Emsal Mahkeme Kararı Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/189 E. 2022/497 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C. TÜRK MİLLETİ ADINA VERİLEN
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/189
KARAR NO : 2022/497

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

ASIL DAVADA :
DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … -…

DAVALILAR : 1- … – …
2- … – …
3- … – …
VEKİLİ : Av. … -…
4-… – … …
5- … – …
VEKİLİ : Av. … -….
VEKİLİ : Av. …
8- … – … …
DAVA : Tapu İptali Ve Tescil
DAVA TARİHİ : 01/11/2010

BİRLEŞEN ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2017/160 E. SAYILI DOSYASINDA:
DAVACI : … – …..
DAVALILAR :…

DAVA : Tapu İptali Ve Tescil
DAVA TARİHİ : 08/04/2014
KARAR TARİHİ : 23/06/2022
G.K.YAZILDIĞI TARİH : 18/07/2022

Mahkememizde görülen davaların yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
1.Davacı vekili iddiasında özetle; Mülkiyeti ortağı olduğu şirkete ait … parsel üzerinde inşaat yapımı için davalılar … … tarihli düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözlemesi akdedildiğini, bu sözleşmeyle taşınmaz üzerinde yapılacak 120 adet daire ile 20 adet dükkandan oluşan bağımsız bölümlerden K1, K2, K3 ve K4’ün tamamının, K5, K6’nin 5,6,7. katlarının tamamı ile 8. kattan bir daire olmak üzere 55 adet dairenin ve K1, K2, K3 ve K4’ün altındaki 8 adet dükkanın davalı yükleniciye, kalan 65 adet daire ile 12 adet dükkanın arsa sahibi müvekkilinin ortağı olduğu … Kollektif Şirketi’ne verilmesinin kararlaştırıldığını, sözleşmenin tapu kaydına şerh edildiğini, davalı … İnşaat ile akdedilen … tarihli düzenleme şeklinde taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesiyle tapunun 7560 ada, 8 parselde kayıtlı taşınmazdaki şirket adına kayıtlı olan hissenin tamamının satış vaadinin gerçekleştiğini ve satış vaadi sözleşmesinin de tapu kaydına 11/12/2002 tarihinde şerh edildiğini, davalı … Kollektif Şirketi’nin muvazaalı olarak…, …, … , …, …, …, …’e satışlar yapmış olduğunu, şirket yetkililerinin ve davalıların bu bağımsız bölümleri devralmasının ve satmasının muvazaalı olduğunu, … İnş. Kollektif Şirketi ile muvazaalı işlem yapılmış olup bu işlemlerin yasaya aykırı olduğunu, bu satışlar sonucunda … Kollektif Şirketi’ne toplam 120 daire ve 20 dükkandan 65 daire ve 12 dükkan verilmesi gerekirken 40 daire ve 4 dükkan verildiğini, dava konusu olan davalı … Kollektif Şirketi’ne verilmeyen 25 daire ile 8 dükkanın muvazaalı olarak davalılara devredilmiş olduğunu, dava konusu olayda satış bedeli düşük gösterilen görünürde bir sözleşme bir de yüksek bedelli gizli sözleşme mevcut olduğunu, davalıların miras bırakanı … tarafından muvazaalı işlem yapılarak davacının %25 hisseye sahip olduğu davalı şirketi ve ortaklarını zarara uğratma ve haksız kazanç elde etme amacı güdülmüş olduğunu, yapılan düşük bedelli satış nedeniyle %25 hisse sahibi olan müvekkili davacının davasında haklı olduğunu, taşınmazın çok düşük bedelle yakınlarına ve iş ilişkisi içerisinde bulunan davalılara şirket kayıtları ile tapudaki düşük gösterilen bedel dahi ödenmeden intikal ettirilmiş olduğunu, satış bedeliyle düzenlenen fatura bedelinin birbiriyle örtüşüp örtüşmediğinin şirket defter ve kayıtlarının incelenmesinden de anlaşılacağını, davalı şirkete ait bağımsız bölümlerin gerçek değerinin çok altında davalılara ve onların talimatıyla üçüncü kişilere satıldığını, bu işlemlerin gerçekleştirildiğinin davacının davalı şirketin ortaklar kurulu toplantısına çağrılması ve kayıtların incelenmesi üzerine öğrenilmiş olduğunu, davalı … Kollektif Şirketi’ne verilmeyen 25 daire ile 8 dükkanın verilmemesi ve bu taşınmazların muvazaalı olarak davalılara devredilmiş olması sebebiyle müvekkilinin zarara uğratıldığını belirterek kısmi olarak 10.000,00 TL tazminatın işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davacı vekili 04/06/2012 tarihli dilekçesinde; dava dilekçesinde belirtilen vakıaların hukuki niteliğinin sadece muvazaa olmadığını, aynı zamanda davanın dayandığı vakıaların hukuki nedeninin 7560 ada, 8 no’lu parselde kayıtlı arsa üzerine düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi akdedilmiş olduğunu, yapılan işlemler neticesinde … Kollektif Şirketi’nin 15 daire ve 4 dükkanın sahibi olmadığını, resmi senede dayalı satış vaadi sözleşmesinin mutlak butlan sebebiyle iptaliyle taşınmazların … Şirketi adına tescili talebini de içerdiğini, kat karşılığı inşaat sözleşmesine aykırı davranılarak 09/12/2002 tarihli satış vaadi sözleşmesiyle … Şirketi’ne düşecek bağımsız bölümlerin ve bunlara isabet eden arsa hissesinin tamamının … İnş. Ltd. Şti.’ne satışının muvazaalı olarak vaad olunduğunu, devrin muvazaa hukuksal nedeniyle batıl olduğunu, … şirket taşınmazını satmadığı halde sırf davacıdan mal kaçırmak maksadıyla taşınmazı tapu memuru önünde satmış, taşınmazı satın alanların da amacının taşınmazı satın almak olmadığı halde satın almış gibi görünüm yaratmak amacıyla iptali istenen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesini imzalamış olduklarını, bu akdin BK 18 md anlamında batıl olduğunu, taşınmazın şirketin idareci ortakları tarafından beşeri ve ticari ilişkiler ile bağlı olduğu davalı şirkete bedelsiz olarak devredildiğini, bilahare şirket tarafından da üçüncü kişilere satış yapıldığını, bunun muvazaanın kesin kanıtı olduğunu, … yevmiye no’lu satış vaadi sözleşmesi incelendiğinde dava konusu satışın çok düşük, 5.000,00 gibi çok ucuz bir bedelle yapıldığının görüleceğini, dairelerin çok ucuz fiyatla devredildiğini, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin TTK 163 ve 165 maddeleri gereğince mutlak butlanla batıl olduğundan iptaliyle, taşınmazların … Şirketi adına tescilinin de talep edilmekte olduğunu, satış vaadi sözleşmesinde …’ın tek başına imzası bulunduğunu, şirket arsasını idareci ortağın tek başına satamayacağının ana sözleşmenin 12 ve 5. maddeleri hükümleri gereği olduğunu, ana sözleşmenin 18. maddesinde esas mukavelede mevcut olmayan hususlar hakkında TTK hükümlerinin tatbik olunacağının belirtildiğini, yapılan satış işleminin TTK’nın 221,223,233,163,165 ve 176 maddelerine aykırı olduğunu belirtmiştir.

2.Davalılar … …ve … İnşa. vekili savunmasında özetle; davanın süresi içerisinde ve yetkili mahkemede açılmadığını, davacının şirket ortağı olarak şirket kararının iptalini talep edebileceğini, dolayısıyla taraf ehliyetinin olmadığını, müvekkilinin hangi sebepten dolayı sorumlu olduğunun açıklanmadığını, sözleşmenin tarafı olmayan kişilere de hangi sebeple davanın yöneltildiğinin açıklanması gerektiğini, davacının, davalılardan …’nun yetkilisi olduğu nazara alındığında hem davacı hem de davalı sıfatının aynı kişide birleşmesinin yasaya aykırı olduğunu, inşaat sözleşmesinin davacının şirket yetkilisi olduğu dönemde ve katılımıyla akdedildiğini, …’nun o dönemdeki ekonomik sıkıntılarını aşmak üzere sattığı bağımsız bölümleri müvekkilinin bedellerini ödeyerek satın aldığını, tüm işlemlerin de 2003 yılı bilançolarında gösterildiğini, bilançolarda imzası bulunan davacının satış işlemlerinden haberdar olduğunu, davacının muvazaa iddiasında bulunmasına rağmen gerekçe olarak sadece satış değerinin düşüklüğünü ileri sürdüğünü, bu husus muvazaa iddiasını kanıtlamaya yetmediğinden davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.

3.Davaya cevap veren diğer davalılar davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

4.Birleşen dosyada davacı vekili iddiasında özetle; ,,, no’lu daireler, K3 Blok 22, 26, 28 no’lu daireler, K4 Blok 10, 25 ve 27 no’lu bağımsız bölümler … Kollektif Şirketi’ne ait iken davalılara şirket ortaklarından ,,, tarafından yapılan satışların şirket sözleşmesinin 12. maddesi ve TTK’nın 221, 223 ve 233. maddeleriyle TBK’nın 19. maddesi uyarınca muvazaalı devredildiğini, muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak dava konusu taşınmazların yapılan satışın iptaliyle, taşınmazların … Kollektif Şirketi adına tesciline, bu mümkün olmadığı takdirde bedelin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

5.Birleşen Davaya cevap veren davalılar davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.

6.Mahkememizin …Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda verilen 22/02/2018 tarihli, 2018/102 sayılı kararda; “Taraflar arasında akdedilen kat karşılığı inşaat sözleşmesi ve sonrasında akdedilen 25/09/2000 tarihli, 14/09/2001 tarihli, 07/02/2002 tarihli ve 19/06/2002 tarihli ek sözleşmelerin şirket yetkililerince ana sözleşme ve yetkileri dahilinde akdedildiği, kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapılmasından sonra 25/09/2000, 14/09/2001 ve 07/02/2002 tarihli ek sözleşmelerin davacı imzasını da içerdiği, her ne kadar 09/12/2002 tarih ve 13118 yevmiye no’lu satış vaadi sözleşmesinin muvazaalı olduğu ve bu sözleşme kapsamında kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre daha fazla daire devredildiği iddia olunmuş ise de, davalılara 09/12/2002 tarih 13118 yevmiye no’lu satış vaadi sözleşmesi kapsamında daire devri yapılmadığı, hatta ek sözleşmelere göre verilmesi gereken 65 daire ve 8 dükkandan 50 daire ve 8 dükkan devri verildiği, üçüncü kişilere satılmış olması sebebiyle yükleniciye verilmeyen… parselde kayıtlı taşınmazla,,, parselde kayıtlı taşınmazın ½ hissesi verilerek kat karşılığı inşaat sözleşmesi ve ek sözleşmeden doğan yükümlülüklerin bu şekilde yerine getirildiği, 09/12/2002 tarihli harici anlaşmadan da anlaşıldığı üzere teminat amaçlı olarak akdedilen 09/12/2002 tarih ve 13118 yevmiye no’lu satış vaadi sözleşmesi doğrultusunda işlem de yapılmadığı, birleşen dava dosyasında dava konusu kılınan bağımsız bölümlerin satış akit tablosundaki satış değeriyle satış tarihindeki rayiç değerlerinin tespit edilmesi yönünde bilirkişi heyeti görevlendirilmiş ise de yapılan çalışmada satışı yapılan dava konusu dairelerin dava konusu olmayan dairelerle birlikte satılmış oldukları, her bir daire için ayrı ayrı satış bedeli belirlenmeyip dava konusu olan ve olmayan bütün daireler için tek bir satış bedeli belirlendiğinden, bazen de bir kısım dairelerin hisse hisse satıldığı anlaşıldığından bu durumda davaya konu dairelerin satış bedelinin belirlenmesinin de imkansız olduğu anlaşıldığından asıl davada davalı … Kollektif Şirketi aleyhine açılan davanın husumet, asıl ve birleşen davada diğer davalılar aleyhine açılan davanın ise iptali gereken ve tazminatı gerektiren bir tapu devri bulunmadığından reddine karar verilmiştir.”

7.Davacı vekilinin İstinaf başvurusu sonucu … K. Sayılı kararında; “tüm dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine” karar verilmiştir.

8.Davacı vekilinin temyiz başvurusu sonucu Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19/01/2021 tarih 2020/7888 E. 2021/127 K. Sayılı kararında; “Taraflarca gösterilen tanıklardan söz konusu bağımsız bölümler bakımından anılan davalılar ile şirket yöneticisi …, … ve … arasındaki akrabalık ilişkisi ve anılan davalıların ödeme koşulları hususundaki bilgilerinin de sorularak tapuda yapılan satış yolu ile devir işleminin gerçekte gizli bir bağış niteliğinde olup olmadığı ve … Şirketi adına …tarafından tapuda gerçekleştirilen bu devir işlemi nedeniyle irade sakatlığı halinden söz edilip edilemeyeceği tartışılmaksızın eksik incelemeye dayalı olarak davalılar …, … Bozalioğlu, …, A. … Bozalioğlu ve … adına tescil edilen bağımsız bölümlerden kaynaklı bedel istemine ilişkin davanın da reddine karar verilmesi doğru görülmeyip kararın bu yönüyle temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.” şeklinde karar verilmiştir.

9.Yargıtay bozma ilamı sonrası yapılan yargılama ve hükme esas gerekçe; Mahkememiz kararının temyiz incelemesi sonunda bozulması sonrası yapılan yargılamada, taraflar ve vekilleri dinlendikten sonra, bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş ve bozma ilamı doğrultusunda tarafların gösterdikleri tanıklar yeniden dinlenmiştir.

Davacı tanığı … beyanında:”… İnşaat şirketinin 1969-1993 yılları arasında muhasebe bölümünde çalıştığını, … … ve… ile akrabalık ilişkisi olduğunu, davanın tarafları olan … … … , … ile … … şirketinin ortakları olduğunu, şirketin tüm yönetim yetkisinin Semih Özgün de olduğunu, 1993 yılında şirketteki işinden ayrıldığını, dava konusu taşınmazların devrinin kendisi şirketten ayrıldıktan sonra olduğunu, dava konusu satışlara ilişkin bizzat şahit olduğu bir işlem olmadığını, …’nun ekonomik güçlükler yaşadığını, kanaatine göre dava konusu taşınmazı alacak mali gücü olmadığını, …’ün …’ün eşi ve ev hanımı olduğunu, Yüksel beyin aileden gelen gelirleri olduğunu, ancak taşınmazı satın alacağı mali gücü olup olmadığı konusunda bilgi sahibi olmadığını, … ve … ‘in Orhan Beyin çocukları olduğunu, çalıştığı dönemde öğrenci olduklarını, yaş itibariyle çocuk yaşta olduklarını, gelirleri konusunda bilgi sahibi olmadığını”

Davacı tanığı … beyanında:”şirketin muhasebe bölümünde çalışmak üzere 1985 yılında görevlendirildiğini, 2000 yılına kadar çalıştığını, …’ın davacı …’ün kaynı, …’nun …’ın dayısının oğlu olduğunu, …’ün ise …’ün kardeşi olduğunu, davalı … şirket ortaklarından şuan ismini hatırlayamadığım birisinin eşi, davalı … şirket yöneticisi …’ın oğlu, davalı … ise …’ın kızı, davalı …’ın, …’ın kaynının oğlu, …’ün Adil Turan’ın hanımı, …’nun tam hatırlamamakla birlikte …’nun oğlu, … ve …’nun, …’ün çocukları, …’ın …’ın kaynının oğlu olduğunu hatırladığını, taşınmazların satışına yönelik davalıların yaptığı ödemeler konusunda bilgi sahibi olmadığını, davalılardan Özgür Yükselgüngör’ün müteahhit olduğu için taşınmazı satın alacak ekonomik gücü olduğunu, diğer davalıların taşınmaz satın alacak ekonomik güçleri olmadığını”

Davacı tanığı … beyanında:”Yaklaşık 20 sene … İnşaatta çalıştığını, 1982-2002 yılları arasında çalıştığını, Birleşen dosya davacısının eşi …’ın kızkardeşi, davalı …’ın, …’ın eşinin yiğeni, …’ün, …’ün kardeşinin eşi, … … … , …’nun çocukları olduğunu, 2002 yılında şirket ortakları arasında ihtilaf çıktığını, davalıların satın aldıkları taşınmazların bedellerini nasıl ödediklerini, ödeme koşullarını bilmediğini, davalılardan … 1985-1995 yılları arasında öğrenci olduğunu, …para yardımı yaptığını, taşınmaz satın alacak ekonomik gücü olmadığını, davalılar … … …, … ve …’nun taşınmaz satın alacak ekonomik güçleri olmadığını, …’nun mütahit olduğunu, satın alacak ekonomik gücü olduğunu, davalı …’ın işten ayrılması sebebiyle satın alacak ekonomik gücü olmadığını, davalı …’ı …ile şirkete gelmesi vesilesiyle tanıdığını, ekonomik durumu ile ilgili bilgiye …’ın anlatımları ile vakıf olduğunu”,

Davalı tanığı … beyanında; ” Ben davalı … şirketinin 2001 yada 2002 yılından şirketin kapanışına kadar tahminen 2008 yada 2009′ kadar mali müşavirliğini yaptığını, davalıların bir kısmını çalıştığı süreçte tanıdığını, davalı … ile …arasında akrabalık ilişkisi olduğunu hatırladığını, ancak detayını hatırlayamadığını, …’ün …’ün eşi, …’nun …’nun oğlu, … ve …’nun kızları olduğunu, diğer davalıların şirket yöneticileri ile akrabalıklarını hatırlayamadığını, davalıların … şirketi ile olan alışverişlerinde ki alacak ve borçların kayıt altına alındığını, şirketin mali durumuna ilişkin raporları davacı …’e de diğer ortaklar gibi verdikleri ni, satışlardan bu vesile ile davacınında haberdar olduğunu, yapılan ödemelerin şirketin banka hesaplarına geçtiğini, kimin nekadar ödediğini ve nasıl ödediğini hatırlayamadığını, davalıların taşınmazları satın almaya yönelik ekonomik güçleri hakkında bilgi sahibi olmadığını,”

Tanık … beyanında; ” Emlakçılık yapması nedeniyle … Kollektif şirketini bildiğini, … Kollektif Şirketinin ekonomik sıkıntı yaşaması ve bu sıkıntılardan kurtulamaması nedeniyle Ankara Emek’te 25-30 yıldır âtıl durumda olan yarım kalmış inşaatı ve bir kısmı da boş arsası olduğunu, ekonomik olarak zor durumda olduğunu,”

Tanık … beyanında; “Davalılardan … İnşaatta 1997 yılından beri mimar olarak görev yaptığını, dava konusu inşaat 1975 yılından beri devam eden bir yapım aşamasında, yarım kaldığını, davalılardan … ‘ün davalı … İnşaatın yönetici ortaklarından olduğunu, bağımsız bölümlerin satışını duyduğu için itiraz ettiğini, 10 adet daireyi alıp, bedelini davalı … şirketine ödediğini, ne kadar ödediğini ve ne şekilde ödediğini bilmediğini, daireler satılınca sorunların devam ettiğini, dava konusu bağımsız bölümler bakımından anılan davalılar ile şirket yöneticisi …, … ve … arasındaki akrabalık ilişkisini bilmediğini”,

Tanık … beyanında; ” Ben davanın taraflarını doğrudan tanımadığını, davalıların ödeme koşullarına ilişkin de bir bilgisi olmadığını,”

Tanık … beyanında; “Tarafları tanıdığını, aile şirketi olarak ortak olduklarını, … ile …arasında herhangi bir akrabalık ilişkisi olup olmadığını bilmediğini, … ve ailesiyle yapılan bütün anlaşmalardan … şirketinin tüm ortaklarının haberi olduğunu, bütün satışlarda … şirketi o tarihte ve öncesinde de tapuda satış işlemi yapılırken satış değeri olarak emlak değerine yakın bedelden yapıldığını”

Tanık … beyanında; ” … isim olarak bildiğini, diğer kişileri …, …’ü tanımadığını, aralarındaki satışa ilişkin bilgi sahibi olmadığını”

Yeminli ifadelerinde beyan etmişlerdir.

Dosyada bulunan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde;

Asıl davada; 09/12/2002 tarih ve 13118 yevmiye no’lu satış vaadi sözleşmesi sebebiyle 24/03/2000 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi ve ek sözleşmelerden dolayı yüklenici payına düşen 8 adet dükkan ve 65 adet daireden başka bir taşınmaz devri yapılmış olup olmadığının tespitiyle, yapılmış olan devirlerin muvazaalı ve ana sözleşmenin 12 ve 5. maddeleri hükümleriyle TTK’nın 221,223,233,163,165,176. maddelerine aykırı olduğundan yapılan satışların iptali ve davalı … İnşaat Kollektif Şirketi adına tescili, bunun mümkün olmaması halinde bedelinin davalılardan tahsili, birleşen davada ise; asıl davaya konu taşınmazda yapılan bağımsız bölümlerden üçüncü kişilere yapılan devirlerin muvazaa sebebiyle iptali istemine ilişkindir.

Yargıtay bozma ilamında sair temyiz başvuruları reddedilerek, taraflarca gösterilen tanıklardan, dava konusu bağımsız bölümleri devralan davalılar ile şirket yöneticileri arasındaki akrabalık ilişkileri ve davalıların ödeme koşulları hususundaki bilgilerinin sorularak, tapuda yapılan satış yolu ile devir işleminin gerçekte gizli bir bağış niteliğinde olup olmadığı ve … Şirketi adına …tarafından tapuda gerçekleştirilen bu devir işlemi nedeniyle irade sakatlığı halinden söz edilip edilemeyeceği tartışılarak karar verilmesi için davacı yararına bozulmuştur.

Yukarıda özetlenen tanık beyanlarına göre; dava konusu … parseldeki bağımsız bölümleri satın alan davalılar ile davalı … İnşaat şirketi yöneticileri olan …, … ve … arasındaki akrabalık ilişkisi olduğu anlaşılmakla birlikte, davalıların satın alım gücü olmadığı, satış yolu ile devir işleminin gerçekte gizli bir bağış niteliğinde olduğu ve … Şirketi adına …tarafından tapuda gerçekleştirilen bu devir işlemi nedeniyle irade sakatlığının oluştuğu konusunda kesin kanaat verecek bilgilerinin olmadığı, buna ilişkin beyanlarının varsayımsal nitelikte tahmine dayalı bilgiler olduğu görülmüştür.

Buna göre; Taraflar arasında akdedilen kat karşılığı inşaat sözleşmesi ve sonrasında akdedilen 25/09/2000 tarihli, 14/09/2001 tarihli, 07/02/2002 tarihli ve 19/06/2002 tarihli ek sözleşmelerin şirket yetkililerince ana sözleşme ve yetkileri dahilinde akdedildiği, kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapılmasından sonra 25/09/2000, 14/09/2001 ve 07/02/2002 tarihli ek sözleşmelerin davacı imzasını da içerdiği, her ne kadar 09/12/2002 tarih ve 13118 yevmiye no’lu satış vaadi sözleşmesinin muvazaalı olduğu ve bu sözleşme kapsamında kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre daha fazla daire devredildiği iddia olunmuş ise de davalılara 09/12/2002 tarih 13118 yevmiye no’lu satış vaadi sözleşmesi kapsamında daire devri yapılmadığı, hatta ek sözleşmelere göre verilmesi gereken 65 daire ve 8 dükkandan 50 daire ve 8 dükkan devri verildiği, üçüncü kişilere satılmış olması sebebiyle yükleniciye verilmeyen 15 daire yerine 7561 ada 10 parselde kayıtlı taşınmazla 7560 ada 9 parselde kayıtlı taşınmazın ½ hissesi verilerek kat karşılığı inşaat sözleşmesi ve ek sözleşmeden doğan yükümlülüklerin bu şekilde yerine getirildiği, 09/12/2002 tarihli harici anlaşmadan da anlaşıldığı üzere teminat amaçlı olarak akdedilen 09/12/2002 tarih ve 13118 yevmiye no’lu satış vaadi sözleşmesi doğrultusunda işlem de yapılmadığı, birleşen dava dosyasında dava konusu kılınan bağımsız bölümlerin satış akit tablosundaki satış değeriyle satış tarihindeki rayiç değerlerinin tespit edilmesi yönünde bilirkişi heyeti görevlendirilmiş ise de yapılan çalışmada satışı yapılan dava konusu dairelerin dava konusu olmayan dairelerle birlikte satılmış oldukları, her bir daire için ayrı ayrı satış bedeli belirlenmeyip dava konusu olan ve olmayan bütün daireler için tek bir satış bedeli belirlendiğinden bazen de bir kısım dairelerin hisse hisse satıldığı anlaşıldığından bu durumda davaya konu dairelerin satış bedelinin belirlenmesinin de imkansız olduğu anlaşıldığından, bozma sonrası yeniden dinlenen tanık beyanlarına görede; dava konusu …, … parseldeki bağımsız bölümleri satın alan davalılar ile davalı … İnşaat şirketi yöneticileri olan … … … arasındaki akrabalık ilişkisi olduğu anlaşılmakla birlikte, davalıların satın alım gücü olmadığı, satış yolu ile devir işleminin gerçekte gizli bir bağış niteliğinde olduğu ve … Şirketi adına …tarafından tapuda gerçekleştirilen bu devir işlemi nedeniyle irade sakatlığının oluştuğu konusunda kesin kanaat verecek bilgilerinin olmadığı, buna ilişkin beyanlarının varsayımsal nitelikte tahmine dayalı bilgiler olduğu görülmekle; asıl davada davalı … Kollektif Şirketi aleyhine açılan davanın husumet, asıl ve birleşen davada diğer davalılar aleyhine açılan davanın ise iptali gereken ve tazminatı gerektiren bir tapu devri bulunmadığından reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Açıklanan gerekçeye ve dosya kapsamına göre;
A) ASIL DAVADA:
1-Davalı … İnşaat Kollektif Şirketi … … hakkında açılan davanın HUSUMETTEN REDDİNE,
2-Diğer davalılar yönünden açılan davanın REDDİNE,
3- Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının dava dosyasında peşin alınan harçtan ve ıslah harcından mahsubu ile artan 216,30 TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Dava sırasında kendisini vekille temsil ettiren davalılar yararına takdir edilen 2.180,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı … dışındaki tüm davalılara ödenmesine,

B)BİRLEŞEN ANKARA 7. ATM’SİNİN 2017/160 ESAS SAYILI DOSYASINDA
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının dava dosyasında peşin alınan harçtan mahsubu ile artan 68.832,08’TL nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Dava sırasında kendisini vekille temsil ettiren davalılar yararına takdir edilen 105.532,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı …, …, … ,…, …’a ödenmesine,

C) Asıl ve birleşen davada HMK 333. Maddesi gereğince yatırılan avansın mahkemece kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesine müteakip yatırana iadesine,

Dair, Davacı vekili, davalı … … ve arkadaşları vekili, davalı … İnşaat vekili ve davalı … …vekilinin yüzüne karşı, diğer davalıların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğden itibaren 15 gün içerisinde Temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Başkan …
(E-imzalıdır)
Üye …
(E-imzalıdır)
Üye …
(E-imzalıdır)
Katip …
(E-imzalıdır)