Emsal Mahkeme Kararı Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/21 E. 2021/710 K. 12.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/21 Esas – 2021/710
T.C.
ANKARA TÜRK MİLLETİ ADINA
6.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
ESAS NO : 2021/21 Esas
KARAR NO : 2021/710

HAKİM : ….
KATİP : ….

DAVACI : D…-
VEKİLİ : Av….
DAVALI : …
VEKİLİ : Av….
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 11/01/2019
KARAR TARİHİ : 12/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 10/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının daha önce kapatmış olduğu … ile 27/12/2010 tarihinde ihalesi yapılan 13 adet sürücülü binek araç kiralanması sözleşmesi imzalandığını, 01.02.2011 tarihinde işe başladıklarını, davalının teknik şartnamenin 4.2. maddesindeki hükmünü ihlal ettiğini, ihlale ilişkin hiçbir uyarılarının dikkate alınmadığını, ihlale ilişkin açmış oldukları Ankara … Hukuk Mahkemesinin 2013/78 E. Sayılı dosyasında davalarının kabulüne karar verildiğini, dava dışı …’in tarafından davacı aleyhine Ankara …. İş Mahkemesinde dava açıldığını ve mahkemece 6.761,80-TL fazla mesai ücretinin ödenmesine karar verildiğini, bu alacak nedeniyle Ankara …. İcra Müdürlüğünün 2015/2931 E. Sayılı dosyasına 13/01/2017 tarihinde 21.600,00-TL ve 17/01/2017 tarihinde 139,51-TL ödeme yapmak zorunda kaldıklarını, Ankara … Hukuk Mahkemesi kararı dikkate alındığında fazla mesai alacağından sorumlu olmadıklarını, belirtip fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile dava dışı işçiye yapılan 6.761,80-TL fazla mesai alacağı ve bu alacağa işlemiş 3.721,25-TL faiz alacağı toplamı 10.483,05-TL alacağa ödeme tarihi 17/01/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan rücuen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; alacak talebinin zamanaşımına uğradığını, TBK 73/1 de belirlenen zamanaşımının dolmasına az bir süre kala davanın açılması nedeniyle zamanaşımının mahkemece resen araştırılması gerektiğini, davacının davasına dayanak yaptığı ilamın henüz kesinleşmediğini, anılan ilamda sözleşmeyi ihlal ettiklerinin kabulünün mümkün olmadığını, sözleşme ve eki şartnamelerdeki düzenlemeler dikkate alınarak yapılması gereken itirazların yapılmadığını, davacının yaptığı hizmetlerin karşılığını alarak kendilerini akladığını, davacının imzalamış olduğu sözleşme ve eki şartnamelere göre yerine getirmesi gereken yükümlülüklerinden dolayı zarara uğratıldığı yönündeki iddiasının yerinde olmadığını, muayene tutanağı ve hak ediş raporlarında fazla mesai ödemelerinin yapıldığını, teknik şartnamenin 5.4. maddesi uyarınca dava konusu alacaklardan davacının sorumlu olacağına ilişkin düzenleme bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE
Dava, davacı tarafından dava dışı işçiye ödenen işçilik alacağının taraflar arasındaki sözleşme hükümleri gereğince davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Ankara …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/21 Esas, 2019/493 Karar sayılı ilamı ile davanın reddine karar verilmiş, kararın istinaf edilmesiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesinin 2020/1573 Esas 2020/1153 Karar sayılı ilamı ile davaya bakmakta görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu belirtilmiş ve dosya Mahkememize tevzi edilmiştir.
Ankara …. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/522 Esas sayılı dosyası istenmiş olup, Uyap sistemi üzerinden gelen cevabi yazı dosyamız arasına alınmıştır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6. maddesinde, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmü bulunmaktadır. Dava konusu olayda da davacı ile davalı arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl işveren, alt işverenlerin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunu’ndan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenlerle birlikte müteselsilen sorumludur. Burada kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dava dışı işçiye karşı müteselsilen sorumludurlar. Asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide Borçlar Kanunu ve sözleşme hukuku esas alınacağından, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir.
Alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişkide, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167.maddesinde düzenlenen, “Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır.” şeklindeki hükümde de, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir. Somut olayda, taraflar arasında akdedilen sözleşme eklerinde sorumluluğun davalıya ait olduğuna ilişkin açık hüküm olmadığı, sözleşmenin eki niteliğindeki teknik şartnamede her türlü hak ve taleplerden yüklenicinin sorumlu olduğu düzenlemesi yer aldığı görülmüştür.
Taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi çerçevesinde 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmadan dava açılmış bulunduğundan davalının zamanaşımı itirazına itibar edilmemiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında 27/12/2010 tarihli “sürücülü binek araç kiralanması” sözleşme imzaladığı, dava dışı işçinin davacı yüklenici şirket nezdinde belirli dönemler içinde çalıştığı görülmüştür. Taraflar arasında akdedilen sözleşme eki teknik şartnamede işçilik ödemesi bakımından davacının sorumluluğu konusunda açık hüküm bulunduğu, davalının yapılan işçilik alacağı ödemesinden sorumluluğunun bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 59,30-TL harcın mahsubu ile fazladan alınan 119,73-TL’nin yatıran tarafa iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5- Hüküm kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/10/2021

Katip….
e-imza

….
e-imza