Emsal Mahkeme Kararı Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/653 E. 2023/445 K. 13.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
… TÜRK MİLLETİ ADINA
6.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
ESAS NO : 2020/653 Esas
KARAR NO : 2023/445

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …

VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … – …

VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 28/12/2020
KARAR TARİHİ : 13/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari İşletmenin Satılması Veya Devrinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil ile davalının Time Makina adlı şirketin eski ortakları olduklarını, müvekkilinin hisselerini davalıya devrettiğini, 21.08.2014 tarihinden itibaren şirkette hiçbir sorumluluğu kalmadığını, davacıya vergi dairesi tarafından ödeme emri gönderildiği, vergi borcu nedeni ile hesaplarının bloke edildiğini, davalıya borcun kapatılarak blokenin kaldırılması için talepte bulunulduğunu ancak davalının ödeme gerçekleştirmediğini, müvekkilinin mağduriyetini giderebilmek için anapara ve faiz yönünden borcun vergilendirilmesini talep ettiğini ve borcu ödemeye başlayarak blokeyi kaldırdığını, takibe konu borcun ödenmesi için … 3. İcra Müdürlüğü’nün 2020/3704 E. Numaralı dosyası ile ilamsız icra takibine başlanıldığını, ancak davalının takibe itiraz ettiğini, beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla … 3. İcra Müdürlüğü’nün 2020/3704 Esas sayılı icra takibine ilişkin itirazın iptaline, takibin devamına ve alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmolunmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
Davacı vekilinin 24/01/2023 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; HMK madde 180 uyarınca davayı tam ıslah ettikleri ve dava türünü itirazın iptali davasından alacak davasına çevirdikleri bu bakımdan yargılamanın alacak davası olarak devam etmesini talep ettikleri, hüküm kurulurken itirazın iptaline şeklinde değil alacak davası şeklinde hüküm kurulmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; alacakların tümüne zamanaşımı yönünden itiraz ettiklerini, davaya konu takibe alınan borçların dönemleri incelendiğinde, söz konusu bedellerin tümünün hisse devir tarihi olan 21.08.2014 tarihinden öncesine dayandığını, bu bağlamda söz konusu borçlarda şirket eski ortağı olarak davacının sorumluluğunun bulunduğunu, itiraza konu bedellerin takip tarihi itibariyle ödenmemiş olduğunu, yapılandırılmaya uyulması halinde 31.07.2021’de tamamen ödeneceğini, bu bağlamda takip tarihi itibariyle davacıdan tahsil edilmemiş olan borcun müvekkilden rücu edilmesinin hukuken mümkün olmadığını, davacı tarafından yapılandırılan borçların neredeyse tamamının zamanaşımına uğradığını, davacının kendi rızası doğrultusunda ödemekle yükümlü olmadığı borcu ödediğini ve bu bedeli müvekkilden tahsil etmeye çalıştığını, davacı tarafından kamu borcunun takip koşullarının oluşup oluşmadığının incelenmediğini ve anılan borçla ilgili olarak müvekkile bir bildirim yapılmadığını beyanla, fazlaya dair hak ve talepleri saklı kalmak kaydıyla, davanın reddine, asıl alacağın % 20’inden az olmamak koşulu ile davacı aleyhinde kötü niyet tazminatına hükmedilmesine ve her türlü yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE
Dava, itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkin iken, davacı tarafın tam ıslahı ile davacı tarafından davalı ile birlikte ortak oldukları “time makine” adlı işyerine ait vergi borçlarını ödediğinden bahisle, limited şirketin kamu borcunu ödeyen ortağın payına düşen kısmı aşan miktarın diğer ortaktan payı oranında rücuen tahsili istemine ilişkindir.
… 3. İcra Müdürlüğü’nün 2020/3704 sayılı takip dosyası celp edilmiştir.
Vergi Dairesi Başkanlığına müzekkere yazılarak dava dışı Time Makine Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin vergi borcu ve yapılandırması hakkında bilgi verilmesinin istenilmesine karar verilmiş, gelen müzekkere cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
Time Makina Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin ticaret sicil özeti Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden celp edilmiştir. Gelen müzekkere cevabında 30/12/2015 tarihi itibariyle tasfiye kapanışı ile sicilden kaydının silindiği belirtilmiştir.
Davacı vekilinin davaya konu Time Makina’nın tasfiye belgelerini ibraz ettiği görülmüştür.
Dosyanın nitelikli hesap uzmanı ve mali müşavir bilirkişi heyetine tevdi ile tarafların iddia ve savunmalarını karşılar, ilgili Şirkete yönelik tasfiye işlemlerini dikkate alır, gelen müzekkere cevaplarını irdeler, mahkememizce tespit edilen uyuşmazlık noktaları ile sınırlı olmak üzere rapor tanzim edilmesi istenilmiş gelen bilirkişi raporu dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişi ek raporunda özetle; Taraflar arasında akdedilen Limited Şirket Pay Devir Sözleşmesinde devralan davalının, şirket paylarını tüm aktif ve pasifiyle devraldığını kabul ve beyan ettiği, Şirket payları oranındaki sorumluluk somut uyuşmazlıkta Vergi Dairesi’nin (İdare’nin) ortakların sorumluluğuna gideceği noktada geçerli olup; rücu ilişkisinde taraflar arasındaki özel sözleşme ilişkisinin geçerli olacağı davacı alacaklı tarafından, icra takip tarihi itibariyle vergi dairesine fiilen ödenmiş olan tutarın 1.630,57-TL olduğu, huzurdaki itirazın iptali davası kapsamındaki icra takip dosyasında rücuya tabi olan tutar ile ilgili nihai takdir ve kararın Mahkeme’ye ait olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde, şirketin tahakkuk etmiş vergi borçlarının ödenmesinden kanuni temsilcilerin sorumlu olduğu, bu ödevin yerine getirilmemesi halinde borcun kanuni temsilcilerin mal varlığından tahsil edileceği, bu durumda kanuni temsilcinin asıl vergi yükümlüsü olan şirkete rücu hakkının bulunduğu düzenlemesi yer almaktadır.
6183 sayılı Kanun’un 35. maddesinde, limited şirketin kamuya olan borçlarının şirketten tahsil edilememesi veya tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması hallerinde, bu borçtan şirket ortaklarının hisse oranlarına göre doğrudan ve müteselsil sorumlu olacakları; aynı kanunun Mükerrer 35. maddesinde ise aynı koşulların varlığı halinde kamu borcunun kanuni temsilcilerin kişisel mal varlığından tahsil edileceği, kamu alacağı kendisinden tahsil olunan kanuni temsilcinin yaptığı ödemeyi tüzel kişiliğe rücu edebileceği hükmü yer almaktadır.
Kamu alacağı olan vergi borcunun limited şirketten tahsil edilememesi veya tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması halinde, 6183 sayılı Kanun’un 35. ve Mükerrer 35. maddeleri uyarınca şirket kanuni temsilcisi ile şirket ortakları, ortağın kamu alacaklısına sorumlu olduğu sermaye payına isabet eden tutarı üzerinden, TTK’nin 7. maddesi uyarınca kanundan kaynaklanan nedenlerle ilgili kamu idaresine karşı müteselsil borçlu durumundadırlar. Bu durumda, anılan yasal koşulların varlığının kanıtlanması halinde, müteselsil borçlulardan biri tarafından (kendi malvarlığından) yapılan ödeme nedeniyle bu borçlu tarafından 818 sayılı Kanun’un 146 ve 147. maddeleri gereğince, diğer borçlulara rücu imkanı ortaya çıkabilecektir. Ödemenin kanuni temsilci tarafından yapılması halinde ise, 6183 sayılı Kanun’un Mükerrer 35. maddesi ile 818 sayılı BK’nin 147/2. maddesi uyarınca, kanuni temsilcinin öncelikle şirkete rücuda bulunması gerektiği, ancak sonuç alamaması durumunda şirket ortaklarına rücu hakkını kullanabileceği, aksi takdirde ise fiilinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olacağı açıktır.(Yargıtay 11. HD. 2016/12207 Esas, 2018/771 Karar)
Davalı taraf zamanaşımı itirazında bulunmuş ise de; dava dışı şirketin kamu borçlarından müteselsil sorumluluğunun söz konusu olduğu, amme alacağı yönündün rücu ilişkisi bakımından zamanaşımı söz konusu olmayacağından itiraza itibar edilmemiştir.
Tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde; 6183 s. AATÜHK 35’nci maddesi uyarınca tarafların ortağı oldukları dava dışı şirketin bağlı bulunduğu vergi dairesine 04/12-01/14 vergilendirme dönemlerine ait prim borcu bulunduğu, dava dışı şirketin terkin edilmesi nedeniyle tahsilatın şirketten yapılmasının mümkün olmadığı, iki ortağın % 50’şer oranında sorumluluğunun bulunduğu, ilgili yasal düzenlemeler uyarınca davacının diğer ortaktan ortaklık payı oranında rücu talebinin mümkün olduğu, her ne kadar davacı davasını ıslah ile dava tarihinden sonraki bedel üzerinden tahsil hükmü kararı verilmesini talep etmiş ise de dava tarihindeki haklılık durumuna göre; davacının dava tarihine kadar 10 taksidi ödediği( son ödeme tarihinin 30/11/2020) bu ödemeler toplamının 17.468,16 TL olduğu ve davalının %50 hissesine düşen bedelin 8.734,08 TL’nin 825,47 TL’sine 18/03/2020 takip tarihinden, 7.908,61 TL’sine dava tarihinden yasal işletilerek davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
8.734,08-TL’nin 825,47-TL’sine 18/03/2020 tarihinden itibaren, 7.908,61-TL’sine 28/12/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Harçlar kanunu gereğince kabul edilen değer üzerinden alınması gereken toplam 596,63-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 574,32-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 22,31-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T’ye göre hesaplanan 8.734,08-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan; 54,40-TL Başvuru Harcı, 394,42-TL Peşin/nisbi Harcı, 179,90-TL Islah Harcı, olmak üzere toplam 628,72TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan; 2.000,00-TL Bilirkişi ücreti, 100,25-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 2.100,25-TL yargılama giderinin kabul red oranı dikkate alınarak 557,35-TL lik kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin ise Davacı üzerinde bırakılmasına,
8-HUAK 18A/13 maddesi ile HUAK yönetmeliği 26/2 maddesi gereğince yargılama giderlerinden sayılan 1.320-TL zorunlu arabuluculuk giderinin 350,29-TL davalıdan, bakiye 969,71-TL’lik kısmının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
– Fazla yatan gider avansı ile delil avansı var ise 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Adalet Bakanlığı Hukuk Muhakemeleri Gider Avansı Tarifesinin 5.maddesine göre karar kesinleştikten sonra istek halinde taraflara İADESİNE,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/06/2023

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza