Emsal Mahkeme Kararı Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/84 E. 2021/424 K. 28.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/84 Esas – 2021/424
T.C.
ANKARA TÜRK MİLLETİ ADINA
6.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/84 Esas
KARAR NO : 2021/424

DAVA : Rücuan Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/02/2020
KARAR TARİHİ : 28/05/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 31/05/2021
Mahkememizde görülmekte olan Rücuan Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekili 05.02/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle;
“Yozgat Şeker Fabrikası Özel güvenlik hizmetleri işlerinin 16.06.2015-15.06.2016 tarihleri arasında davalı şirketlere ihale edildiğini, davalı şirket çalışanı dava dışı …’ın … l.Asliye Hukuk Mahkemesinin … E. Sayılı dosyası ile davacı şirkete ve davalıya karşı işe iade davası açmış olduğu, yargılama sonucunda mahkemenin 12.01.2017 tarih ve 2017/23 K. sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verildiğini, istinaf başvurusu sonucu kararın kesinleştiğini, kararın … Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile boşta geçen süre ücretinin tahsili için takip başlatıldığını, yine ….icra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile de mahkeme vekalet ücreti ve yargılama giderinin tahsili için ilamlı takip başlatıldığını, her iki dosya için davacı tarafından 14.419,66- TL ödendiğini, davalı ile yapılan sözleşmelerin ilgili maddelerinde firmaların işçiler için İş Kanunu ve Sosyal Güvenlik Mevzuatından doğan yükümlülüklerin kendilerine ait olduğu, bu nedenle davacının uğradığı zararın davalı şirket tarafından tazmim edilmesi gerektiğini, Hizmet İşleri Genel Şartnamesinin Altıncı bölüm 38. Maddesinde “hükmü bulunduğu, bu nedenle davacı şirketin ödemiş olduğu tutarın davalı şirketler tarafından ödenmesi gerektiğini, Türk Ticaret kanunu kapsamında Arabuluculuğa başvurulduğunu, 16.01.2020 tarihli Arabuluculuk Son tutanağından anlaşılacağı üzere tarafların anlaşamadığını, neticede davacı şirketin asıl işveren olarak ödemiş olduğu bedele ilişkin fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.500,00-TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsiline ” karar verilmesi talep edilmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili 02.03.2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; “Yetki itirazında bulunulduğu,Yetkili mahkemenin … Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, zamanaşımı itirazında bulunulduğunu, dava dışı işçinin kuruma yöneltmiş olduğu dava neticesinde davacının ödemiş olduğunu iddia ettiği tutarın rücuen tahsili amacıyla açılan davanın hukuka aykırı olduğunu, davacı ile davalı arasında üst işveren-alt işveren ilişkisi bulunduğunu, işçilerin kurum bünyesinde istihdam edildiğini, kurumun istihdam ettiği personelin ihbar ve kıdem tazminatlarının ilgili kurum tarafından genel bütçeden ödenerek muhasebeleştirileceği ilgili kanun maddesinde belirtildiğini, 6552 sayılı kanunun 8. Maddesi ile 4857 sayılı kanunun 112 nci maddesine aşağıdaki fıkraların eklendiğini,…, davaya konu olay ile ilgili bir durumda dosyanın Danıştay incelemesine girdiğini ve yüksek mahkemenin aşağıda belirtilen şekilde hüküm kurulduğunu, Danıştay 13.Dairenin anılan kararında 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununda sözleşme giderleri ve genel giderler açıklanırken kıdem ve ihbar tazminatları ibaresinin madde metninden çıkarıldığını, karar metninden anlaşılacağı üzere ihbar ve kıdem tazminatlarından kamu kurumlarının sorumlu olacağını, kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı kurumca yapılan ödeme sonrasında ödeme tarihinden itibaren faiz talep edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, faiz talep edilebilecekse dava tarihinden itibaren istenebileceği, iş mahkemeleri tarafından brüt olarak verilen kararların net üzerinden icra takibine konulması gerektiğini, davacı tarafın herhangi bir itirazda bulunmadan ödeme yapılmasından kaynaklı zararın davalı şirkete yüklenemeyeceğini, neticede davanın öncelikle usulden ,mahkeme aksi kanaatte ise esastan reddine ” karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE
Dava; hizmet sözleşmesinden kaynaklanan rücuan tazminat davasına ilişkindir.
Dosyamız arasına … Asliye Hukuk Mahkemesi dosyası ile … dairesinin icra dosyası alınmıştır. Davacı tarafından, davalılar ile arasında imzalanan dava dışı işçinin çalışmasına ilişkin hizmet sözleşmeleri sunulmuştur.
29/03/2021 tarihli bilirkişi raporundan özetle, Davacı kurum işyerinde davalı alt işveren bünyesinde hizmet alım sözleşmesi uyarınca çalıştırılmış olan dava dışı İşçi …’ın açmış olduğu … 1.Asliye Hukuk Mahkemesi İş Mahkemesi sıfatıyla) … E. sayılı dava sonunda,Yozgat İcra Müdürlüğünün ……sayılı ve Yozgat İcra Müdürlüğünün … E. (eski esas:…) sayılı icra dosyalarına ödenen boşta geçen süre ücreti, yargılama gideri ve ferilerine ilişkin ödemeler ile ilgili açılan işbu rücu davasında ; rücu İlişkisi hususunda alt İşverenin sorumlu olup olmadığının tespit edilmesi ile ilgili genel ilkeler ve Yargıtay kararları rapor içeriğinde sunulduğu, davacı tarafından icra dosyasına yapılan toplamda 14.419,66-TL ödeme ile ilgili sorumluluğun yarı yarıya oranında davalıya ait olduğuna karar verildiği takdirde, alt işverenin yükümlü olacağı tutar aşağıda belirtildiği, Davacı …. Fabrikaları A.Ş.’nin dava dışı …’ın açtığı İşe iade davası sonunda İcra takibi İle ödediği toplam 14.419,66-TL’nin yarısından davalı …. Özel Güvenlik ve Koruma Hiz.Ltd.Şti.’nin sorumlu olduğu değerlendirilmektedir. Bu kapsamda davacının davalıya rücu edebileceği tutar: 7.209,83-TL olduğunu, Asliye Hukuk (iş) Mahkemesi dosyasında davalı şirket de taraf olarak yer aldığından ödeme tarihi olan 26.12.2017 tarihinden itibaren faiz uygulanacağı ” şeklinde kanaat bildirilmiştir.
Taraflar arasındaki hizmet sözleşmesi incelenmiş, sözleşmede işçilik ücretlerinden davacı kurumun sorumlu olduğuna dair herhangi bir madde hükmü bulunmamaktadır.Son dönem Yargıtay kararlarında da sözleşmede idarenin sorumluluğuna dair açık hüküm bulunması halinde ancak idare sorumlu tutulabileceğine, sözleşmede hüküm bulunmaması halinde yüklenicilerin işçilik alacaklarından sorumlu olduklarına dair içtihatlar ortaya konulmaktadır.
Bu nedenle davalının davacı tarafından ödenen bedelden yarı oranında sorumluluğuna gitmek gerekmiştir.
Bilirkişi raporu açık ve ayrıntılı olup, hükme esas alınarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE, 7209,83-TL rücuen tazminatın ödeme tarihi olan 26/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar kanunu gereğince dava değeri üzerinden alınması gereken toplam 492,50-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 123,93-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 368,57-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T (madde-13 İkinci Kısım İkinci Bülüm) göre hesaplanan 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan; 54,40-TL Başvuru Harcı, 93,93-TL Peşin/nisbi Harcı, 30,00-TL Islah Harcı, 1.070,25-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 1.248,58-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-HMK 333. Maddesi gereğince mahkemece yatırılan avansın kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesine müteakip iadesine, iadesi yönünde başvurunun olmaması halinde arta kalan giderin iade edileceğinin davacıya meşruhatlı davetiye ile bildirilmesine,
-HUAK 18A/13 maddesi ile HUAK yönetmeliği 26/2 maddesi gereğince yargılama giderlerinden sayılan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk giderinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/05/2021