Emsal Mahkeme Kararı Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/403 E. 2022/913 K. 20.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/403 Esas – 2022/913
T.C.
ANKARA TÜRK MİLLETİ ADINA
6.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
ESAS NO : 2021/403 Esas
KARAR NO : 2022/913

HAKİM :…
KATİP : …

DAVACI…
VEKİLİ : …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av….
DAVA : Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan
DAVA TARİHİ : 05/07/2021
KARAR TARİHİ : 20/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan (Alacak) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava dışı… tarafından keşide edilerek Müvekkili tarafından tahsile konulan 30.11.2017 keşide tarihli, 142.729,32 TL bedelli ve … seri nolu çekin karşılıksız çıktığını, davalı Bankanın Çek Kanunu kapsamında çek hesabı açarken göstermesi gereken özeni ve dikkati göstermeyip, çek hesabı açılmaması gereken şirket adına çek karnesi vermek suretiyle müvekkilinin zarara uğramasına sebebiyet verdiğini, davalı Bankanın sorumluluğunun 5941 sayılı Çek Kanununa dayandığını, dava dışı borçlu şirketin mali durumunun çek karnesi almaya yeterli olmadığı halde davalı bankaca çek hesabı açarken gerekli özenin gösterilmediğini, davalı Bankanın basiretli bir iş adamı gibi hareket ederek, çek karnesi verirken bütün diğer bankacılık işlemlerinde olduğu gibi basiret ve özenle davranmak zorunda olduğunu, bu özen ve basiret borcunun gereği olarak Bankanın kredi talep eden her müşteri hakkında yaptığı gibi çek karnesi talep eden müşteri hakkında da istihbarat yapması; müşterinin ödeme gücünü ölçmesi ve çek hesabı açılırken alınması gereken belgelerin doğruluk ve sıhhatini kontrol etmesi gerektiğini, davalı Bankanın, dava dışı borçlu şirket ve ortakları hakkında gerekli araştırmayı yapmayarak özen yükümlülüğünü ihlal ettiğini, bu bağlamda, şirket ortaklarının karşılıksız çek kaydı bulunup bulunmadığının, şirket ve ortakları hakkında icra takibi olup olmadığının, şirket ve ortaklarının Vergi ve … borçlarının olup olmadığının, …Beyannameleri ve ekleri ile bilançolarının, bu beyanname ve bilançoya göre şirket likit değerlerinin çek karnesi alma yeterliliğinde olup olmadığının araştırılması gerektiğini belirterek, fazlaya ilişkin hak ve alacaklar saklı kalmak kaydıyla alacak değerinin tam ve kesin olarak belirlendiği aşamada HMK. m. 107 hükmü gereğince artırılmak üzere şimdilik 1.000,00 TL’nin öncelikle çekin karşılıksız çıktığı (zararın doğduğu) 28.12.2018 tarihinden itibaren, bu talebin kabul görmemesi halinde dava tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun m. 2/2’ye göre işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili Banka tarafından dava dışı…firması adına açılmış olan hesaptan çek karnesi verildiğini, anılan çek karnesi içinde bulunan diğer bir kısım çekler ödenmiş olmasına karşın işbu davaya konu çek karşılığı bulunmadığından ödeme yapılamadığını, bu bakımdan karşılığı olmayan çek için müvekkili Bankanın sorumlu tutulamayacağını, öncelikle işbu davanın süresinde olmadığını, bu bakımdan esasa girilmeden davanın reddi gerektiğini, zira davaya konu çekin davacı yanın da ifade ettiği gibi 2017 tarihli olduğunu, zararın doğduğu tarihin ise 28.12.2018 olarak belirtildiğini, bu tarihten itibaren bir yıllık sürede davanın açılması gerekirken davanın bu tarihe bırakıldığını, müvekkili Bankanın davaya konu kredi ilişkisinde basiretli hareket ettiğini, tüm kredi işlemlerinde olduğu gibi davaya konu kredilendirme işleminde de kredi talep eden şirketin o süreçteki tüm verilerinin değerlendirilip bu doğrultuda kredi onayı verildiğini, kredi kullandırım aşamasından sonra şirketlerin mali durumlarının kötüye gitmesinin sorumlusunun müvekkili banka olamayacağını, böyle bir durumun bankaların şirketlere kefil olması anlamına geleceği için kabulünün mümkün olmadığını, davacının kendi kusurunu müvekkili Bankaya yüklemeye çalıştığını, davacının ticari ilişkide bulunduğu kişilerin ekonomik durumu ve ödeme kabiliyetini araştırıp sonucuna göre ilişki kurmak ve bu suretle özenli davranmak durumunda olduğunu, keşideci hakkında icra takibi yapılmayıp alacak davası açılmadığını, davacı yanın dava dışı keşideciden olan alacağının müvekkili Bankadan talep ederken hukuken kendisine düşen edimlerin hiçbirin yerine getirmeden hareket ettiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla …’ın yerleşik içtihatları gereği her şeyden evvel böyle bir durumda davacının bir icra takibi yapmış olması ve takibin de semeresiz kalmış olması gerektiğini, delil olarak gösterilen icra dosyasına ait herhangi bir semeresizlik belgesi sunulmadığını, bu bakımdan da davanın reddi gerektiğini, hiçbir şekilde davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının talebinin bir an için kabul edileceği varsayılsa dahi faiz talebinin reddi gerektiğini, zira çekin ibraz tarihinden itibaren faiz talep edilmesinin yerinde olmadığını, işbu davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, belirterek; hukuki dayanaktan yoksun, haksız ve yersiz açılan davanın reddine, yargılama harç ve giderleriyle vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE
Dava; davalı bankanın eylemi nedeniyle doğduğu iddia edilen zararın tazminine yönelik alacak davasıdır.

TCMB’na müzekkere yazılarak, Dava dışı şirket… hakkında Çek Kanununa göre yasaklama kararı ile protestolu senet kaydının olup olmadığının sorulmasına karar verilmiştir. Gelen müzekkere cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
Davalı bankaya müzekkere yazılarak, dava dışı şirkete çek karnesi verilirken esas alınan Banka çek genelgesi, dava dışı borçlu şirket ve ortakları hakkında alınmış çek raporları, dava dışı şirket ve ortakları hakkında alınmış istihbarat notu, gerek çek karnesinin gerekse varsa sair hesapların ekstreleri, varsa sair diğer bilgi ve belgelerin Mahkememize gönderilmesinin istenilmesine, karar verilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmalarını karşılar , mahkememizce tespit edilen uyuşmazlık çerçevesinde rapor tanzimi için, dosyanın konusunda uzman bankacı bilirkişiye tevdiine karar verilmiştir.
Bilirkişi kök ve ek raporunda özetle; Davalı Banka tarafından dosyaya sunulan ve UYAP kayıtları üzerinden incelenen belgelere göre; Şirket ortaklarının nüfus cüzdanı bilgilerinin, Şirketin ticaret sicil kayıtlarının, Şirketin oda kaydının, Şirketin vergi levhasının, temin edilerek muhafaza edildiği, adı geçen şirkete 15.12.2016 tarihinden 14.07.2017 tarihine kadar toplam 70 yapraklık çek yaprağı verildiği, bu çeklerden 14.07.2017 itibariyle 26 adedinin ödenmiş olduğu, 14.07.2017 tarihinden sonra ise kalan 44 adet çekin 2 adedinin iptal ve 42 adedinin ödenmiş olduğu belirlenmiş, çek raporlu bilgilerine göre, davaya konu çek karnesinin teslim edildiği tarihte, daha önceden verildiği, çek yapraklarından karşılıksız olarak keşide edilmiş bir çek bulunmadığı tespit edileceği çek Kanunu’nda çek karnesi verilecek şirketin likit değerlerinin ne olacağı, bir başka anlatımla, likit değerleri hangi düzeyde olan şirketlere çek hesabı açılacağı hususunda herhangi bir düzenleme mevcut olmadığı, davalının ileri sürdüğü bu kıstas yönünden bir tespit ve değerlendirme yapma olanağı bulunmadığı, davalı Bankanın dava dışı ….ne çek davaya konu çek yaprağının da bulunduğu 14.07.2017 basım tarihli karnesini verirken Bankacılık uygulama ve teamüllerine uygun olarak gerekli istihbaratı yaptığı şeklinde sonuç ve kanaatleri belirtilmiştir.
Bankalar, özel yasa ile kurulan ve kendilerine alanlarında çeşitli imtiyazlar tanınan, topladıkları mevduatı ve katılım fonlarını sahteciliklere karşı özenle korumak zorunda olan ve hem mudileri hem de üçüncü kişileri koruyucu tedbirler almak ile yükümlü kuruluşlardır. Bankalar sahip oldukları bu vasıfları sebebiyle bankacılık işlemlerinin güvenilen tarafı konumundadırlar. Bu durum, bankaların bir güven kurumu olarak kabul edilmesini ve bankanın sorumluluğunun özel güven sebebiyle ağırlaştırılmasını gerektirir …Kurumu Nitelendirmesi Işığında Bankaların Hukuki Sorumluluğu, …, 2001, s. 106). O hâlde, bankalar, ağırlaştırılmış sorumluluğun bir gereği olarak objektif özen yükümlülüğü altında bulunmakta olup, buna karşılık hafif kusurlarından dahi sorumludurlar.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 18/2’nci maddesi gereğince; tacir, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli iş adamı gibi hareket etmesi lazımdır. Nitekim bankaların, tacir olarak bütün işlemlerinde basiretli davranma yükümlülüğü herhangi bir tacirden farklıdır. Bu sebeple bankalardan beklenen basiret ölçüsü ve özen yükümlüğü şüphesiz daha ağırdır. Özellikle birer itimat kurumu olan bankaların, aldıkları mevduatları ve açtıkları çek hesapları ile çek hamillerini sahtecilere karşı özenle koruma yükümlülüğünün daha da arttığının kabul edilmesi gerekmektedir (…; Hukuki Açıdan İnternet Bankacılığı, Ankara, 2010,
5941 sayılı Çek Kanunu’nun; “Bankanın araştırma yükümlülüğü, çek hesapları ve çek defterleri” başlıklı 2. maddesinde; “(1) Bankalar, çek hesabı açılması ile ilgili olarak bu Kanunla kendilerine verilen görev ve yükümlülükleri yerine getirirken, çek hesabı açtırmak isteyenin yasaklı olup olmadığını bu Kanun hükümlerine göre araştırırlar; ayrıca ilgili kişinin ekonomik ve sosyal durumunun belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni gösterirler.(2) Bankalar, çek hesabı açtırmak isteyenlerin yasaklılık durumuna ilişkin … kayıtlarını, açık kimliklerini saptamak için fotoğraflı nüfus cüzdanı, pasaport veya sürücü belgesi örneklerini, yerleşim yeri belgelerini, vergi kimlik numaralarını, tacir olanların ayrıca ticaret sicili kayıtlarını, esnaf ve sanatkâr olanların ise esnaf ve sanatkâr sicili kayıtlarını almak ve çek hesabının kapatılması hâlinde bunları, hesabın kapatıldığı tarihten itibaren on yıl süreyle saklamakla yükümlüdür. Yerleşim yeri yurt dışında bulunan kişiler, bankaya kendileri ile ilgili olarak Türkiye ‘de bir adres bildirmek zorundadır. Çekin karşılığının tamamen veya kısmen bulunmaması hâlinde, çek düzenleyenin bankaca bilinen adresleri, talebi hâlinde hamile verilir.” Aynı yasanın “Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı” başlıklı 5. maddesinde; “Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılması hâlinde, altı ay içinde hamilin talepte bulunması üzerine, çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişi hakkında, çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği veya çek hesabının açıldığı banka şubesinin bulunduğu yer ya da çek hesabı sahibinin yahut talepte bulunanın yerleşim yeri Cumhuriyet savcısı tarafından, her bir çekle ilgili olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilir. Bu fıkra hükmüne göre çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı, karşılıksızdır işlemine tabi tutulan çekin düzenlenmesi suretiyle dolandırıcılık, belgede sahtecilik veya başka bir suçun işlenmesi hâlinde de verilir. “şeklindedir.
TBK’nın 72. Maddesi uyarınca davalı tarafın zamanaşımı itirazına itibar edilmemiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı vekili, davalı bankanın çek hesabı açılıp, çek karnesi verirken müşteriyle ilgili yasanın kendisine yüklediği inceleme ve araştırma yükümlülüğünü yerine getirmediği, bu nedenle çek verilmemesi gereken müşteriye çek karnesi verilerek davacının zarara uğratıldığı iddiasıyla alacak talep etmiştir. Uyuşmazlık, davalı Bankanın dava dışı…..ne yönelik açmış olduğu çek hesabına dayalı verdiği çek karnesi sebebiyle davacının zararının doğup doğmadığı, var ise dava tarihi itibariyle davacı zararının ne kadar olduğu, davalı Bankanın özen yükümlülüğünü ihlal edip etmediği, hususlarına ilişkindir. Toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre, davalı bankanın kanunen üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiği, ilgiliden istemesi gereken belgeleri aldığı, davacının uğradığı zararda herhangi bir kusurunun bulunmadığı, dava dışı şirket ve davacı arasında ticari ilişkinin tarafı olmadığı, bankanın eylemiyle davacının uğradığı zarar arasında uygun illiyet bağı bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 120,60-TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T’ye göre hesaplanan 1.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Arabuluculuk ücreti olarak suç üstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
– Fazla yatan gider avansı ile delil avansı var ise 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı …Muhakemeleri Gider Avansı Tarifesinin 5.maddesine göre karar kesinleştikten sonra istek halinde taraflara İADESİNE,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde … Mahkemeleri’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/12/2022

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza