Emsal Mahkeme Kararı Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/387 E. 2022/636 K. 03.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/387 Esas – 2022/636
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/387 Esas
KARAR NO : 2022/636

HAKİM :…
KATİP : …

DAVACI :…
VEKİLİ : Av….
DAVALI : .
VEKİLİ : Av. Y..
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 26/06/2021
KARAR TARİHİ : 03/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 12.10.222

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalı alacaklı görünen şirketin, takip dayanağı olarak “18/02/2019 tarihli Asıl Alacak 14.899,50TL” açıklaması ile müvekkil şirketle birlikte diğer borçlular dava dışı ….. ve … aleyhine… E. sayılı dosyasından 29/05/2019 tarihinde ilamsız İcra takibine başladığını, bahse konu icra takibine ait ödeme emrinin 01/06/2019 tarihinde tebliğ edildiğini, 16/06/2019 tarihli dilekçe ile borcu olmadığından bahisle itiraz edildiğini, süresinde itiraz edilmemesi nedeniyle itirazın kabul edilmediğini, alacaklı görünen davalı şirketin 23/03/2021 tarihli talep dilekçesi ile müvekkil şirket adına kayıtlı araçların haczinin talep edildiğini, müvekkil firmanın alkollü içkilerin toptan ticareti alanında faaliyet gösterdiğini, davalı ….’nin ise “Silah ve mühimmat toptan ticareti tabanca, av tüfeği vb. dahil) alanında faaliyet gösterdiğini, müvekkil şirket ile davalı şirket sektörlerinin ve faaliyet konularının alakasız olduğunu, davalı şirket ile müvekkil şirket arasında ticari ilişki olmadığını, müvekkil şirket ile … …. arasında 01/11/2018 tanzim, 15/12/2018 vade tarihli 15.858,59TL bonodan bakiye 8.629,82TL alacak için…. numarasıyla takip başlatıldığını, alacağın ödenmediğini ve dosyanın derdest olduğunu, müvekkil şirket ile …. arasında cari hesap ilişkisi olduğunu, müvekkil şirket kayıtlarında….’den 23.524,82TL alacakları olduğunu, 3. Kişi/daval…. tarafından 18/02/2019 tarihinde … adına 14.895,001L ödeme yapıldığını, ödeme dekontunda *17/01/2019 tarihli … ….” ibaresi yazılı olduğunu, müvekkilin … ile olan cari hesabının incelendiğinde 17/01/2019 vadeli 14.895,00TL senede mahsuben …. nam ve hesabına davalı şirket tarafından ödeme yapıldığının kuşkusuz olduğunu, …. adına ödeme yapmak isteyen 3. kişinin ödemesini aldıklarını ve….’nin cari hesabında borcundan düşüldüğünü, ödeme dekontundaki açıklama ile müvekkil şirket ile davalı şirket arasında hukuki ve ticari ilişki olmadığının doğrulandığını belirterek, izah olunan nedenlerle borçlu olmadıklarının tespitini, icra takibinin iptalini, haksız icra takibi nedeniyle davalı alacaklı aleyhine %20′ den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmolunmasını, %15 tutarı teminat mukabili ihtiyati tedbir konulmasını, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davalı yan üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
Davalı tarafa usulüne uygun tebligat yapılmış ancak cevap dilekçesi sunulmamıştır.
Davalı vekili 22.06.2022 tarihli Bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde özetle; Dava dışı … firması ile davalı arasında ticari ilişki bulunduğunu, davalı firmanın dava dışı … firmasını devralmak istediği için öncelikle … firmasının piyasaya olan borçlarının kapatılması gerektiğini, davacı şirket ile yapılan görüşmelerde, … firmasının devralınmasında sonra birlikte çalışma kararı alındığını ve bu doğrultuda davacıya ödeme yapıldığını, daha sonra anlaşma sağlanamayınca yapılan ödemelerin iadesi için davacı firma hakkında icra takibi başlatıldığını, davalı firmanın aslında kendisine ait olmayan bir borcu ödemiş olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
DELİLLER
-Takip Dosyası: Davalı vekilinin …E.sayılı dosyası ile davacı aleyhine 29/05/2019 tarihinde İlamsız Takipte Ödeme Emri ile icra takibi başlattığı, takibe konu asıl alacağın; 14.899,50TL Asıl Alacak, 796,00TL İşlemiş Faiz olmak üzere 15.695,50 TL olduğu, takibin 18/02/2019 tarihli, 14.899,50TL Asıl Alacağa dayandırıldığı, davacı vekilinin 14/06/2019 tarihli dilekçesi ile, “borcun tamamına, işlemiş ve işleyecek faize” itirazının, süresinde yapılmadığından dolayı reddedildiği anlaşılmıştır.
-Ticari defter ve kayıtlar
-Bilirkişi Raporu: Mahkememizce taraflara ticari defter ibraz emri çıkartılmış, davalı tarafça ticari defterler ibraz edilmediği ve adres bilgisi de sunulmadığı için yalnızca davacı defterleri incelenmek suretiyle rapor tanzim edilmiş, Mali Müşavir Bilirkişi raporunda özetle; Davacının 2019 ve 2020 takvim yılları ticari defterlerinin HMK. 222. Maddesi hükümleri gereğince sahibi lehine delil olma niteliği taşıdığı, davalı tarafa ticari defterlerin ibraz emrinin, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi hükümlerince 31/01/2022 tarihinde tebliğ edildiği ancak tebliğe icabet edilmediği, davacı taraf ticari defter kayıtlarında, davalı tarafından davacıya yapılan 14.895,00TL tutarlı eft’nin dava dışı …’nin cari hesabından düşüldüğü, davacının ticari defter kayıtlarında, davalı .. İle davacı arasında ticari münasebete ilişkin (borcu/alacağı olduğuna dair veya mal/hizmet alım/satımına dair) bir kayda rastlanılmadığı belirtilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, icra takibine karşı açılan menfi tespit davasıdır.
Hemen belirtmek gerekir ki; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (TMK m. 6).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle ortadan kalktığını ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkâr ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle sona erdiğini ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir. Görülmektedir ki, menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. ….
Mahkememizce yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında, taraf delilleri toplanmış, bilirkişiden rapor alınmıştır.
Bilirkişi tarafından tanzim edilen ve hükme esas alınan raporda belirtildiği üzere; davalı tarafa ticari defterlerin ibraz emrinin tebliğ edildiği ancak tebliğe icabet edilmediği, davacı taraf ticari defter kayıtlarında, davalı tarafından davacıya yapılan 14.895,00TL tutarlı Eft’nin dava dışı ….’nin cari hesabından düşüldüğü, davacının ticari defter kayıtlarında, davalı… İle davacı arasında ticari münasebete ilişkin (borcu/alacağı olduğuna dair veya mal/hizmet alım/satımına dair) bir kayda rastlanılmadığı belirtilmiş olmakla, davalı tarafın alacağın varlığına ilişkin ispat yükümlülüğünü yerine getiremediği anlaşılmakla, davanın kabulüne dair karar vermek gerekmiştir.
Davalı vekilince Bilirkişi raporuna karşı sunulan itiraz dilekçesinde, davaya konu alacağın dava dışı … firmasına ait bir borç olup, kendileri tarafından ödendiği ancak daha sonra davacı tarafça kendileri ile çalışılmaması üzerine kendilerine ait borcun ödenmesinin söz konusu olduğu savunulmuş ise de, savunma içeriği dikkate alındığında, dava konu asıl alacak tutarı olan 4.895,00TL’ye ilişkin olarak hizmetin verilmediği/ürünün teslim edilmediği yönünde bir savunmanın bulunmadığı, dava dışı … firması ile davalı arasındaki ilişkinin şahsi nitelikte olup eldeki davada ileri sürülemeyeceği, yine davacı ile davalı arasında varıldığı ileri sürülen anlaşmanın varlığına dair delil, belge örneklerinin de mevcut olmadığı anlaşılmakla, davalının savunmasına itibar etmek olanaklı görülmemiştir.
Davacı vekilince, davalı aleyhine kötüniyet tazminatı talebinde bulunulmuş ise de, davalının kötüniyetli olarak takip başlattığı kanıtlanamadığından bu yöne ilişkin talebin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hükmün tesisi yoluna gidilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere:
1-Davanın KABULÜNE, …Esas sayılı takip dosyasında davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine,
Davacının kötü niyet tazminatı talebinin yasal koşullar oluşmadığından reddine,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan 1.652,08 TL harçtan peşin alınan 413,02 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.239,06 TL bakiye karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Davacı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsiline, davacıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, tebligat-müzekkere ücreti, bilirkişi masrafı toplamı 1.089,50 TL olmak üzere toplam 1.148,80 TL yargılama gideri ile 413,02TL harç giderinin davalıdan tahsiline, davacıya verilmesine,
5-HMK’nın 333.maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde …Adliye Mahkemeleri’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/10/2022

Katip …
e-imza

Hakim…
e-imza