Emsal Mahkeme Kararı Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/48 E. 2021/821 K. 09.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA TÜRK MİLLETİ ADINA
6.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
ESAS NO : 2020/48 Esas
KARAR NO : 2021/821

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 21/01/2020
KARAR TARİHİ : 09/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili tarafından davalıya 17.12.2018 tarih, A-037085 No.lu ve 65.844.- TL. bedelli irsaliyeli faturanın düzenlendiğini, söz konusu fatura borcuna karşılık davalı tarafından 21.05.2019 tarihinde 5.000.- TL, 22.5.2019 tarihinde 5.000.- TL, 03.06.2019 tarihinde 5.000- TL., 12.07.2019 tarihinde 5.000- TL. ve 09.08.2019 tarihinde 5.000- TL. ödeme yapıldığını, bakiye kalan 40.844.- TL alacağın ödenmediğini, söz konusu alacaklarının ödenmemesi nedeniyle Ankara … Müdürlüğü’nün 2019/14622 sayılı dosyası üzerinden yasal takip başlatıldığını, davalıca yapılan itiraz üzerine takibin durdurulduğunu, arabuluculuk müessesinden de sonuç alınamadığından bahisle; fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, davalarının kabulü ile borçlu davalının icra takibine yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine takip konusu alacağın %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yan üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin işlem merkezinin Maden/Elazığ olmasından dolayı yetkili mahkemelerin Ankara Mahkemeleri olmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının iddia etmiş olduğu tüm alacak kalemlerinin zamanaşımına uğradığını, davacının iddiasındaki ödemeler nedeniyle bir borç bulunup bulunmadığının, varsa net miktarının ne olduğuna ilişkin kontrollerinin kısa süre içerisinde yapılmasının mümkün olamadığını, bu noktada likit olmayan bir alacak için yaptıkları itirazın kötü niyetli olmadığını, taraf defterleri üzerinde yapılacak inceleme sonrasında dava konusu alacağın mevcudiyetinin kesinlik kazanacağını, davacının müvekkili ile aralarındaki sözleşmesel ilişkiyi ispatlamasının gerektiğini, fatura konusu mal/hizmetin usule uygun şekilde karşı tarafın uhdesine geçirilmiş olmasının gerektiğini, yüksek yargı kararlarının da bu yönde olduğundan bahisle; davacı tarafından faturaya dayandırılan mal ve hizmetlerin verildiğinin kanıtlanmasının ardından bilirkişi aracılığı ile borç bakiyesinin belirlenmesini, belirlenebilir bir borca dayanmayan ve usulüne uygun olarak hazırlanmamış icra takibi nedeniyle davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yan üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE
Dava, taraflar arasında ticari ilişki olduğu iddiasıyla, davacı tarafından davalı aleyhine faturaya dayalı alacak için başlatılan icra takibine karşı yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.

Ankara … Dairesinin 2019/14622 E sayılı dosyasının celbi sağlanmış olup Mahkememiz dosyası arasına fiziken alınmıştır. Takip dosyasının incelenmesinde; alacaklısının …Ltd. Şti., borçlusunun … A.Ş. Olduğu, 06.11.2019 tarihinde 40.844,00 TL asıl alacak, alacağın icra gideri, vekalet ücreti ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek avans faizi olmak üzere tahsili için yasal takip başlatıldığı, takibe dayanak olarak A-037085 No.lu irsaliydi fatura bakiye alacağının gösterildiği, borçlu davalı vekili tarafından 14.11.2019 tarihinde takip konusu borca, faize ve tüm fer’ilerine itiraz edildiği, itiraz üzerine takibin 15.11.2019 tarihinde durduğu görülmüştür.
Tarafların bağlı bulunduğu Vergi Dairelerine müzekkere yazılarak davaya ve takibe konu fatura da eklenerek BA ve BS formlarının Mahkememize gönderilmesi istenilmiş olup, gelen cevabi yazılar Mahkememize dosyası arasına alınmıştır.
Taraf vekillerine Hukuk Muhakemeleri Kanununun 222. Maddesi uyarınca ticari defterlerini ibraz etmek üzere süre verilmiş, taraf vekillerinin müvekkili şirketin ticari defterlerinin bulunduğu adresi ve irtibat kurulacak kişiyi bildirdiği görülmüştür.

Dosyanın konusunda uzman Mali Müşavir bilirkişiye tevdi ile iki tarafında ticari defter ve kayıtlarında akdi ilişkinin ne şekilde yer aldığı, ticari defterlerin usulüne uygun tutulup tutulmadığı, ticari defterlerinde uyuşan ve uyuşmayan kayıtların neler olduğu, Vergi Dairesi’nden gelen müzekkere cevapları da değerlendirilerek ve mahkemece yapılan uyuşmazlık tespiti çerçevesinde rapor tanzim edilmesi istenilmiş olup 05/04/2021 tarihli bilirkişi raporu dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişi Raporunda Özetle; Davacı ve davalı ticari defterlerinin TTK hükümleri gereği usulüne uygun şekilde tutulmuş olduğu, davalının e-defter mükellefiyetinin bulunduğu, davacı tarafından sunulan faturanın her iki taraf ticari defterinde kayıt altına alındığı, tarafların söz konusu faturayı BA-BS formları ile vergi dairelerine bildirmiş olduğu, 06.11.2019 tarihi itibariyle borç ve takip miktarının davacı ticari defterinde 40.844.-TL. borç bakiyesine karşılık davalı ticari defterinde 30.844.- TL. olarak göründüğü, taraf defterleri arasındaki farkın nedeninin 25.07.2019 tarihli ve “…” açıklamalı 10.000.- TL bedelli banka ödemesinden kaynaklandığı görüş ve kanaatine varılmıştır.
Davalı vekilinin yetki itirazı HMK 6. maddesi, zamanaşımı itirazı TBK’nın 146. maddesi uyarınca reddedilmiştir.
2004 sayılı İİK 67. Maddesinde; takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebileceği, bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlunun; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklının; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edileceği hüküm altına alınmıştır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri müddeasını ispata mecburdur. Bu hüküm,“bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.
İspat yükünü düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 190. maddesine göre;
“(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”
6100 sayılı HMK’nın 222.maddesi gereğince usulüne uygun olarak tutulan ticari defter kayıtları sahibi lehine delil teşkil edebileceği gibi, aleyhine de delil teşkil edebilir. Buna göre davacı yan kendi iddiasını ispatlamak için kendi ticari defterlerine dayanmış olmasına rağmen, ticari defterlerindeki kayıtlar kendisi aleyhine delil oluşturacak nitelikte olabilir.
Faturanın, onu teslim alan muhatabı borç altına sokabilmesi için her şeyden evvel borç doğurucu bir hukuki ilişkinin mevcudiyeti ve faturanın da bu ilişki nedeni ile düzenlenmiş olması gerekir ve öncelikle taraflar arasında böyle bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının gözönünde tutulması zorunludur.
Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan tüm deliller ve alınan bilirkişi raporu hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı, davalı ile aralarındaki ticari ilişkiye ilişkin faturaya dayalı alacaklarının tahsili için başlattığı icra takibine davalının yaptığı itirazının iptali istemiyle eldeki davayı açmıştır. Davalı borçlunun takip dosyasında borca ve ferilerine yönelik itirazda bulunduğu görülmüştür. Somut olayımızda davaya ve takibe dayanak hizmetin ifa edildiği taraf defterleri, fatura içeriğinden ve vergi dairesinden gelen BA/BS formlarıyla görüldüğünden tarafların arasındaki hukuki ilişkinin varlığı ve hizmetin ifa edildiği, davacı tarafından ispat edilmiştir. Ödemeye yönelik ispat külfeti kendisinde olan davalı/borçlu bakiye borcun ödendiğine dair belge ibraz etmemiştir. Sunulan bilirkişi raporunun denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olduğu kanaatiyle söz konusu rapor hükme esas alınmıştır. Davacı ticari defterlerinde davalıdan takip tarihi itibariyle 40.844,00 TL alacaklı olduğu, davalı ticari defterinde yer alan 25.07.2019 tarihli ve “…” açıklamalı 10.000.- TL bedelli banka ödemesi hariç tarafların ticari defterlerinin birbiriyle uyumlu olduğu, yapılan 10.000 TL’lik ödemenin dayanak faturaya ilişkin yapılan bir ödeme olduğu dosya kapsamından ispat edilemediği, davacı tarafından faturaya dayalı başlatılan takipte, takibe konu bakiye bedelin davalı tarafından ödenmediği anlaşılmakla, davanın kabulüne, davalının Ankara … Müdürlüğü’nün 2019/14622 Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin 40.844-TL asıl alacak yönünden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, davalı tarafça yapılan itirazın haksız ve alacak miktarının likid olduğu anlaşılmakla davacının tazminat talebinin yerinde olduğu görülerek hükmedilen alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle
Davanın KABULÜ ile;
1-Davalının Ankara … Müdürlüğü’nün 2019/14622 Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin 40.844-TL asıl alacak yönünden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine,
2-Hükmolunan 40.844-TL’nin %20’si olan 8.168,80-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
3-Davalın tazminat talebinin reddine,
4-Harçlar kanunu gereğince dava değeri üzerinden alınması gereken toplam 2.790,05-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 493,32-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 2.296,73-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T’ye göre hesaplanan 6.110,00-TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan; 54,40-TL Başvuru Harcı, 493,32-TL Peşin/nisbi Harcı, 850,00-TL Bilirkişi ücreti, 59,25-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 1.456,97TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ,
7-Hüküm kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
8-6235 sayılı Arabuluculuk Kanunu 18/A maddesi 13. Maddesi gereği Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,

Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/11/2021

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza