Emsal Mahkeme Kararı Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/559 E. 2022/270 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C. TÜRK MİLLETİ ADINA VERİLEN
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/559
KARAR NO : 2022/270

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACILAR : 1-… –

DAVA : Tazminat (İhtiyati Hacizden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/04/2014
KARAR TARİHİ : 14/04/2022
G. K.YAZILDIĞI TARİH : 14/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
1.Davacı vekili iddiasında özetle; Davalı şirketin, dava dışı …Basım Yayın Ltd. Şti. hakkında alınan ihtiyati haciz kararı üzerine … sayılı dosyasıyla icra takibi başlattığını, ihtiyati haciz kararını borçlunun adresinde değil, … sayılı dosyası ile müvekkili şirketin adresinde infaz edildiğini, davalı şirketin haciz mahallinde yapılan uyarıları dikkate almayarak otuz yıldır ticari faaliyetini sürdüren ve hiçbir şekilde protesto, icra takibi ve haciz ile muhatap olmayan müvekkili şirketi haksız ve kötü niyetli olarak haciz ve muhafaza işlemine maruz bıraktığını, müvekkilinin haciz ve muhafaza işlemi sebebiyle ciddi anlamda itibar ve iş kaybına uğradığını, muhafaza nedeniyle yediemin ücreti ödediklerini, tüm makineler muhafaza altına alındığından otuz beş gün faaliyette bulunamadıklarını, açılan davalar nedeniyle avukatlık ücreti ödemek zorunda kaldıklarını ileri sürerek fazlaya ilişkin hak ve talepleri saklı kalmak kaydıyla 35.000,00TL maddi ve 15.000,00TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 29/11/2021 tarihinde davasını davacı … yönünden ıslah ederek, maddi tazminata yönelik talebini arttırmış, 59.052,74 TL talep etmiştir.

2.Davalı vekili savunmasında özetle; Haciz işleminin usul ve yasalar çerçevesinde gerçekleştiğini, müvekkilinin alacağını tahsil etmekten başka bir amaç gözetmediğini, davacı ile borçlu şirketlerin aynı faaliyet alanında, aynı ortaklarla, aile şirketi olarak birlikte faaliyet gösterdiklerini, borçlu şirket yetkilisinin haciz mahallinde hazır olduğunu, haciz sırasında borçlu şirketin muhasebe kayıtlarının davacı şirket üzerinde yürütüldüğünün ve borçlu şirketin ortaklarının davacı şirkette sigortalı çalışan gibi gösterildiğinin tespit edildiğini, borçlu şirket ile haciz mahalli arasında organik bağ ortaya konulduğundan haciz işleminin yapıldığını, davacının tazminat taleplerinin soyut ve yasal temelden yoksun olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

3.Dava Ankara 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış, mahkemece 10/04/2013 tarihinde görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğundan bahisle, davanın usulden reddine karar verilmiştir.

4.Mahkememizin 2014/336 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda verilen 16/12/2014 tarihli, 2014/659 sayılı kararda; Davada, davalının haksız haciz ve muhafaza işlemi yaptığı ileri sürülerek maddi ve manevi tazminat isteminde bulunulduğu, talebin BK.’nundan kaynaklanan alacak davası niteliğinde olduğu, davanın mutlak ticari nitelikte bulunmadığı anlaşıldığından,… Karar sayılı merci tayine ilişkin kararı da gözetilerek, mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

5.Davacı vekili ve davalı vekilinin temyiz başvurusu sonucu … K. Sayılı kararında; “Dosya içeriğinden; davanın, taraflar arasındaki ticari ilişki neticesinde yapılan haciz işlemlerinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın da tarafların ticari işletmesinden kaynaklanmasından dolayı yukarıdaki kanun hükmü gereği bu davaların görülme yeri Asliye Ticaret Mahkemeleridir. Şu halde, mahkemece işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş; hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.” şeklinde karar verilmiştir.

6.Mahkememizin 2016/734 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda verilen 21/12/2016 tarihli, 2016/722 sayılı kararda; Mahkememizin önceki kararında direnilmiştir.

7.Davacı vekilinin temyiz başvurusu sonucu Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30/06/2020 tarih 2019/4-231 E. 2020/487 K. Sayılı kararında; ” Somut uyuşmazlıkta, her iki taraf da tacirdir ve dava her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgilidir. Yukarıda da belirtildiği üzere 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları nispi ticari dava sayılacağından eldeki davaya bakmakla görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi değil 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesi gereğince asliye ticaret mahkemesidir. Ayrıca; yerel mahkemenin direnmeye ilişkin gerekçeli kararında direnildiği belirtilen bozma ilamının “… ” sayılı ilamı olması gerekirken, sehven … karar” yazılmış olmasının maddi hata teşkil ettiği değerlendirilmiş ve bu husus işin esasına etkili görülmemiştir. Hâl böyle olunca; Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararma uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.” şeklinde karar verilmiştir.

8.Deliller: Tarafların dayandığı tüm deliller, takip ve dava dosyaları celbedilmiş, dosyaya sunulan deliller üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.

9.İddia, savunma ve delillerin değerlendirilmesi ve hükme esas gerekçe; Dava, ihtiyati haciz sebebi ile maddi ve manevi tazminat davasıdır.

Davacı taraf, uygulanan haciz ve muhafaza işlemi sebebiyle itibar ve iş kaybına uğradıkları, muhafaza nedeniyle yediemin ücreti ödedikleri, makinelerin tümü muhafaza altına alındığından belirli bir süre faaliyette bulunamadıkları iddiasıyla davalı şirketten maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuş, davalı taraf ise davacı şirket ile borçlu şirketin aile şirketi olduğunu, adreslerinin aynı olduğunu, borçlu şirket yetkilisinin haciz mahallinde olduğundan bahisle davanın reddini istemiştir.

Dosyada bulunan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; Davalı şirketin, dava dışı …Basım Yayın Ltd. Şti. hakkında B… arihinde davacı şirketin adresinde haciz ve muhafaza işlemi yapıldığı, haciz sırasında davacı şirket yetkilisinin ve şirket vekilinin istihkak iddiasında bulunduğu, haciz işlemi sonunda, davacı şirkete ait baskı makinelerinin ve diğer cihazların haczedilerek muhafaza altına alındığı, davacı şirketin … Esas sayılı dava sonunda verilen 31/12/2012 tarihli ve 2012/965 sayılı Karar ile davacının şikayeti kabul edilerek, İİK.’nin 99. Maddesi uyarınca 20/12/2012 tarihli haczin yapılmamış sayılmasına karar verildiği, kararın kesinleştiği, 22/01/2013 tarihinde davacı şirket yetkilisine haczedilen eşyaların teslim edildiği, hükme esas alınan bilirkişi raporundaki tespit ve hesaplamaya göre, davacının 25/01/2013 tarihinde 14.500,00 TL yediemin ücreti ödediği, haczedilen makinelerin 35 gün muhafaza altına alındığı, davacının bu süre içerisinde makineleri kullanamadığı, geçmiş dönem beyannamelerine göre 44.552,74 TL net kazanç kaybı olduğunun hesaplandığı anlaşılmıştır.

Buna göre; dava dışı şirketin, davalı şirkete borcu dolayısıyla, davalı tarafça yapılan icra takibi sırasında, dosyamız davacısı şirkete ait işyerinde haciz yapıldığı, istihkak iddiasına rağmen, işte kullanılan makinelerinin muhafaza altına alındığı, kesinleşen … Esas sayılı dava sonunda verilen 31/12/2012 tarihli ve 2012/965 sayılı Karar ile davacının şikayeti kabul edilerek, İİK.’nin 99. maddesi uyarınca haczin yapılmamış sayılmasına karar verildiği, davacının 25/01/2013 tarihinde 14.500,00 TL yediemin ücreti ödediği, haczedilen makinelerin 35 gün muhafaza altına alınması sebebi ile davacının bu süre içerisinde makineleri kullanamadığı, geçmiş dönem beyannamelerine göre 44.552,74 TL net kazanç kaybı olduğu, bu sebeple haksız haciz sebebi ile 14.500,00 TL yediemin ücreti ve 44.552,74 TL kazanç kaybı olmak üzere toplam 59.052,74 TL maddi zararının oluştuğu anlaşılmakla, bu miktar üzerinden davacı şirketin maddi tazminat davasının kabulüne, maddi tazminatın 44.552,74 TL’si yönünden haksız fiil tarihi olan 20/12/2012, 14.500 TL’si yönünden ise yediemin ücretinin ödeme tarihi olan 25/01/2013 tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına karar verilmiştir.

Davacı şirketin manevi tazminat talebi yönünden ise; Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesi hükmüne göre kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Haksız haciz nedeniyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için davalı şirketin icra takibinde kötü niyetinin ve ağır kusurunun varlığı ile buna bağlı olarak zararının oluşması gereklidir. Olayların yukarıda açıklanan gelişimi dikkate alındığında, salt davacıya zarar vermek amacıyla haciz işleminin yapıldığı başka bir ifade ile takibin haksız ve kötü niyetli olduğu söylenemez. Bu durumda, koşulları oluşmayan manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi gerekmiştir.

Açılan davada her ne kadar … yönünden de aynı vakıalara dayalı olarak tazminat davası açılmışsa da; davacının uygulanan haciz sebebi ile oluştuğu iddia edilen zarar arasındaki bağ, davacının subjektif hakkı ispatlanamadığından, bu davacı yönünden açılan davanın sıfat yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Bu gerekçelerle aşağıdaki hüküm verilmiştir.

HÜKÜM: Açıklanan gerekçeye ve dosya kapsamına göre;
1-Davacı … tarafından açılan davanın sıfat yokluğundan REDDİNE,
a) Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
b)Dava sırasında kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına takdir edilen 7.300 TL vekalet ücretinin davacı …’dan alınıp davalıya ödenmesine,

2-DAVACI ….LTD. ŞTİ. TARAFINDAN AÇILAN DAVALARDA;
A)Manevi tazminata yönelik açılan davanın REDDİNE,
a-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının dava dosyasında alınan 256,17 TL peşin harçtan mahsubu ile artan 175,47 TL nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
b-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
c-Dava sırasında kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına takdir edilen 5.100 TL vekalet ücretinin davacı ….Ltd. Şti.den alınıp davalıya ödenmesine,

B)Maddi tazminata yönelik açılan davanın KABULÜ ile 59.052,74 TL maddi tazminatın 44.552,74 TL yönünden haksız fiil tarihi olan 20/12/2012, 14.500 TL yönünden ise yedi emin ücretinin ödeme tarihi olan 25/01/2013 tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacı … Ltd. Şti.’ne ödenmesine,
a-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 4.033,89 TL nispi karar ve ilam harcının dosyada peşin ve ıslah harcı olarak alınan toplam 1.008,50 TL’nin mahsubu ile bakiye 3.025,39 TL’nin davalıdan alınıp Hazineye gelir kaydedilmesine,
b- Davacı tarafından yapılan 1.032,80 TL harç giderinin davalıdan alınıp davacı … Ltd. Şti.’ne ödenmesine,
c-Davacı tarafça yapılan 296,28 TL tebligat ve posta gideri, 1.500 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.796,28 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
d-Dava sırasında kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına takdir edilen 8.476,86 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı … Ltd. Şti.’ne ödenmesine,

3-HMK 333. Maddesi gereğince mahkemece yatırılan avansın kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesine müteakip yatırana iadesine,

Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 15 gün içerisinde Temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
(E-imzalıdır)

Hakim …
(E-imzalıdır)