mahkemece yatırılan avansın kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesine müteakip iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/10/2021

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza